Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet ÖZDEMİR - (Ziyaretci) 25.12.2009 10:48:23

AH-VAH ASKERLERİMİZ (I)


AH-VAH ASKERLERİMİZ

Ahmet ÖZDEMİR
Maliyeci-İktisatçı
aozdemir2007@hotmail.com


07 Aralık 2009 Pazartesi günü saat 15,20 sıralarında, TOKAT-Reşadiye`de birisi uzman çavuş olmak üzere yedi askerimiz şehit edildi. İç siyaset de çeşitli senaryolar-karşılıklı ithamlar-iftiralar-çamur atmalar kol gezer iken; yıkıcı-bölücü-hain-cibiliyetleri şaibeli PKK`lılar hadiseyi üstlendiler-kabul ettiler.Böylece, komplo teorileri-provokatör senaryoları, nokta baz`ında sona ermiş oldu. Bu vak`a; Yüce Türk Milleti`mizi büyük bir acıya gark etti.Ateş düştüğü yeri yakar, derler amma; gerçekten geçmişten bu yana benzeri olaylar hangi yürekleri dağlamazdı ki?
Bu PKK`lılar, son otuz yılda iyice azdılar. Dağda-bayırda, köylerde-şehirlerde; Devletimize-Milletimize karşı yapmadıklarını koymadılar. Değinilen kitlenin daha öncelerinden itibaren ve fırsat buldukça ortaya koydukları isyankârlıklarını; 1839 Tanzimat Fermanından itibaren de zaman zaman ve devletin zayıf olduğu, Dünya şartlarının müsait bulunduğu devrelerde daima hortlatmışlardır (Daha fazla bilgi için, bakınız; HER YÖNÜYLE KÜRT DOSYASI Prof.Dr.Abdulhalûk M. ÇAY/Ankara-2008). Zaten, geçmişten bu yana ne zaman hak-hukuk-adalet, Cumhuriyet-hürriyet denilmiş ve kalkınmanın-gelişmenin temeli belirtilen mefkûreler de görülmüş ise, Devlet-Millet birlik ve beraberliğinden-vatanın bütünlüğünden kısmen de olsa zarar görülmüştür. Günümüz de dahi, partiler demokrasisi diye diye 40 partiye bölündük. Partiler, temel meselelerde dahi iç ve/veya dış siyasette bir bütün dahi olamamaktadırlar. Bütün parti genel başkanları, günümüzde ençok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var der iken, nerede diye sorulacak muhtemel sorunun cevabını da vererek; bizim kapımız-gönlümüz herkese açık, diyorlar. Yani, kırk partinin her biri (TBMM çatısı altında veya dışarıda olsun); kendilerini, birlik ve beraberliğin odak noktası görüyorlar. Görünen o ki ve ne yazık ki, hayatta; yan yana gelmeyi, birbirlerine karşı saygılı olmayı-saygılı konuşmayı adeta zul kabul etmektedirler. Görüntüleri-tezahürleri-sergiledikleri, bunlardan öteye gözükemiyor, maalesef.
Netice itibariyle, siyasi iktidar Şeytan taşlamaktan, hizmet veremiyor. durumuna düşürülüyor ve böylece Millet nezdinde siyasi prim ve kredi kazanmasına destek olunuyor, adeta. Bu durumdan kısmen veya tamamen kaybedenler, şüphesiz; Devletimiz-Türk Milleti`miz ve varlık bekamızın teminatı askerlerimiz-güvenlik güçlerimiz ile hassas bölgelerdeki köy korucularımız ve hayatını anarşik olaylarda vurularak-yanarak-kalp sektesi geçirerek kaybeden, sade vatandaşlarımız olmaktadır.
Bütün ilâhi nizamlar, memleketlerin tesis ettikleri anayasa-kanun/hukuki mevzuat düzenlemeleri; insana, hayatına ve varlığına çok önem-değer vermektedir. Allah kelâmı kitabımız Kuran`ı Kerimde de İnsanlar, yaratılmışların en şereflisidir. denilmektedir. Allah tarafından Dünya`ya yaratılanların en şereflisi olarak getirilen insan, hayatı boyunca yaptığı; ilâhi emirlere-çevresine-yaşadığı devlete/millete karşı bilerek-bilmeyerek-aldanarak kusurlu-kasıtlı fiilleriyle, doğuştan ilâhen aldığı ve kazandığı itibarını-şerefini zedelemekte ve/veya kaybetmektedir. Günümüzde, bunlardan birisi de bölücülük ve anarşizmdir. PKK ve yandaşları, maalesef belirtilen fiilleri gerek Allah`a ve gerekse TÜRK DEVLETİ VE TÜRK MİLLETİ`ne karşı işleyenlerin önde gelenleridir. Bunların, asker-sivil insanlarımıza karşı silâhlı-molotof kokteylli, uzaktan kumandalı patlayıcılı-roketli, uzun namlulu silâhlı, benzin dökülerek yakılan otoları-vasıtaları, taşlı-sopalı saldırıları karşısında, savunmasız insanlarımız; canlarından-mallarından olabilmekte veya sakat kalabilmektedirler. Devletimiz, verilen