Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10388
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (643) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Nurullah AYDIN - (Ziyaretci) 29.10.2010 10:08:50

CUMHURİYET, DEMOKRASİ VE ORDU

Nurullah AYDIN
29 Ekim 2010


CUMUHURİYET, DEMOKRASİ VE ASKER!

Askere yönelik yürütülen her operasyon, birilerince, cumhuriyet ve demokrasinin yerleşmesi olarak algılanıyor, yorumlanıyor. Gerçekten öyle mi?

Bakın; Klasik cumhuriyet kavramında; insan hakları fikri bulunmamaktadır. Bu ilk defa 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi`yle ortaya çıkmıştır. O da 1776 Amerikan Bildirisi`nden esinlenmiştir. Fakat Fransa`da Jakoben cumhuriyeti kendi bildirisini pek kolay benimsememiş, ancak yüz elli yıl sonra anayasasına koyabilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluşunda da insan hakları cumhuriyetin temel ilkeleri arasında yer almaz. Bireyin devlete karşı birtakım haklar öne sürmesi cumhuriyet geleneğinde pek görülmez. Bugün ise insan hakları konusunda yeterli bir duyarlılık olduğunu söylenebilir.

Cumhuriyetin kuruluş ortamında bir Haklar Bildirisi söz konusu olmadığı gibi, vatandaşlar için asıl vazifeler vurgulanmıştır. Yargı felsefesi de buna göre oluşmuştur.

Türkiye`deki hakimlerde daha çok devleti koruma içgüdüsü, Avrupa`dakilerde ise daha çok bireyin düşüncesini koruma anlayışı var. Yasalardan çok hakimlerin zihniyeti değişmelidir.

Böyle bir yargı felsefesine tarafsız denilebilir mi? Halbuki Türkiye değişiyor; hem orta sınıflaşmanın, hem farkındalığın gelişmesiyle, artık insanlar liberal demokrasilerdeki hak ve hürriyetleri talep ediyor.

Birçok sorunumuzun temelinde bu sancılı değişim var. Yargının öbür tarafa da savrulmadan, tarafsızlığı felsefi olarak benimsemesi hem toplumsal huzur için hem cumhuriyetin daha kucaklayıcı yönde evrimleşmesi için bir zorunluluktur.

Bu sebeple yargı reformu hem bağımsızlığı, hem tarafsızlığı güçlendirecek nitelikte olmalıdır. Ne iktidarın, ne muktedirlerin etkisinde kalabilecek, ne de geleneksel taraflığını sürdürecek, bağımsız ve tarafsız bir yargı gerekli ve zorunludur.

Askeri eğitime hâkim olan emir, kesinlik, harekât, güç kullanma gibi kavramlardır. Elinde de silah vardır. Toplumsal hayatın akışkanlığıyla ve çeşitliliğiyle bağdaşmayan ve gerçekten sıkı disiplinli olması gereken matematiksel askeri düşünce, kışladan dışarı çıkarsa neler olabileceğinin örneklerini saymaya gerek var mı?

Bu örneklerin hepsinin temelinde, toplumu ve siyaseti cumhuriyet idealizasyonuna uydurmak için zor kullanma vardır.

Halbuki hak ve özgürlükleri talep etmeye başlamış bir toplumda bu mümkün olmadığı gibi, çekeceği tepkiler de orduyu yıpratmaktadır.

Milli varlığımızın temel kurumlarından biri ordudur, yıpranmamalıdır. Ordu, geleneksel müdahaleci ideolojisini gözden geçirmeli ve vazifesini profesyonel alana odaklamalıdır. O zaman cumhuriyet de, demokrasi de, ordu da daha sağlıklı ve güçlü olur.

Biz aşırılıklara savrulmadan, itidali kaybetmeden, arabayı devirmeden başarabilmeliyiz.

Demokrasinin vazgeçilmez unsuru, muhalefettir ve dolayısıyla muhalefetin örgütlendiği siyasi partilerdir.

Siyasi Partiler Yasası seçilmiş krallar yaratıyor. Bir partinin genel başkanı, aday listelerini istediği gibi düzenliyor/düzenletiyor. Seçilenler onun ağzına bakıyor. Çünkü bir sonraki seçimde, aday listelerinin üst sıralarında yer alabilmek için liderin suyuna gitmek gerek.

Lider kendisini seçecek olan örgüt mensuplarını da kendi iradesiyle düzenliyor. Hele lider Meclis çoğunluğuna sahip iktidar partisinin başındaysa hem yasamada hem yürütmede tek adam rolünü üstleniyor.

Yine; Yargı reformu diye sunulan proje referandumla kabul edildi ama bakan ve müsteşar üyeler nedeniyle yargıya da gölgesi düşüyor

O halde demokrasinin bütün kuralları ve kurumlarıyla işlemesi için bu seçilmiş krallar üreten siyasi partiler hukuku kesinlikle değişmelidir.

2010 Türkiye`sinde tabular yıkılmakta, hukuk herkese dokunmakta. Özellikle asker kesiminde bu daha da belirgin. Sadece darbe dosyaları nedeniyle değil, yüz kızartıcı, akçeli konularda da asker yargılanmakta. Bir kuvvet komutanının akçeli suç nedeniyle rütbelerinin sökülüşü ve hapis yatışı bunun açık örneği...

Peki ya seçilmişler? Dokunulmazlık büyük sorun. Meclis`te 700`ü aşkın dokunulmazlığın kaldırılması dosyası var. Biri bile işleme konmadı. Dokunulmazlığın sadece kürsü ile sınırlı kalması adi suçların dokunulmazlık dışında bırakılması gerekir.

Kısacası demokrasi-cumhuriyet, asker vesayetine karşı olarak sadece iktidara yontan nalıncı keseri gibi olmamalı.

Günün Sözü: Mutlak ideale ulaşılmak amaçtır. Bunun için çaba göstermek gerekir.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.