Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10283
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (516) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 25.04.2012 10:36:35

CİHAN DEVLETİ GEYİĞİ

CİHAN DEVLETİ GEYİĞİ


Refahyol dönemi Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü DP Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek 28 Şubat kararlarının okunduğu Bakanlar Kurulu`nda Başbakan Necmettin Erbakan`ın,"Evet bir irtica vardır ama biz irticayı başka türlü anlıyoruz.Türkiye`de 200 yıldan beri irtica vardır.Osmanlı`dan itibaren batılaşma adı altında batıya bağımlılık yaratılmıştır,bize göre esas irtica budur.Biz hep bu irtica ile mücadele ettik"dediğini naklediyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu partisinin Sıvas İl Kongresi`nde,"Eğer milli egemenlik hakim kılınırsa,yeniden bir cihan devleti kurmamıza kimse engel olamaz.Bunun için 27 Mayıs`la da 28 Şubat`la da hesaplaşacağız.Bu hesaplaşma bir millet adına hesaplaşmadır"diyor.
Başbakan Erdoğan,"Ne yazık ki,23 Nisan ruhunu anlamayan bazı zümrelerce,yakın tarihimiz içinde,çeşitli defalar milli egemenliğimize yönelik talihsiz müdahalelerde bulunulmuş,milli irade vesayet altına alınmak istenmiştir"mesajı geçiyor.
Fethullah Gülen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı üzerinden darbeler öncesi,süreci ve sonrasında bazı tavır ve davranışlarını eleştirenleri yanıtlıyor,"Aralarında olan vicdanlı ve demokrat kişiler hatırına darbe dönemlerinde bile hiç bir kuruma düşmanca yaklaşmadığını ve toptancı bir şekilde yıkıcı eleştirilerde bulunmadığını,bu tavrının darbeleri desteklediği anlamına gelmediğinden" bahisle,kötü ihtimallere tarihin dersi ve sosyopolitik realitelerin ışığı ile baktığını -o nedenle, iyimserliğine,Ergenekon davalarının demokrasi yanlısı subay çoğunluğu olmasa açılamayacağı ve devam edemeyeceğini şahidi olarak gösteriyor...



Çok öncesi de var ama 1800`lerde Batı,sanayii devrimiyle gelişmekteyken,İslam ülkelerinde kimileri geri kalmanın biricik nedeninin İslam`ın kutsal kitabının ilkelerinden uzaklaşılması olduğuna hükmediyordu.
İnsanlar İslama çağrılmalı,Allah`ın birliğine inanmaları yalnız Allah`a ibadet ederek tüm yaşamda Allah`ın hükmünden başka hüküm tanımamaları bildirilmeliydi.
Bunlar gerçekleşmeden İslam`da söz edilemezdi ve hiç kimse bunları yerine getirmeden Müslüman sıfatı kazanamazdı -üstelik,iyi bir vatandaş olmanın da sırrı bu vasfın kazanılmasına bağlıydı!
Osmanlı`da Sultan Abdülhamid`e işlediler ve pan-islamizmi resmi ideoloji olarak bellettiler-ki,tüm islam coğrafyasına yayıldı...



Bir süre sonra iyi bir vatandaş ve iyi bir kul olmak ülküsünde Mustafa Kemal`in,"Ben 1919 senesi Mayıs`ında Samsun`a çıktığım gün elimde maddi hiç bir kuvvet yoktu.Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı.İşte ben bu ulusal kuvvete,bu Türk milletine güvenerek işe başladım"
ifadesiyle belirttiği Osmanlı Mebusan Meclisinin İtilaf devletlerince kapatılması üzerine bağımsızlık yolunda 23 Nisan 1923`te ulusal egemenliği savunan yeni bir devletin müjdesi ve ilanı için TBMM açılıyordu.



Necmettin Erbakan,Ahmet Davutoğlu,Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen-hepsi,ağızlarını her açtıklarında Çanakkale`de,TBMM`nin açılışında ve Kurtuluş Savaşında birlikte omuz omuza savaştıklarından,Cumhuriyeti kuran kadrolarla yan yana çalıştıklarından dem vuruyor.
Fakat TBMM`in açılışından bir süre sonra Mustafa Kemal`in dünyaya nesnel bakışı,dine karşı olmak yerine ondan bağımsız olmayı güncelleştiren,bilim ve aklı yaşamın tek rehberi yapan ulusal ve lâik Türkiye Cumhuriyet devrimleri yepyeni bir öğreti ve bir milat olarak beliriyor.



Mustafa Kemal kurulan eşşiz cumhuriyeti korumanın yolunu da gösteriyor,"Hayat felsefesinin garip bir tecellisidir -ki, her faydalı ve her yeni şeye karşı mutlaka bir kuvvet çıkar.Buna bizim dilimizde irtica denir. İşte bu irticanın imhası için gerekli tedbirleri evvelden almış olmak lazımdır"diyor.
Cumhuriyetin idrak,felsefe,anlayış ve kültür bileşenleriyle gelişim,yenilik ve değişimini çağdışı akıl ve bilimle konulan tavıra karşı uyarıyor...



