Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Adalet konuları
Adalet sistemiz nasıldır? Nasıl olmalıdır? (17)
Adalet ile ilgili diğer konular (54)


Adalet - Adalet ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 6.04.2014 12:38:38

ADALETİ HAİNLER ÇİĞNER! DALKAVUKLAR SATAR!



Mustafa Mete İSLAMOĞLU
YAZIYOR

ADALETİ
HAİNLER ÇİĞNER!
DALKAVUKLAR SATAR!
Yüksek Yargı Organı temsilcilerini Siyasi Partilerin seçmesi, Savcı ve Hakimlerin siyasi Partilerce siyasi görüşlerine göre takip edilmesi, onların fişlenmesi demektir?

Bir siyasi partinin; bir hakim ve savcının siyasi görüşünü bilmesi, hakim ve savcıların siyasi görüşlerini açıklaması asla doğru değildir. Ve bu bir alışamadığımız, sindiremediğimiz güya demokrasiye büyük bir darbedir, hainliktir, halkın kanını emmektir ve aldatmaktır.
Böyle yargıı bağımsızlığı ve adalet olmaz
Bu yapı, HSYK`ya, Yüksek Yargı Organlarına seçilmek isteyen hakim ve savcıların siyasi partilerle ilişkilerini çoğalmasına delalettir.

Bu da, her partinin, yargı içerisinde şikayet edilen, daha çok paralel, üçgen, dikdörtgen çeşitkenar beşgen vs. yapılar kurmasına neden olur.

Doğru olan, Hakim ve Savcının siyasi görüşünün bilinmemesidir...
Bu öneri, çürüyen hukuk sisteminin tamamen kokuşmuş bir yapıya dönüştürür. Ve bizde bu aynen böyledir.
``ZORAKİ ADALET ZORAKİ HAK-HUKUK
Ben; siyasi parti il-ilçe başkanlarına yaltaklanan yargı mensupları, rozetime göre karar verecek bir yargı yapısı istemiyorum...
Dinini Allah`ını unutup, vicdanını kiraya vermeyen vermemiş adam gibi adamlara bu ülke muhtaç haldedir.
Yargılamaların siyasi kimliklere göre yapıldığı bir ülkede huzur değil her zaman terör, kan, vahşet, zulüm ve akla gelmeyen insanlık dışı her şey olur.
Bizim insanımız dürüsttür, namusludur, hakkına razı ekmeğinin peşindedir.
Fakat toplum huzurunu insanların doğruluğunu bozan tek şey ``adaletsizliktir´´
Bizler; yıllar önce, mahkemelerde yargılanırken mahkemeler böyle oyuncak değildi! Karar vereceklerde biliyorlardı ki; yanlış yaparsak biz huzurlu yaşayamayız hatta yaşatmazlar diye inanışlar vardı.
Ve öylede oldu

ADALETİN MANASI ŞUDUR!

Adalet` (kısaca adl) masdar olarak, düzeltmek, eğri bir yoldan doğru bir yola kaymak, eşit ve muadil olmak, dengede tutmak, dengelemek, tartmak gibi anlamlara gelir.

&8216;Adalet`, doğru oluşu zihinde sabitleşmiş şeydir. Düzgün ve usulüne uygun olmayan şeye &8216;cevr` (haksızlık ve eziyet) denir. Doğruluk ve düzgünlük kavramları, sapmazlığı ve şaşmazlığı da içerisine alırlar. Adaletin anlam sahası içinde doğruluktan söz ederken; haksızlıktan uzak olma, hakkaniyet sahibi olma manalarına da işaret etmiş oluruz.

&8216;Adalet` bir başka deyişle, sapmazlık, kesin doğru ve tam düzgünlüktür.

Zulmün karşıtı olarak &8216;adalet`, bir şeyi ait olduğu yere koymak, hakkını vermek, eşit ve denk yapmak anlamına gelir.

Aynı kökten gelen &8216;muadil` kelimesi, eşitlik, eşitlemek,

&8216;İ`tidal` ise, ılımlılık, ölçülü olmak, yani denge ve orta yolu izlemek demektir.

