AKP ÜLKEMİZİN 8 YILINI KAYBETTİRDİ-Dr.REŞAT DOĞRU
AKP ÜLKEMİZİN 8 YILINI KAYBETTİRDİ
Tokat Milletvekili Dr. Reşat DOĞRU, 2002 Kasım ayından beri iktidarda bulunan AKP` nin ülkeyi sürekli geriye götürdüğünü söyledi.
Dr. Reşat DOĞRU, AKP iktidarının yıllardır uyguladığı yanlış politikaların her alanda ülkeyi ve milletimizi zor durumlara düşürdüğünü bildirdi. DOĞRU, konu ile ilgili şöyle dedi.
``Hafıza-ı Beşer Nisyan ile Maluldür´´ sözünden hareketle biraz geçmişten söz edip hafızalarınızı tazelemek istiyorum.
İktidar Partisinin göreve geldiğinde ilk olarak duble yollar yapacağını söylemişti. Duble yollar yapıldı. Ancak aradan 6 ay geçmeden yeniden yapılmaya başlandı. Çünkü mevsimi değildi ve altyapı çalışmaları yapılmamıştı. Bu yüzden iki defa yapıldığı için adı gerçekten `` duble yol´´ oldu.
Yine altyapısı hazırlanmadan ve tamamen göz boyamaya yönelik olarak ortaya çıkarılan Hızlı Tren projesi onlarca insanımızın canına, malına malolmuş, daha baştan devlet milyonlarca lira zarara girmiştir.
Dönemin Maliye Bakanı sevgili oğlunun ``mısır ithali`` yapabilmesi için geçici süreliğine vergileri indirdi. 400.000 ton ithalat yapıldıktan sonra vergiler tekrar yükseltildi. Yine sayın bakan kuş gribi günlerinde ülkede tavuklar itlaf edilirken oğluna ait firmayı korumak adına ``Likit Yumurta´´ daki KDV oranını 18 den 8 e düşürmüştür. Söyler misiniz bu ülkede likit yumurtayı kimler yiyor?
Başbakan`ın oğlu 500.000 dolara bir yük gemisi alıyor. Adı ``Gemicik´´ oluyor.
Dönemin Özelleştirmeden sorumlu bakanı bir ihalede (Galataport) `` Burnuma kötü kokular geliyor´´ dediği için adeta azlediliyor ve 2007 seçimlerinde en büyük sürprizi yaparak aday olmuyor veya gösterilmiyor.
Hele bir de Türk politika literatürüne giren bir deyim var: İhalelerin kesinlikle ve kesinlikle partililere peşkeş çekilmesi anlamına gelen ALİ DİBO.
Hükümet ülkeye yararlı politikalar üretmek yerine, memlekette yararlı ne varsa hepsini özelleştirme adı altında satıp savmış, ülkedeki tüm iktisadi teşekküller yabancıların eline geçmiş, hatta onlara da vergi indirimi sağlanmıştır.
Türkiye`de Menkul Kıymetler Borsasının 60`dan fazlası yabancıların elindedir. Yabancı, tıpkı satın aldığı diğer işletmeler gibi ülkemizin sırtından para kazanmakta ama yatırımını kendi memleketine yapmaktadır.
Esnafımız, sanayicimiz artan üretim maliyetlerini karşılayamaz olmuş, artık dünya ile rekabet edemez duruma düşmüş ve kepenklerini kapatmaya başlamıştır.
Çiftçimizin yüzü 2003 yılından itibaren hiç gülmemiştir. Hükümet tarımı destekleyici hiçbir politika üretmemiş, üstüne üstlük gübreye zam, mazota zam birçok ürüne kota, adeta çiftçi yerinde çakılı kalmıştır. Çiftçi her geçen yıl daha da zararına çalışmaktadır.
Hükümet memur ve işçilerimize sadaka verir gibi yüzde 2, yüzde 3 zamlar verip onları daha da yoksulluğa ve çaresizliğe itmektedir. Devlet Memurları Kanununun değişik 4b ve 4c maddelerine göre memur ve işci çalıştırmakta, bu durumdaki çalışanlarına sözleşme feshi korkutmasıyla baskı yapmaktadır. Bu statüde çalışanların tayin ve nakil hakkı bulunmamakta yada yılda bir kez becayiş hakkı tanınmaktadır. Eş durumu hiçbir şekilde gözetilmemektedir. Durumunun düzeltilmesini isteyen ya bakana yada Başbakana ulaşmak gibi çok çileli bir yolu kat etmek zorundadır. Bu iktidar dönemine kadar eş durumu en basit tayinlerden biriydi. Şimdi ülkenin her yerinde birbirinden ayrı eşler sıkıntı içerisinde görev yapmakta ve hükümetten bu konunun bir an önce çözülmesini beklemektedirler.