zararların bedelini kendi iradesiyle ve/veya mahkeme kararlarına dayalı olarak ödemekte, çeşitli kamera-mobese kayıtlarında görüntülenen kişi veya kişilerin bütününe intikal ettirilememektedir, her ne hikmetse. Bu meyanda belirtmek isteriz ki; Devlete-Millete karşı PKK ve yandaşlarınca yapılan sokak hareketlerini destekler gözüken maruf parti kapanınca, yasaksız vekiller önce TBMM`den çekileceğiz demiş olmalarına rağmen, sonradan vazgeçtiklerini deklare edince; 20.12.2009 haber bültenlerinden anlaşıldığına nazaran bu duruma ABD`nin memnuniyeti belirtildi. Hayrettir, doğrusu. Bizim kuşaklar da iyi bilir, ilkokul sıralarında bize öğretilen oyun şarkıları arasında &8230; Alman domuz, Amerika dostumuz&8230; sözleri de vardı. Vah, vah; stratejik ortağa bak ortağa. Hele, bu ortak geçmişte bir zamanlar derdi ya; Türk Milleti bizi neden sevmiyor, diye. Bütün bunlara rağmen, gel de sev. Seve bilirsen sev. Daha çok şeyler söylenir, amma; söylemeyelim. Kol kırılsın, yen içinde kalsın. Ne de olsa, stratejik ortak ya&8230;
Belirtilen şer hareketlerin temelinde yatan sebeplerin önde gelenlerinden birisi ve en önemlisi, bize göre; değinilen fiillere-cürümlere karşı verilecek cezalar meyanında ölüm cezasının kaldırılmasıdır.
Avrupa Birliği (AB) ve uyum mevzuatı diye diye, 07.11.1982/2709 sayılı TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI`nın ve 26.09.2004/5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK)`nun ilgili maddeleri ona göre düzenlemiş oldu. Böylece, hayat garantisini alan, çete elebaşıya (İnsanlarımızın, kâhır ekseriyeti; keşke bu yaratık derdest Yurdumuza getirilmeseydi de, kendisine nâhak yere bu kadar masraf yapılmasaydı, daha iyi olmaz mıydı? diyor, şimdilerde. Amma; bu ses yetkililerce duyuluyor mu, bilemiyoruz.) İmralı`da sağlanana konforlu cezalandırmaya (Heyhat, Memleketimizde yıllarca parlamenterlik-bakanlık, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış Vatan evlâtlarına benzeri şartların hiç birisi sağlanamamış, canilere uygulanan adi suçluların benzeri muameleye tabi tutulmuşlardı. O zamanlar, Avrupa Devletleri-ABD`leri neredeydi? Bugün dahi, çete başına-otuz bin insanın ölümüne sebep olan asli faile sağlanan şartlarla hayatını sürdürmeye razı olacak, onlarca-yüzlerce ve beklide binlerce işsizlerin-çaresizlerin olduğu da bu meyanda dikkate alınmalıdır, der isek; bir abartma yapmış olur muyuz, bilemiyoruz. Nasıl olsa, ekmek elden, su gölden; değil mi?) çoktan razı olduğu anlaşılanlar ile yakalandıklarında hapiste yatmayı işsiz olarak dışarıda gezmeye tercih edenler; cesaretlendikçe cesaretlendiler. Nerede ise gemi azıya aldı oldular.
İnsanlarımız, esnaf ve sanatkârlarımız-tacirlerimiz-serbest meslek erbabı; ne yazık ki, ihkak-ı hak-nefsi müdafaa haklarını dahi kullanamaz oldular. Bütün bu olanlar karşısında; Türkiye Barolar Birliği, barolar, ilim-bilim adamları kürsü sahibi hukukçular, YARSAV-DER (Hakimler Savcılar Derneği) gibi kuruluşlar ile mensubu kişiler-diğer kimseler, hakim-savcı emeklileri, yanmak-yakılmak-öldürülmek-yaralanmak-malları yakılmak ve talan edilmek durumunda kalan kimselerimizin ihkak-ı hak ile meşru müdafaa haklarını nasıl kullanacaklarına; aydınlatıcı paneller-konuşmalar-programlar düzenlemiyorlar. İşleri güçleri Ümraniye davası-hukuksuz dinlenme/tele kulak iddiaları, kendilerine göre siyasi iktidarın yumuşak karnı-yanlışları ve benzerlerinden ibaret olmaktadır.
Anayasa ve TCK`daki (Askeri Ceza Kanunu`nda da benzeri düzenlemelerin yapıldığı dikkate alınmalıdır.) konuya ilişkin düzenlemeler aşağıda sıralanmaktadır. Buna göre;
ANAYASA`nın: Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı başlığını taşıyan 17. Maddesinde Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Ahmet Özdemir


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.