Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 9.11.2014 20:36:38

FETRET DEVRİ

Mustafa Mete İSLAMOĞLU
YAZIYOR

OSMANLI ve BU GÜNÜN TÜRKİYESİ
``FETRET DEVRİ´´
Türkiye`nin 25 yıldan beri açık, gizli, üstü örtülü, kefenli, kefensiz sürüklendiği batağın; tarihteki tıpa tıp aynısı bir dönemi bize tekrar yaşatanlar utansın. Bu yazıyı okurken günümüzdeki siyaset sahnesinde rol yapanların hepsini sülale boyu düşünün. Bizde olanların ikiz kardeşi bir benzeri tarihin karanlıklarına gömüldü. Ve neler olmadı ki!
Fetret Devri, Bunalım Devri veya Fasıla-i Saltanat, Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bayezid`in beş oğlundan dördü arasındaki taht kavgaları nedeniyle 1402`den 1413`e kadar süren kargaşa dönemidir. Bu süreç Yıldırım Bayezid`in 1402`de Ankara Savaşı`nda, Timur İmparatorluğu`nun kurucusu Timur`a yenilip esir düşmesi sonucu ortaya çıkan bunalımlı dönemdir. Yani; günümüzdeki iktidar, muhalefet kavgalarının ahlaksız çekişmelerin aynısı.
Fetret, "iki olay arasında geçen süre" anlamına gelen Arapça kökenli bir sözcüktür. Benzer şekilde fasıla da "aralık" anlamına gelen Arapça kökenli bir sözcüktür.
İsa Çelebi önce Balıkesir (Karesi) civarında yerleşti. Timur ordusunun şehri ele geçirip talanından sonra Bursa`da Timur`un beratı ile emir olarak hükûmet süren kardeşi Musa Çelebi ile mücadeleye başladı. Önceki çatışmalarda Musa Çelebi üstün geldi ise de sonra Balıkesir civarında yapılan bir çarpışmada İsa Çelebi galip geldi ve Musa Çelebi Germiyan (Kütahya)`ya kaçtı. İsa Çelebi Bursa`da Timur`dan beratlı emir olarak hüküm sürmeye başladı.
1403`te Amasya`da bulunan kardeşi Mehmet Çelebi, Yıldırım Beyazid`in meşhur komutanlarindan olan Subaşı Eyne Bey`in tavsiyesi ile, İsa Çelebi`ye bir mektup gönderek Anadolu topraklarının ikisi arasında bölüşülmesini önerdi. Bu öneri İsa Çelebi tarafından kendisinin "ulu karındaş" olduğu ve bu nedenle hükümdarın kendisi olması gerektiği gerekçesiyle reddedildi. Mehmet Çelebi bunun uzerine Amasya`dan askeri ile Bursa üzerine yürüdü. İki kardeş orduları Ulubat`ta savaşa giriştiler ve bu muharebeyi İsa Çelebi kaybetti.
Ulubat Savaşı`ndan sonra İsa Çelebi önce Yalova`ya, oradan da İstanbul`a gitti. İmparator II. Manuel Palaiologos Avrupa`da bulunmaktaydı ve onun taht naibi olan VII. Yannis Palaiologos Emir Süleyman ile 1403 başında Bizans için çok elverişli yeni bir anlaşmayı imzalamıştı. Edirne`de bulunan Emir Süleyman`ın, İmparator`dan İsa`yi istemesi üzerine, bu antlaşma gereği olarak İsa Çelebi Edirne`ye gönderildi. Kendisine en büyük rakip olarak Mehmet Çelebi`yi gören Emir Süleyman kardeşi İsa Çelebi`ye bir kuvvetli ordu vererek Anadolu`ya geçirtti. İsa Bey bu ordu ile Çelebi Mehmet idaresinde bulunan Bursa önlerine geldi. Bursa halkı Mehmet Çelebi`nin idaresinden hoşnuttular ve İsa Çelebi`nin şehirlerini eline geçirmesini önlemek için şehirde yangın çıkarttılar. Diğer kaynaklar ise yangının Bursa`yı ele geçirmeyi başaramıyacağını anlayan İsa Çelebi taraftarları tarafından çıkarıldığını yazarlar. İsa Çelebi güçleri ile Mehmet Çelebi güçleri arasındaki Bursa önündeki savaşta İsa Çelebi tekrar yenildi ve kaçmaya mecbur kaldı.