&8216;Adalet` kavramını tek bir tanımla ifade etmek zordur. Bu kavramın kapsadığı alan da çok geniştir. &8216;Adalet` olayını çeşitli cepheleriyle ve dereceleriyle anlatan bir kaç sözcük daha bulunmaktadır. &8216;Adl` kelimesi bunlardan yalnızca birisidir.

&8216;Kıst, kasd, istikamet, vasat, nasip, hisse, mizan` gibi kavramlar da adalet kelimesiyle anlamdaştırlar.

&8216;Adalet`in karşıtı zulüm`dür. Tuğyan (azgınlık ve despotluk), meyl (kaykılmışlık) ve inhiraf (sapma) da zulmün anlamdaşlarıdır.

Said b. Cübeyr, &8216;adl` kavramını anlamını soran Halife Abdülmelik`e (öl. 705) şöyle cevap verdi:

``Adl dört kısımdır: Birinci manası; ALLAH`ın emrine uyarak hükmedilirken adaletli davranmak, yani insaflı olmaktır. (4 Nisa/54)

İkinci manası; sözde, konuşmada, haberleşmede adalet olması. Rabbimiz şöyle buyuruyor: ``Konuştuğunuzda ölçüyü aşmayın.´´ (6 En`am/152)

Üçüncü manası; kurtuluşun sebeplerine sarılma, yani doğru davranışlara, salih amele yönelme anlamındaki adalet. (2 Bekara/123)

Dördüncü manası; ALLAHa eş koşmaktan sakınmaktır. ``&8230; Ne var ki kâfirler ALLAH`a (muadil) eş bulurlar.´´ (6 En`am/1)

&8216;Falanca filancaya adalet etti` demek, ikisi birbirine yakın ve eşit oldu demektir.

Tartı ve ölçüde adalet, boy, ağırlık, değerce ve ölçü yönünden bir şeyin diğerine eşitliğini sağlama durumudur. İki şey arasındaki adalet, o iki şey arasında denge sağlanması demektir. (Nak. İslâmda Adalet Kavramı, s 24)

ALLAH (cc) insanı &8216;adl` üzere; yani düzgün, dosdoğru ve her bir organını yerli yerinde yarattı. Onun yaratılışı dünya hayatını rahatlıkla sürdürmesine imkan sağlar.

``Ey insan, üstün ve kerem sahibi Rabbine karşı seni aldatan nedir? Ki O seni yarattı, sana bir düzen içerisinde bir biçim verdi ve seni bir i`tidal üzere (ölçülü) kıldı.´´ (82 İnfitar/6-7)

Adaletin Önemi:
&8216;Adl` üzere yaratılan insanın da yeryüzünde &8216;adl` üzere davranması gerekiyor. Çünkü adalet; insan, toplum ve tabiat hayatının nizamını (düzenini) sağlar. Bu adaleti sağlayacak olan da Tevhid Dini`dir. Evrendeki mizan`ı (ölçüyü, dengeyi) koyan ALLAH (cc) olduğuna göre (55 Rahman/7), insan ve toplum hayatındaki dengeyi ve adaleti de ancak O`nun koyduğu ölçüler sağlayabilir.

Kur`an insanlara adaletle iş görmeyi, adaleti yerine getirmeyi emrediyor:

``ALLAH, adaleti, ihsanı (iyiliği ve güzel davranmayı), yakın akrabalara yardım etmeyi; fahşa`dan (aşırılıktan), münker`den (kötü işlerden) ve bağy`den (azıp-haddi aşmaktan) uzak durmanızı emreder.´´ (16 Nahl/90)

``ALLAH size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder.´´ (4 Nisa/58)

Ayetlerde emredilen &8216;adalet`in kapsamı oldukça geniştir. Hayatın her cephesinde, davranışlarda, hüküm ve karar vermede, insanların haklarını ödemede, sevmede ve ilgi göstermede, yönetim işlerinde ve eğitimde dosdoğru hareket etmek, düzgünce iş yapmak, herkesin hakkını vermek adalettir. İnsanların renklerinden, kültür ve eğitim düzeylerinden, ırklarından veya geldikleri bölgelerinden, toplumsal statüleri açısından dolayı farklı davranmamak, haklarına tecavüz etmemektir.

