BATAKLIK SENDROMU VE MUKABELE`İ BİLMİSİL
BATAKLIK SENDROMU VE MUKABELE`İ BİLMİSİL Mustafa Nevruz SINACI İ. İnönü ve 60 sonrası (12 + 50) 62 yılı mücavir erozyon, yozlaşma, sindirme, çürütme; Türk milleti ile Atatürk`ün şiddetle karşı çıkarak, illet-nefret ettiği, menfur düşman, ezel-ebed hain, tefessüh etmiş batı bataklığına yönelme sürecinin Lozan`dan beri Türk-İslâm düşmanları tarafından planlanan beklenir sonucu işte bu! (Bak: Senaryo gereği yapılanlar) Şimdi, menfur AB ve ABD (Ermeni yalanları, Dersim iftiraları ve sıkça maruz kalınan felâketler istismar edilerek BOB-BİB gibi kurgulanmış senaryolar gereği) Atatürk`ü katil ilân etmeye kalkışıyorlar. Zaten, Ümraniye sürecinde saptanan terör-tedhiş, hırsızlık, yolsuzluk, yalan-talan, uyuşturucu ve insan ticareti, vergi dâhil her türlü kaçakçılık, alçaklık, ayırma-kayırma, sağ-sol, alevi-Sünni gibi bilumum kötülük-bölücülük hep bu güruhun sözde toplum mühendisleri;, Mason ve Siyonist mahfillerce hazırlanıp bilinçle uygulanan senaryoları değil mi? Üstelik yalan-iftira, hırsızlık ve tefrikaya bulanmış kara-kirli alçak ve küstah bir süreçle... ATATÜRK VE BATI AB köpekleri her söze &8216;Büyük Atatürk`ün hedef gösterdiği muasır medeniyete ulaşma, aşma ve batılılaşma..´´ diye başlarlar. Bu söylem yalan, uydurma ve iftiradır. Çünkü Atatürk, ``insanlık düşmanı, kalleş, hırsız, emperyalist, yalancı ve talancı´´ batı`dan nefret eder. İşte O`nun s özde &8216;Atatürkçü-Kemalist` AB`cilere tekzip ve tokat gibi cevabı; ``Efendiler! Batı`nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Osmanlı tam tersine gerilemiş, düşüş vadisine yuvarlanmıştır. İşte bu dönemde; vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa`dan nasihat almak, ders almak, bütün işleri batının emellerine göre yapmak gibi bazı zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklâl vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, plânlarıyla yükselsin? Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir! (Mustafa Kemal Atatürk, TBMM, 6 Mart 1922) SİYASİ VESAYET, ABLUKA VE KUŞATMA Ülkemiz 27 Mayıs 1960`tan bu yana siyasi vesayet, fiili kuşatma ve abluka altındadır. Bu nedenle gündeme getirilen ``hesaplaşma ve yüzleşme´´ hak, hukuk ve ahlâk gereği ``haksızlık, hukuksuzluk, hortumculuk, gasp-irtikap, peşkeş ve yolsuzlukların´´ muhakemesini yapmak ve hesap sormak, tüyü bitmemiş yetimin hakkı ve ``devletin namusunu´´ kurtarmak biçiminde değil!..; Hasmı tasfiye, milli devleti ilga ve milliyetçileri bertaraf tarzındadır.. Şimdilik bunu kırmanın tek ve son hukuki ve demokratik yolu: Etkili, güçlü, namuslu, dürüst, ilkeli, sürekli ve sorumlu denetim; İddialı, güçlü, azimli ve kararlı muhalefet olup; Bu şerefli ve şanlı görev sadece ``sözde´´ muhalefet partilerinin değil!.. Fert, fert (bireyler olarak) bütün milletin, sorosPU çocuklarından müteşekkil olmayan ve AB`den fonlanmayan bilcümle Sivil İnisiyatiflerin; Bilhassa Üniversite Öğrencilerinin, Öğretmenlerin ve özellikle akademi sınıfı topyekûn Üniversitelerin görevidir. Soyguna, vurguna, yolsuzluk, cehalet