15 Temmuz, hem ihanetin hem de bir zaferin tarihidir
Mehmet Koçak kocak61mehmet@gmail.com 2019-07-17 15 Temmuz, hem ihanetin hem de bir zaferin tarihidir
O büyük işgal kalkışmasına karşı hayatını siper eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Gazilerimize acil şifalar, sağlıklı ve huzurlu gelecekler diliyorum. ABD öncülüğündeki küresel emperyalist güç odaklarını ve onların destekleyip ve yönlendirdiği FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü)`nü lanetliyorum. Bu ihanete karşı dik duruşuyla ve çağrılarıyla halkımızın direnişine öncülük eden Başkan Sayın Erdoğan ve aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum. Tarihimizin en büyük ihanetini yenerek bir uçurumun kenarından dönmeyi başarmış olduk.
Türk devleti, milletinden aldığı destekle neler yapabileceğini dosta düşmana göstermiştir. Halkımızın hafızasında derin izler bırakmış olan ihanet kalkışmasının 3. yılında yeniden o kötü anıları ve unutulmaz acıları hatırlamış olduk. Bir yandan şehitlerimize gözyaşları içinde dualar ederken, diğer yandan gazilerimize destek ve saygımızı gösterdik. Ülkemizin her yerinden olduğu gibi Kıbrıs ve Türk Cumhuriyetlerinde, Bosna Hersek, Kosova, başta olmak üzere Avrupa Türk Toplumu tarafından Avrupa ülkelerinin başkentlerinde destek yürüyüşü ve çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. &8216;Güçlü Türkiye` istemeyen emperyalist güç odaklarının taşeronu FETÖ ihanetine karşı zafer kazandığımız bu anlamlı günde bizi yalnız bırakmadıklarını gösterdiler. Bu onurlu davranışları gerçekten çok önemli bir mesaj oldu. FETÖ`nün işgal kalkışması bize büyük acılar yaşatmış ve büyük kayıplar verdirmiştir. Ancak, bütün bunların yanında milli ruhumuzun yeniden depreşmesine ve dış mihrakların yönlendirmesiyle inanç değerlerimizi istismar ederek devletimizi ele geçirmeyi hedefleyen gizli ihanet yapılanmalarına karşı uyanışımıza da aynı zamanda vesile olmuştur.
Kısacası 15 Temmuz, bir hain kalkışması olduğu gibi o ihanete karşı milli bir direniş ruhuyla kazanılmış bir zaferin tarihidir. BUNDAN SONRA YAPILMASI GEREKENLER Başkan Sayın Erdoğan`ın çağrısına uyarak milli bir refleksle ihanete karşı başlayan bir direnişin sonucu FETÖ ve onun destekçileri dış mihrakların hedefine ulaşması engellenmiş oldu. Başkan Sayın Erdoğan`ın emir ve direktiflerini harfiyen yerine getiren İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu başta olmak üzere hükümet, 3 yıldır aralıksız bir şekilde FETÖ`ye karşı mücadele etmiştir ve halen de etmeye devam etmektedir. Bu mücadele ile FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü)`ne ağır darbeler indirildi. Bu örgütün faaliyet alanları ve işlevliğini yürüten kadroları dağıtıldı.
Ekonomik kaynakları ve destek bağlantıları kesildiği gibi yeniden yapılanamayacak derecede imkân kabiliyetleri ile heyecanı, çok ciddi anlamda yok edildi. Elbette devam eden mücadele sürmeli ancak bu mücadele devam ederken, bu örgütün yapısı ve hedefine ulaşmada izlediği strateji, kamufle olmak için başvurduğu yol ve yöntemler ile devleti ele geçirme girişimlerinde sistemde hangi açıklardan yararlandığı gibi konular yeniden irdelenmelidir. Çünkü bu ihanet gerçek manada henüz bitmemiştir. Onun üzerinden ülkemizin geleceğinde hesap yapanların desteği hâlâ devam ediyor. Örgütü canlı tutabilme adına tutuklularının ailelerine gizli yollardan maddi destek sağlanmaya devam ediyor. Bu konuda hükümet ve emrindeki güvenlik güçleri mücadelesini sürdürürken, tekrar 15 Temmuz`ların yaşanmaması için başta siyasiler ve çeşitli halk katmanlarında karşılığı olan tüm STK (Sivil Toplum Kuruluşları) ülke ve millet adına üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir. Çeşitli üniversitelerde STK`lar ile işbirliğinde bu ihanetin arka planı anlatılarak halkımız bilgilendirilmeli ve ihanetlere karşı uyarılmalıdır. Ayrıca, tutuklu bulunan gizli devlet yapılanmasından habersiz, bu örgütün görünen yüzü olan cemaat mensuplarına yönelik eğitici ve bilgilendirici seminer ve konferanslar düzenlenerek bu ihanet örgütüyle bağlarını kesmelerine katkı sağlanmalı. Suçlular elbette cezalandırılmalı ancak, örgütle mücadelede yargıda ortaya çıkan bazı haksızlıklar izale edilerek, adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde hareket edilmeli. Bilinmeli ki, bazı eksiklikler ve yanlışlar örgütün işine yaramaktadır. FETÖ ve benzeri gizli yapıların halk içinde güç bulmalarına engel olma adına vatan ve milletine sevdalı, gerçek anlamda dinini yaşamak isteyen mütedeyyin dindarlar üzerindeki baskılara son verilmeli. Din ve dindarlara düşmanlığı ile bilinen bazı siyasiler ve örgütler, Atatürkçülük maskesi altında, kamusal alan üzerinden din ve dinini yaşamak isteyen kesimlere yönelik aleyhte propagandalar maalesef yasal düzenlemelere rağmen devam etmektedir. Din üzerinden güç olma adına inanç değerlerimizi istismar eden tarikat ve cemaatler ile her türlü mezhebi yapılanmalar, din ve dindarlara düşmanlıklardan azami ölçüde istifade etmektedirler. Bu gerçekten hareketle, FETÖ gibi istismarcı örgütlerden farksız olan bu din ve dindarların düşmanı siyasilerin ve örgütlerin toplumsal barışa zarar veren girişimleri mutlaka izlenmeli ve önü kesilmeli. Yeniden 15 Temmuz`ların yaşanmaması için farlılıklarımızı kültürel zenginliğimiz kabul ederek birliğimizi kabullenmeliyiz. Unutmamalıyız ki, başka Türkiye yok. Aynı geminin içinde olduğumuzun bilinci içinde hareket eserek ülkemize sahip çıkama adına milli birliğimizi pekiştirmeliyiz.
|