Barış Zamanı Savaşı (3)
Ömer Özkaya omerozkaya@gunes.com 27 Nisan 2017
Barış Zamanı Savaşı (3) Devletler 50 türlü hile yaparlar, çünkü hayatını idame ettirebilmek için yol haritasına ihtiyacı var. Yol haritası olmayan, gelişigüzel hareket eden hiç bir Batı ülkesi yok şuan. İran bile... Devlet felsefesine bakın, yaptıklarına bakın... İnanılmaz bir çaba var adamlarda. Disiplinli ve sistematik çalışıyorlar. Batı`da ne varsa götürüyorlar ülkelerine. Biz ne yapıyoruz? Hemen hemen hiç bir konuda disiplin sahibi değiliz. Orduların düzeyi yükseldikçe devletlerin ve milletlerin düzeyi de yükselir. Ordunuzun düzeyi düşüyorsa, sizin de düzeyiniz düşer. Ordu ihtiyacı olan bilgiyi üniversitede bulacaktır. Bizde sistem nasıl çalışıyor? Ordu mensubu, üniversiteyle irtibat kuruyor, birkaç akademisyeni kafalıyor, bir de ideolojik bir asansöre biniyor ve yükseliyor. Sivil ve asker akademi dünyamız işte bu halde... Bu şartlar altında orduyla ilgili ne kadar ciddi bir çalışma yapmamız gerektiği ortada. Bunu da siviller yapamaz, ordunun içindekilerin yapması gerekiyor. Bugün Türkiye`nin genel güvenliğine bakmıyoruz, ekonomik, kültürel güvenliğine bakmıyoruz. Tali alanlara yoğunlaşıyoruz, kısa zamanda bundan kurtulmamız lazım. Neticede zor oyunu bozar. 2. Abdülhamid dönemi bu açıdan hakikaten önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti kurtulmak istiyorsa ya da yeni bir yönetim sistemine geçeceksek -ki geçtik-, 1. ve 2. Meşrutiyet dönemlerini ve Islahat fermanlarını çok iyi incelememiz gerekiyor. O dönemin her türlü zaafını bu dönem de taşıyoruz maalesef ve o dönem yaptığımız hataları bugün de yapıyoruz. Toprak genişliği hariç Osmanlı`yla mukayese edilemeyecek durumdayız bugün ama aynı hatalarla da mâlülüz yine. Ordunun içinde hala çok iyi yetişmiş gruplar var, ama ideolojik tavra sahip olabiliyorlar. Kurumunu geliştireceksen, ideolojik tavrı bir kenara bırakmak zorundasın. Bunları yönetecek kişiler de ideolojik bir tavıra sahip olursa nasıl olacak? İdeolojiyle kurumları yönetmezsiniz. Çünkü oradaki insanların da farklı ideolojileri olacaktır. Bunu homojenleştirmeye kalkışırsan, ``bunu sen kendin neden yapmıyorsun da benden istiyorsun´´ diyecek bir kitleyle karşılaşırsın. Homojenleşmenin ve heterojenleşmenin avantajlarını ve risklerini değerlendiremiyoruz. Islahat hareketlerinden beri kendi değerlerimizi kendimize karşı silah olarak kullandık, adaleti ihmal ve ihlal ettik, Osmanlı da Selçuklu da bundan yıkıldı, adaleti ihlal ederseniz yıkılırsınız, işi ehline vermezseniz yine yıkılırsınız. Hasan Sabbah`ın ortaya çıkışını incelemiş değiliz. O dönemki bölgeye yakın kiliselerin tuttuğu kayıtlar var, bunları toplasak, meseleyi anlayacağız, aynı zamanda Selçuklu`nun zaaflarını da göreceğiz ve bu, bugün ordumuzun durumunu, FETÖ`yü ve diğer grupları anlamamıza yardımcı olacaktır. Reel değerlendirmelere toplumlar kızabilir ama maalesef gerçek bu ve biz gerçeği ortaya koymak durumundayız. (bitti)
|