ATATÜRK VE KÜRTLERE ÖZERKLİK VERİLMESİ MESELESİ (2)
Mustafa Kemal Paşa`nın açıklamalarında geçen ``&8230;Çünkü malum-u âliniz, milli sınırımız dâhilinde mevcut Kürt unsurlar o surette yerleşmiştir ki pek sınırlı yerlerde yoğunluğa sahiptir. Fakat yoğunluklarını kaybede ede ve Türk unsurlarının içine gire gire böyle bir sınır hasıl olmuştur ki Kürtlük namına bir sınır çizmek istersek Türklüğü ve Türkiye`yi mahvetmek lazımdır. Faraza Erzurum`a kadar giden, Erzincan`a, Sivas`a kadar giden, Harput`a kadar giden bir sınır aramak lazımdır. Ve hatta Konya çöllerindeki Kürt aşiretlerini de nazar-ı dikkatten hariç tutmamak lazım gelir&8230;´´ şeklindeki açıklamaları ne kadar da önemlidir.
Mustafa Kemal Paşa, Erzurum, Erzincan, Sivas, Harput ve Konya örneğini vererek, bu merkezlerde Türklerin ve Kürtlerin iç içe yaşadıklarını söylüyor. Biz bu örneklere bugün için rahatlıkla başta İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Kırşehir, Antalya, Çankırı, Çorum başta olmak üzere baştanbaşa bütün Türkiye`yi ilave edebiliriz. Şimdi siz bugün kalkıp nasıl ki; Mersin, Adana ve İstanbul`a Türk kenti diyemezseniz(6), başta Van, Muş, Siirt, Bitlis ve Tunceli olmak üzere doğu illerine de Kürt kenti diyemezsiniz. Mevsimlik işçileri ve son yıllardaki göç dalgalarıyla gelip özellikle şehir merkezlerine yerleşenler bir yana, bugün için, Ankara, Konya, Çorum, Çankırı ve Kırşehir gibi İç Anadolu illerinin kırsal kesimlerinde yoğun bir Kürt nüfus yaşamaktadır. Öte yandan Erzurum, Elazığ, Malatya, Erzincan gibi iller bir yana, Van ve Muş gibi yerleşim yerlerinde düzenlenen PKK gösterilerine karşı halkın sokak direnişine geçmiş olması, bu merkezlerde bile yerleşik Türk ve Türkmen nüfusunun yaşadığını göstermektedir. Bugün için oralarda sergilenen PKK nümayişlerine karşı eğer fazla tepki gösterilmiyorsa, bu durum, o merkezlerde Türk ve Türkmen nüfus olmadığından değil, bölge halkının, toplumun huzurunun daha fazla bozulup, devletin otoritesinin daha faza sarsılmamasını istemelerindendir.
Binaenaleyh sözü daha fazla uzatmaya gerek yoktur. Büyük Atatürk`ün bundan yaklaşık 90 sene önce söylediği şu sözler, bugün için de bizim düsturumuz olmak zorundadır; ``Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi hem Kürtlerin, hem Türklerin salahiyet sahibi vekillerinden meydana gelmiştir ve bu iki unsur bütün menfaatlerini ve mukadderatlarını birleştirmiştir. Yani onlar bilirler ki bu müşterek bir şeydir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olmaz´´
DTP kapatıldıktan sonra Apo`nun emriyle de olsa BDP çatışı altında TBMM`ne tekrar ödenen Kürt Milletvekillerinin, Mustafa Kemal Paşa`nın öngördüğü biçimde ``Salahiyat sahibi´´ olmalarını ve akıllarını başlarına toplamalarını bekliyoruz. Başta Türkler ve Kürtler olmak üzere; toplumun bütün unsurlarının birlikte ve huzur içinde yaşayacakları bir Türkiye için Türk meslektaşlarıyla el ele verip çalışmalarını istiyoruz. Ancak bununla birlikte bunun yolunun da öncelikle Mahmur`a gitmekten geçmediğini belirtmek gerekiyor&8230;
Dipnotlar:
1-bkz. Turgut Özakman, Cumhuriyet-Türk Mucizesi, s, 392, Bilgi Yayınevi, 11. Baskı, Ankara, 2009.
2- Age, s, 392.
3-bkz. 1921 Anayasası, madde, 16.
4- Turgut Özakman, age, s, 393.
5- Age, s, 393.
6- ``Adana, Mersin ve İstanbul`a Türk kenti denilemeyeceği´´ ibaresi, buralarda yaşayan halkın tamamının etnik kökeninin Türk olmaması anlamındadır. Yoksa üst kimlik anlamında bu millet elbette Türk`tür ve adı geçen kentler elbette birer Türk şehridir. Tıpkı Van, Muş, Diyarbakır ve diğerleri gibi&8230; (www.haberakademi.net sitesinden alınmıştır.)
|