Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Yavuz KOCA - (Ziyaretci) 1.11.2021 19:37:52

ASLANIM PEK Mİ ANİ OLDU GİDİŞİN?

ASLANIM PEK Mİ ANİ OLDU GİDİŞİN?
Paylaş:
Acı haberi duyduğumda ilk aklıma gelen şeye kendim de hayret ettim.

Ben bundan sonra kime “aslanım” diyeceğim ya da bana bundan sonra kim “aslanımmm” diyecek, her telefon görüşmemizin başlangıcında.

1980’lerin sonu, delikanlılık yaşlarındayız, kimimiz otuzunu henüz devirmiş kimimiz ise otuza merdiven dayamışken başkanımız yetmişi geçkin bir bilge, ülkemizde ve dünyada kabul gören bir bilim adamı…

O bilge ki dört yıllık TZYM Birliği Yönetiminde bir fakülte daha bitirtirken; devlet adamlığının ciddiyetini öğretti, millet sevgisini katmerletti, öğrenmenin sınırı olmadığını belletti bizlere...

Bilge başkanımız, toplantılara hazırlıksız gelen, üzerinde çalıştığımız konuya yeterince hazırlanmayan, üstelik haddini aşan olduğunda, onu “aslanım” der, uyarırdı, “bak aslanım” dediğinde ise çok kızdığı anlaşılır, mesaj alınır ve gereği yapılırdı.

O yıllar, ah o yıllar…

Birlikte görev yaptığımız arkadaşlarla kardeş gibiydik, başkanımız da o kardeşliğin babasıydı. Aramızdaki “aslanım” nidası birlik, dirlik, sevgi, saygı, vefa, cefa, sefa, özveri demekti, başkanımız merhum Prof. Dr. Orhan Düzgüneş’ten yadigar...

O yıllar ve öncesi anlatılamaz ki, yaşamayan bilemez ki…

Ölümüne birlikteliğin yılları, adam satmanın henüz kitaplarda yer bulmadığı, kaypaklığın hiç beklenmedik yerlerden gelmediği, yokluğun paylaşıldığı, acının bölüşüldüğü, toplantı sonrası gece geç saatlerde yediğimiz simit-kaşar-çay üçlüsüne kuzu-kebap denildiği, peşkeşçiliğin henüz keşfedilmediği yıllar…

78 kuşağının duygu kulvarı anlatılamaz, onu yaşamayanlar anladıklarını sansalar da anlayamazlar. O kuşaktan çok kayıplar vermeye başladık son yıllarda. Göçü iliklerimizde hissediyoruz, çünkü gençliğimizdir göçen, mücadelemizdir, hedefine ulaşamayan ideallerimizdir, güçlü bir iktidarla ülke yönetmeyi göremeden gitmektir göçen…

Telefonum çaldı, Erzurum’dan arayan Canip Çiltaş, “Erol vefat etti” diyerek acı haberi verdiğinde, gayri-ihtiyari “hangi Erol” dedim ve “Erol Dok” cevabıyla donup kalmıştım.

Soluğu hastanede aldık, Erol morgda, herkes oradaydı. Ankara’da kitap fuarında kalp krizi geçirmiş ve hemen 500 metre yakınındaki hastanede bütün müdahalelere karşın ruhunu Huda’ya teslim etmişti. Hayat bu, dün-bugün, yarın olmadı bile.

Hani N. F. Kısakürek’in, “kimdir bu ülkücüler” sorusuna verdiği; “Allah’sızın nefret, Namussuzun dehşet, Yüreksizin heybet, Başıboş’un mihnet, Devrimbazın zulmet, Eyyamcının şirret, İnmelinin sıklet, Anarşistin devlet, Komünist’in illet saydığı muhterem insanlardır” cevabındaki ademoğluydu Erol Dok.

Merhum Ö. Lütfi Mete’nin, “Her yerde söylerim, kötü insan her yerde var. Ülkücülerin arasında da. Ama bir şeyi biliyorum ki bu ülkede yüz tane adam gibi adam varsa doksan tanesi ülkücüdür” sözündeki doksanlıklardandı Erol Dok.

Bana sorsalar tanıdığın en mert insanlardan birkaç isim sayar mısın, işte o birkaçtan birisidir Erol Dok, yardımseverliğin adıdır Erol Dok, mekteb-i Yusufiyenin, Taşmedresenin karnesi yıldızlarla dolu öğrencisiydi Erol Dok.

Hani delikanlılığın kitabını yazan adam diye bir söz var ya işte o kitabın müelliflerindendi Erol Dok. O nedenle mi acep ecel onu kitap fuarında yakaladı?

Ziyaretlerinde eli dolu olurdu, bir tablo getirmişti bana, odamın duvarına asmadan tablonun arkasına Erol’un ismini ve tarihi not ettiğimde, “ne gerek var aslanım” demişti. “Yarın göçüp gidersek tarihe not düşelim” demiştim, işte o notun günü geldi Erol’um. 15 Temmuz kalkışma gecesindeki anılarını kaleme aldığı kısa kitabını da aynı gün okumuştum.

31 Ekim 2021 günü Karşıyaka kabristanındaki müthiş kalabalık, gözyaşları, maneviyat yüklü atmosfer ve kalbi dualar senin hakkının teslimiydi aslanım. Ruhun şad, mekânın cennet olsun, selam söyle seni, “ve Aleyküm selam” diyerek karşılayacak gönüldaşlara...

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun Erol’dan kalan onurlu izlere, rahmet olsun ülküdaşa, arkadaşa…

Yavuz KOCA

01 Kasım 2021


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.