EYVAH EYVAH, BAŞBAKAN İSTİKLAL MARŞI`NI BİLMİYOR!
Eyvah Eyvah: Başbakan İstiklal Marşı`nı Bilmiyor!
Yanılmıyorsam 28 Aralık akşamıydı.
Başbakan`ın, partisinin gençlik kollarınca tertip edilen bir toplantıya katılmasına ilişkin haber vardı televizyonda.
Haberin konusu olan olayı görünce küçük dilimi yuta yazdım!
Zira Sayın Başbakan`ın İstiklal Marşı`nı (ezbere) bilmediğini öğrendim bütün Türkiye ile birlikte.
Konuşmasının sonunda başbakan İstiklal Marşı`nın son kıtasını okumak istediğini belirterek
başladı okumaya:
"Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal,
Dökülen kanlarımın hepsi helal"
Bu mısraları duyunca birden irkildiğimi hissettim!
``Eyvah´´ dedim kendi kendime ``Başbakan İstiklal Marşı`nı yanlış okudu´´
Sonra bu düşüncemi ev halkıyla da paylaştım ve ``Bakın şimdi başbakan muhalefetin eline iyi bir koz verdi. Muhalefet şimdi bu konuyu tenkit edecek&8230;´´
Nitekim dediğim gibi oldu.
MHP`li Oktay Vural, konuyu medya gündemine taşıdı ve ``Eğer Hüseyin Çelik yazıp verdiyse Başbakan`ın İstiklal Marşı`nı yanlış okuması normal. Başbakan öncelikle kılavuzunu değiştirmeli&8230;´´ filan dedi.
Oktay Vural`ın dedikleri bir yana: doğrusu Başbakan beni de şaşırtmıştı o gece.
Nedense ``Başbakanın başına ne geldiyse şu şiir okuma merakı yüzünden geldi´´ diye düşündüm o anda.
Evet, Sayın Başbakan`ın Mehmet Akif`in Arnavut kökenli olduğunu bilmesine karşılık her nedense İstiklal Marşı`nı ezbere bilmediği ortaya çıktı o akşam.
Bu ülkenin üç-beş yaşındaki bazı küçük çocukları bile İstiklal Marşı`nın hem de on kıtasını
ezbere okuyabildikleri halde ve hatta bu ülkede İstiklal Marşı okuma yarışmaları düzenlendiği halde ezber kabiliyeti ve hafızasının son derece güçlü olduğu bilinen başbakanın bu ülkenin milli marşını ezbere bilmemesi önemli bir eksiklik değil elbette.
Ancak yine de çok önemli ve enteresandır.
Çünkü kendisi, Mehmet Akif`i, Arif Nihat Asya`yı ve Necip Fazıl`ı bayraklaştıran bir kültürden gelmektedir.
Başbakan`dan İstiklal Marşı`nın on kıtasını ezbere okuması elbette beklenmemelidir.
Ancak Başbakan, madem konuşmasında İstiklal Marşı`na da yer verecek, o zaman hiç değilse şiirin metnini önündeki kürsüye koysaydı böyle bir müşkül duruma düşmez ve muhalefete tenkit malzemesi vermemiş olurdu.
Sayın Başbakan`ın İstiklal Marşı`nın mısralarını yanlış okuduğunu fark edince başladım ilkokul yıllarımdan kalma ezberle İstiklal Marşı`nı okumaya.
Bahse konu kıtaya gelince hece sayısının 14`ten 15`e çıktığını da fark ettim.
"Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk`a tapan milletimin istiklâl!´´
Anlaşılacağı gibi; Sayın Başbakan ikinci mısradaki "Olsun artık" kelimelerini eksik okumuştu.
Geçmiş yıllarda İstiklal Marşı`nın sözlerini fazla dini temalı bulanların, bu marşın sözlerini değiştirme arayışlarına girdiği, hatta işi Necip Fazıl Kısakürek`e havale ettikleri bile biliniyor.
Bugün ise Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Genel Başkanı D.Mehmet Doğan örneğinde olduğu gibi, bu ülkenin bazı sözüm ona muhafazakâr aydınlarının, İstiklal Marşı`nın bestesinin değiştirilmesini gündeme getirdikleri biliniyor.
Bence bu insanların, sözlerini ve bestesini değiştirmeye kalkışmadan önce, öncelikle İstiklal Marşı`ndaki ruhu yakalamaları gerekmektedir.
Akif`in Arnavut kökenli olduğunu vurgulamanın ise hiç kimseye yararı yoktur.
Esasen o Arnavut kimliğini açıkça reddeden ve İslam kimliği etrafında kenetlenmeyi düşünün bir şahsiyettir.
``Hani milliyetin İslam idi, kavmiyet ne,
Sarılıp dursaydın ya kavmiyetine.
Arnavut ne demek, var mı şeriatte yeri,
Küf olur, başka değil, kavmini sürmek ileri.´´
Diyerek Arnavutluğunu inkâr eden, daha doğrusu Arnavut olduğunu söylemeyi dinden çıkmakla eşdeğer gören bir adamın Arnavut olduğunu özellikle vurgulamanın ne anlamı var?
Anlaşılan Sayın Başbakan, alt kimlikler etrafında mikro milliyetçilik yapmanın, bu ülkeyi bölünmeye doğru götürdüğünün henüz farkında bile değildir.
Ayrıca şurası iyi bilinmelidir ki; Mehmet Akif Ersoy, ne bir Resul, ne bir Nebî ve ne de bir velîdir.
Onun için olur olmadık yerde sanki bir hadisi rivayet ediyormuşçasına Mehmet Akif`ten mısralar okumak son derece yanlıştır.
Bu yanlış da ancak bizim gibi İmam-Hatiplilere ve Diyanetçilere hastır.
Zira bu ülkenin camilerinde okunan hutbelerde bile Akif`ten dizeler okunur durur.
Elbette minberde söylenenlere inandırıcılık katmak ve cemaati coşturmak için.
Şahsen, vaktiyle İslamcı siyasetin temsilcilerinden olan Akif`nin, savunduğu siyaset icabı yazmış olduğu şiirlerin, günümüzde cami minber ve kürsülerinde yegâne doğruymuş gibi okunmasını yanlış buluyorum ben.
&8230;
Bütün okuyucularımın yeni yılı kutlu olsun.
31 Aralık 2010
Ömer Sağlam
|
