Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Nurullah AYDIN - (Ziyaretci) 10.11.2010 11:56:01

EZBER BOZAN SİYASET ANLAYIŞI!

Nurullah AYDIN
10 Kasım 2010

EZBER BOZAN SİYASET ANLAYIŞI!

Çağın özelliği ve tılsımlı sözcüğü değişim ve dönüşüm! Bu iki kavram Sovyetler Birliği`ni çökertmişti. Doğu Bloğu dağılmış Orta Asya Türk devletleri ve Kafkasya halkları bağımsızlıklarına kavuşmuştu.

Değişim geleneği ile Türkiye; ezber bozan icraatları ile ve bu değişimi, değişen dünyada parçalanma sürecine giren bir ülke olma yolunda emin adımlarla kararlığını sürdürmektedir.

Oysa; sürekli değişim içerisindeki dünya`da, Türkiye bu değişeme ayak uydurma, zorluğu çekmiş ve değişim içerisinde ki tek gelişimi yerinde durabilen bir pozisyon ile sağlayabilmişti!

Türkiye; diğer dünya ülkeleri ile kıyaslandığında, coğrafi konum olarak dünyanın can damarlarının geçtiği topraklara sahip bir ülkedir. Stratejik konumu gereği kendi iç sorunlarını çözmede rahat nefes alabilen bir iç politikaya sahip olmamakla beraber, devamlı yaptırımlara maruz kalan bir dış politika içersinde muktedir olmayan iktidarlara sahip olmuştur.

İç Politikada statükonun etkisi, dış politikada değişen güç dengelerini okuyamayanların yönetimdeki atanmışların izlediği politika ile hükümet üyelerinin izlediği politikanın uyumsuzluğu, maalesef çoğu zaman değişen dünyada gerileyen bir Türkiye izlenimi vermiştir. Bu izlenim, Türkiye için zayıf ülkelerin zayıf halkası olarak görülmüştür.

İç politikada, hak ettiğinden fazla güce sahip olanlar, hükümetler üzerinde bu güçlerini göstermeyi ihmal etmemişlerdir. Gerek yargı, gerek iş dünyası ve askeri otorite, hak ettiğinden fazlası sahip olduğu gücü, hükümetler üzerindeki etkileri ile ülkenin gelişimi içerisinde olumsuz yönde kullanmışlar.

Yaratılan, korkak, ürkek, mirasyedi ve yılgın siyaseti profili, bu güce karşı çaresiz bırakılmıştır. Ezber bozan bir Hükümet anlayışı ile iç ve dış politikada değişen dünya siyaseti içerisindeki tabloyu okuyabilen iktidar ne yazık ki oluşmamıştır. Dünyayı ve Türkiye`yi mükemmel bir şekilde okuyacak, akıllı adamlardan adeta akıllı adımlar izleyebilecek herkesin hak ettiği güce sahip olacağı, hak ettiği gücün fazlasının kendine zarar verdiğinin farkına varacak anlayışı ortaya çıkamamıştır.

Değişen dünya`da elbette siyasetin dili de farklıdır. Türkiye; AKP iktidar döneminde, bu değişimi en hızlı görüp, tabloyu okuyabilen ve tüm Dünya Ülkelerin önce bu değişimi uygulayan bir ülkenin iktidarı olamamıştır. Türkiye imajını gelişen ülkelerin güçlü halkası Türkiye yerine, zayıf ülkelerin zayıf halkası olarak değiştirmiştir.

Oysa değişen dünya siyasetinin dili, Türkiye Merkezli ve odaklı olup, Türkiyesiz bir değişim adımın atılamayacağı anlayışı değişen, dünya siyasetinin adeta ön koşu gördüğü bir koşul haline gelmiştir.

Türkiye`de değişen siyasetin dili ise dünya`da değişimin hızı ile orantılı olarak, dünya`daki değişimi belirler bir pozisyona kavuşamamıştır. Değişen Türkiye`deki siyasetin yeni dilini anlamak bir anlamda Değişen Dünyadaki Siyasetin dilini anlamaktır.

AKP dünyayı tersinden okuyor. İşbirlikçi dışarıdan hazırlanan planlara göre ülkeyi yönetmeyi yönetme gördü ve uyguladı. Halk yığınlarını ise istismarda din ögesini olabildiğince kullanıyor, istismar ediyor. Din, iman, biat algısı ile bu değişimi gelişim ile kendini bütünleştirebiliyor.

İç Politikada statüko`nun egemenliği halkla bütünleşmesinde her zaman engel olagelmiştir. Dış Politikada ise dünya siyasetini belirleyen, ekonomik gücün yaptırımları sürmüştür.

Ezber bozan siyaset anlayışı bu nedenle iktidar olamamaktadır. Yapılan reformlar dış ve iç odakların istemine göre onların yararına yapılagelmektedir..

Türkiye her zaman yönetimdeki muktedirlik, gizli odakların elindedir. Her dönem iktidarları ise yaratılan, ürkek, korkak, yılgın, mirasyedi siyasetçi profillerinin ve mensubu oldukları partinin genel başkanıdır. Ülkemizin en çileli ve sancılı kavramı olan demokrasi ise bu süreç de sadece arada, bir söz Millet de olsun o da, beş yıldan beş yıla bir defaya Statükonun tercih ettiği partiye vermek ve o koşul ile millette olsun anlayışı içerisinde olmuştur.

Ülkenin toplumsal tüm değerleri alt üst edilirken; İslam`ı, Arapçılık gibi algılayan, çağdaşlığı batıcılık gibi algılayan, Türk Kültür ve değerlerini göz ardı eden zihniyetle, geleceğe umutla bakılabilir mi?

Günün Sözü: Her insanda akıl vardır ancak birinin ki diğerinden daha hızlı çalışır.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.