ve siyasi vesayete karşı; Milli devlet, milli birlik, hak, adalet, evrensel hukuk ve demokrasi uğruna tek bilek, tek yumruk ve tek yürek olarak birleşmek;, Başta TBMM olmak üzere, yerel yönetimler, kamu kurumları, bilumum sektörler; Eğitim ve öğretimi denetlemek, devlete sahip çıkmak ve Cumhuriyet`i kurtarmaktır. İşe, yakın çevremizde, mahallemizde, günlük işlerimiz sırasında, trafikte, kamu da, halk içinde ve arasında;. Bütün sektörlerde gördüğümüz, bildiğimiz ve şahsen karşılaştığımız her türlü haksızlık, yolsuzluk, suiistimal, görevi ihmal ve sair edep`e ahlâk`a aykırı, suç teşkil eden fiilleri tespit ve failleri hakkında şikâyette bulunma, hatta doğrudan men-i müdahale ve icabında dava;, C. Savcılıklarına suç duyurusunda bulunmakla başlayalım ve onurlu, sorumlu, şuurlu/bilinçli vatandaşlar olarak; ``yönetimi denetleme´´ görevimizi yapalım. UNUTMAYIN Kİ!... İnsanların görevi &8216;sureti haktan görünüp, hakikatte insan olmayan` kötülerden yüz çevirmek; Mazarrat erbabını yaşamından çıkartıp, çevresinden dışlamaktır. Müslümanların en iyisi: Kötüler ve kötülüklerle eliyle mücadele/müdahale eden; Değilse imkân ve kaynaklarını bu uğurda kullanan; İmkânı yoksa söz ve davranışlarıyla kötüler ve kötülüklere engel olmaya çalışan; İmanı zayıf olanı ise, kötülere yüz çeviren, fitne ve tefrikayı yaşamından dışlayandır. Ankara`da banliyö bilmecesi ve Sincan&8211;Kayaş Hattı İşkencesi Mustafa Nevruz SINACI Önce bir hatırlatma: ``Sayın yolcularımız; Ankara Büyükşehir belediye başkanlığı tarafından yapılacak ``yeni çiftlik bulvarı´´ projesi ve TCDD tarafından yapılan ``Başkent Ray´´ projesi çalışmaları nedeniyle; Sincan&8211;Kayaş hattında işletilen ``Banliyö Trenleri´´ 01 Ağustos 2011 tarihinden itibaren, ``ikinci bir bildirime kadar´´ işletilemeyecektir. TCDD.. Duyuru nam &8216;bildirim`de, bir özür veya süre ibaresi yok!.. Adeta, despotluktan bir diktatörlük beyannamesi gibi, emrivaki ve dayatma. Bu çarşaf, çarşaf yazılar 112 gündür mahalli tren istasyonlarında asılı. Çok garip, bu zaman zarfında aynı hat`da doğu ekspresi, hızlı trenler ve yük katarları, hiçbir aksama olmaksızın vızır, vızır işliyor!.. Bu aykırılık, yaman çelişkiyi ve tersliği gören banliyö yolcuları şaşkın, hattâ DDY ve belediyeye öfkeli, kızgın; &8216;Madem bu trenler çalışıyor, banliyö niçin çalıştırılmıyor? Bu işin içinde bir iş var. İnsanlık değil bu!.. Ayıp, insanlık ayıbı ve halk düşmanlığı&8230;´´ diye yakınarak ilgili, yetkili ve sorumlulara kahrediyorlar. Bu öfkelerinde elbette haklılar. Zira yıllardır nizami işleyen bu hat`a güvenerek düzen kuran, banliyö civarına yerleşen insanlar işkence içinde, mağdur, eskisine nazaran iki kat yol parası vermeye mahkûm, moralleri bozuk, yorgun, bitkin ve perişan haldeler. Dahası, her iki taraf da, vaktinde gelmeyen ve düzenli olmayan otobüs seferlerinden şikâyetçi, halk, yollarda çaresiz kalmaktan mutazarrır!.. Sincan&8211;Ulus hattında dolmuş sayısı bir miktar artmış gibi!.. Fakat banliyö treni`nin aniden kaldırılması ile patlayan