ADAM OLMAK
Mustafa Mete İSLAMOĞLU YAZIYOR ADAM OLMAK
Bir zamanlar gençlik yıllarımızdı. Kayseri`de ``HAKSÖZ İSLAM YAZACAĞIZ´´ diye her yeri inletiyorduk. Aradan yıllar geçti. Hak sözü ile, İslam, ile vicdan ile, insan ile ve insanlık ile oynanmak hat safhaya ulaştı. Birkaç gün önce TBMM de ben adam değilim, bana adam diyemezsin, bana ne hakla adam diyorsun diye birbirleriyle bu milletin adam bilip seçtiği meclisteki bazı hayvanların adamlığa itirazlarını Televizyonda seyrettim. SORUYORUM? SEN ADAM DEĞİLDİN DE ORAYI AHIRMI SANDIN BEHEY&8230;....M Allah`a çağıran, Salih amelde bulunan ve gerçekten ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir. (Fussilet 41/33) Adem olmak, adam olmaktır. Müslümanca, insanca bir yaşamın özlemiyle yaşamaktır. Küçük hesapların peşinden koşmamak, dar kalıpların içine hapsolmamaktır. Riyâdan, ikiyüzlülükten uzak durmaktır, Adem olmak. Özü sözü bir olmak; göründüğü gibi yaşamak, fakat en çok da yaşadığı gibi görünmektir. Kendisi için istemek, her kişinin işidir. Kendisi için istediğini başkaları için de istemek, er kişinin işidir. Adem olmak, sadece başkası için istemektir. Dünyası büyük olanlara yeni ufuklar açmak, dünyası küçük olanlara da koskoca bir dünya sunmaktır, Adem olmak. Fedakârlıktır, vefâdır, sorumluluktur. Adem olmak, sorumluluğunun bilincinde olmaktır Bu bilinçle yaşamaktır, Adem olmak Hepimizden daha genç olmak ama hepimize yol göstericilik yapmaktır. Adam olmaktır. Adem olmak. Adam olmaktır. Müslüman olmaktır. Masa başında çizilen ulusal sınırları önce beyninde çiğnemek, egemen güçler tarafından örülen ve akrabayı akrabadan ayıran dikenli telleri önce yüreğinde parçalamaktır. Doğduğu toprakları vatanı bilmek, her kişinin işidir. Doğu`nun ve Batı`nın tüm yitik ülkelerini, tüm kayıp coğrafyalarını vatanı bilmek, er kişinin işidir. Adem olmak, Gazze`yi, Beyrut`u, Şam`ı, Kahire`yi, Trablus`u, dünyanın tüm başkentlerini ``İstanbul`un ilçeleri´´ olarak görmektir. Sünnî &8211; Şiî, Türk &8211; Kürt; ayrım yapmamaktır Adem olmak. Sünnî`nin katledildiği yerde Sünnî, Şiî`nin katledildiği yerde Şiî, Kürd`ün katledildiği yerde. Kürt, Boşnak`ın katledildiği yerde Boşnak, Uygur`un katledildiği yerde Uygur olmaktır. Bazen başörtüsü için hapse girmektir, Adem olmak. Bazen de ``tinerci´´ çocukların arasına karışıp dertlerini dinlemek, başlarını okşamak, avuçlarını ısıtmaktır. Deniz seviyesinden en yüksek noktadaki Himalayalar`da, Hindukuş Dağları`nda Amerikan bombalarıyla yaralanmaktır. Bazen, Adem olmak. Bazen de siyonist komandoların çirkin suratına yumruk atmaktır Akdeniz`in ortasında, ALANYA`da Adem olmak, insan olmaktır. İnsanlığın uyuyan vicdanını, erdem ve fazilet duygularını harekete geçirmektir. Adem olmak, ``Çocukların öldürüldüğü bir dünyada biz yaşamasak da olur´´ demektir. Diyebilmektir. Ceplerine doldurduğu şekerlerle binmektir. Mavi Marmara gemisine, Adem olmak. Ceplerindeki şekerleri avuç avuç dışarı çıkarıp gemide herkese göstermek, çocukça bir heyecanla anlatmaktır. Su İntifadası`nın onur ve izzet yolcularına: ``Bak bu şekerleri 4 yaşındaki bir Kürt çocuğu verdi bana; ismi Ahmet Salih. Bu şekerleri Gazzeli çocuklara götürüp vermem için bana verdi. İHH gönüllüsü olarak Adıyaman`ın Gölbaşı ilçesinin bir köyüne gitmiştik. Bir aileye misafir olduk. Ev halkına, Gazze`ye gemilerle sefer düzenleyeceğimizi anlattık. Biz ayrıldıktan sonra karı &8211; koca evde hep Gazze hakkında sohbet etmişler. 4 yaşındaki çocukları Ahmet Salih, o akşam anne babasının tüm konuşmalarını dinlemiş. Ertesi gün eline bir torba alıp bütün köyü ev ev dolaşmış ve şeker toplamış bu çocuk. İnanılmaz bir olay gerçekten. Henüz 4 yaşında. Sonra bizi aramış ve gelip buldu. İçi şeker dolu torbasını bize uzattı ve &8216;Gazzeli çocukların hiçbir şeyleri yokmuş. Ben bu şekerleri onlar için topladım. Bunları Gazze`ye gittiğinizde oradaki çocuklara dağıtabilir misiniz?` dedi.´´ Adem olmak, sonra da gemidekiler şakayla ``Şekerlerden bir tane versene, güzel görünüyorlar´´ dediğinde, ``Hayatta olmaz! Canımı isteyin veririm, ama bu şekerleri kimseye vermem. Gazzeli çocuklara dağıtılacak bu şekerler´´ cevabı vermektir. İbrahim SEDİYANİ böyle diyordu.. Ve siyonist askerlerin gemiye saldırdığı 31 Mayıs sabahı, kendi canını değil, cebindeki şekerleri korumaya çalışmaktır, Adem olmak. Ve bir gün bir gün kardeşlerim, bir gün... bir gün evlerinizden çıkıp da atarsanız kendinizi dışarı görürseniz yolda selam verirse size güzel bir genç adam gözleri sanki Bedir kuyuları göğsü Uhud susuzluktan çatlamış dudakları Tebuk ızdırabından çökmüş omuzları Taif fakat yine de yüzünde Hudeybiye tebessümü tıpkı Arafat gibi başı dik ama yine de Müzdelife gibi mütevazi elbiseleri buram buram Hicret kokuyor. Ve dilinde sürekli tekrarladığı hep aynı söz: ``Lâ tehzen innellâhe meana´´. ÜZÜLME ALLAH YETER Bu mübarek Cuma sabahının Alanya satırlarından vahşetsiz, katliamsız, zulümsüz, ölümsüz islamca, imanca, insansa dolaşmanın Türkiye`ye saçacağı ışıkla mutlu bir dünya diliyorum. Cümle insanlığın üstüne hayırlar doğması dileklerimle SELAM ve DUA İLE 05-09-2014 Cuma ALANYA
|