Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10388
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (643) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 2.10.2015 23:05:47

ABDULMELİK BİN MERVAN


Mustafa Mete İSLÂMOĞLU
YAZIYOR
ABDULMELİK BİN MERVAN
KİMDİR?
BAŞLARKEN: Emevî devletinin beşinci halîfesi. Künyesi Ebu`l-Velîd, lakabı Ebu`l-Muluk`dur. 646 (H. 26) senesinde Medîne`de doğdu. 705 (H. 86) da Dimeşk`da cüzzam hastalığından vefat etti. Soyu; Abdülmelik bin Mervân bin Hakem bin Ebi`l-As bin Umeyye bin Abdisems bin Abdimenaf`dir. Anne tarafından soyu ise, Muaviye bin Velîd bin Mugîre bin Ebi`l-As bin Umeyye`dir. Nesebi, anne ve baba tarafından Ebu`l-As`da birleşir. Babası Mervân bin Hakem, Emevî halîfelerinin dördüncüsü olup, hazret-i Osman bin Affan`ın amcasının oğlu, damadı ve başkatibi idi. Annesi Aişe binti Muaviye, üstün vasıflar ve iyi huylar sahibi bir hatun olup, ahlâkı ve üstün vasıfları darb-i mesel haline gelmiştir.
Abdülmelik bin Mervân, hazret-i Osman`ın halifeliği sırasında doğdu ve ilim öğrenip, iyi bir tarzda yetişti. Kur`ân-ı kerîmi hazret-i Osman`dan okuyup ezberledi. On yaşında hazret-i Osman`ın şehid edilmesi hadisesini gördü. On altı yaşında iken halîfe hazret-i Muaviye tarafından Medine divanı reisliğine tayin edildi. Hicaz alimlerinden tefsir, hadis, fıkıh ilimlerini öğrendi. İbn-i Sa`d`ın rivayetine göre, Ebu Hureyre`den, Cabir bin Abdullah`dan, Ebu Sa`id-i Hudn`den ve diğer sahabeden hadîs-i şerîf dinleyip rivayet etti. Şiire ve edebiyata ziyadesiyle alaka duyardı. Gençliğinde zühdü ve ibadetleriyle tanındı. Uzun seneler Medine`de divan reisliği vazifesinde bulundu. Bu arada Cemel, Sıffin, Kerbela vak`alarına ve Harra savaşı gibi çeşitli hadiselere şahid oldu.
Abdülmelik bin Mervân, babasının vefatı üzerine 684 (H. 65) senesinde Dimeşk`da halifelik makamına geçti. 7 senesi Suriye ve Mısır`da, 14 senesi de bütün İslâm memleketlerinde olmak üzere; 21 yıl halifelik yaptı. Halîfe olunca, sadece Suriye ve Mısır ahalisi bî`at etti. Bu sırada İslâm aleminde durum oldukça karışıktı. İslâm dünyasında muhtelif bölgeler, değişik kimselerin veya fırkaların hakimiyeti altında idi. Bu bakımdan Abdülmelik bin Mervân çeşitli güçlüklerle karşılaştı. Mekke`de Abdullah bin Zübeyr (radıyallahü anh) halife Abdülmelik`ten önce, halifeliğini îlan etmiş durumdaydı. Hicaz ahalisi ona bî`at etmişti ve İslâm aleminin büyük bir bölümünde de ismen halîfe olarak tanınmıştı. Diğer taraftan sebeîler oldukça tehlikeli bir hal almışlardı. Bunların çeşitli siyasî manevralara girmeleri, halîfe Abdülmelik`in işini güçleştiriyordu. Muhtelif eyaletlerde vuku` bulan tehlikeli isyanlar durumu iyice zorlaştırıyordu. Bu iç karışıklıklardan istifade eden Bizans devleti, batıdan Suriye üzerine akınlar düzenliyor ve halîfeyi rahatsız ediyordu.
Halife Abdülmelik önce iç karışıklıkları ortadan kaldırıp, bütün İslâm alemine hakim olmak için büyük bir gayretle mücadeleye başladı ve bu mücadeleler senelerce sürdü. Netîcede bütün İslâm memleketlerine hakim oldu ve İslâm dünyasının tamamı bî`at etti. Bunun için yedi sene mücadele veren halife Abdülmelik, daha sonra Kuzey Afrika`da, Anadolu`da ve doğuda fetihler yaptı. Bizans`a karşı da üstünlüğünü kabul ettirdi.