olağanüstü yolcu talebini karşılamaktan aciz ve yetersiz kalıyorlar ne yazık ki. Özellikle sabah/akşam her iki yakada da (Kayaş-Mamak ile Etimesgut-Sincan) ulaşım (toplu taşım) hattında müthiş bir telâş, infial ve toplu taşım araçlarına binebilme konusunda müthiş bir yarış, hatta arbede yaşanıyor. Sabahın körü ve şu menfur, melânet ``ileri-geri saat uygulaması´´ sayesinde gece karanlığında sokaklara, duraklara dökülen memur, işçi, öğrenci, her yaştan kadın-erkek, çoluk-çocuk, genç-yaşlı insanlar, dolup-dolup taşan yollar, duraklar.. Gerçek şu ki: Vakitsiz durdurulan banliyö trenleri Ankara halkını perişan etti. Çekilen ıstırabın bini bir para, tam bir gâvur eziyeti, nereden baksan çile, işkence ve zulüm!.. Üstelik trenle &8216;gidiş-dönüş 3 lira` iken, dolmuşla 4 lira. Dahası banliyö yolcularının çoğu, tren`in yokluğunda, tek istikamette iki hatta mahkûm... Bu da maliyeti iki kat arttırıyor, aile, öğrenci bütçeleri sarsılıyor, geçim daralıyor. Acaba bunu kim tazmin ve telâfi edecek?.. DARALAN GEÇİMİN ANLAMI: Daha az gıda, açık/gizli açlık, yetersiz benlenme, sağlıksız yaşam, ısınamama, üşüme, hastalık; Su ve elektrikten tasarrufu ise pek çok medeni, insani ve zorunlu ihtiyaçtan zorunlu mahrumiyettir. İşte, yüz binlerce insanın, varlığı/mevcudiyeti üzerine hayat kurdukları, kendilerine özgü düzen/geçim oluşturdukları ``banliyö treni`nin´´ yokluğu nedeniyle ortaya çıkan manzara bu!.. Velâkin ``insan için devlet´´ anlayışının unutulduğu ve &8216;kazan kazan`, &8216;insan insanın kurdu`, &8216;haklıların güçlülüğü` yerine &8216;güçlülerin haklılığı` ve kul hakkı üzerine kurulu kara düzende bu, kimin umurunda?.. Görünen o ki buna pek aldıran yok. DAHA NEREYE KADAR?.. Şimdi DDY idaresi ve Ankara Büyükşehir belediye başkanlığına soruyorum: Banliyö hattına güvenerek, Mamak, Kayaş dolayı ve Etimesgut, Sincan ve civarı gibi, ev kiralarının merkeze oranla daha ucuz ve yaşamın daha ``katlanılabilir´´ olduğu semtlerde oturan vatandaşlar ile bu nedene dayalı olarak mezkür semtlerde yerleşen öğrencilerin aylardır süren perişanlık, sıkıntı, yorgunluk ve maddi-manevi mağduriyetleri daha ne kadar sürecek?. Bu ``halk için ve kamu yararına´´ bir proje ise niçin yaz aylarında tamamlanmadı? Ve neden? Aynı hatta bütün trenler sefer yaptığı halde; Seyrüsefer / işletme hatları ayrılacak diye ``BANLİYÖ TRENLERİ´´ görev yapamıyor. Burada bir art niyet mi var? Amaç belirli kesimleri ve fakir / yoksul, garip, guraba halkı cezalandırmak mı nedir? SONUÇ: Diğer trenler gibi ``BANLİYÖ TRENİ´´ de derhal işletmeye konulmalı ve kış şartları ağırlaşmadan ``yüz binlerce insanın vaki mağduriyetine´´ mutlaka son verilmeli; Aksi takdirde mağdurlar itiraz, suç duyurusu, dava ve şikâyet haklarını kullanmalıdırlar.
DİKKAT!.. İletişim için :: e.POSTA :: gercek.demokrat@hotmail.com
______________________________________________ e.POSTA : gercek.demokrat@hotmail.com WEB : mustafanevruzsinaci.blogspot.com, POSTA : PK, 118 [06 442] Yenişehir/ANKARA DİKKAT : Kaynak göstermek şartıyla yazılar yayına izinlidir.
|