Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10388
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (643) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK - (Ziyaretci) 7.10.2014 22:38:32

ADAKEMİK BİR PORTRE VE ÖDÜL KİTAP

ADAKEMİK BİR PORTRE VE ÖDÜL KİTAP
Prof. Dr. Salih Şimşek

1978 yılı Mart ayında intisap ettiğim, (SDMMA) Sakarya Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi`nde, akademik hayatımda çok sayıda ilginçlikler yaşamış veya şahit olmuş ve bunların bir kısmını arşivime almış bir insanım.

Bu hafta sizlere bunlardan birisi hakkında bilgi vereceğim.

Zikrettiğim yılda birlikte akademik hayata başladığımız bir &8216;arkadaşım` ile çok uzun yıllar birlikte olduk, birlikte mutlu olduk ve birlikte hüzünlendik. O, şimdi emekli bir akademisyen&8230; Ömrünün kalan kısmını huzur içinde geçirmek için, çok sevdiği akademik hayatının sonunda tekaüde ayrıldı. Her ne kadar çalıştığı kuruma zaman gidip gelse, bazı kişilere selam verse ve nostaljik duygular yaşasa da neticede emekli&8230; Çok önemli çok sayıda bariz özellikleri vardı&8230; Çok değişik davranış tarzlarını bildiğim ve uygulamalarına da şahit olduğum bir zat idi&8230; Çok ciddî görünümlüydü&8230; Disiplinli bir yapısı vardı.

Yanında iken dostları ona şaka bile yapmaya cesaret edemezdi. Çünkü ne zaman ne tepki vereceğini bilemezlerdi&8230; Ben dahi hep beraber göründüğümüz halde kendisine hiç yakın olamamıştım. Her yer ve mekânda ciddî bir hava taşıyordu&8230; Ketum mu ketum, kibirli mi kibirliydi&8230; Siz bütün kalbinizi açarsınız ona, o tüm gücüyle kalbini kapatır ve size önemli hiçbir bilgi vermezdi&8230; Değişik bir ruh haline sahipti. Hiç kimseyi beğenmez, kendisinden başka karga da tanımazdı.

Yakın çalışma arkadaşları dışındaki insanlara gayet müşfik, sevecen, candan, nahif ve samimi görünen hocamız; yakın arkadaşlarına karşı haşin, katı, sert, mütekebbir, tahakküm edici, yukarıdan bakıcı ve itici bir görüntü verirdi. Dilim varmıyor nitelendirmeye ama çift karakterli (düalist kimlikli) bir zattı.

Karşılaştığı insanlara, bizim alıştığımız tarzda &8216;selamün aleykum` şeklinde değil de, mekanik bir ses ile &8216;merhaba` derdi. Hep &8216;küçük dağları` kendisinin &8216;yarattığına` inanırdı&8230; Bu yüzden şimdi, &8216;mütekait` (yani kâidesinin üzerine oturmuş) halinde, kendisini arayıp soran var mıdır, bilmiyorum&8230;

Fiilen girdiği derslerinde de çok ciddîydi. Öğrencileri, ders işlenmesi sırasında, &8216;çık` çıkarmaya ve hatta &8216;yanlışlıkla` soru &8216;sormaya` bile cesaret edemezlerdi. İki dersin birleştirildiği zamanlarda, 100 dakikada, öğrenciler nakavt yani tam bir &8216;felç` hâli yaşarlardı. Derslerini tam, dakikası dakikasına yapar ve ders saati sonunda, dışarı teneffüse çıkan öğrenci, tabir caiz ise, &8216;yaydan boşanmış ok` gibi hissederdi kendisini. Ders esnasında sırıtan veya kendine göre &8216;hoş davranış sahibi olmayan` herhangi bir öğrenciye tebeşir fırlatması meşhurdu.

Her dönem boyunca, derslerine girdiği öğrencilerini sık sık sınav yapar ve ödev verirdi. Derslerinde kendilerine &8216;yardımcı` olara görevlendirilen asistanları da onun titizlik görüntüsü altındaki kaprislerinden bıktıklarını bana söylerler, ama ona karşı, açık vermezler ve çok saygılı bir görüntü sergilerlerdi.

Başkaları adına mesaî kavramına çok önem verirdi. Haklı olarak, asistanlarının bir yerlere giderken veya fakülteden kısa bir süre de olsa ayrılacakları zaman, kendisinden izin almalarını ister, ama kendisi aynı işi yaparken Dekanı`ndan izin alma ihtiyacı duymazdı.

Çok sayıdaki ilginç yönlerinden biri de, şimdi anlatacağım, &8216;başarılı` bulduğu öğrencilere kitap hediye ederek onları &8216;onurlandırması` idi.

Hediye edeceği kitapları kendisi belirlerdi. Kitabı başarılı öğrenciye vermeden önce, tüm asistanları toplar ve vereceği kitabın iç kapağına nasıl bir hitap tarzı ile hediye etmesi gerektiğini açıklayan birer takdim yazısı yazmalarını isterdi.

Asistanlar da &8216;öfleye-pöfleye` ama hissettirmeden, belki günlerce kafa yorarlar, alternatif metinler hazırlarlar ve istediği gün kendisine takdim ederlerdi. O da bunları şöyle bir gözden geçirir ve kitabın iç-ön yüzüne şu meâlde bir tebrik yazısı yazardı:
&8212; Sevgili Öğrencim, başarılarının bundan sonra devam etmesini diliyorum.

Altına da tarih ve ismini yazar, sonra da imzalardı.

Bu kadar&8230; İşlem tamamlanmıştır. Ben bilemem, ama bu cümleyi yazmak çok zor mudur ki?

İşte böyle&8230; Bana öyle gelirdi ki, Hoca`nın, asistanlara sanki işkence etme gibi bir amacı vardı&8230;

Bu vakayı hatırlatan bir gelişme oldu da, benim bu hatıramı canlandırdı.

Âhh, ah&8230; Bu &8216;zaman` denen şey, her ne ise, da ne kadar çabuk geçiyormuş&8230; Anlatılanın üzerinden yıllar geçmiş, ama anıları hâlâ taze&8230;

İleride, onunla yaşadığım, daha ilginç anılarım olacak inşallah.






Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.