Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10787
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2274) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer ÖZKAYA - (Ziyaretci) 6.04.2021 12:07:04

Alamut düştü mü?

Alamut düştü mü?


Pazartesi, 5 Nisan, 2021
Ömer Özkaya

Rüknettin Hürşah`ın yazdığı mektubu okuyan Moğol hükümdarı Hülâgû Han, teklifi olağanüstü akıllıca bulmuştur.

Rüknettin Hürşah`ın adanmışları, Hülagu Han`ın geniş kapsamlı bir Batı, Kuzey Batı ve Güney Batı seferine hazırlık yaptığı istihbaratını Rüknettin Hürşah`a ulaştırdıklarında, istilanın önünde sürüklenmek mi, yoksa işbirliği yapıp daha güvenli bir bölgeye çekilmek mi gerektiğine karar vermek zorunda olduklarını değerlendirdi. Bir karar vermeliydi, Hülâgû Han ile savaşmak mı yoksa anlaşmak mı daha stratejik idi?

İstihbarat kaynakları Hülâgû Han`ın tam bir süpürme harekâtı yaparak ilerleyeceğini göstermekteydi. Fakat Hülâgû Han`ın bu "Hedefli İsmailîler"in de gücünü bilmesi gerekmekteydi.

"Hedefli İsmailîler" aşılmadan tam süpürme harekâtı amacına ulaşamazdı. Üstelik Moğolların askeri amaçlarıyla "Hedefli İsmailîler"in stratejileri örtüşmekteydi. Bu durumda, Alamut İsmailîleri`nin elindeki istihbarat Hülâgû Han için altın değerinde idi. Alamut, misyonunu tamamlamıştı. Çok Batı`ya ve Güney`e daha yoğun yerleşme zamanı gelmişti. Ortodokslar ve Katolikler arasındaki rekabette Papalık`ın içindeki en gizemli ve güçlü hiziple olağanüstü kapsamlı bir jeostratejik işbirliği yapmışlardı. Ortodokslar yakın coğrafyalarındaki tüm Müslümanlarla müttefiktiler. Bu nedenle Ortodoksların alacağı her hasar, Alamut ve müttefikleri için muazzam kazançlar demekti.

Moğolların merkezi Asya`nın göbeği idi ve bu güç konjonktüreldi. Köklü ve uzun ömürlü stratejileri yoktu. Çünkü bir güç, Moğollara taşıyıcı ve coğrafî askerî temizlikçi misyonu yüklemişti. Alamut, ya yeni duruma adapte olacak, ya coğrafyayı terk edecek, ya da Moğollarla Moğolların etkisini efsaneleştirecek bir işbirliği yapacak ve doktrin gereği "yokluğa" karışacaklardı.

Hedefli bir İsmailî için, gelecek bin yılların planını yapmış bir İsmailî için Hülâgû Han ve misyonu, çok amaçlı bu topluluğa yeniden dizaynda çok işlev kazandırabilirdi. Alamut`ta kalmanın hiç bir önemi yoktu artık. Bu jeopolitik düşüncelerle Hülâgû Han`a bir mektup yazdı, işbirliği önerdi. Alamut`u altetmiş Moğollar dehşete sebep olurdu. Psikolojik üstünlük düşmanlarına korku salar, zafer kolay ve ibretlik olabilirdi. Ayrıca Moğolların askeri hedefleri İsmailî`lerinki ile aynı idi. İşbirliği olmazsa Moğollar Alamut`ta muazzam bir direnişle karşılaşacaklardı. Hatta Hülâgû Han bile yatağında öldürülebilirdi. Tehdit te teklif te görkemli idi. Hülagu han olumsuz yanıt vermişti.

İkinci bir mektup yazarak Alamut`un gücünü gördüğünde sahada bir anlaşma yapmayı teklif etmekteydi. Bilek güreşi sonrasında anlaşma teklifi akıllıcaydı.