Adaletin uygulama sahası da geniştir. Bunu yanlız hukuk alanında, mahkemelrde düşünmek yanlış olur. Adalet, doğru davranmak, eşit düzeyde yapmak, ya da bir şeyi ait olduğu yere koymaktır. Öyleyse ahlâk ve davranışlarda, insanların işlerini yürütürken, ya da hakları sahiplerine verirken dengeli olmak ve insafla hareket etmek adaletin gereğidir.

İslâm adalet ahlâkını, diní bir emir ve toplumsal düzenin temeli olarak görmüş, adaletle davranan &8216;adil` kimseleri övmüş, adaletten ayrılarak zulme sapmış olan zalimleri de hem kötülemiş ve hem de can yakıcı bir azapla tehdit etmiştir.

Kur`an şöyle buyuruyor:
``Andolsun, Biz peygamberimizi apaçık olan belgelerle gönderdik ve insanlar &8216;kıst`ı (adaleti) ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte Kitab`ı ve mizan`ı indirdik. Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik " (57 Hadid/25)

Peygamberlerin getirdiği apaçık belgeler, insanların yollarını aydınlatır. Bu belgelerle yüreklerini temizleyenler, indirilen Kitab`a tabi olurlar ve onun tavsiye ettiği `mizan`a (ölçüye) uyarlar. Böylece bu sağlam ve şaşmaz ölçü ile her konuda adaleti gerçekleştirme imkanı bulurlar.

Kıst` Olarak Adalet:

Yukarıda geçtiği gibi adalete eş anlamlı kavramlardan biri `kıst`tır.

`Kıst`; insaf, merhamet, adaletle verilen, adaletle bölüştürülen nasiptir. Mizan`ın, yani terazinin iki kefesinde eşit olarak tartılıp bölüştürülen şeydir. Tıpkı adalet gibi, eşitleme, orta yolda olma, sağa sola sapmama anlamlarına gelir.

Türkçe`de kullanılan `iktisat` kelimesi, aynı kökten gelir, adalet ve hak ile davranma, aşırı bir yöne sapmadan orta yolu izleme demektir.

Kur`an, adalet ahlâkını bazen `kıst` kelimesiyle bildiriyor ve `kıst` sahiplerini övüyor.
``Onların arasında hüküm vereceksen, kıst ile (adaletle) hüküm ver. Gerçekten ALLAH adelet yapanları (muksitín`i) sever." (5 Maide/42. ayrıca bak. 49 Hucurât/9. 60 Mümtehine/8)

&8216;Kıst` kökünden gelen `eksat`, daha adaletli, hakka daha yakın, `kıstas` ise dosdoğru ölçü, insaflı ve adaletli ölçü, mizan anlamlarındadır. Kur`an, `dosdoğru kıstas`la ölçün` buyurmaktadır. (17 İsra/35)

İslâm Toplumunda Adalet:

İslâm toplumunun temelinde Kitap ve Mizan vardır. Müslümanlar Kitab`a uyarak, Mizan`ı yerine getirirlerse, yani ölçülü davranıp aşırılığa, yanlış yollara sapmazlarsa, kıst`ı (adaleti) sağlarlar. Mizan`ın dengesi bozulduğu zaman, adalet kaybolur gider.
İnsanlar en tabii haklarını bile alamazlar. Toplumdaki zalimler gücü ellerine geçirdikleri zaman da zulümler artar. Kitab`ın yanında indirilen `demir` güç anlamında alınırsa, şöyle demek mümkündür: Güç ve iktidar adaletin emrinde olmalıdır. Bunu sağlayacak olan da insanların Kitab`a ve O`nun hükümlerine uyup, mizan`ı yani ölçüyü korumalarıdır. O zaman hukukun üstünlüğü sağlanır ve insanlar haklarına kolaylıkla ulaşırlar. Kendini hukukun üstünde gören güçler, adalet anlayışını çiğner geçerler.