Abdullah bin Zübeyr, Abdülmelik bin Mervân`ın halîfeliğinden önce, sebetlerin hareket halinde bulunduğu Mekke ve Kufe şehirlerine hakimdi. Fakat sebeîler, bu bölgede büyük bir karışıklığa sebeb olmak için fırsat kolluyorlardı. Abdülmelik bin Mervân, halîfeliğe geçmeden önce, babası tarafından bu sapık gürûh üzerine İbn-i Ziyad komutasında bir ordu gönderilmişti. Ordu yolda iken halife Mervân vefat etmişti. Yeni halife bir mektup göndererek, İbn-i Ziyad`a, vazifesine devam etmesini ve Irak üzerine yürümesini bildirdi. Bunun üzerine İbn-i Ziyad aldığı emre göre hareket etti. Sebeîler de önceden başladıkları hazırlıkları tamamlayıp, Süleyman bin Surad el-Huzaî komutasında bir ordu ile 685 (H. 65) senesinde harekete geçtiler. Irak`tan gelen sebeîler ile Suriye`den yürüyen İbn-i Ziyad komutasındaki ordu yolda karşılaşınca çarpışmalar başladı. Çetin bir mücadeleden sonra, İbn-i Ziyad, sebeîleri bozguna uğrattı. Başta liderleri Süleyman bin Surad olmak üzere pek çoğu öldürüldü. Halîfe Abdülmelik zafer haberini alınca, bu mühim huzursuzluk kaynağı ve fitnenin önlenmesinden dolayı ziyadesiyle memnun oldu.
İç karışıklıklara sebeb olanlardan biri de Irak`da ortaya çıkan Muhtar bin Ebî Ubeyd es-Sakafî idi. Bu da bazı cahil ve gönlü kırık müslümanları istismar ederek, başa geçmek ve sapık fikirlerini yaymak düşüncesindeydi. O günkü siyasi durum, bu emellerini gerçekleştirmek için müsaitti. Emeline ulaşmak için de sebeîlerin çoğunlukta bulunduğu Irak`ı seçmişti. 684 (H. 64) senesinin ilkbahar mevsiminde Kufe`ye gitti. Muhtar es-Sakafî`, Kufe`ye varınca, kendisinin hazret-i Ali`nin oğlu Muhammed Hanefî`nin veziri olduğunu söyledi. Bu hileli yola başvurarak, kendine tarafdar topluyordu. Netîcede epeyce tarafdar topladı. Propaganda faaliyetlerini hızlı bir şekilde sürdürürken, vali tarafından hapsedildi. Fakat kısa bir süre sonra yine çıktı ve faaliyetlerine devam etti. Bu sırada Süleyman bin Surad öldürülmüştü. O`nun ölmesi ve adamlarının başsız kalması, Muhtar es-Sakafî` için bir fırsat oldu. Diğer taraftan, o devrin en meşhûr komutanlarından olan İbrahim bin Malik el-Ester`i tarafdarları arasına alarak, askerî bir güç kazandı. Başlangıçta sebeîlerden gözüken Muhtar es-Sakafî`, yeterince güce sahib olunca, kendi siyasî düşüncelerini ve emellerini ortaya koymaya başladı. İslâm`ı ihyâ edecek mehdî olduğunu söylüyor, kuvvetli ve te`sirli bir hatîb olması sebebiyle, çevresini te`sir altına alıyordu. Muhammed bin Hanefî`nin ismini de kendine perde ederek, sebeîleri istismar ediyordu. Nihayet 685 (H. 66) senesinin Rebî`ul-evvel ayında fiilen harekete geçti. Kufe valisi Abdullah bin Mutî`nin kuvvetlerini mağlub edip, Mekke`ye kaçmalarını sağladı. Meşhûr komutan İbrahim bin Malik el-Ester`in emrindeki kuvvetlerle kendilerine karşı duran güçleri kırdı ve Kufe`ye tamamen hakim oldu. Kısa bir zamanda, Basra bölgesi dışındaki bütün doğu eyaletlerine nüfuzunu kabul ettirdi. Kendi adamlarından Azerbaycan`a, Hemedan`a, İsfehan`a ve Musul`a valiler tayin etti. Bütün bu başarıları sebeîlerin desteği ile elde eden Muhtar es-Sakafî`, kendi fikirlerini yaymağa başlayınca; bu desteğini kaybetti. Halîfe Abdülmelik; kumandanı Ubeydullah bin Ziyad, Kayslılar ile mücadele halinde olduğundan, Muhtâr es-Sakafî`nin üzerine gitmeye fırsat bulamamıştı ve bir seneye yakın bir zaman geçmişti. Bu zaman zafında Muhtar es-Sakafî` Irak`a hakim olmuştu. Ubeydulah bin Ziyad, Kayslıların gücünü kırıp Mısır`a doğru ilerleyince, Muhtar es-Sakafî`nin Musul valisi de şehri terkedip Tebriz`e çekilmek mecburiyetinde kaldı. Muhtâr es-Sakafî`, Abdülmelik`in ordusunu idare eden Ubeydullah bin Ziyad`ın ilerlemesine engel olmak için Yezîd bin Enes komutasında bir kuwet gönderdi. 9-10 Temmuz 686 (H. 66) da yapılan çetin bir savaşta, Muhtar es-Sakafî`nin kuvvetleri mağlub oldu. Bunun üzerine Muhtar es-Sakafî meşhûr komutanı İbrahim bin Malik el-Ester komutasında daha güçlü bir orduyu Ubeydullah bin Ziyad`a karşı gönderdi. 5-6 Ağustos 686 (H. 67) senesinde yapılan kanlı bir savaş neticesinde halife Abdülmelik`in ordusu ağır bir mağlubiyete uğradı ve komutan Ubeydullah bin Ziyad da öldürüldü.
