Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 8.05.2014 20:59:31

EVLAT ve ECDAT KIYMETİ BİLİYORMUYUZ?

DUYGUSAL BİR İNSAN OLARAK; 1450 YIL ÖNCE CAHİLİYE DEVRİNDEKİ İNSANLIK AYIBININ; GÜNÜMÜZDE; HALEN YAŞANIYOR OLMASININ, UTANÇ ve DERİN ÜZÜNTÜSÜYLE
BATIL İNANÇLA YAŞAYAN ve YAŞATANLARA İTHAFEN&8230;


Mustafa Mete İSLAMOĞLU

EVLAT ve ECDAT KIYMETİ BİLİYORMUYUZ?

21. Asırda Dünya insanlığı; çok hızlı değişim gelişim içinde ve çağdaş bir hayat yaşarken; bazı batıl inançların insanlığı; yok etme derecesine getirdiğini, bununla çok ciddi manada bir mücadele yapılmadığını, yüreğim sızlayarak, Avrupa medeniyetini yakalayamamış olmanın düşüncesiyle bu yazıyı hazırladım. Umarım dile getirmeye çalıştığım bu olay gelecek nesillere ve tüm insanlığa ufkumuzun genişlemesi bakımından bir yarar sağlayacaktır.
Toplumumuzda bilhassa ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgelerinde halen devam eden bu insanlık ayıbı adeta bir katliam, cinayet, bir neslin; yok edilmesi çabası gibidir. Cahiliye devrinde taşlanarak öldürülen kız çocuklarının günümüze yansıyan devamına ışık tutacağına ve bu batıl ve yanlış yoldan dönülmesinin şart olduğunu; bir kız çocuğu olarak vicdanen çok rahatsız olduğumdan Sizlere arz ediyor&8230;
BU İBRET VERİCİ ANLATIMLA

TÜM KIZ ÇOCUKLARI ADINA, EVLAT KIYMETİ BİLMEYEN ANNE- BABALARA ve DÜNYA İNSANLIĞINA İBRET OLMASI ADINA PARÇALANAN YOK EDİLEN HAYATLAR ADINA BATIL İNANÇLA; İNSANLIK DIŞI YAŞAYANLARA SESLENİYORUM&8230;


Kadın hamileydi ve hastanede bir kız çocuğu dünyaya getirdi...
Adam hiddetle; "İlk kız çocuğunun uğursuzluk getirdiğini bilmiyor musun sen Sevay diye karısına bağırıp, çıldırmış gibi aniden yerinden kalkarak, hastanede herkesi rahatsız ederek karısına avazı çıktığınca bağırdı. Gezinmeye başladı herkes bu çılgın adama bakıyordu&8230;
Elini sakallarında gezdirerek "Ben ne yüzle mahallelinin karşısına insanların içine nasıl çıkarım! Al götür bu veledi Annene baksınlar bu bebek benim çocuğum olamaz sakın
eve girmeyecek anladın mı? " diyerek karısı Sevay`ı hastane odasında tehdit etti ve yalnız bırakarak utanmadan kendi çocuğunu hem de korunmaya kollanmaya muhtaç daha doğalı birkaç saat olan kız çocuğunu inkar ederek kapıyı çarpıp gitti. Anneliği ilk kez tadan Sevay hastane odasında kocasının bu saplantıya esir oluşunu, hiçbir vicdanın kabul etmediği aşağılık batıl inanış yüzünden söylediği laflarından sonra konuşamadı, ama hiç konuşamadı.

Gözleri doldu fakat yaşlar içine akıyordu&8230; yapa yalnız ne yapabilirdi ki; ``töreler böyleydi buna inanılıyordu´´ ve bir an dalıp gitmişti, acıkan bebeğinin ağlamasıyla kendine gelen anne Sevay oturduğu yerden doğrularak bebeğini kucağına aldı.

Biricik yavrusu, doğalı birkaç saat olan kızını emzirip tekrar uyuttu. Yattığı yerden usulca kalkıp elbiselerini
giyindi. Mışıl mışıl uyuyan bebeğini battaniye`ye sarıp kimselere bir şey diyemeden ``Lohusa´´ ve bakıma muhtaç haliyle hiç yürümemesi gerekirken, kaçarcasına hastaneden çıktı. Yüzüne vuran rüzgar, Başındaki yazmasının kaymasına neden oldu. Soğuktan çatlamış olan ellerini bebeğinin yanağında hafifçe gezdirdi. Yüreği yanıyor hemde annelik yüreği fakat töreler saplantılar yanlış inanışlara kendiyle beraber yavrusunuda kurban ediyordu&8230;

