Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10196
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2286) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Nevruz SINACI - (Ziyaretci) 9.08.2011 11:17:45

ATATÜRK DÜŞMANI SPOR`CULUK VE ŞİKE DOMUZLUĞU

ATATÜRK DÜŞMANI SPOR`CULUK
VE ŞİKE DOMUZLUĞU
Mustafa Nevruz SINACI

Günümüzün, kulaklara küpe atasözü şüphesiz; ``Devletin malı deniz, yemeyen domuz´´ vecizesi olup; Başta Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk olmak üzere, bazı Türk-İslâm büyükleri ve kanaat önderleri bu vecizeyi, ``devletin malı deniz, haksızlık, hırsızlık ve yolsuzluk yapan domuz´´ biçiminde güncellemişlerdir. İşte bu açılım, tanım ve ölçüye (miyara) vurulduğunda tipik bir domuzluk; Başka bir deyişle haksızlık, hukuksuzluk, gasp-irtikap ve hırsızlık vakıası olarak karşımıza çıkıyor ``futbolda/sporda şike&8230;´´
Üstelik kurumlar istismar edilerek!..
Kurumsal statü, adalet, hukuk ve taraftarlarla apaçık alay edilerek;
Ve, maalesef ``dernek´´ statüsündeki kulüp ve federasyon acze düşürülerek&8230;
Kısaca ``futbolda şike´´ olarak adlandırılan insanlık dışılık, taraftarın alçakça, kalleşçe istismarı, rezillik ve ahlâksızlığın patladığı günden beri dikkat ediyorum. Tıpkı Güneydoğu da ``aleni isyan, sözde özerklik ilânı ve başkaldırıyı´´ demokratik inisiyatif ve masum insan hakkı kullanımı biçimi tanımlayıp, beyin yıkayan provokatörler gibi;, Şike ile itham ve infaz edilen kesim için, onlar Atatürkçü, Kemalist ve Cumhuriyetçidir diyen geri zekâlı aptal ve yobazları seyretmek insanı kahrediyor.
Bu echelü cühelâ, akılsız, vicdansız ve fanatik mazarrat yoksa siyaset mi yapıyor?
Yoksa gerçekten Mustafa Kemâl Atatürk`ün spor konusunda ne düşündüğü ve neler söylediğinin; Türk gençliğine emanet ve vasiyetinin farkında mı değiller?.. Yoksa gözleri kör, kulakları sağır ve beyinden özürlü olduklarını mı düşünmek gerek!..

ATATÜRK`ÜN SPOR İLE İLGİLİ SÖZLERİ:

Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlâk da bu işe yardım eder. Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zekâ kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben Sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim.
``Her çeşit spor`u Türk gençliğinin milli terbiyesinin ana unsurlarından saymak lâzımdır. Bu işte hükümetin şimdiye kadar olduğundan çok ciddi ve dikkatli davranması, Türk gençliğinin spor bakımından milli heyecan içinde, itina ile yetiştirilmesi önemli tutulmalıdır.
Türk milleti anadan doğma sporcudur. Henüz yürümeye başlayan köy çocuklarını bile harman yerinde güreşirken görürsünüz. Ata en çok ve iyi binen yalnız Türk erkekleri değildir. Türk kadını da bu işi iyi bilir.
Türk çocuklarına sporun bu günkü tekniğini öğretmek ve bunların bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor ortaya koymak gerekir. Buna lüzum var mı, yok mu? Gibi soruya söyle cevap verilebilir. Esasen yoktur; fakat hakikati ufak bir örnekle ispat edebilmek için gereklidir.
Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyetli olan erdemli ve kuvvetli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık delilidir. Bütün millet ve memleket evlatlarını sportmen yapabilmek için sarf edilen çalışmanın ehemmiyet ve kudsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir.´´
Atatürk`ün emanet ve vasiyeti mesabesindeki bu sözler, aynı zamanda spor ahlâkı, sporcu centilmenliği, yükselen insani değerler, şahsiyet, haysiyet, seviye ve seciye kriteridir.
Bu anlam ve bağlamda spor`a bakandan (izleyici-taraftar) ziyade, bizzat spor yapan ve nezaret eden yöneticilerin ``ahlâken çok yüksek olmaları gerektiği´´ bir zorunluluk olarak işaret edilerek, bütün yurttaşlar spora özendirilmektedir. Hakikatte bu, evrensel bir olgudur.
Spor ile akıl ve beden sağlığı ilişkisi çok açık bir biçimde vurgulanmakta ve futbol dâhil olmak üzere, bütün sporcuların ahlâken çok yüksek olmaları gerektiği bildirilmektedir.
Emanet, vasiyet ve evrensel hakikat bu;
Ya şike yapan güruh için ne demeli?
Çok büyük paraların ve rantın döndüğü futbolda, şike ve teşvik primi gibi insanlık dışı menfur olayların varlığı maalesef gerçektir. 1990`lı yıllardan, günümüze süren bu durum, hep gözlerden kaçırılmak istenmiştir. Bilhassa T. Çiller`in Başbakan, Şenes Erzik`in TFF Başkanı olduğu dönemde, 1995-1996 sezonuna göz atmak gerek. TFF Başkanı Haluk Ulusoy`un görev yaptığı sırada, Macaristan, Romanya`yı yenseydi, Milli Takım grup 2. olarak 2000 yılı Avrupa Futbol Şampiyonası`na gitmeyi garantileyecekti. TFF, eski Macar teknik direktör Kalman Meszöly aracılığıyla Macaristan`a 750 bin dolar teşvik primi gönderdi. Romanya Macaristan`ı yenince bu para konsolosluk kanalıyla Türkiye`ye iade edildi..." Skandal patlayınca, dönemin F.Başkan vekili A.Aksu: ``Rakiplerimiz nasıl mücadele ediyorsa, biz de öyle ediyoruz" dedi.
Futbolda yaşanan kirli ilişkiler, 2005`de TBMM Şike Tahkik Komisyonunda gündeme getirilmişti. Ortaya atılan vahim iddialar sohbet ve dedikodu kapsamında değerlendirildi yargı yoluna gidilmedi. Sonuçta: Yasa, ahlâk ve hukuk dışı Şike ve teşvik primi uygulaması, asla kabul edilemez tiksindirici bir olaydır, tam bir şerefsizlik ve ahlâksızlıktır. Hükümetlerin bu lânet kalkışma ve organize hırsızlık örgütlenmelerine karşı çok ciddi tedbirler alması; Türk sporunu şanlı ve şerefli bir yolda tutması şarttır. Aksi takdirde bu bir meşruiyet sorunu olur.

YAPILMASI GEREKEN NEDİR?..

1. Bilumum spor kulüpleri ve federasyonlar için, Dernekler Kanunundan ayrı, para söz konusu olduğu ve kazanç paylaşıldığı için TTK doğrultusunda özel ve kendine özgü, çok sıkı bir denetim mekanizması ile tahkim edilmiş yeni bir kanun çıkartılmalı;
2. Tıpkı siyasi partiler için telâffuz edildiği gibi, her düzey kulüp veya federasyonlarda şike dâhil, her hangi bir cürüm vukuu, suç işlenmesi halinde, suçu sabit failin derhal camiadan uzaklaştırılması yönünde esaslı bir düzenleme yapılmalı;
3. Bu gibi hallerde asla kurumlar ve taraftarlar cezalandırılmamalı;
4. Spor Kulüpleri kesinlikle ``sivil toplum kuruluşu´´ bağlamında telâkki edilmemeli;
5. Devletin daimi ve tabii ``kurumsal takip ve sıkı denetim hakkı´´ hariç olmak üzere; Bilumum spor kulüpleri, futbol kulüpleri ve bunların üst kuruluşları federasyonların tek çalı altında toplanıp, hukuken özerk faaliyet göstermeleri sağlanmalıdır.










Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.