Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 14.10.2015 23:29:06

BİLİNMEYEN YAKIN TARİH ve ATATÜRK (14)


Mustafa Mete İSLÂMOĞLU
YAZIYOR
BİLİNMEYEN YAKIN TARİH ve ATATÜRK
(14)
Ankara çevresinde bulunan en önemli Hitit yapıtlarından birisi de Gavurkale`dir. Gavurkale`de bir Hitit yerleşim yeri ve kaya kabartması var.
Hititler`den sonra Frigler çıktı ortaya. M.Ö.1200 yıllarından sonra Anadolu`ya Boğazlar yoluyla geçti. Önceleri Marmara Denizi güney kıyıları, sonra Sakarya Irmağı yöresine yerleşti. M.Ö.10.yüzyılın başlarına doğru Orta Anadolu`ya ulaşan Frigler`in başkenti Sakarya Irmağı`nın sağ kıyısında, Sazılar ile Beylikköprü arasında bulunan Gordion`dur. Frig Devleti`nin ilk kralı Gordios`tur. Gordios ölünce yerine oğlu Midas geçti. Midas`ın görkemli devleti M.Ö.7 yüzyılın başlarında göçebe Kimmer boylarının saldırısına uğradı. Sonuçta başkent Gordion yakılıp yıkıldı. Kral Midas çok üzüldü ve sonra yaşamına son verdi.
Midas`ın ölümünden sonra Frig Devleti yıkıldı, ancak kısa bir süre sonra yeniden ve eskisine benzer planda yapıldı.
Gordion`da yapılan kazılarda bulunan tümülüs, Türkiye tümülüslerinin en büyüğü olup, yüksekliği 300 m dir. Bu tümülüsün etrafında yaklaşık 100 tümülüs daha var.
Frig döneminde Kale ve çevresi ile bu günkü Hacı Bayram Camisi ve Çankırı Kapı çevresinde yerleşme olması mümkündür. Frigler zamanında Ankara bir ara Kimmerler`in eline geçti, ama Lidyalılar onları yenerek buranın yönetimini yarı egemen bir halde Friglere bıraktı.
Frig Devletinin çökmesinden sonra Helen ve Helenistik çağlar yaşandı. İlkin Lidyalılar, sonra da Med ve Persler geldi Ankara`ya. M.Ö.574 yılında Lidya kralı Krezüs, Pers kralı Kyros`a yenildi. Böylece Anadolu Persler`in egemenliği altına girmiş oldu.
Lidya ve Pers dönemlerinde Ankara kenti ile ilgili bilgiler sınırlıdır. Ancak dönemin tümüne ilişkin bilgilere göre, anılan tarihte Ankara`nın önemli bir kent olduğu görülür.
Dönemin en önemli askeri, ticari ve haberleşme yolu Kral Yolu`dur. Mezopotamya`da Susa kentinden başlar, tüm Anadolu`yu baştan başa geçer, Batı Anadolu`da Sardis`de son bulur. Kral Yolu`nun Ankara`dan geçmesi, yine kentin ticari ve askeri yönden önemli bir merkez olduğunu gösterir.
Ankara ve Gordion, iki yüzyıl kadar Persler`in elinde kaldı. Persler`den sonra Makedonya Kralı İskender, M.Ö. 334 yılının ilkbaharında yola çıkıp Anadolu`ya geldi. Bu günkü Burdur Gölü`nün kuzeydoğusunda Pisidia topraklarını terk ederek Frigya`ya girdi. O ana kadar, çok iyi korunmuş olan Dinar`a gelmişti. Buraya bir işgal ordusu bırakarak Frigya Satraplığına komutanlarından Antigonos`u atadı ve sonra Gordion (Yassıhöyük)`a ulaştı. Burası, Frigya Krallığı`nın başkenti idi. Bir söylenceye göre; tapınağa sunulan arabanın okunda kızılcık ağacının kabuğunun iç kısmından, ucu ve sonu belli olmayan bir kördüğüm vardır. Bu düğümü çözen Asya`nın kralı olacaktır. Büyük İskender Asya seferi sırasında Gordion`a geldiğinde bu düğümü çözmeye çalışır, başaramaz, sonuçta bir kılıç darbesinde düğümü keser. Böylece kahramanlığı efsaneleşir.
İskender, Ankara`yı ileri harekat için merkez olarak seçmişti. Çünkü Ankara önemli ticari ve askeri yolların kavşak noktasında idi. Buradan gönderilen Makedonya birlikleri bir yandan çevredeki yerleşim merkezlerini İskender`e bağlamış, öte yandan da onun için büyük bir düşman olan Pers Ordusu hakkında bilgi toplamaya çalışmıştı. Ancak, Persler hakkında hiçbir bilgi elde edilememişti.
1`den devam
Ama Kızılırmak, Makedonya birliklerince geçilerek Kapadokya`nın bir bölümü alınmıştı. Daha sonra, İskender Darius ile karşılaşmak üzere M.Ö.333 yılında güneye hareket etmişti.
