İSTİKLAL MAHKEMESİ YALANLARI VE GERÇEKLER
Mustafa Mete İSLAMOĞLU YAZIYOR İSTİKLAL MAHKEMESİ YALANLARI VE GERÇEKLER İstiklal Mahkemeleri ve uygulamaları hakkında birçok abartı ve gerçekdışı iddialar ortaya atıldı. Klasik palavralarla tıka basa dolu tarihimiz gibi uydurma ne varsa içine bastıkları hayal mahsulü sözlerin bir başka versiyonuda meşhur ``istiklal mahkemeleri´´ Yazıldı çizildi hatta kitaplar bile hazırlandı. Mezarından çıkarılıp tekrar idam edilenler, sırf şapka giymediği için idam edilenler. Çarık giydiği için idam edilenler Gerçekte bu uygulamanın nasıl işlediği tam olarak anlatılmadı. O tarihlerde birilerine şirin gözükmek çok önemliydi fakat bir insan hayatının hiç değeri yoktu. 17 milyondan 13 milyona düşmüş bir Türkiye nüfusu vardı. Ama bu rakamlar dünyadan ve kendi insanımızdan bile saklandı. Yani; 4 milyon insan kayıp! YOK! Siz hiç düşündünüz mü? Bu vatan 4 milyon civarında insanını feda ederek kurtarıldı. Bunu tarih hiç yazmadı. Ezberlettikleri yazdırdıkları hep ``ÇANAKKALE ve 250 BİN ŞEHİT ``YALAN´´ halbuki; Çanakkale de 344 bin insanımız (şehit) telef oldu.
İstiklal Mahkemeleri, Milli Mücadele döneminde iki ayrı evrede hizmet gördü. 1. 11 Eylül 1920 - 17 Şubat 1921 (8 mahkeme) 2. 30 Temmuz 1921 - Ekim 1923 (5 mahkeme) Bu iki dönemde verilen toplam idam kararı 3.811`dir; bunun 2.827`si ertelenmiş, 1.054 idam kararı ise uygulandı. İstiklal Mahkemeleri konusunda derin bir araştırma yaparsanız sizlerde gerçeklri göreceksiniz. Arşivlerimizin açılamama nedeni dsha öncede yazmıştım ``HURDA KAĞIT OLARAKA BULGARİSTAN`A SATILDIĞI İÇİN´´ SAĞLAM VERİLERİN HEMEN HEPSİ YOK EDİLDİ VE İSTEDİKLERİ YALANI YUTTURMAYA BÖYLE BAŞLADILAR. Uygulanmış idamları 1.480- 1485 arası tahmin ediyor. İdam edilenler; üfürükçüler, sahte şeyhler, devlet düşmanı hoca kılığında milleti aldatanlar, asker kaçakları, asiler, hainler, casuslar, bozguncular, katiller, ırz düşmanları, soyguncular, hırsızlar, halka eziyet eden görevliler, işgalcilerle işbirliği yapan Rum ve Ermenilerdi. Cumhuriyet döneminde ise 1923-1927 yılları arasında sadece 3 İstiklal Mahkemesi kuruldu. Ve 1927`den sonra farklı boyut kazandı. 1. İstanbul İstiklal Mahkemesi (8 Aralık 1923- 5 Şubat 1924): Hiçbir idam kararı yoktur. 2. İsyan bölgesi İstiklal Mahkemesi (7 Mart 1925- 7 Mart 1927): 5.010 kişi yargılanmış, yarıdan fazlası beraat etti. İdamların ise 350 olduğu kayıtlarda geçmekte. 