Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10725
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (980) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa TURANCI - (Ziyaretci) 10.03.2009 00:23:34

ÇOMAR İLE FİNO VE KANİŞLERE DAİR

Çomar ile fino ve kanişlere dair



Mustafa Turancı



Geçmiş yıllarda, belki de 2007 yılın Ağustos ayında bir yazı okumuştum. Hatırladığım kadarıyla o yazıda ortaya bir çomar lafı atılmıştı. Üstelik çomar hakkında doğru olmayan birtakım bilgiler gelişigüzel sıralanmıştı. Etrafta sahibinin sesi gibi havlayan o kadar fino ve kaniş çoğaldı ki, hayret etmemek elde değil.



En sadık hayvan köpektir derler. Türkler bu hayvanları it diye çağırırlar. Batılı ülkelerde evlerde beslenen köpek ırkına ise Türkler, genel olarak fino ve kaniş adını verirler. Bunların boyu küçük, yani minyatür köpek gibidirler. Bu cinste her renk ve boydan köpek bulunur. Batılı ülkelerde bizdeki gibi sokakta başıboş gezen köpekler yoktur. Her köpeğin mutlaka bir sahibi, yeri yurdu vardır.

Batılı ülkelerde köpeklerin tarihi, yüksek sınıfların, yani aristokratların tarihi ile paraleldir. Türklerde ise Batılı anlamda aristokrasi bulunmaz. Batı`daki aristokrasi kültürü, günümüz burjuvazisinin dünyasını da şekillendiren ana damarlardan biridir. Spor dalları bile aristokrasi tarafından seçkinlere ve halka göre değişik şekilde icat edilmiştir. Amerikan futbolu ya da tenis ve hatta golf gibi oyunlar, bunlar arasında sayılabilir. Futbol ise halkı biraz kibarlaştırmak amacıyla tasarlanmıştır. Batı`da saf kan köpek cinslerini de uzun gelenekleri boyunca, ırklarını ıslah ederek geliştiren kesim aristokrasi olmuştur. Fino ya da kaniş denilen evde beslenen ve kucakta taşınabilen köpekler aristokratların birer oyuncağı olarak varlığını korumuştur.

Türklerde ise saf kan köpek cinsi olan Kangal ile Akbaş ırkları vardır. Bu köpekler tarih boyunca toplumun ihtiyaçlarına göre halk tarafından korunmuştur. Türkler şehir ve kasaba hayatında da bekçi köpekleri beslemişlerdir. Bunlara büyüklük veya boylarına göre genel olarak karabaş ya da çomar adı verilir. Çomar veya karabaşlar, daha ağır görevler ifa eden Kangal ya da Akbaş gibi cins köpeklere göre daha zor hayat şartları içinde yaşarlardı. Yaşaması ve hayatını sürdürebilmesi, zekâsına ve bünyesinin dayanıklılığına bağlıydı. Bu yüzden cins köpeklere göre daha yaltakçı ve daha yağcıydılar. Bizim sonradan görmelerimiz, bu yeteneklerinden dolayı kapılarına bekçi köpeği olarak çomarları dikmişlerdi. Geniş arazisi olan yazlıkların, büyük çiftliklerin ve malikânelerin korunma görevi eskiden bu çomarlara verilmişti. Bunlar hem sokağı hem de sadakat göstereceği velinimetini tanıdığı için bu görevi hakkıyla yerine getirirlerdi.

Mekânları daraltan şehirler, sokak köpeklerinin yaşayış biçimini zorlaştırıyordu. Artık korunacak büyük araziler, malikâneler de yoktu. Çünkü şehir hayatı geliştikçe çomarların ve karabaşların hayatını da kısıtlıyordu. Burjuvazimiz bu köpeklerin yerine Avrupa`dan getirttiği ve Türkiye`de de ürettiği ufak tefek it cinslerini tercih etmeye başladı. Apartman hayatına en uygun köpek ise finoydu. Köksüz, güvensiz ve sonradan görme burjuvazimizin bir kısmıysa ürkütücü bir köpek olan Pitbulları ya da çirkin suratlı Bulldogları tercih ediyordu. Sokak köpeklerinin devri artık sona eriyordu. Çomarlar, hayvan haklarına uygun olarak kısırlaştırılıp, aşılanıp, küpelendikten sonra zaman içinde yok olmaya terk ediliyorlardı. Bu, hazin ama kaçınılmaz bir sondu.

Çomarların devri artık kapandı. Çünkü her şeyden önce onları koruyup kollayacak sahipleri kalmadı. Avrupalı cinsler, modern hayata özgü uyumu göstererek velinimetlerini daha çok mutlu ve tatmin etmeye koyulmuşlardı.