İsa Çelebi bu sefer Candar oğlu İsfandiyar Bey`e sığındı. Beyliklerini Timur yolu ile tekrar eline geçiren Aydınoğlu Cüneyt Bey, Saruhan Beyi Hızırşah Bey ve Menteşe Beyi İlyas Bey`in ve Candar oğlunun sağladığı askerlerle İsa Çelebi 1404-1405 arasında üç kez daha Bursa`da bulunan kardeşi Mehmet Çelebi`ye hücuma geçti ve her seferinde yenilip geri çekildi.
En son denemesinde Karamanoğlu`na iltica etti. Karamanoğlu Anadolu`da çok güçlenmiş olan Mehmet Çelebi aleyhtarı harekete geçmemeyi tercih etti ve Mehmet Çelebi ile anlaşıp İsa Çelebi`yi ülkesinin sınırları dışına attı.
İsa Çelebi bir süre atalarının yurdu olan Sultanönü`ne gelip burada saklandı. 1406`da İsa Çelebi Eskişehir`de bir hamamda iken Mehmet Çelebi adamlarının bir baskınına uğradı. Bunlar tarafından yakalanıp boğularak öldürüldü. Cesedi, Bursa`da Murad Hüdavendigâr türbesi yanına gömüldü.
Böylece 1406`da Osmanlı Devleti Mehmet Çelebi Anadolu`da ve Emir Süleyman Avrupa`da hükümdarlar olarak fiilen ikiye bölünmüş oldu.
1402`de Ankara Savaşı`nda Osmanlı ordusunun sol kanadı komutanı olan Süleyman Çelebi yenilgiden sonra Yıldırım Beyazid`in veziriazamı olan Çandarlı Ali Paşa ile birlikte Timur birliklerinin yakın kovalaması altında Rumeli`ye doğru kaçmaya başladılar. Timur birlikleri Bursa`ya Süleyman Çelebi oradan ayrıldıktan hemen sonra girip şehri yakıp yıkıp talan ettiler.
Süleyman Çelebi Ağustos 1402`de Gelibolu`ya geldi. Venedik ve Geneviz gemileri onu ve askerlerini Rumeli yakasına taşıdılar. Yabancıların bu fena inancı Timur`un çok kızmasına neden oldu ve belki de Timur`un başlarında Tatar ordularının ta İzmir`e gidip Anadolu da önemli bir Hristiyan kalesi ve deniz üssü olan İzmir`i kuşatıp bütün Hristiyan savunucularının öldürülüp kesik başlarından piramidler yapılmasına bir neden oldu.
Süleyman Çelebi Rumeli`deki Osmanlı bölgelerine hakim olmak için Bizans desteğini almak üzere o zaman Avrupa`da bulunan Bizans İmparatoru II. Manuel Palaiologos yerine taht naipliği yapan VII. Yannis Palaiologos ile müzakerelere girişti. Yıl sonunda müzakereler sona erip 1403 başında şahsen Emir Süleyman ile Bizans taht naibi, Venedik, Genova, Rodos San Jean Şövalyeleri, Sırp Despotu Stefan Lazeraviç ve Latin Naksos Dükü arasında bir barış anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre Bizans Osmanlılara vasal olmaktan çıkacak ve yıllık tazminat ödemeyi dururacak ve buna karşılık Süleyman Çelebi hükümdarlığı Bizans`ın üst egemenliğini kabul edecekti. İyi niyetini göstermek için Süleyman Çelebi Bizans`a Ege kıyılarında Selanik ve civarını, Aynaroz (Athos) yarımadasını, bazı Ege adalarını ve Karadeniz kıyılarında Boğaz`a girişten ta Nişabur`a kadar (hatta Varna`ya) araziyi geri verecekti. İtalyan denizci şehirlerine Osmanlı ülkelerinde daha fazla ticari imtiyazlar sağlanacaktı. Osmanlılar ellerindeki bütün Bizans ve diğer imzalayıcı ülke esirlerini geri teslim edilecekti. Osmanlı gemileri Çanakkale ve İstanbul boğazlarına Bizans`dan izin almadan girmeyeceklerdi. Buna karşılık anlaşmayı imzalayan bütün ülkeler Süleyman Çelebi`yi başkenti Edirne`de bulunan Osmanlı Devletinin hükümdarı olarak kabul edeceklerdi. Bu haberi Avrupa`da Venedik`te alan II. Manuel Palaiologos hemen İstanbul`a geri döndü ve kendi imzasını atarak bu anlaşmayı kabul etti.