3. Ankara İstiklal Mahkemesi (7 Mart 1925- 7 Mart 1927): 2.436 kişi yargılandı, 1.343 kişi beraat etti, 226 idam kararı verildi ve infaz edildi. İkinci dönemde verilen idam kararlarının toplam sayısı 576`dır. İstiklal Mahkemelerinin 1920-1927 yılları arasındaki toplam idam sayısı kararı 1.054+576=1.630`dur. Ergün Aybars`ın 1450-1500 sayısını kabul edersek de 1.500+576=2.076`dır. Yani on binler, yüz binler veya İstiklal Savaşındaki şehit sayısından fazla gibi iddiaların hepsi yalandır. Palavradır. Asılsızdır. BU YANLIŞLA MİLLET YILLARDIR ALDATILDI İstiklal Mahkemelerinin idam ettiği kişilerden biri de İskilipli Atıf Hoca`dır. Atıf Hoca`nın idam sebebi şapka giymediğinden dolayı değil, "şapka olayını vesile ve istismar ederek halkı isyana kışkırtmak ve isyana katılmak" suçundandır. Aynı nedenle idam edilen kişilerin sayısı ise toplam 27`dir ve toplam sayıya dahildir. Zaten 671 sayılı `Şapka yasası Hakkında Kanun`da da, başka kanunlarda da, böyle bir yaptırım bulunmuyor. Şapka giymek memurlar için zorunlu tutulmuş, halk şapka giymeye zorlanmamıştır. Yine Emine Şenlikoğlu`nun "Bize Nasıl Kıydınız" adlı romanından aynı adla çevrilen filmdeki iddiaya göre Erzincan`da Mevlevi Şeyhi İbrahim Hakkı Efendinin sakalı zorla kesiliyor, Kuran`ı toprağa gömülüyor ve eceliyle ölüyor. Ama devrimlere karşı olduğu iddiası ile Erzincan İstiklal Mahkemesince idama mahkum edilen efendinin cesedi, savcının emriyle mezardan çıkartılıp asılıyor. Bu olaylar, filmde İbrahim Hakkı Efendinin kızının anıları olarak aktarılmaktadır. Şu aldatmaya bakın; Erzincan İstiklal Mahkemesi diye bir mahkeme hiçbir zaman olmamıştır. 31 Ekim 1994 gecesi Reha Muhtar`ın hazırladığı Ateş Hattı programında konuşan İbrahim Hakkı Efendinin kızları ve torunları böyle birşey olmadığını, babalarının; Atatürkçü ve milliyetçi insanlar olduğunu ve her zaman hükümet tarafından saygı gördüğünü, dini hiçbir baskının olmadığını ve filmde iddia edilen olayların hepsinin gerçekdışı, büyük bir yalan hayal mahsulü palavra olduğunu söylemişlerdir. İstiklal Mahkemelerinin yargılama sürecinde ise hiçbir zaman sanığın ifadesini dinlememe gibi bir olay olmamıştır. Her zaman sorgulama yapılmış, birçok kez şahitler dinlenmiş, hatta sanığın isteği üzerine M.Kemal ve diğer komutanların sözlü veya yazılı ifadesi bile alınmıştır. Mahkemelerin sorgulama biçimleri ve verilen kararlar ile ilgili örnekler Feridun Kandemir`in "İstiklal Savaşında Bozguncular ve Casuslar" adlı kitabında bulunmaktadır. İstiklal Mahkemeleriyle ilgili en ayrıntılı ve bilimsel çalışma da Ergün Aybars`ın "İstiklal Mahkemeleri" adlı eserinde de vardır. İstiklal mahkemelerinde yalan ifade ve sahte delillerle insanların canlarına mal olan iftiralardan hiç bahsedilmemektedir. ``Türk ve İslam Alemine İhanetler´´ adlı eserimde Beyazıt kütüphanesinden ve meclis arşivlerinden edindiğim bilgilerle bunu bende anlatmıştım fakat siyasi ve hukuki nedenlerden dolayı yayınlayamadığım bu kitapta tüm gerçekler gün yüzüne çıkacaktı. Dileğim; Türk milletinin gerçek tarihini bilmesidir. Selam ve dua ile 03 - Temmuz - 2014 ALANYA
|