Muhtar es-Sakafî, bu başarısına karşılık Abdullah bin Zübeyr`den, başta Irak olmak üzere doğu vilayetlerinin valiliğini istedi. Fakat red cevabı alınca, açıkça mücadeleye girdi. Abdullah bin Zübeyr, Muhtar es-Sakafî üzerine kardeşi Mus`ab komutasında bir ordu gönderdi. Bu sırada Muhtar es-Sakafî`nin en kuvvetli desteği olan meşhûr komutanı İbrahim bin el-Ester, Cezire`de bulunuyordu. Dolayısıyla Muhtar es-Sakafî en kuvvetli desteğinden uzak idi. Nitekim Mus`ab komutasındaki ordu karşısında tutunamayıp, Kufe`ye çekilen Muhtar es-Sakafî, saraya kapanarak kendine yardım edecek kuvvetin gelmesini bekledi. Fakat umduğunu bulamadı. 3 Nisan 687 (H. 67) senesinde kendisine bağlı 6 bin kişi ile kapandığı saraydan bir çıkıs hareketi yaptı ise de, çarpışma esnasında öldürüldü. Böylece bir seneden beri Irak`ı hakimiyetinde tutan ve büyük fitnelere sebeb olan Muhtar es-Sakafî tehlikesi sona ermiş oldu.
Abdülmelik bin Mervân, Gezîre`de bulunan İbrahim bin el-Ester`i kazanmak için, tesebbüse geçtiyse de bir netice alamadı. Çünkü o, Mus`ab`ın tarafına geçmişti. Abdülmelik bin Mervân, Irak`a karşı harekete geçmeyi düşündüğu sıralarda, Bizans devleti, karışıklıklardan istifade ederek, harakete geçti. Abdülmelik bin Mervân önce bu tehlike ile meşgul oldu. Sonra, 689 (H. 70) senesinin yazında Mus`ab`ın üzerine yürüdü. Fakat Dimeşk`tan ayrılmasından kısa bir süre sonra, Amr bin Sa`îd isyan ederek halifeliğini Îlan edince, geri dönüp ayaklanmayı bastırdı ve onu öldürdü. Ertesi sene tekrar Irak üzerine yürüdü. Fakat mevsimin kış olması sebebiyle bir netîce alamadan döndü. 691 (H. 72) senesinde tekrar Mus`ab`ın üzerine yürüdü. Abdülmelik bin Mervân savaştan önce Mus`ab`ın ordusunu yıpratmak maksadıyla, bâzı komutanlarıyla temasa geçip elde etti. Mus`ab`ın ordusunda bulunan Iraklıların da, savaşmaya isteksiz olmaları sebebiyle, Abdülmelik bin Mervân daha savaşın başında üstünlük elde etmişti. Nihayet Mus`ab`ın ordusu ile, 691 (H. 72) senesinde Maskîn ile Bacumeyra arasındaki Deyr`ul-cesalik mevkîinde, savaşa tutuştular. Mus`ab`ın meşhûr komutanı İbrahim bin Malik el-Ester daha savaşın başında öldürüldü. Diğer taraftan Irak birlikleri savaşa katılmadan meydanı terk ettiler. Çok yalnız bir vaziyete düşen Mus`ab öldürüldü ve Abdülmelik bin Mervân Irak tarafına tamamen hakim oldu.
Abdülmelik bin Mervân bu savaşı kazandıktan hemen sonra, Kufe ve Basra halkı ona bî`at ettiler. Bundan sonra sebeîler ile savaşan Mühelleb`e, bi`at etmesi için haber gönderildi. Kufe ve Basra halkının bi`at ettiğini öğrenince bî`at etmek mecburiyetinde kaldı. Horasan valisi Abdullah bin Hacim, Abdülmelik`in halîfeliğini kabul etmiyordu. Bir isyan neticesinde öldürülünce, bu bölge halkı da bi`at etti. Böylece 691 (H. 72) senesinin sonlarına doğru, Hicaz bölgesi hariç, bütün İslâm memleketleri Abdülmelik bin Mervân`ın halîfeliğini tanımış oldu. Abdülmelik bin Mervân, Kufe`ye, Basra`ya ve diğer vi


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.