1402`de Edirne`de tahta oturan Süleyman Çelebi başveziri Çandarlı Ali Paşa aracılığı ile sivil ve asker kadroların ve 1403 başındaki barış anlaşmasından sonra komşu ülkelerin desteğini almış meşru hükümdar olmuştu. Süleyman Çelebi bundan sonra Edirne`de sarayda içki alemleri ile iyi vakit geçirmeye kendini terk etti. Bu sırada Sırp despotluğunda Stefan Lazaroviç ile Jorg Brankoviç arasında çıkan mücadeleden faydalanarak Sırbistan üzerindeki gücünü artırdı. Fakat Anadolu`yu alıp eski Osmanli Devletini yenileme idealinden hiç vazgeçmedi. Bu nedenle 1403`te kendine sığınan kardeşi İsa Çelebi`ye büyük bir ordu vererek onu Anadolu`ya gönderdi. Ama İsa Çelebi başarılı olamadı.
1406`da Mehmet Çelebi İsa Çelebi`yi elimine edince, Süleyman Çelebi Anadolu`yu ele geçirme emeline daha kuvvetle sarıldı ve kuvvetlerini toplayıp Anadolu yakasına geçti. Mehmet Çelebi orada bulunmazken Bursa`ya hücum edip şehri eline geçirdi. Kardeşine karşı koyamıyacağını anlayan Mehmet Çelebi Amasya`ya çekildi. Başvezir Çandarlı Ali Paşa`nin başarılıi bir manevrasıyla Ankara`yı aldı ve kardeşinin geride bıraktığı yerleşkeleri talan etti. Bu sefer de Rumeli ve Anadolu`nun hükümdarı olarak Bursa`da "iyş-ü-nuş"a kendini verdi. Bunu fırsat bilen Mehmet Çelebi yeniden Bursa üzerine yürüdü. İki ordu Yenişehir ovasında karşı karşıya geldiler. Fakat Süleyman Çelebi`nin başveziri Çandarlı Ali Paşa çeşitli manevralarla Mehmet Çelebi ordusunun danışmanlarını kandırıp ordunun savaşa girmeden dağılmasına neden oldu. Mehmet Çelebi bu sefer ordusuz olarak tekrar Amasya`ya kaçmak zorunda kaldı.
Süleyman Çelebi Bursa`da içki ve eğlenceye devama başladı. 1406`da tekrar başını kaldırıp Timur`un Karamanoğlulara vermiş olduğu Sivrihisar kalesini eline geçirdi. Akıncıları Karaman ülkesine hücuma geçtiler. Aydınoğlu Cüneyd Bey ve Menteşeoğlu İlyas Bey Süleyman Çelebi`nin üst egemenliğini tanımak zorunda kaldılar.
1406`da Süleyman Çelebi`nin bu başarısının mimarı olan ve I. Murad dönemi sonundan beri 20 yıldır başvezirlik yapmış olan Çandarlı Ali Paşa öldü. Bu deneyimli devlet adamının ölümü Süleyman Çelebi için bir güç doruğu oldu ve bundan sonra Emir Süleyman gücünün çöküşü başladı. Buna bir neden Süleyman Çelebi`nin Anadolu`ya önem verip Rumeli`de bulunan gazi akıncı ve göçmen Türkmenlerin taht üzerindeki etkili güclerini azaltması olmuştu.