Ülkemiz şu anda dünyanın en pahalı yakıtını kullanmaktadır. Hiç petrol rezervi olmayan ülkeler bile vatandaşına bizden daha ucuz akaryakıt vermektedir. 2002 Aralık ayında litresi l.04 dolar (1.40 TL) olan benzin bugün 2 doların üzerinde satılmaktadır. Yine l.02 TL`den satılmakta olan motorin fiyatı bugün 3.00 TL sınırına dayanmıştır. Bu zaman zarfında memura, işçiye, emekliye ne kadar zam gelmiştir. Çiftçinin ürünü bu süre zarfında ne kadar artmıştır. Çiftçi bir gün anasını da alıp giderse halimiz ne olacak?
Halkımız bir torba un, 2 kilo şeker, 3 paket makarnaya muhtaç edilmiştir. 2007 Haziran ayında ve seçim arifesinde halka bedava yakacak yardımı yapılmış, dağıtılan kömürler dahi öncelikle ihtiyacı olanlara değil partili yandaşlarına verilmiştir. Madem sosyal devlet anlayışınız vardı da daha önceleri nerelerdeydiniz. Bu değirmenin suyu halkın kendi parasıdır. Hükümet vatandaşın parasıyla vatandaşı kandırmaktadır.
Ülkemizde son 8 yılda hiçbir sanayi hamlesi yapılmamıştır. Bütün yatırımlar durmuş, büyük yatırımcılar paralarını borsada değerlendirmiştir. Büyümenin tamamı inşaat sektöründe meydana gelmiş, TOKİ sözde ucuz konut yapıyorum diyerek zaten devlete ait olan araziler üzerine kendilerine yakın müteahhitlerle işbirliği yaparak 5 liraya mal ettiği konutu vatandaşa 10 liraya satmış, onların 10-20 yıllık gelirlerine ipotek koymuştur. Şu anda oturum, kullanım ve işçilik açısından en sıkıntılı konutlar TOKİ konutlarıdır.
Her geçen gün ısınan ve iklimi değişen dünyadan ülkemizde etkilenmektedir. Su ve su kaynakları azalmakta su rezervleri de hızla tükenmektedir. 8 yıldır tek başına iktidar olan bu hükümetin gelecekteki su sorunu ile ilgili bir çalışması yoktur. Geçmiş dönemlerde yapılan barajlara yenileri eklenmemiştir. Çaylarımız, ırmaklarımız, nehirlerimiz boşuna akmaktadır.
Dünyanın enerji geleceği ve dünya rezervinin 75`i ülkemizde bulunan Bor madenleri yok pahasına elden çıkarılmıştır. Altın madenlerimiz arama çalışmalarında insan ve çevre sağlığını tehdit ettiği ispatlandığı halde yabancı şirketlere adeta peşkeş çekilmiştir.
Hükümet bu zamana kadar yeni bir proje ortaya koyamamış, ancak var olanı birleştirmek suretiyle pansuman icraatlar yaparak halkın gözünü boyamıştır. Düne kadar AB` ye tüm şiddetiyle karşı çıkanlar bugün onların kapısının önünden ayrılmaz hale gelmiştir. AB`nin bütün istekleri kayıtsız ve şartsız yerine getirilmiş, yabancılara mülkiyet hakkı kanunlaştırılmış, Kıbrıs gözden çıkarılmış ama ucu açık müzakerelerin ucu bir türlü kapatılamamıştır.
Dünya üzerinde Türk ve Müslüman halka yapılan her türlü saldırı ve orantısız güç kullanımını nefret ve şiddetle kınıyoruz. Ancak sayın başbakan Davos`ta yapmış olduğu celallenmenin çok azını doğu, güneydoğu ve Karadeniz`de cirit atan AB ve ABD misyonerlerine neden göstermedi veya gösteremedi anlamış değiliz. Ülkemizin âli menfaatleri her şeyden önce gelmelidir. Maalesef bu zamana kadar bunlar yapılmamıştır.
Hükümet bu zamana kadar halkın ve ülkemizin geleceğine yönelik faydalı bir icraat yapmadığı gibi bugün geleceğimizi ve Üniter yapıyı tehlikeye sokacak bir çalışma içerisindedir. Bunlar tamamen dış mihraklı senaryolardır. Geçmişten bu güne ülkemiz üzerinde emelleri olan bu güçlere milletçe topyekün karşı çıkmalıyız.
İşte AKP hükümetinin ülkemizi nereden nereye getirdiği az da olsa anlatmaya çalıştık. Önümüzdeki bir ya da iki yıl içinde nereye götüreceğini bilemiyoruz. Vatandaş hamasi konuşmalarla ve dini duyguları istismar edilerek oyalanırken perde arkasında ülkemizin geleceği gitmektedir. Yüce Türk Milleti aklı ve sağduyusu ile en kısa zamanda bu oyunu bozacaktır dedi.
|