Rüknettin Hürşah, Hülâgû Han`a üçüncü bir askeri strateji mektubu yazdı: Moğollar dev bir kuşatma ile Alamut`u ablukaya alacaklar, fakat İsmailî direnişi öngörülenden daha sert ve oyalayıcı olacaktı. Bir kalede takılı kalan askerî güç miktarı ve harcanan zaman, Hülâgû Han`ın dehasına ve gücüne esaslı bir meydan okuma olacaktı. Bu "hakaret", Alamut`u yerle yeksan etmeyle sonuçlanmalı ve Alamut`un düşüşü müthiş bir propaganda makinesi ile efsaneleştirilerek hedef coğrafyalara servis edilmeliydi.

Alamut`taki “şeytan yuvası”, “her türlü hile ve desise kaynağı”, her yeni teknolojiyi ustaca kullanan, krallara ve halifelere kolayca suikast yapabilen, uçan kuştan haberi olan ve çok güçlü müttefiklere sahip İsmailî üssü düşmüşse, Moğolların önünde hiç bir güç duramazdı.

Rüknettin Hürşah hedefindeki tüm krallara ve elitlere durdurulamaz bir Moğol istilasının gelmekte olduğunu haber veriyordu. Bunun karşılığında en büyük düşmanları bile İsmailîlere akla gelmedik destekler veriyordu.

"Hedefli İsmailîler" bir yandan Alamut`u tasfiye ederken, bir yandan da stratejilerini güncelliyorlardı. Batı`daki müttefikleri İsmailîler için gerekli tüm yardımı yapıyorlardı.

Hülâgû Han Alamut`a dayandığında "Hedefli İsmailî" stratejisi işlemeye başladı. Muazzam bir güce karşılık, olağanüstü teknik bir karşı koyma, yani akıl savaşı başlamıştı. Hülâgû Han`ın dehşetli savaş makinası lokma bile sayılmayan kırıntı bir güce takılı kalmıştı. İsmalîlerin lideri Rüknettin Hürşah`a mesaj gönderdi, "Önerini kabul ediyorum. Müttefikiz. Şartlarını yerine getirmeye hazırım" dedi. İsmalîler bu anlaşmayla birlikte Moğollardan önce Alamut`un düştüğünü ve tarihin gördüğü en acımasız istilanın gelmekte olduğunu propaganda ettiler. Propaganda ve gerçeğin örtüşmesi, Moğolların zaferini kolay ve ibretlik yapmıştı.

Tüm saraylarda "Alamut düştü mü?" sorusu yanıt arıyor, duyan inanmıyor, fakat "Alamut yerle yeksan edildi" denince de korku ve çare arayışları yoğunlaşıp akıl yitimine dönüşüyordu.

"Hedefli İsmailîler", Moğolların istilâ coğrafyalarına sağlam bir stratejik yerleşim sağlamış ve Batı`daki müttefikleri ile uzun bir yolculuğa çıkmışlardı. Yeni bir örgütlenme yapılmış ve yeni stratejiler geliştirilmişti.

Rüknettin Hürşah, dehasının kurbanı olmuş ve beklediği âkıbete yani Hülâgû Han tarafından verilen infaz emrine direnmemiştir.

Moğolların gerçekten olağanüstü stratejisinin ve askeri istilalarının amacı hakkında hala devam eden analizler bulunmaktadır. Moğol istilaları Kavimler Göçü`nün eksik halkalarını tamamlamıştır. Orta Asya`daki geniş Türk boylarının Batı, Güney ve Kuzey`e dağıtımı böylece tamamlanmış ve Çin`in batısında yeni bir demografik yapı oluşturulmuştur. Bu yeni demografik yapı ile Dünya`nın bugüne kadar gelen jeopolitik ve jeostratejik haritası önemli ölçüde istikrar kazanmıştır.

Ortodoks olmayanlar Kuzey`den ve Batı`dan, Moğollar Doğu`dan, Kuzey`den ve Güney`den Ortodoks ve Müslüman "ittifakını" sıfırlayarak yeni bir tarihe zemin hazırlamışlardır.