Gözleri yaşlı anne; bebeğinin yüzünü kapatıp sıkıca sardıktan sonra otobüs durağının yolunu tuttu. Soğuk ve tipinin olduğu bir havada, bir saate yakın otobüs bekledi.
Otobüse binip yerini aldı, hıçkırarak ağlamak, son nefesini verene kadar bağırmak istiyordu ama güçlü olmak
zorundaydı çünkü o artık doğurduğu bebeğini kendi elleriyle bir başkasına teslim etmeye giden, yüreği; içi tarifsiz acılarla yanan bir Anne idi. Başka duraktan binen yaşlı bir kadın yanına oturdu ve uzun uzun Sevay`ı ve bebeği seyretti. Sevay için için ağlıyor hıçkırıyor kahroluyor gözlerinde sessiz çığlıklarının töreye geleneğe, 21. asırdaki yobazlığa batıl inanışın erkek egemenliğine ! cehalete biricik kızına yapılanlara bahtına ``Kader´´ine ağlıyordu. Yaşlı kadın dayanamadı ve çantasından işlenmiş bir mendil çıkararak Sevay`a uzattı.

Sevay kadına boş gözlerle bakarak, hiç konuşamadan elindeki mendili alıp gözünden akan yaşadığı- yapmak zorunda kaldığı evladını sokağa atmanın içini yakan göz yaşlarını silmeye çalıştı...

Yaşlı kadın az çok anlamıştı kadının derdini. Dayanamadı ve "kız mı?" diye sordu&8230; ilk çocuğunmu yoksa diye tekrar sorunca elindeki mendille gözlerini silmekte olan Sevay
evet anlamında hıçkırarak başını salladı. Yaşlı kadın "Benim zamanımda ilk kız çocuklarına değer verilmezdi, doğan ilk kız çocuğunun ``uğursuz´´ luk getirdiğine inanılırdı, hala buna inananlar var mı kızım ?" diye üzgün bir biçimde sordu,

Tam o an; yaşanılan dram işte oydu ve kadın sanki biliyormuşçasına bunları söylemişti. Sevay kafasını sallayıp "Kocam ve Ailesi"dedi ve sustu; yerinden kalkıp çatlamış ellerini paltosunun cebine sokup bozuk para çıkardı, parayı Şoför`e verip yaşlı kadına ağlamaklı bakışlarıyla ``işte o senin yaşadığını şu anda ben yaşıyorum´´ dercesine tek bir söz
etmeden otobüsten indi ve uzaklaştı. Taşlık yoldan yürüdü yürüdü yol bitmek bilmiyordu&8230; etraf sessizdi, sadece baharın geldiğinin haber veren kuşların sevinç çığlıkları ve taşlık yolda yürürken çıkan sesler vardı. Büyük bir Tahta kapının tokmağını vurup açılmasını bekledi, kapının ardından "Geldim" diye bağıran Annesinin sesini duyunca, sesine sarılmak istedi yıllardır annesini görmedi ve çok özlemişti. Kapıyı açan Muhterem hanım kızını karşısında görünce adeta şok oldu. İki yıldır kızını görmez sadece haberini alırdı. Muhterem hanım o an ki sevinçle kızını kucakladı "Yavrum...Ciğerim" diye bağırıp ağlamaya başladı. Sevay elinde bebeği olduğu için sarılamıyordu. Annesinin boynuna başını sokmuş Annesinin kokusunu ciğerlerine doldurup güç almaya çalıştı, çok yorulmuştu hayat onu, çok yormuş ve yaşamak istemiyordu, her geçen gün bitip tükeniyordu... Annesi sarılmayı bırakıp "geç kızım hadi içeri" demesine rağmen girmek istemedi, eğer evine, yuvasına, baba ocağına tekrardan girerse geriye dönemeyecekti. Babası; kocası Veysel`in böyle yaptığını duyarsa onu asla geri salmazdı onun için biran önce buradan gitmek istedi "kızım sana emanet anne" dedi ve kızının kokusuyla ciğerlerini doldurduktan sonra hıçkıra hıçkıra Annesinin kucağına verdi, Muhterem hanım kızının hamile
olduğunu duymuştu "O soysuz istemiyor değil mi kız olduğu için akıl fukarası görgüsüz cahil herif" diye söylenmeye başladı. Anne kızını göndermek istemiyor ısrar ediyordu ama "Gitmiyorsun bir yere eve gir" dedi fakat Sevay kabul etmedi biliyordu ki; eve girerse kocası onu bulup öldürürdü.