1409`da Mehmet Çelebi yeni bir strateji uygulamaya koyuldu. Buna göre kardeşi Musa Çelebi ile anlaşarak onu Rumeli`ye Eflak üzerinden gönderecekti ve o Süleyman Çelebi`yi Rumeli`de oyalayıp hatta mağlup ederken Mehmet Çelebi Anadolu`yu ve Bursa`yı ele geçirecekti.
Süleyman Çelebi, kardeşi Musa Çelebi`nin Eflak`a gidip orada bir ordu toplama haberini Ayasoluk`ta bulunmakta iken öğrendi. Yanına İzmiroğlu Cüneyd Bey`i alıp Bizans desteğini sağlayıp hemen hızla Rumeli`ye geçti ve Edirne`ye gitti. Musa Çelebi`nin hücumlarına karşı durabilmek için, olabilecek anlaşmazlıklar, Trakya`nın emniyeti Boğazlardan rahat geçişi sağlamak amacıyla o sonbahar Emir Süleyman İstanbul`a gitti. Görüşmelerde Bizans İmparatoru II. Manuel`e "sevgili baba" diyerek hitap ederek Musa`nın hucümlarına Bizans desteği olmadan karşı koyamıyacağını bildirdi. Musa Çelebi`nin Bizans`a karşı çok daha sert bir politika güdeceğini bilen ve Yıldırım`in İstanbul kuşatmaları hâlâ aklında olan İmparator II. Manuel ile Süleyman Çelebi bir destekleme anlaşması imzaladılar. Bizans`a iyi niyetini açığa koymak için Emir Süleyman genç erkek kardeşi Kasım`ı ve kız kardeşi Fatıma`yı Bizans`a rehin olarak verdi ve Epir Despotu Teodor`un gayri-meşru kızı ve İmparator`un yeğeni olan bir genç kızı da kendi karısı olarak aldi. Hemen ardından Karamanoğulları ile de barış anlaşması yaptı.
Bu stratejisinin birinci aşamasında başarılı olan Mehmet Çelebi ise hemen Bursa`ya girip Anadolu yönetimini eline aldı. 1410`da Musa Çelebi Eflak Voyvodası`nın kızı ile evlenip Eflak, Bulgar ve Sırp desteği ile Rumeli sınır boylarında yerleşmiş Türkmenlerden bir ordu toplamayı başardı. O yıl Edirne ile Eyüp (Kosmidion) arasındaki arazide Süleyman Çelebi ile Musa Çelebi orduları arasında arka arkaya bir sıra çarpışmalar ve baskınlar ile savaş başladı. Haziran ve Temmuz 1410`daki ilk çatışmalarda Süleyman Çelebi üstün gelmekle beraber, kendisi pek o kadar savaşcı bir kişi değil Süleyman Çelebi Edirne sarayına çekilip tekrar içki ve eğlenceye daldı. Etrafındakiler bu durumdan, özellikle Hristiyanlara karşı çok iyi davranması ve vaktini içki ve eğlenceye vermesinden, hoşnut değillerdi ve önemli önemsiz birçok taraftarı Süleyman Çelebi yanından ayrıldı.
En sonunda 17 Şubat 1411`de bir kış havası altında Musa Çelebi Edirne`yi bastı ve demoralize olmuş olan Süleyman Çelebi taraftarları buna karşı koyamadı. Süleyman Çelebi o sırada sarhoş ve bir hamam aleminde bulunmaktaydı. Kendisine kardeşinin baskınından haber getiren yandaşlarını çok sinirli bir şekilde kovmaktaydı ve hatta ceza olarak bazılarının sakal ve bıyıklarını tıraş ettirdi. Sonunda aklı başına gelip gece karanlığında yanında çok az sayıda adamıyla İstanbul`a doğru kaçmaya koyuldu. Döğenciler köyüne geldiği zaman kılavuzu ihanet edip köylülere onun kimliğini bildirip onları kışkırttı ve köylüler de sırf Musa Çelebi`den bahşiş alabilmek gayesiyle Süleyman Çelebi`yi öldürdükleri rivayet edilir. Musa Çelebi Ankara Savaşı`nda Timur`a tutsak düşen babasının yanında esir olarak kaldı. Bazı kaynaklara göre, Yıldırım esarette 1403`de ölünce cenazesi Timur`un emri ile Musa Çelebi eşliğiyle Bursa`ya gönderildi.