Nitekim Batı`nın güdülemesi ve İslamın alternatif olmak hayaliyle yeniden yorumlanması bedbahtı tarikatlar,cemaatler,dinci siyasi oluşumlarla Sultan Abdülhamid`in pan islamist ideolojisi ya da İslami yönetim anlayışı;Necmettin Erbakan ile birlikte Türkiye siyasi hayatına giriyor.
O gün Necmettin Erbakan İslami Yönetimin imametini (yol göstericiliği),hilafetini(temsil etme) ve imaretini (başkanlık etme)temsil etmektedir.
Çağdaş dünya böyle bir temsiliyetle kişinin sulta altına alınmasını özgür iradenin hiçe sayılması olarak kabul ediyor-ki,Elmalılı Hamdi Efendi,"Milli egemenlik hilafetten daha üstündür"diyor...



Rağmen Necmettin Erbakan`ın geliştirdiği yolda -bugün,Fethullah Gülen ve cemaati Atatürkçü ideolojinin merkezci,seçkinci ve otoriter zihniyette olduğu ve kurumlarıyla birlikte toplum üzerinde kontrolü ve tahakkümüyle demokrasi üzerinde vesayet oluşturulduğu iddiasındadır.
Temel argümanı insanın yaratılış eksikleri nedeniyle insanın insana vereceği katkının eksik olduğu -o yüzden,peygamberlerin zuhur ettiği noktasında insan fıtratı oluşturuyor.
İnsanlık peygamberden başlatılıyor ardından cemaat lideri tebliğ göreviyle kafasındaki Allah,Kuran ve Sünnet`le insanlığı iman ve ahlak ile zenginleştiriyor,hayatta takip edilecek yolda nasıl hareket edileceğini nazari olarak öğretiyor!
Bu perspektifte çağdaş düzeyi sorgulama, yakalama ve aşma anlayışı,insan hakları,düşünce, inanç ve girişim özgürlükleri,laik hukuk devleti, katılımcı demokrasi,liberal ekonominin benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşmasına katkı koyma iddiası giderek yok oluyor...



Bir murşid ya da bir tebliğci gibi imamet,hilafet ve imareti kendi sultasında kabul eden bedbaht,Allah sevgisi içinde o`na kavuşmak isteyen-o yüzden, muhabbetle bağlılık kurmaya hazır,ilim,irfan ve manevi zenginlik kazanabilmek hayalindeki müridine yönelmiştir.
Mürid muhabbeti teminen mürşidinin suretini ya da hayalini sür-git tasavvura amadedir-güya,o hayalin yol göstericiliğinde ilim-irfan denizinde erecektir-aslında,mürşidi tasavvurla kulluk ya da aklın bir objeye sıkıştırılmasıyla beyni mütemadiyen uydurmaya başlamıştır,uyduran beyinler çoğaldıkça hastalıklı bir toplum ya da murad edilen milli irade oluşuyor...



Bu irade Ortadoğu`da Rabitat-ül Alem-ül İslam olarak genişliyor ve Amerikancı İslamın şeriatıyla İslam Devletleri Birliği kurmak isteyen bir kuruluş olarak faaliyet gösteriyor.
Amacı manevi değerlerin piyasalaştığı şu süreçte üye ülkelerin toplumsal ve ekonomik gelişmelerini Amerikan İslamcı şeriatıyla geliştirmek olan İslami Kalkınma Bankası
önderliği, desteği ve din adına dolandırılan ve uyduran beyinler haline gelenlerin himmetiyle sağlanan insan sermayesi ve finansmanla topyekün bir cihan devleti olabilmektir!



Fethullah Gülen`in beyanından Necmettin Erbakan`dan Tayyip Erdoğan`a geçen sürede devletin ele geçirildiği-üstelik silahlı kuvvetler kadrolarında da hatırı sayılır bir güce ulaşıldığı anlaşılıyor.
Ne ki Türkiye`nin aklı hür,vicdanı hür en az yarıyı temsil eden ulusal iradesi bütün bu gelişmeyi Amerikan İslamcılığının darbesi olarak görüyor.



Ahmet Davutoğlu,Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen-şimdilik,Atatürk ismini saklı tutuyor,sonraki tüm Cumhuriyetçi yönetimlerde dinsel kimliklerinin asimilasyona tabi tutularak bir nevi soykırıma uğratıldıkları iddiasındadırlar.
Dertleri ve kederlerini demokratikleşme kavramı altında ortaklaştırıyor,Cumhuriyetin yöneticilerinden başlıyarak irtica mücadelesini yapanlardan hesap vermesini,özür dilemesini ve ceremesini ödemesini istiyorlar.
Halbuki mahşerde şefaat talebiyle Peygamberi Muhammed önüne Ulu`su Mustafa Kemal`in sancağı altında gidecek Türk Ulusunun iradesine yabancıdırlar- o nedenle,
gidecekleri daha uzun bir menzilleri bulunmuyor.



Yine de cemaat işbaşındadır,"Komşularla sıfır sorun"dan "Komşularla sırf Sorun"a getirdiği dış politikasıyla Davutoğlu," Eğer milli egemenlik bir daha hiçbir zaman sarsılmayacak şekilde perçinlenirse bu milletin yeniden bir cihan devleti kurmasına kimse engel olamaz"deyince de,
O da ne?İşbu odaktan gelen Türk Hava Kurumu Başkanı Osman Yıldırım`ın hayali de sınır tanımıyor,"Temel hedefimiz 2023 yılında ülkemizin imkanlarını kullanarak üreteceğimiz uzay gemisiyle uzaya gitmektir"diyor!




25.Nisan.2012

Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.