İskender Gordion`dan sonra Ankyra`ya geldi. Burada Paphlagonia`dan gelen elçileri kabul etti.
İskender M.Ö.323 yılında ölümünden sonra Ankara ve çevresi, önce Antigonus Monophtalmos`un, daha sonra da Lysimakhos`un egemenliği altına girdi. Ancak, M.Ö.281 yılında meydana gelen Korupedion Savaşı sonunda, Suriye Kralı 1.Seleukoslar`ın eline geçti.
Galatlar M.Ö. 4. yüzyılda Golya`yı terk ederek İstirya ve İllirya`ya yerleştiler. Makedonya ve Teselya`yı ele geçirdiler. Ama yenildikleri için ikiye bölündüler. Bir kısmı Sibirya`da kaldı, bir kısmı da Trakya üzerinden Bizans`a dayandı. Bu sıralarda Bitinya Kralı Bergamalılar ve Pontuslarla savaş halinde idi. Bitinya Kralı, kendisine yardım etmeleri için Galatları Anadolu`ya çağırdı. Galatlar üç büyük boy halinde Anadolu`ya gelerek Frigya denilen toprakların kuzeyine yerleştiler. Bundan sonra oraya Galatia denildi. Bu arada Ankara`yı, M.Ö.278 yılında Tektosaglar alarak, burayı kendilerine yerleşim merkezi yaptılar. Kentlerini, etrafı dik yamaçlarla kuşatılmış tepeler üzerinde kurdular ve bunu dairesel ya da oval bir surla kuşattılar.
Tektosaglar`ın, Ankyra`ya yerleşmelerinden sonra, batı Anadolu`ya yaptıkları saldırılarda azalma olduğu, ancak sona ermediği görülür.
Tektosagların yağma bölgesinde yer alan kentler; Goncalı, Karahöyük, Dinar ile Karadeniz Ereğlisi ve Sığacık`tır.
Helenistik hükümdar, Pergamon`lu 1.Attalos, Galatlar`a vergi ödemeyi kabul etmeyince Galatlar, Pergamon`a saldırdılar. M.Ö.241 yılında, Bakırçay Irmağı yakınındaki Naksara`da meydana gelen savaşta, 1.Attalos Galatlar`ı yendi. M.Ö.240-236 yılları arasında Ankyra yakınlarında Suriye kralı 2.Seleukos arasında yapılan savaşı Galatlar kazandı. Bu savaştan sonra Galatlar, Antiokhos Hieraks`ın ücretli askeri olarak Pergamon Krallığı`na saldırarak, Pergamon kentini kuşattılar. Ancak Pergamon kralı 1.Attalos`un direnmesi üzerine, Hieraks ile Galatlar arasında çıkan anlaşmazlık yüzünden Galatlar ayrıldı. Galatlar, Hieraks`tan ayrı olarak Pergamon`daki Aphrodit Tapınağı`na saldırdılar. M.Ö.230 yılında, tapınak yakınında meydana gelen savaşı yine Galatlar yenildi. Galatlar M.Ö. 195 yılında, başta Suriye Kralı Antiokus olmak üzere, Roma`nın düşmanları ile ittifak kurdular. Bunun üzerine, Roma Konsülü Manlius, Senato`ya bile danışmadan, Galatlar`ın üzerine yürüdü. Ankara ve Gordion`u işgal etti. Bu işgal hareketi sırasında hiçbir dirençle karşılaşmadı. Bu nedenle, Galatların yasalarına dokunmadı ve onları kendi iç yönetimlerinde serbest bıraktı. Daha sonra Pontus Kralı Mitridat kenti aldı (M.Ö.88-84) ama, Roma generali Pompe`ye yenilince, Ankara yine Galatlar`a bırakıldı.
Roma dönemi öncesinde Ankara`da yapılan yapılardan hiçbir iz kalmaz. Ancak şimdiki Augustus Tapınağı`nın aslında bir Men Tapınağı olduğu ve M.Ö. 2. yüzyılın ikinci yarısında 2.Attalos ya da 3.Attalos zamanında Bergama sanatçıları tarafından yapıldığı söylenir.
Ankara ve Galatya, M.Ö. 25 yılında Roma İmparatorluğu`nun topraklarına katıldı. Anadolu`da bulunan Roma eyaletinin başkenti oldu. Kent coğrafi ve askeri önemi nedeniyle Galatya eyaletinin ve İmparatorluk kültünün merkezi seçildi. Böylece Anadolu`nun en bakımlı kentlerden biri haline getirilmiş oldu. Bu, o döneme ait yazıt ve sikkelerde de belirtilmiştir.
Ankara, Roma İmparatorluğu`nun eyalet merkezi olduktan sonra, Bu dönemde Ankara`da Augustus Tapınağı, Hipodrom, Agora, Gimnasium ve Hamamlar yapıldı. Elmadağ`dan kanal yapılarak kente su getirildi.
Kent yavaş yavaş büyüdü ve en gelişmiş duruma geldi. Bu durumu yüz yıl kadar koruduğu söylenir. Ancak M.S. 3. yüzyılın ortalarında, yaklaşık 257-284 yılları arasında hızla çökmeye ve ilk çağdaki önemini yitirmeye başladı.
