Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10381
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (636) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Av.Serdar Bilge - (Ziyaretci) 22.05.2021 11:10:08

Evren ve İnsan Beyninin Şaşırtıcı Benzerlikleri


Evren ve İnsan Beyninin Şaşırtıcı Benzerlikleri
Ramazan MADEN

Zaman zaman uzaydan teleskoplarla çekilmiş bazı fotoğraflar görürüz ve
bu fotoğraflarda bir nebulanın DNA sarmalıyla veya bir galaksinin
gözümüzle olan benzerlikleri bizi şaşırtır. Acaba bu benzerlikler
bizim hayal gücümüzden mi ibarettir yoksa insan ve evren gerçekten
birbirine bu kadar benzer mi?
İtalya’dan astrofizikçi Franco Vazza ve nörolog Alberto Feletti
evrendeki galaksilerin kozmik ağları ve insan beyninin nöronal ağları
arasındaki benzerlikleri araştırdı. Araştırmacılar niceliksel olarak
yaptıkları karşılaştırma için kozmoloji, nörobilim ve ağ analiz
yöntemlerinden oluşan bir kombinasyon kullandılar. İnsan beyni ile
evren arasında bir takım şaşırtıcı benzerlikler keşfettiler.
Normal şartlar altında gözle görülemeyecek kadar küçük olan beyin
hücrelerimizle, yine algı sınırlarımızı aşan ve görkemli bir büyüklüğe
sahip evreni karşılaştırmak oldukça güçtür. Çünkü arada boyut ve ölçek
farkı vardır. Ancak gelişen teknoloji ve bilgisayar simülasyonlarının
kullanımı böyle bir karşılaştırmayı mümkün kılıyor.
Beynimizde yaklaşık olarak 100 milyar nöron hücresi olduğu tahmin
ediliyor, gözlemlenebilir evrende de en az 100 milyar galaksi olduğu
düşünülüyor. Sayılar tam olarak örtüşmese de birbirine yakın.1
Her iki sistem de (Beyindeki nöronlar, Evrendeki galaksiler) nod adı
verilen boğumlar ve liflerle birbirine bağlanan ve iyi tanımlanmış
ağlar halinde düzenlenmiştir.
Beynimizin yaklaşık 70 ini su oluştururken aynı şekilde evrenin
yaklaşık 70 ini karanlık enerji (Dark energy) oluşturuyor.
Ayrıca araştırmacılar insan beyincik ve korteks örneklerini kozmik ağ
simülasyonlarıyla karşılaştırdılar, aradıkları şey ise beyin ve kozmik
ağdaki madde yoğunluk dalgalanmalarındaki benzerliklerdi. Sonuç olarak
iki sistemdeki dalgalanmalarının göreceli dağılımlarını şaşırtıcı
derece de benzer olduğunu gördüler.2
Evrenimiz büyük bir beyine benziyor gibi görünüyor ya da beynimiz
küçük bir evrene benziyor desek daha mı doğru olur?
Aslında insan beyni de evrendeki galaksilerde aynı kurallara yani
fizik kurallarına göre işliyor. Gerek insan beyni olsun gerek evren,
ikisini de oluşturan yapılar arasında belli bir ilişki, düzen ve belli
bir yasaya uygunluk söz konusu.3 Tüm bu benzerlikler bize önemli bir
şey söylüyor. Bunca farklılık ve çeşitliliğe rağmen daha yakından
baktığımızda aslında her şeyin özünde bir ‘Birlik’ olduğunu görüyoruz.
Bahar aylarında açan bir hindiba çiçeği, evrenin derinliklerinde bir
galaksi ya da beynimizin içinde bir hücre hepsi bu kadar birbirinden
farklı görünürken aslında, özünde hepsi bir birlik taşıyor, hepsi aynı
Musavvir’in bir tasviri. Bu birliği tefekkür etme, inceleme özelliği
ise sadece insana has bir durum.
Nitekim divan şâirlerimizden Dede Sabir Parsa bir beytinde şöyle diyor;
“Sureta insanız amma âlem-i kübrâ biziz
Vâkıf-ı sırr-ı rumûz-ı alleme’l- esmâ biziz”