Bursa Timur ve ordusunun işgaline uğramış, talan edilmişti. Musa Çelebi Timur`dan beratlı olan bir emir olarak Bursa`da hükûmet etmeye başladı. Aynı yıl İsa Çelebi Karesi cıvarlarına gelip Musa`yı tehdide başlayınca, Musa Çelebi ona karşı bir sıra başarılı hücumda bulundu ama onu ortadan kaldıramadı. Balıkesir civarındaki en son çarpışmada Musa Çelebi yenildi. Önce Germiyan`a kaçtı ve oradan da Karamanoğlu Mehmet Bey`e sığındı.
Musa Çelebi 1409`da sonradan Bursa`yı eline geçirmiş ama bu şehri Süleyman Çelebi`ye kaptırıp Amasya`ya çekilmiş olan kardeşi Mehmet Çelebi`den bir mektup aldı. Süleyman Çelebi`yi ortadan kaldırmak üzere bir strateji bulup üzerinde anlaşmak üzere iki kardeş Kırşehir civarında, Cemele Kalesinde buluştular. Kabul ettikleri plana göre Musa Çelebi Rumeli`ye, Eflak`a geçecek; civardan topladığı askerlerle Edirne üzerine yürüyecekti. Mehmet Çelebi ise, bunu önlemek için Süleyman Çelebi`ce boş bırakılan Bursa`ya hücum edecekti. Yani Mehmet Çelebi ve Musa Çelebi Osmanlı devletini ikiye bölmeyi, Musa Çelebi`nin Edirne`de Osmanlı Rumeli toprakları sultanı olmasını, ve Mehmet Çelebi`nin ise Bursa`da Osmanlı Anadolu toprakları Sultanı olmasını kabul ettiler.
Musa Çelebi bir gemi ile Sinop`tan Eflak`a geçti. Eflak voyvodası olan Mirce`nin kızı ile evlendi. Mirce`nin sağladığı çok sayıda Eflak askerleri ile Türkmenlerden oluşan yeni bir ordu kurdu. Bunu haber alan Süleyman Çelebi Bursa`dan hemen Bizans desteği için Konstantinopolis`e ve oradan da Edirne`ye geçti. Amasya`dan yürüyen Çelebi Mehmet de Bursa`yı eline geçirdi. Musa Çelebi yeni topladığı ordusu ile 1410`da Balkanlardan güneye indi; Bizans`tan askerî destekli Süleyman Çelebi ordusuna karşı Edirne ile Kosmidion (Eyüp) arasındaki bölgede bir dizi baskın ve ufak çarpışmalar başlattı.
Musa Çelebi ordusuyla en son olarak 17 Şubat 1411`de bir soğuk kış gecesi, Süleyman bir hamamda içki alemindeyken, Edirne`yi bastı. Süleyman Çelebi taraftarları ve ordusu moral yitirmiş ve bir kısmı ayrılmıştı. Diğerleri ise onu savunmaktan kaçındılar. Süleyman durumu bildirenlere önce inanmayıp onlara hakaret etti; ama sonunda durumunun vehametini anlayınca geceleyin yanında çok az sayıda adamıyla Edirne`den kaçtı. Ama Döğenciler köyüne gelince tanındı ve köylüler Süleyman`ı öldürüp kesik başını Edirne`ye, Musa Çelebi`ye gönderdiler.