Galatlar döneminde kent tepeden ovaya doğru yayılma eğilimi göstermeye başladı. Roma döneminde ise yayılma Kale dışında yoğunlaştı ve özellikle kuzey ve kuzeybatıya doğru genişledi. Güneyde bugünkü İstasyon civarında Roma dönemi mezarlığının bulunması, kentin buraya dek yayılmamış olduğunu gösterir.
Bir süre sonra İranlılar ve Gotlar Anadolu`yu istilaya başladılar. Bu sırada özellikle 260 yılları civarında Ankara`daki yapıların çoğu tahrip oldu. Bu arada başlayan kıtlık yüzünden kent giderek zayıflamaya başladı. Üçüncü yüzyıl sonlarında kentin eski haline getirilmesi için onarılmaya başlandı. Bu çalışma dördüncü yüzyılda da devam eder.
Bu dönemde Ankara`da Augustus Tapınağı, Hipodrom, Agora, Gimnasium ve Hamamlar yapıldı. Elmadağ`dan kanal yapılarak kente su getirildi.
M.S.395 yılında Roma İmparatorluğu doğu ve batı Roma olmak üzere ikiye bölündü. Anadolu, Doğu Roma İmparatorluğu`na bir eyalet olarak bağlandı. Bu eyaletin merkezi olan Ankara, yedinci yüzyıla kadar varlığını sürdürdü.
Bizans döneminde kent yeniden Kaleye doğru çekildi. Kalenin batı ve güneybatı yamaçlarından öteye gitmedi. Bu nedenle kuzey ve kuzeybatıya doğru yoğunlaşan Roma dönemi yapılarının terk edildiği söylenir.
Kentin tarihinde 7. yüzyıl önemli bir dönüm noktası kabul edildi. 2. Hüsrev zamanında Sasaniler kente 622 yılında saldırdılar. Bu saldırı sonucunda kentin önemli bir bölümü tahrip oldu. Geç Antik dönemi eyalet merkezi ile askeri garnizonu tamamen yok oldu. Bu yüzden Ankara birçok niteliklerini yitirmiş olarak varlığını sürdürdü.
Dokuzuncu ve on birinci yüzyıl arasında Arap istilaları zaman zaman devam etti. Kıtlık, hastalık ve deprem gibi nedenlerle kentin gelişmesinde zayıflama görüldü. Bizans, on birinci yüzyılın ikinci yarısında doğuda beliren tehlikelere karşı önlemler aldı. Varlığını ancak 1073 yılına dek sürdürebildi. Bu tarihten sonra Anadolu kapıları Türkler`e açıldı.
Türkler 1073 yılında Ankara`yı aldı. O günden sonra çok savaş oldu. Sonuçta Selçuklu Türkleri Ankara`ya egemen oldu.
Malazgirt`te kazanılan büyük zaferi izleyen yıllarda Sultan Melikşah`ın emirlerinden Danişmend Gazi tarafından merkezi Sivas olmak üzere Amasya ve Tokat`ı da içine alan Danişmend adı altında bir Türk Devleti kuruldu.
Danişmend hükümdarı Emir Gazi, 1127 yılında Ankara`yı sınırları içine aldı. Emir Gazi`nin oğlu Mehmet Gazi`nin ölümünden sonra Kuzey Doğu Anadolu ile birlikte Ankara, 1.Mesud`un eline geçti. 1155 yılında 1.Mesud ölünce oğlu Şahinşah`ın eline geçti. Ancak Konya Sultanı 2.Kılıç Arslan 1169 yılında Ankara ve çevresini ele geçirdi. Kılıç Arslan ölümünden önce 1192 yılında Devleti on bir oğlu arasında paylaştırdı. Ankara Muhiddin Mesud`un payına düştü.
Ama, Tokat`ta bulunan kardeşi Rükmeddin Süleyman Konya`yı ele geçirince bunu fırsat bilerek Ankara`yı kuşattı. Kardeşi Rükmeddin ve oğullarını öldürttü. Bir süre sonra Alaeddin Keykubat, kardeşi İzzeddin 1.Keykavus`a karşı çıktı. Bir yıl kadar Ankara`da yaşayarak kardeşinin ölümünden sonra sultan oldu.1.keykubat zamanında Ankara, en parlak dönemini yaşadı. 1222 yılında Engürü Suyu üzerinde bulunan Akköprü yapıldı. Sonra Selçuk saltanatı zayıflamaya başladı. Bu arada Moğol istilası Anadolu içlerine kadar uzandı. 1243 yılında Kösedağ`da Gıyaseddin Keyhüsrev, Moğollara yenildi ve Devlet, Moğol egemenliği altına girdi.
1250 yılında 2. Keykavus Ankara sınırlarını yeniden onarttı. Ancak, Ankara dahil tüm Anadolu`da Selçukluların nüfusu gittikçe zayıfladı. Mahalli beyler Moğollara bağlandı.14.böl. sonu



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.