Rüknettin Hürşah ve adamları, Moğolların askerî istilâ planlarını görünce, tarihin yönünün değiştirilmesi için verilmiş bir karar olduğuna ikna olmuşlar, bu değişime engel olmaktansa işbirliği yaparak daha Batı`ya, Güney`e ve Kuzey`e yayılmayı garanti altına almışlardır. Bu yayılım ve değişen stratejiler, eski ve yeni müttefikler ile Batı`nın içine kadar yayılmışlar ve işbirliğinin sonuçlarını hasat etmişlerdir.

Şüphesiz dünyanın en spekülatif konuları arasında Alamut İsmailîleri başta gelmektedir. Çünkü Doğu’yu ve İslam dünyasını radikal şekilde etkilemişlerdir. Tapınakçlar gibi bir olgu ve yapı ile işbirlikleri ve bağlantıları hakkında çok malzeme üretilmiş, inceleme yapılmış ve olgu spekülatif tarihe evrilmiştir. Bu evrilmenin ustaca bir gizlenme stratejisi olduğu ve usta ellerce dizayn edildiği saptamaları doğruluk oranını her geçen yıl etkilemektedir.

Bu tür bir resmi, Dünya’da son zamanlarda yoğunlaşan yüksek elit ölümleri bağlamında değerlendirmek tarihîn öğreticiliğine müracaat etmek olarak değerlendirilebilir.

Moğollardan önce Alamut İsmailîleri suikastleri tüm İslam, Hristiyan ve Doğu Asya’yı meşgul ederdi. Günümüzde de benzer olaylar var, fakat arkada olanda Alamutun Fedaileri artık yoklar.

Fakat ne ilginçtir ki Moğollardan önceki Asya, Avrupa ve küresel süreç ne ise Çinliler’den önceki küresel tablo aynı görünmektedir.

Bu olağanüstü benzerlik ve sürecin bugün Doğu’nun yine Batı’ya yönelik farklı bir istilasıyla, Çin’in "ekonomik istilâsı" ile gündeme gelmesi, tarihin bir cilvesi olarak görülebilir mi?

Doğu’nun Batı’ya yönelik askerî, siyasal, dinsel, ekonomik, etnik ve kültürel stresleri Batı’ya sürekli yeni enerjiler zerk ederek Reform ve Rönesanslar yaşamasını sağlamıştır. Doğu’nun Batı’ya yönelik tüm stresleri Doğu’ya fazlası ile hasarlı dönüşler yaptırmıştır.

Merak edilen bu tarihsel döngünün bir kez daha işleyip işlemeyeceğidir. Batı, Uzak Asya’nın yeni tür "istila”larından nasıl etkilenecektir? Bilim ve teknoloji yine belirleyici olacaksa, bilimin ve bilginin bu kadar mobil olduğu bir dünyada Batı’nın stratejisi ne olacaktır?

Virüsün birçok tarihsel ve mitolojik olaylara yönelik anımsatmalar yapması bir başka ilginç noktadır. Moğol istilaları ile veba salgınının eşzamanlı oluşu, Çin’in çok boyutlu projeleri ve "ekonomik istilâ"sı ile pandeminin eşzamanlı oluşu, olağanüstü bir denk geliş midir, yoksa gerçekten çok gizemli bir senaristin işleri midir?

Geçmişte Alamut İsmailîleri’nin Moğolların gücünün çarpan etkisini geometrik olarak artıran fonksiyonunu bugün Çin söz konusu olunca hangi aktör oynayabilir?

NATO’nun Rusya stratejisi, Rusya’nın Çin’in çarpan etkisini geometrik hale getirecek güç olarak görülmesine dayanıyor olabilir mi? Rusya`nın da Ukrayna`daki stratejisi bu bağlamda çok boyutlu sonuçlar üretecek jeopolitik bir ataksa, önümüzde dev bir küresel değişim ve dizayn durmaktadır.

Acaba Dünya Bankası, IMF, ASEAN, NAFTA, AB, NATO gibi uluslararası oluşumları BM şemsiyesi altında toplamak, küresel sarsıntının şiddetini azaltır mı?

1970 ve 1980’lerdeki Suudi Arabistan-ABD ilişkileri modelini bugün Çin veya başka hangi güç uygularsa küresel sistem yoluna lineer devam edebilir?



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.