Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet ÖZDEMİR - (Ziyaretci) 2.03.2011 20:33:23

ERBAKAN HOCA`MIZ

ERBAKAN HOCA`MIZ

Ahmet ÖZDEMİR
Maliyeci-İktisatçı
aozdemir2007@hotmail.com

Önümüzdeki 12 Haziran 2011-Pazar günü Milletvekili Genel Seçimlerinden birisi daha yapılacaktır.
Meclis içi-dışı partiler; kâmilen ve tek başına iktidar iddiasıyla şimdiden konuşmaya-ötmeye-nutuk atmaya başladılar.
Geçen dönemler seçimlerinde de, ayni yöndeki teranelere herkes şahittir, herhalde.
Ne yazık ki; üç-dört parti hariç olmakla üzere, resmi kayıtlı olanların; neredeyse yüzde 90`ı tabelâ partisi olmaktan ileri gidememekte, her seçim döneminde acaba iktidar veya Meclis içi olacak partilerden birisi bize talip olurda, listelerinden aday olup parlamenter sıfatına ulaşır mıyız diye ümitlenirler. Gerçekten de, bunlardan bazıları; belirtilen yolla Meclise girebilmekte ve yemini müteakip kısa sürede seçildiği partiden ayrılarak bağımsız veya grup mensubu olabilmektedir.
Böylece, alan razı-satan razı misâli bir siyaset oyunu oynanmaktadır.
Aslında, milletvekilliği amatörce-maaşsız ve huzur ücreti karşılığı yapılmalı, sayıları da 350-450 arasında olmalıdır. Bu yönde, seçim işbirliğinin de sistemin unsuru olmasında fayda olup olmayacağı da irdelenmiş-konuşulmuş-değerlendirilmiş olsaydı, isabetli olurdu, şüphesiz.
Bugünkü sistemle ve maaş karşılığı yapılmaya devam edilmesi daha isabetli görülüyorsa (Ki, öyle gözüktüğü açıktır.); hiç olmazsa, aktif çalışma döneminde emeklilik maaşları dondurulmalıdır, deriz.
Deriz de, bu konuda milletvekilleri aksi yönde hemfikir ve beraber hareket eder olmaktadırlar. Belirtilen kişiler, milletvekilliğini; meslek ve hatta profesyonel faaliyet olarak görmektedirler. Geçmiş dönemlerde görüldü ki; mahkeme-i kûbra karşısına çıkanlara, mesleğiniz nedir? Denildiğinde; siyasetçiyim cevabı verilmiştir. Eh, bu faaliyetler profesyonelce bir iş ise, o takdirde siyasetçilerinde ilmen en yüksek seviyeden ehil olmaları gerekir. Hani bazı kimseler, derler ya; herkes kendi işini yapsın, diye. Öyle olunca; siyasetçilerin de; enaz lisans seviyesinde eğitim görmüş siyasal bilgiler-iletişim-halkla ilişkiler-toplum/yönetim bilimleri, basın-yayın&8230; dallarından neşet etmeleri gerekir, denilebilir.
Halbuki, gerçekler hiç de değinildiği gibi değildir.
Mühendisler, iktisatçılar-maliyeciler, esnaf-tüccar-ziraatçi/çiftçi, şarkıcılar-türkücüler, artistler-aktrisler, sporcular, sivil asker kamu görevlileri ve bunların emeklileri&8230; parlamenter olabilmektedirler.
Bunların birçoğu, siyasi çalışmaları itibariyle; konusunda uzman olan veya sayılanlardan daha fazla başarılı olabilmektedir.
Bir mühendis, Anayasayı; anayasacılardan daha iyi bilebilmekte ve daha isabetli yorumlar yapabilmektedirler. Yani, siyaseten anayasanın da babası olabilmektedirler.
Bu seçim öncesinde, partiler vitrinlerine albenisi ve sosyal-kitlevi-dernek-oda-sendika desteği çok olduğunu zannettikleri kimselerle süslemek yoluna gitmektedirler. Bunlara, bir de eski&8230; sıfatlarıyla eklemeler yapılmaktadır.
Deriz ki; eskilere rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı. Kendi kutrunda olduğu malûm olan kimselerin, o partiye-bu partiye gitmiş gelmiş olanların, bir yere intisapları-bir çemberde toplanmaları, genel dengeyi etkilemez, herhalde.
