Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10795
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2280) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 16.06.2013 12:45:52

ERDOĞAN YENİ DÜNYAYI TÜKENDİĞİ DELİĞE ÇEKİYOR






ERDOĞAN YENİ DÜNYAYI TÜKENDİĞİ DELİĞE ÇEKİYOR


ABD bölgesel pazarlarla çeşitlenmeye yönelen "Yeni Dünya"nın barış, istikrar ve gelişmeye katkı sağlamasını öngörüyor.
Bu yüzden geleneksel siyasetleri,ekonomi ve askeri güçleriyle Rusya ve Çin ile müttefiklik düzeyini geliştiriyor.
İşbirliği ile kurulmakta olan Yeni Dünya`nın -sonuçta,BM merkezli uluslararası hukukun üstünlüğünün uluslararası sistem ağlarına yansıtılması -böylece,
Güvenirlilik ve meşruiyeti sorunu ile tartışılan BM Güvenlik Konseyinde, ulusal çıkarları için ayrıcalıklı pozisyonlarını dünya siyasetinin belirleyicisi yapan mevcut statükonun değiştirilmesi ardından ilanı bekleniyor.


Yeni Dünya için başta Suriye Sorunu olmak üzere IMF ve Dünya Bankasının yeniden yapılanması, kota ve karar verme sisteminin yeniden kurulması,gelişmekte olan ülkelerin rollerinin arttırılması, Füze savunma sistemleri,Kuzey Kore ve İran nükleer füzeleri sorunu, siber terör,NATO`nun genişlemesi gibi pek çok sorunun ortaklaşa çözülmesi gerekiyor.


Mesela,Suriye savaşı bir kara ya da hava harekâtı ile engellenebilmenin çok ötesindedir.
Mevcut durum dahi İslamcı radikal çatışmaların bölgeye ya da dünyaya yayılması halinde barış ve istikrarın önünde tehdit oluşturuyor.
Şimdi, yeni Dünya`nın kurulmasında ABD müttefiklik düzeyini yükseltiği Rusya ile birlikte -elbette, merkeze aldıkları İsrail`in güvenliği için Filistin ile yeni bir barış sürecinin başlatılması -teminen,
İsrail`i teşvik etmek üzere Suriye sorununun diplomatik ve siyasal müzakerelerle çözülerek yeni Suriye`nin inşaî ve eş zamanlı bölgeye ait diğer sorunlarla ortak hemhal olunmasına ağırlık veriliyor.


ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, Senato Silahlı Kuvvetler Komitesinde "Suriye ve bölge için en iyi sonuç, Esad sonrası döneme doğru müzakere edilmiş bir siyasi dönüşümdür"diyor.
Suriye`de beklenmedik bir duruma ilişkin askeri planları saklı kalmak kaydıyla -işte,ABD müttefik ve partnerleri yanısıra Suriyeli muhaliflerle çalışıyor,insani yardım sağlamak,şiddete son vermek,aşırılıkların güvenli bölgeler oluşturmasını engellemek,kimyasal ve biyolojik silahların güven altında olmasını sağlamaya çalışıyor.


ABD`nin Suriyeli muhaliflerle çalışması; Suriye`de halen süren silahlı çatışmalarda hayatını kaybeden 6 bin 500`ü çocuk 93 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini bildiren BM raporları çerçevesinden başlıyor.
Madem yeni bir Dünya`ya ve yeni bir Suriye`ye gidilmektedir-bu yolda, BM`nin bütün bu kayıplardan,bu ağır insani hukuk ihlallerinden yalnızca Esad rejiminin suçlanmasının doğru olmadığı,
İslamcı terör uygulayan muhalif örgütlerin ve onları destekleyen ülkelerinde en az o kadar pay sahibi olduğu ve bunun BM Genel Kurulunda çok taraflı kararlarla kabul edilmesine teşvikinden hareket ediliyor.


Birincisi, yeni Suriye yolunda müzakere edilmiş siyasi bir dönüşüm sağlayabilmek üzere çok sayıda İslamcı terör örgütünü sinesinde barındıran Suriye muhalefetinin ve alanda rejimle birlikte savaşan radikal örgüt unsurlarının tasfiye edilmesi süreci işletiliyor.
Esad Ordusu muhaliflerden El-Kuseyr`i kentini alırken İslamcı radikaller ağır kayıplar veriyor -ne güzel! Lübnan Hizbullah Örgütü Suriye`de hangi amaçla olursa olsun iç savaşa dahil olduğunu ilan ettiğinde hedef menziline giriyor ya da Esad`ın ordusu Halep çevresi mahallelerini ele geçirmek için yaptığı operasyonda radikal unsurlar ağır zayiat vermek üzeredir!


İkincisi, müzakerelerle yeni Suriye`nin oluşturulması sürecinde halkından büyük destek alan Esad`ın iyi eğitilmiş,istikrarlı ve silahlanmış gücü karşısında ayakta kalabilir bir muhalif kanadın güçlendirilmesine çalışılıyor.
Bu yüzden ABD,askeri güç dengesini değiştirmeyeceğini bile bile muhaliflere ağır silahları kapsamayan askeri yardımda bulunuyor.
Ürdün sınırında güvenlikli bir bölgede muhaliflere eğitim vereceği ya da füze saldırılarıyla Esad`a zayiat verileceği söylentileriyle muhalefeti beklentide tutuyor,Esad`a ise gözdağı verirken,Cenevre`de müzakere masasına ayar yapıyor.


Üçüncüsü Türkiye ile ilgilidir;ABD ve müttefikleri İslami radikalizmi tahrik eden esas unsurun -bir zaman, özel kuvvetleri ve istihbarat ajanları ile Türkiye`de besleyip yetiştirdiği İslamcı dini ve siyasi liderler, siyasetçiler, İslami özgürlük savaşçıları ve aktivist kuruluşlar olduğunu -artık,biliyor.