Kur`an`ın emrine göre mü`minler, bütün davranışlarında adaletli olmak zorundadırlar. Adaletli davranış kişinin kendi yaratılışındaki dengeye ve düzene uyum sağlatır. Ölçülü hareket şüphesiz insana mutluluk kazandırır, çevreye zarar vermekten kurtarır. İnsan hayatına denge ve olgunluk ancak adaletin her sahada uygulanması ile mümkün olur.

İslam ümmeti `vasat bir ümmettir`. (2 Bekara/143) Buradaki `vasat` kelimesini tefsirciler `adalet` ile açıklamışlardır. (Tabatabaí, El-Mizan, 1/323. S. Kutub, fi-Zılali`l Kur`an, 1/130. İbni Arabí, Ahkamu`l Kur`an, 1/61. Mevdudí, Tefhimu`l Kur`an 1/123) Buna göre İslâm toplumu, dengeli, aşırılıklardan uzak, adaleti yerine getiren uyumlu bir toplumdur.

İslâm`a göre bütün insanlar bir ana-babadan meydana geldikleri için birbirlerine karşı üstünlükleri yoktur. Doğuştan herkes eşittir. Ûstünlük ancak takva ile olabilir. Kim ALLAH`tan hakkıyla çekinip-korunursa onun derecesi daha üstün olur. (49 Hucurat /13)
Adalet aynı zamanda takvaya yakın olmanın şartlarından birisidir.

"Ey iman edenler, adaletli şahitler olarak, ALLAH için, hakkı ayakta tutanlar olun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten ayırmasın. Adalet yapın, ki o, takvaya daha yakındır. ALLAH`tan korunun. Şüphesiz ALLAH, yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır." (5 Maide/8).

Dikkat çeken bir nokta da şurasıdır ki ALLAH (cc) kendi sözünün (Kitab`nın) doğruluk bakımdan da adalet bakımından da tastaman olduğunu belirtiyor. Öyleyse adalet ve doğru olmak, O`nun sözüne (Kitab`ına) uymakla gerçekleşir.
BURAYA DİKKAT EDELİM

Kur`an`a göre gerçek adaletin ölgüsü hakk`a uymaktır. (7 A`raf/ 159) Hak neyi gerektiriyorsa onu yapmak, hak kime aitse onu sahibine vermek, hak ile hükmetmekten ayrılmamak, her konuda hakk`ı ölçü almak, herkesin ve her şeyin hakkını korumakla adalet yerine getirilir.

İslâm, hakların yerine ulaşması için adaleti ve kıst`ı emrederken ilâhí adaletin de Ahirette herkese hakkını vereceğini, hiç kimseye haksızlık yapılmayacağını bildiriyor. (21 Enbiya/47. 10 Yunus/54).

Fıkıh açısından adalet, mahkemede şahitlik eden şahitlerin ve hükmeden hakimlerin adil olmalarıdır. Kur`an, insanlar arsındaki davaların çözüme kavuşturulabilmesi için ancak adalet sahibi kimselerin şahitliklerinin geçerli olabileceğini açıklıyor. (65 Talak/2) Mahkeme işlerindeki adalet; hak ile hükmetmek şeklinde anlaşılmıştır. Adaletle hükmedin diyen âyetler bunu emretmektedir. (4 Nisa/58. 5 Maide 52) İman edenlerin her konuda ALLAH`ın indirdiği ile hükmetmeleri Rabbimizin emridir. Bunu yapmayanlar zalim, fasık veya kafir olurlar. (5 Maide/44, 45, 47).

İnsanlar arasında hükmederken , hakemlik yaparken, hak konusunda karar verirken, hatta çocukları eğitirken bile adaletli davranmak İslâmın getirdiği önemli bir prensiptir.
Evet! Hiç şüphesiz dünyadaki tüm insanları ADALET`e muhtaçtır. Ancak adalet tatbik ister. Onu tatbik etmek için ADİL insana, ADİL idarecilere biz ve dünya insanlığı muhtaçtır.
Selam ve dua ile
05-04-2014
Erdemli - MERSİN
(m.meteislamoglu@hotmail.com)


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.