Görünmez Bir Kayıt Sistemi
MIT’de yütülen bir çalışmada, hastaların tıbbi kayıt verilerini
derileri altında depolamayı hedefleyen özel bir teknoloji
geliştirildi. Bu çalışmada, bir gurup mühendis mikroiğne yamaları ve
özel kuantum boya mikrokürelerinden oluşan bir sistem tasarladı. Deri
altında belli desenler oluşturan bu mikroküreler çıplak gözle
görülemiyor, ancak özel olarak uyarlanmış akıllı telefonlarla tespit
edilebiliyor. Nanokristallerden oluşan bu kuantum boya deseninin deri
altında en az 5 yıl kalması öngörülüyor. Peki, sistem nasıl çalışıyor?
Kuantum boya içeren mikroküreler ve hedef hastalığa karşı geliştirilen
aşı bileşimi, boyutları sadece 1.5 mm olan mikro iğne yamalarına
yükleniyor. Daha sonra ise vücuda yerleştirilen mikro iğneler, vücut
içinde kolayca çözünüp içeriğini deri altına bırakabiliyor. Böylece
bir taraftan kuantum boya içeren mikroküreler deri altında desen
oluştururken, diğer taraftan da hedef hastalığa karşı aşılama yapılmış
oluyor. Deri altına verilen kuantum boya kürecikleri, verilen aşı
tipine özgü desenler oluşturabiliyor. Böylece farklı türde aşılamalar
için farklı kodlamalar yapılabiliyor.
MIT’ de çalışan Prof Dr. Langer: ‘’ Geliştirilen bu görünmez
yaklaşımın; veri depolama, biyoalgılama, ve aşı uygulamaları için yeni
olanaklar oluşturabileceğini’’ belirtiyor.
Araştırmacılar böyle bir teknolojiyi geliştirmelerinin sebebini ise şu
şekilde açıklıyor:‘Başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere, her yıl
aşılama eksikliği yüzünden yaklaşık olarak 1.5 milyon insan ölüyor.
Aşılama ile ilgili yaşanan en büyük sıkıntılardan biri ise altyapının
yetersiz olduğu ülkelerde tıbbi kayıtları saklamanın oldukça zor
olması. Bu nedenle çocuk ve hastaların aşılama programlarını takip
etmek güçleşiyor ve kimin hangi aşıya ihtiyaç duyduğunu tespit etmek
oldukça zor oluyor.’
Eğer bir ülkede teknolojik altyapı yetersiz ve tıbbi kayıtların
depolanmasında sorun varsa bu problemin başka alternatifler üzerinde
çalışılarak çözülmesi de mümkün. Sadece teknolojik altyapının
yetersizliğini gerekçe göstererek böyle bir sistemin geliştirilmesi
akıllara direkt sorunun çözümünden ziyade başka niyetlerin de
olabileceğini getiriyor. Nitekim bugüne kadar teknolojiyi elinde
bulunduranların çözüm kılıfıyla öne sürdükleri bir çok gelişme
bizatihi probleme dönüşmüş durumda Ayrıca, insan üzerinde böyle bir
teknolojinin uygulanması en başında insanın nesneleştirilmesi anlamına
geliyor. İnsan ise bizatihi insan olmakla mükerrem ve özel bir varlık,
tıbbi kayıtların depolanabileceği mekanik bir yapı değil. Batıda,
Ortaçağın sonlarına doğru bilimsel anlayışta yaşanan kırılma
sonucunda, dünyada hâkim olan mekanik doğa anlayışı ile başlayan
süreç, bugün gelinen noktada insanın bizatihi kendisini de mekanik bir
hüviyete büründürecekmiş gibi görünüyor.

Kaynak: 1) https://www.popularmechanics.com/science/a34703841/human-brain-universe-similarities
/ Erişim:21.03.2021 2).https://www.sciencealert.com /
wildly-fun-new-paper-compares-the-human-brain-to-the-structure-of-the-universe,
Erişim:21.03.2021 3)
https://www.bilimkurgukulubu.com/genel/inceleme/insan-beyni-ile-evren-arasindaki-benzerlik-uzerine/,
Erişim:22.03.2021 2) Anne TRAFTON, Storing Medical İnformation Below
The Skin’s Surface,
https://news.mit.edu/2019/storing-vaccine-history-skin-1218 ,
Erişim:18.01.2021

Kaynak: Altınoluk Dergisi Mayıs 2021, Sayı:423, Sayfa:46



--
Hasebi
Av. Hasan Serdar Bilge
Mersin
Twitter: www.twitter.com/hasebiserdar
Facebook: www.facebook.com/hasanserdarbilge


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.