Kızını bir daha hiç göremezdi, kızını bırakıp gitmesi daha iyi yine ara ara gelip görecek kızını Annesinin kucağındaki bebeğini son kez öptükten sonra, bebeğin eşyalarının olduğu çantayıda bırakıp arkasına bile bakmadan koşar adımlarla gözden kayboldu...Muhterem hanım ne kadar bağırsada duymamıştı.Muhterem hanımın bağırışlarını duyan Şemsi bey hemen aşağı inip karısına "Hayırdır Hanım" der demez Muhterem hanım dizlerinin üztüne çöküp ciğeri sökülürmüşcesine haykırdı, Şemsi bey şaşkın halde karısına koştu ve kucağından torununu alıp yukarı çıktı, Anneanne Muhterem hanım hıçkıra hıçkıra yerinden kalkıp kocasının yanına gitti... Şemsi bey "Ağlama hanım yeter kendini heder ettiğin belki böylesi torunumuz için daha hayırlı olacak ağlamayı bırak hadi" dedi. Muhterem hanım "El kadar bebeğin suçu ne?" diye sinirli bir şekilde sordu. "Haklısın büyük cahillik eğer Sevay bebeğini bırakmak istemediğini söyleseydi kızımızıda torunumuzuda bir daha asla göremezdik sende biliyorsun" dedi. Bebek ağlamaya başladı.
Şemsi bey yerinden kalkıp bebeği kucağına aldı "Torunumuzun adı kader olsun " dedi. Muhterem hanımda "Kadersiz kaderim" diyip mutfağa gidip biborona süt doldurup dedesinin kucağındaki kadere sütünü içirdi. Muhterem hanım sessizce "Komşular bu bebek kimin derse ne diyeceğiz bey" diye sordu. Şemsi bey "torunumuz diyeceksin asıl utanması gerekenler utansın" dedi. Muhterem hanım sessiz kalmakla yetindi. Kadersiz ``Kader´´ ise dünyaya gelirken Anne ve Babasını seçme hakkı olmayan tüm insanlar gibi hayata ilk adımını batıl ve cehalet in kölesi olan bir babadan dünyaya gelmenin acımasız çilesine bir günlük bebekken başladı. ``her şeyden habersiz karnı doyup derin bir uykuya daldı. Ama hiç değilse büyük anne ve babasının himayesinde hayata başlayacaktı.
Sabah erkenden kalkan Şemsi bey nüfus müdürlüğüne gidip torunun kimlik kartını çıkarttı ve eve geldi. Muhterem hanım "Nereye gittin bey sabahın köründe" diye sordu. Şemsi bey Torunumuzun "Kader´´ in kimliğini çıkartıp geldim" "Kader uyuyor mu hala?" diye sordu "onun ağlamasına uyandım acıkmış karnını doyurdum şimdi uyudu dedesi" diyerek kahvaltı hazırlamaya koyuldu...gel zaman git zaman derken Kader yedi yaşına gelmişti.
Sabah Anneannesinin öpücükleriyle uyanan kader "günaydın anneanne " diyerek yataktan kalktı. "hadi git yüzünü yıkada önlüğünü giydireyim yavrum "dedi. Kader çok uysal yumuşak başlı zeki ve çalışkan bir kız olmuştu artık, kendini çok sevdiriyor büyüklerinin sözünü hemen tutuyordu. "Anneanne hadi geldim önlüğümü giydir" Kader. Önlüğünü giydirdikten sonra annaannesi saçlarını ördü. koşarak dedesinin yanaklarından öpüp "Günaydın dedecim" diyerek kahvaltıya birlikte oturdular. Şemsi beyde "günaydın yavrum" diyerek torununu başını okşadı. Dede ve Anneannesinin yanlarında büyüyüp serpilen ``Kadersiz Kader gibi binlerce çocuğumuz bu cahilane ``BATIL İNANAÇ´´ uğrunda heder olmakta, toplumumuzun en büyük ve onulmaz yarası halinde yaşamakta ve sürünerek ölmektedirler. KIZ ÇOCUKLARINIZI ATEŞE ATMAYIN OKUTUN&8230; KIZ ÇOCUKLARINI MUTLAKA ve MUTLAKA OKUTUN&8230; ÇÜNKİ ONLAR SEVGİYE, HİMAYE`YE, KORUNMAYA MUHTAÇTIR. BU GÜNÜN KIZLARI YARININ BİRER KADINLARI OLACAKLAR&8230; HEPİMİZİ DOĞURAN BİR ``ANA`DIR. EĞER KADINLARIMIZ OLMASAYDI DÜNYA ÜSTÜNDEKİ 8 MİLYAR İNSANLIK ASLA OLMAYACAKTI&8230;

Selam ve dua ile
20- nisan-2014
Erdemli-MERSİN



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.