Önümüzdeki Genel Seçimlerde, 2-3 ve hele de üç dönem milletvekilliğini peş peşe yapmış kimseler siyaset meydanına çıkmasalar daha isabetli olur, diye düşünmekteyiz. Bu gibiler, istenir ki; hizmet şanslarını başkalarına versinler. Buna rağmen, ısrarla meydanlara çıkanlara-oy isteyenlere; partinizde sizden başka bu görevi yapabilecek başkaları yok mudur? Diye nazikçe-kibarca sorulmalı ve böylesi görüntülerin kabak tadı verdiği tebarüz ettirilmelidir. Gerçi, ayni kişilerin büyük çoğunluğu itibariyle parlamenter olmalarında ve devamında, başkaca daha çok kimselerce yapılmasına karşılık; Ammenin-Devletin malî yönden kârı olsa da, değişik çehrelerin-kişilerin-kimselerin siyasi yelpazeye bir nev`i taze kan değişimi sağlamış olacağı da dikkatten uzak tutulmasa gerektir, deriz.
Yurdumuzun, şöyle veya böyle; genel seçmen meyilleri bellidir. Solcuların-sosyalistlerin-komünistlerin-ateistlerin toplam kitle nispeti, nereden baksanız yüzde 15-25 nispetinde olup, milli ve manevi değerlere bağlı sağ duyu sahiplerinin ise yüzde 75-85 arasında olduğu, geçmiş seçimlerden bugüne tevali eden neticelerden bellidir. Belirtilen nispetler ortalama yüzde 5 sapma ile hareket göstermektedir. Bunu bilen solcular, kendileri 4-5 parça iken, belli güçlerin de desteğiyle sağcıları da partiler baz`ında 40 parça yapabilmişlerdir. Buna rağmen, Milletin sağ duyusu oynanmak istenen oyunları her seçimde bozabilmektedirler.
Siyasi yelpazede yer alan parti liderlerinden birisi de merhum Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN (29 Ekim 1926-27 Şubat 2011) idi.
Erbakan, Adana`lı bir babadan ve Sinop`lu bir anadan olarak Sinop`ta doğmuştur.
Adli hakim olarak çalışan babasından dolayı Kayseri-Trabzon-İstanbul gibi illerde bulunmuş; İTÜ`den motor mühendisi olarak mezun olmuş, siyasi hayatında beş parti kurmak mecburiyetinde kalmış, T.C. 54. Hükümetinin Başbakanlığını da yapmıştır.
İTÜ`den; eski başbakanlardan ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL ile eski başbakanlardan ve 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut ÖZAL ile yakınlıkları-arkadaşlıkları olmuştur.
Kendisinin, siyasi İslâm`a hüviyet kazandırdığı söylenir.
Memleketimize-Milletimize, önemli hizmetleri olmuştur. Bunun teyidi TSK`lerimizin taziye mesajından da anlaşılmaktadır. Her nedense, bizde insanların değeri; ölümlerinden sonra ortaya konulmakta ve söylenmektedir. Bunlar, ne yazık ki; merhum ERBAKAN bakımından da tecelli etmiş bulunmaktadır.
1974 yılında MSP-CHP koalisyonu kurulunca, ortaya konulan icraattan birisi de meslek okulu mezunlarının üniversiteye gitmelerine kapı açılmasının sağlanmasıydı.
Böyle bir hak verilmeseydi, şahsen Benim lisans eğitimimi yapmama fırsat olmayacaktı. O sıralar, meslek okulu mezunları; DEMİREL hükümetlerinin de gayretiyle en son olarak dört ders mecburi-iki ders seçmeli olarak lise fark imtihanı vermek durumundaydı. Geneli olmasa dahi, bir kısım lise öğretmenlerinin tutuculukları ve adeta çelikten bir duvar kurarak dışarıdan imtihana girenlere sıcak bakmamaları sebebiyle, bu yönde hareket etmek isteyenlerin şevkleri-arzuları kırılmış oluyordu. Zamanında, lise farkı için gerekli kitapları almış olmama rağmen, estirilen menfi hava sebebiyle gerekli teşebbüste bulunmaya cesaret gösterememiştim.
