Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10765
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2268) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (519) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (835) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (622) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3426) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3426)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 28.09.2022 12:40:46

ÇİLE ve İNSAN

ÇİLE ve İNSAN



KONUYA GİRİŞ: Kontrollü kaygının insanı günlük hayatta kendisini, sevdiklerini ve sahip olduklarını olumsuzluklara, tehlikelere karşı uyarıcı ve harekete geçirici bir işlevi vardır. Bu haliyle kaygı, hayatta kalmak adına gerekli olan bir duygudur.



Ama kendimizi ve sevdiklerimizi muhafaza etmek adına belli miktarda olması gereken bu duygu durumu ölçüyü kaçırdığımızda ise hayatımızı çekilmez hale getirebilir. Günlük hayatta yaşadıklarımız veya yaşayabileceğimiz inancı içinde olduğumuz durumlara, olaylara karşı .çeşitli kaygı türleri vardır



Sosyal hayatta kalabalık önünde kendini yetersiz görme veya yetersiz görülme ihtimali karşısında oluşan kaygı türüdür sosyal kaygı. Yaşamımızda daha önce sosyal ortamda başarısızlığa uğramış olmamız bizi bir miktar kaygılı yapsa da hiç böyle bir deneyimimiz olmadan da “ya başarısız olursam”, “ya beğenilmezsem” korkusu kişide sosyal kaygı durumuna neden olabilir. Bu yüzden sosyal kaygısı olan kişiler mümkün olduğunca sosyal ortamlarda olmak istemezler. Böyle sosyal ortamlarda bulunmak zorunda olduklarında ise aktif bir rol üstlenmeden pasif kişilikli biri olarak bulunurlar. Sosyal kaygı durum bozukluğu olan birey çalışan ise patronu ile, öğrenci ise hocası ile ilişkilerinde duygu ve düşüncelerini rahatlıkla paylaşamazlar. Bu da insanı asosyal olmaya götürür.



Travma kaynaklı kaygı bozukluğunun, sosyal kaygı bozukluklarına göre daha somut nedenleri vardır: Bir yakınının ölümü, yaşanan bir trafik kazası, cinsel istismara uğramak gibi… Örnek olarak, çocuğunu kaybetmiş bir annenin diğer annelere göre diğer çocuklarına karşı daha fazla koruyucu ve kaygılı olmasını gösterebiliriz. Çocuklar eve azıcık geç kaldığında, hafif ateşleri yükseldiğinde bile aşırı kaygılı olmaları daha önce yaşadıkları travma ile doğrudan ilgilidir. Trafik kazası yaşamış bir sürücünün kazadan sonraki dönemde artık kazadan önceki sürücü olmayacaktır. Tekrar kaza yapma kaygısı, sürücüyü daha tedbirli olmaya zorlar. İşte bu tip kaygılar bizi hayatta tutan, daha tedbirli olmaya yönelten kaygılardır. Kontrollü kaygılarımızı olmazsa hayatta en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayız. Deprem yaşamış birinin depreme karşı daha hazırlıklı olması tamamen deprem kaygısına bağlıdır. Bu kaygı sayesinde korktuğumuz her şeye karşı daha tedbirli ve hazırlıklı oluruz. Travma sonrası kaygı bozuklukları genelde somut bir nedene dayalı olarak oluşur.



En sık yaşanan kaygı türlerinden biridir. Kendilerine, sevdiklerine veya sahip olduklarına kötü bir şey olacağı düşüncesiyle kontrol dışı tekrarlanan, önüne geçilemeyen, engellenemeyen düşünce durum bozukluğudur. Sık sık el yıkamak, duş almak, üst üste kapı kilitlemek gibi…



İnsan yaratılış itibariyle sosyal bir varlıktır. Sosyal hayatın içinde olabilmek belli sosyal kurallara uymak ile mümkün olur. Sosyal hayatta sosyal kurallara, iş hayatında iş dünyasının kurallarına uymak her sosyal insanın sorumluluğudur. Bu kurallara uymak zorunda kalmak insanı belli miktarda kaygılandırır. Bu sağlıklı bir duygudur. Kaygılarımız olmadan sosyal kurallara uymayız. Toplum içinde itibarınızı ve ağırlığınızı tehlikeye atan durumlara düşmemeye çalışmak da aslında bir nevi kaygıdır. Ama bu kaygılarımız bizi sosyal yapar. İş hayatımızda başarı sağlar. Ama normal rutin ilişkileri bozacak kadar bu kaygıların artması bizi sosyal hayatın dışına da atabilir. Tüm bu sebeplerden dolayı kaygılarımızı ve kaygılanma sınırlarımızı sağlıklı bir şekilde belirlemek zorundayız. Mutlu ve sağlık bir yaşam için kaygılarımızı tanımlayabilme ve sınırlarını belirleyebilme yetisine sahip olmalıyız.



“Kontrolsüz güç, güç değildir” sloganını kaygıya uyarlarsak; kontrollü kaygı gereklidir diyebiliriz. Kontrollü kaygılarınız sizi kaygılandırmasın. Kaygı insanı hayatta ayakta tutan en önemli duygularımızdandır. Yeterli fayda-zarar sınırlarını iyi belirlemek ve kaygıyı yönetmek bizim elimizde olmalıdır.

Çileli dünya hayatında çok bunalan her ferde sabır dileklerimle..

28. 09. 2022.

Alanya


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.