Her milletin bir sembolü var. Almanlar kartalı, Fransızlar horozu, İngilizler aslanı, Ruslar ayıyı kendilerine sembol olarak seçmişler. Türk milletinin sembolü ise Bozkurt`tur. Bir de kendisini eskiden bozkurt sanan itler var.

Bozkurtlar, denizaşırı yerlerden verilen bir emir sonucu kendisini mahallenin hâkimi ve efendisi sayan birileri tarafından şehrin dışına sürüldü. Mahallede türeyen birtakım itler, Atsız hocanın dediği gibi, bir yağlı kemiğin ardından saatlerce iz sürmeye başladılar. Sonunda bir kemik bulduklarında oraya kapılandılar. Artık etsiz kemik parçalarının peşinden gitmeyi bir kenara bıraktılar. Öyle ki eşlerinin bile dönüp yüzlerine bakmaya tenezzül etmediler. Aslında bunlar kendisini Bozkurt sanan fino veya kaniş cinsi itlerdir.

Saray yavrusu konaklardaki yeni efendileri, bu fino ya da kanişleri çok sevdiler. Bunları önce ithal malı mamalarla bir güzel beslediler, ardından da aşı vurdular. Beyinlerinden kuyruklarına kadar her taraflarını yenilediler. Öyle ki kokulu şampuanlarla ve ılık tatlı su şerbetiyle yıkadılar. Efendileri bu fino ya da kanişleri kucaklarına alıp omuzlarına ve boyunlarına yatırmaya, sürekli okşamaya, hatta öpüp koklamaya başladılar. Bunlar efendileriyle birlikte arabaların başköşesinde seyahat eder hale geldiler. Kaniş ve finolar, artık tam anlamıyla efendilerini eğlendirmekle görevliydiler. Yaptıkları bu hizmetin karşılığında haşlanmış tombulca tavuk budu, kasaptan yeni alınmış halis kuzu pirzola, en âlâ tarafından bonfile parçaları ile beslenmeye başladılar. İçtikleri su bile halis muhlis memba suyudur. Bunların tek bir görevi vardır, köşelerinden Bozkurtlara havlamak.

Bu finolar, sığındıkları pencere köşelerinden ya da efendilerinin kucağından, eskiden aralarında dolaştıkları Bozkurtlara, havlamak için fırsat kollamaya başladılar. Aradan çok geçmeden bu fırsatı da yakaladılar. Allah var, bunu da bihakkın yapmayı başardılar. Yeni efendilerini eğlendirmek ve onların gözüne girmek için her fırsatı değerlendirmeye çalıştılar. Bu havlamaları karşılığında dolar üzerinden maaş, pardon bolca etli kemik almayı becerdiler. Bundan dolayı Bozkurtlara köşe başlarından hırlamak için de yanıp tutuştular.

Fino ya da kaniş köpekleri, bazen Londra`da bazen bir beyaz camda ya da Erbil`de, fino olduklarını unutup, Bozkurtların arasında geçen yıllarını, utanmadan sıkılmadan hatırlatma ihtiyacı duymaya başladılar. Acaba neler oluyor? Çünkü bunların efendileri Bozkurtların ne zaman ne yapacağını, ne düşündüğünü bir türlü öğrenemiyorlar. Gözlerini iki de bir fildişi kuleye çeviriyorlar, bakıyorlar, fakat orada Bozkurt var mı ki? Kurt soyluların ne zaman ne yapacağını ise hiç kimse kestiremiyor.

Bozkurt her zaman bozkurttur. Bozkurt fino ya da kaniş olmaz. Bir fino, fino olduğunu unutup hasbelkader Bozkurtların arasına düşebilir, ancak her şey eninde sonunda aslına döner. Kurt soylular kurt gibi yaşar ve öylece ömürlerini tamamlar. Bunlara hiç kimse eskiden Bozkurt`tu demez. Çünkü Bozkurt eskimez, Bozkurt`un eskisi yenisi olmaz. Bazı yaratıklarsa ya fino olur ya da kaniş. Bu fino ve kanişler, ikide bir durup dururken ben eskiden Ülkücüydüm diye havlayıp dururlar. Ne yaparsınız, onların görevleri de demek ki buymuş.

Yeri gelmişken Sayın Cemal Safi`nin konuya ilişkin güzel bir dörtlüğünü hatırlatalım:



Sen benim gözümde bir rivayettin,

İlk değil alçağı yüksek görüşüm.

Sanma ki sen bana ihanet ettin,

O senin aslına rücû edişin.



Eşref-i mahlûkatın esfel-i safilin olması ne acı&8230;



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.