Bir zamanlar, Ordu`da Vergi Kontrol Memuru/Vergi Denetmeni olarak çalışmakta iken; o sıralarda Gelirler Umum Müdürü olacağı gazetelere haber olan Baş Hesap Uzmanı Ahmet TABAK isminde bir kişi Ordu`ya 20 günlük bir programla gelmişti. Kendilerine ziyaretimde, vergi uygulamalarıyla ilgili olarak birçok teklifimi de ihtiva eden konuşmalarımız sırasında, hangi okul mezunusunuz sorusuna; Maliye Meslek Okulu deyince, be Kardeşim, niye yüksek okulu bitirmedin demişti. Yaşım ve hizmet yıllarım ilerledikçe ve hele de böyle bir tabloyla karşılaşınca, üniversite mezunu olamayışımın ezikliği içimi kemirmeye başlamıştı.
İşte, ERBAKAN-ECEVİT siyasi ortaklığı ve programı, Bana ve benim gibi nice insanlara eğitim kapısını açmış ve değinilen yöndeki psikolojik sıkıntı da, bertaraf edilmiştir.
ERBAKAN, 27 Şubat 2011-Pazar günü Ankara (Özel) Güven Hastanesinde ve saat 11,40`da hayata gözlerini yummuştur.
01 Mart 2011-Salı günü Hacı Bayram Camiinde on binlerce kişinin iştirakiyle sabah namazından sonra kılınan cenaze namazından sonra özel bir uçakla İstanbul`a götürüldü. Aynı gün; İstanbul-Fatih Camiindeki öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazından sonra eşi Nermin hanımın yanında ayrılan Merkez Efendi Kabristanında toprağa verildi. Namazına-kortejine-kabristandaki defin merasimine; başta Devlet ricali (Cumhurbaşkanı-Meclis Başkanı-Başbakan-Hükümet üyeleri&8230;), diğer siyasi partiler genel başkanları (Dr. Devlet BAHÇELİ, Yaşar TOPCU &8230;) ile yüz binlerce kişi iştirak etti. Hava şartları müsait olmamakla beraber ve soğuğa rağmen sevenlerinin sayısı menfi yönde etkilenmemiştir. Kötü hava şartlarına rağmen (Rahmetli TÜRKEŞ`in cenazesinde de daha kötü hava şartları yaşanmıştı.) izdihama varan Millet alâkası-ilgisi, takdire şayan bulunmuştur.
Hoca`nın cenazesine dış devletlerden-milletlerden-topluluklardan nice insanların da katıldığı ifade edilmiştir. Merhum; Müslüman Türk evlâdı olarak, partilerinden bazılarına ve parti doktrinine milli sıfatını eklemiştir. Milli Nizam Partisi-Milli Görüş &8230; gibi olanları bunlardan öne gelenleridir. Bunların da, Türk Milliyetçiliği ve İslâm mefkûresi bakımından çok önemli değerler ve ip uçları olduğu gözden kaçmasa gerektir, deriz.
Rahmetliler; 8. Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL, MHP Genel Başkanı Alparslan TÜRKEŞ ile BBP Muhsin YAZICIOĞLU`nun cenazelerindeki milyonlarca kişilerin, mevtaların namazlarına-kortej gidiş güzergâhına ve defin muamelesine katılmaları, Yüce Türk Milletinin sevgisinin-saygısının-görev aşkının hangi yöne meyyal olduğunu açık ve seçik olarak göstermektedir. İşte bunlar; yüzde 75`lerin-yüzde 98`lerin potansiyel varlığıdır.
Devlet merasimi olmaksızın dahi, TÜRKEŞ`e, YAZICIOĞLU`na ve şimdi de ERBAKAN`a gösterilen sevgi-hürmet Milletimizin gerçek duygularının-bağlılıklarının tezahüründen başka bir hal olmasa gerektir.
Her insanın; artıları-eksileri, kaprisleri-hırsları-hırçınlıkları-garezleri/kinleri-haset duyguları-sevgi-nefret yönleri&8230; az veya çok olabilir.
Necmettin Hoca`mızın; sosyal-siyasi yönlerinin ve albenisinin yüksek olduğu vefatı dolayısıyla kendisine olan ilginin tezahüründen açıkça anlaşılmaktadır.
ALLAH, kendisine gani gani Rahmetler eylesin. Mekânları Cennet-i Alâ olsun. Dualarımız-Fatihalarımız kendilerinin olsun.
Türk ve Müslüman Aleminin-Milletimizin- sevenlerinin-Camiasının başı sağ olsun.
Bu vesileyle; merhumlar Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ`e, Muhsin YAZICIOĞLU`na, Ülkücü-Milli-Manevi şehitlerimize ayni dualarda bulunuyoruz.





Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.