Böylece Musa Çelebi 1410`da Edirne`de tahta geçti. Osmanlı Devleti Çelebi Mehmet Anadolu`da ve Musa Çelebi Avrupa`da hükümdar olarak ikiye bölünmüş oldu. Rumeli yakasında Edirne`de hükûmet sürmeye başlayan Musa Çelebi, Süleyman Çelebi`den daha etkin politikalar uygulamaya başladı. Önce sınır gazilerinin isteklerini karşılayarak Köprülü ve Provadı kalelerini Nobirda gümüş madenleri merkezini eline geçirdi. Mihaloğlu ve akıncıları Makedonya`nın içlerine akınlar yaptı.
Bizans Imparatoru ile Süleyman Çelebi`nin yaptığı anlaşma feshedildi. Bununla birlikte Süleyman Çelebi`nin Bizans`a terk etmiş olduğu arazileri geri istedi ve bu isteğinin rededilmesi ve gerçekte Süleyman Çelebi`ye verdiği destek dolayısıyla II. Manuel`i cezalandırmak gerektiğini düşündü. Bizans`ın eline geçmiş olan bölgeleri Musa Çelebi tekrar aldı. Ama Musa Çelebi`nin uyguladığı esas 1412`de yeni bir Konstantinopolis kuşatması başlatması oldu. Musa Çelebi`nin ufak deniz gücünün yenilgiye uğratılması ve Konstantinopolis kara surlarının aşılmaz olarak görülmesine rağmen Musa Çelebi karadan kuşatmaya devamda ısrar etti. 1411`de Bizans İmparatoru İstanbul`da rehin olarak tutulan Süleyman Çelebi`nin oğlu Orhan Çelebi`yi serbest bıraktı. Orhan Çelebi kendine asker toplayarak Selanik`te isyan çıkarttı. Fakat Musa Konstantinopolis kuşatmasını bırakmadan bu isyan bastırıldı. Bu birlikler sonra da Bizans`a ait olan Teselya bölgesine akınlar yaptılar.
Musa Çelebi`nin haşin tabiatı ve kendini taraftarlarından ayrı tutması onların gücenmelerine yol açtı. Örneğin Eski Saray etrafına yaptırdığı yüksek surlar kendi şahsi güvenliği için uygun gelmekle beraber; kendini halktan ve taraftarlarından ayırmasını sembolize etmekteydi. Balkanlarda bulunan Gazi akıncıların kazanmış oldukları güç, ganimet ve onlara verilen tımarları imtiyazlar olarak görerek onları azaltmaya koyulup sınırlardaki gazi emirleri gücendirdi. Şeyhülislam olarak atadığı Şeyh Bedreddin`in fikirleri ile, hem medreseli Sûnnileri hem de ülkenin zengin ileri gelenlerini kızdırdı. Devletinin idaresini elinde tutan Çandarlı vezirleri Bizans`la ve Anadolu`da bulan Mehmet Çelebi ile gizli müzakerelere giriştiler.