Bu durumu Beşar Esad, "ABD yönetimindeki batılı güçler Suriye`yi ele geçirmek üzere hepsini bir düşünce şemsiyesi altında topladığı El Kaide ya da Nusra Cephesi gibi örgütlere verdiği bilumum destekle savaş yürütüyor.
Erdoğan şahsi çıkarları için ülkesinin tümünü feda edebilir karakterdedir -o yüzden, çok şey satın alıp satarak, Filistin davasını sözde destekleyerek, Arap ve İslam arenasında kendisine yer bulmaya çalıştı.
Efendilerinin kendisine biçtikleri rolü aşıp,izin verilenin çok ötesine gitti.
Bu rolden geri adım atması gerekiyordu -ama, Suriye`nin rolünde ısrar etmesi sıkıntı yaratmıştır.
Bu nedenle Suriye davası, o`nun için siyasi açıdan sıkıntı yaratan ölüm- kalım meselesi haline geldi" ifadesiyle açıklıyor.


Erdoğan, BM merkezli uluslararası hukukun üstünlüğünün uluslararası sistem ağlarına yansıtılması suretiyle kurulacak yeni Dünya yolunda İslami radikalizmin en önemli mümessili olduğuna karar verilmiş kişidir.
Egemen Suriye Devletinin iç işlerine müdahale etmek, barışı tehdit edici uygulamalarda bulunmak,sorunları barışçıl yollardan çözme yerine savaş yöntemlerine başvurmak, hukuku ihlal edenlerle yardımlaşmak ve iç savaşı körükleyerek uluslararası hukuku ihlal etmek -bu suretle,93 bin insanın hayatını kaybetmesine,sönen ocaklara,tüm acılara sebep bir kanadın baş failidir- o yüzden, uluslararası hukuka ceza ödemenin potansiyel sanığıdır -işte,devletle bağı kopartılmak ve tasfiye edilmek isteniyor.



Üstelik Erdoğan -yine,Orta Doğu`nun normalleşmesi kapsamında Türkiye`nin başına "Demokratik Çözüm"ü sardığı sürecte,
Türk halkının, Kürt ve Kürdistan sorunları çözülürken vatanı ve milletinin varlığı ve bölünmez bütünlüğünden hangi kesintilere gidileceği ve uluslararası hukuk teminatı olan Lozan Barış Anlaşmasının hangi konularda delineceği endişesinin suçlusudur.




Recep Tayyip Erdoğan, farklı ideoloji,görüş ve inançta,içe kapalı siyasi oluşumlarıyla Kürtlerin demokratikleşme perspektifinde kurumsal kimlikleri esasında birlik ve dirliklerini teminen ortak dille siyasal nicelik ve niteliklerini kazanması talebi -ardından,
Türkiye, İran,Irak,Suriye`de bölünmüş Kürdistan`da kendi üstünde başka egemenliği kabul etmeyen Kürdistan ulus devletin inşası gayreti önünde Uludere Katliamını örtbas etmek ve faili meçhul cinayetlerin araştırılmasını tıkayan faildir.


Ya Gezi Direnişi ?Bütün yurtta kendiliğinden kökleşerek yayılırken, lidersiz ve herkesin kendi görüşünü,kendi hoşnutsuzluğunu esas aldığı ya da belli bir ideolojinin olmadığı bir görünümdedir -ama, gücünü çağdaş Türkiye idealinden alıyor.
Erdoğan`ın İslamcı felsefesiyle Batı`daki aydınlanma sürecini tersleyen yöntemlere başvurarak vatandaşlık yerine din, eşitlikler yerine din birliği, adalet yerine insan olmak benzeri öngörüleri sonucunda oluşturduğu;
Dinamik bir toplumsal yapının inşa edilmesine olanak tanımayan ekonomik ve siyasal yönetim anlayışına ve fikir hayatına isyan büyütüyor.
Hem bunun ceremesini hem de direniş sırasında polis şiddetinin bir neticesi olarak hayatını kaybeden Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert ve Mustafa Sarı`nın ve pek çok yurttaşın kaybettiği uzvunun bedeli o`ndan isteniyor.




BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği de, "Türkiye`de hükümete karşı gösterilere katılanlara karşı polisin tutumu ile ilgili acil ve bağımsız bir araştırma yapmalıdır. Makamların yetkinin kötüye kullanılmış olması ihtimalini mümkün görmelerini, ayrıca kanunları ve uluslararası insan hakları standartlarını çiğnemiş polis görevlilerine karşı soruşturma yapılması çağrısında" bulunuyor.


Re-cep Tay-yip Er-do-ğan, Re-cep Tay-yip Er-do-ğan

İşte tertiplediği Ankara Mitingi akşamında Gezi Parkı`nda son numarasını sergiliyor.

Esad`ın "şahsi çıkarları için ülkesinin tümünü feda edebilir" ifadesini haklı çıkarırcasına, kapana kısılmış bir suçlunu çırpınışı gösteriyor.


Yalan,tezvir,aldatma içeren bilgiyle bombardıman ettiği ve hissen,fikren zayıflattığı kitlesini kardeşin kardeşi vuracağı bir güne hazırlıyor.

Rejiminin bekçisi haline getirdiği polisi ile Türkiye`nin diğer yarısını vuruyor.

Eskiyen dünyayı Türkiye`den ekonomik,siyasi istikrarsızlıkla tehdit ediyor,uluslararası ve ulusal hukukun üstünlüğüne posta atıyor;acınması haram bir zavallıdır.




16.6.2013




Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.