Bizans İmparatoru 1412 başlarında Bursa`ya bir gizli elçi gönderdi ve Mehmet Çelebi`yi İstanbul`a davet etti. Onu 3 gün süren şaşaalı bir ağırlama töreni ile Musa Çelebi`ye karşı savaşa ikna etti. Bizanslılar Mehmet Çelebi ordusunu Boğaz üzerinden Rumeli`ye geçirdiler ve Ekim 1412`de iki kardeş İnceğiz Muharebesi`ne giriştiler. Bu muharebede Musa Çelebi galip geldi. Mehmet Çelebi yaralandı. İstanbul`a, sonra da Bursa`ya çekildi. Mehmet Çelebi bundan yılmadı. O yılın sonlarında yeni bir ordu ile gelip Boğazı geçti ve Bizans ve Sırp askeri takviyeleriyle Musa Çelebi üzerine yürüdü. Bir seri çatışmalar yapıldı ve bu ikinci seferki çatışmalarda da Musa Çelebi galip gelip kardeşini Bursa`ya geri püskürttü. 15 Haziran 1413`de Mehmet Çelebi yeni bir orduyla Karadeniz üzerinden Trakya`ya asker çıkardı. Musa Çelebi`nin askerleri bu sıralarda iyice moral yitirmiş ve ümera da Musa Çelebi`ye yüz çevirmişti. Bu sefer iki kardeş ordusu Vize Muharebesi`ne giriştiler. Bu sefer Musa Çelebi mağlup oldu ve muharebe meydanından kaçtı. Ama Edirne`ye gitmedi. Mehmet Çelebi bir süre, Musa Çelebi`yi yakalamak için Trakya`da uğraşı verdi. 5 Temmuz 1413`te Musa Çelebi küçük bir ordusu ile Sofya yakınlarında, Samkov civarında bulunan Çamurlu Derbendi`nde kıstırıldı; büyük bir direniş gösterdi; ağır yaralandı; kaçmaya çalışırken bir çeltik arığına düştü. Mehmet Çelebi askerleri Musa Çelebi`yi burada yakalayıp, hemen boğup öldürdüler. Musa Çelebi`nin cenazesi Bursa`ya gönderilerek kardeşleri İsa Çelebi ve Emir Süleyman yanında Yıldırım`ın türbesine gömüldü. Böylece Osmanlı Devleti`nin ikiye bölünüp, tek devlet olarak ileride yaşamasını tehdit eden, çok büyük tehlikeli bir dönem olan Fetret Devri`nin son safhası sona ermiş oldu.
TÜRKİYENİN İÇİNE DÜŞÜRÜLDÜĞÜ, GÜNÜMÜZDE`Kİ ``FETRET DEVRİ´´
Şimdi Türkiye aynı bu duruma getirildi ve Kürdistan hayalleri peşinde koşanlar yıllarca bu vatanın evlatlarını katlettiler yuvalar yıktılar yaşadıklar vatana hainliklerin binlercesini yaptılar. Osmanli tarihinde, kardeşlerin saltanat mücadelesi verdikleri ve 1413 yılına kadar devam eden karışıklıklar dönemi"Fetret Devri", Timur`un uyguladığı bir siyasetin sonucu olarak ortaya çıktı. Şimdilerde ise AKP nin uyguladığı siyaset devrindeki ``FETRET´´ İ YAŞAYAN Türkiye`nin karanlık geleceğinden uyutulmaya alıştırılmış milletin seyredişi, karanlık geleceğe omuz vermek değil de nedir?
Timur`un, Anadolu`da uyguladığı bu parçalama politikası sonucunda Osmanlı ülkesi şehzadeler arasında taksim edilmiş, on bir sene süren ve tarihlerde Osmanlı Devleti`nin parçalanmasından dolayi "Saltanatta Ara" denilen ve kanli hadiselerle dolu bir devrin açılmasına, fetihlerin durmasına, İstanbul İmparatoru`nun türlü entrikalarla bu durumu körüklemesine sebep olmustu. Hatta bazı Avrupa`lılar, yeni bir Haçlı Seferi düzenledikleri takdirde Osmanlılar`ı Avrupa`dan atmayı düşünüyorlardı.
Yani; günümüzdeki Kürt Türk fitnesindeki olayların aynısıydı. Bundan sonrasını sizler toplayın- çıkartın- çarpın- bölün sağlamasını yapın ve siyasetteki çirkinlikleri, dalaşmaları, vatansızlığın ne olduğunu hele bir düşünün bakalım neler hissedebileceksiniz.
EĞER CİDDİ DÜŞÜNME YETENEĞİNİZ KALMIŞ SA&8230;
Sen kendine vatan ara denildiğinde ne yapacaksın? Ortadoğu oyunları yüzünden Türkiye`ye kaçanları düşünün olur mu? Türkiye`dekilerin kaçacak hiçbir yeri yok. Çünkü dünya Türk` e düşman. Sen hiçbir yere sığamazsın.
09- Kasım &8211; 2014
Günlerden ``Alanya´´
( m.meteislamoglu@hotmail.com )


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.