Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer Sağlam - (Ziyaretci) 22.06.2010 12:14:50

FİLİSİTİN ŞEHİDİ BİR DEDENİN TORUNUNDAN AÇIK MEKTUP(2)

Bana kalırsa siz, hem ABD`de Yahudi lobisi tarafından verilen ``Üstün Cesaret Madalyası´´nı, hem de Faysal Vakfı tarafından verilen ``İslam`a Hizmet Ödülü´´nü derhal sahiplerine iade edin. Nelson Mandela bile kendisine verilen ``Atatürk Barış Ödülü´´nü reddettikten sonra şahsen, aynı erdemi benim başbakanım da gösterir diye düşünüyorum. Hem ``İki karpuz bir koltuğa sığmaz´´ diyeceksiniz, hem de birbirine düşman iki blok tarafından verilmiş iki ayrı ödülü bir koltuğa sığdırmaya çalışacaksınız! Doğrusu ortada tezat ve oldukça maharet gerektiren bir durum bulunuyor&8230;



Öte yandan tekrar ediyorum ki; lütfen Hamas`ın ve Hizbullah`ın gazına gelmeyiniz. Bakın vaktiyle bu adamların dedelerinin vermiş olduğu gazla neler yapmışız ve sonucunda neler görmüşüz (Falih Rıfkı`dan dinleyelim):



``Gür sakalları baharat kokan Dürzîler, saçları örgülü Yahûdîler, elleri meşinleşmiş Urban ve entarili Araplar, hepsi, Türk Ordusu Kanala doğru giderken, dar Suriye ve Filistin kıtasında iki safa ayrılmış:

-Geç yiğidim, geç! diyordu.

&8230;Şam`dan kalkan tren, Medine`ye üç gün üç gecede gider. Medine`yi bile bırakmıyorduk. Medine`siz Türkiye? Bu emperyalizmin intiharı demekti. Ne Medine`si? Bir gün aşağı geçecek bir kıtayı selamlamağa inmiştik. Tren varken, Adana`dan beri yayan yürümekte idiler. Üç bin kadar zayıf, soluk ve üstü başı yıpranmış Türk çocuğu, yorgun argın önümüzden geçtiler. Biliyor musunuz, nereye gidiyorlardı? Aden`e!´´ (3).



Sonunda ne mi oldu Sayın Başbakanım?

Sonunda Suriye de elimizden çıktı, Irak da elimizden çıktı, Filistin ve Yemen de elimizden çıktı. Hatta hatta ``Asla terk edemeyiz´´ ve ``Biz sensiz yapamayız´´ dediğimiz, kutsal Mekke-Medine de dahil olmak üzere tekmil Hicaz ve Arabistan da elimizden çıktı. Şimdi Dış İşleri Bakanınız Ahmet Davutoğlu çıkmış ``Bir gün Mescid-i Aksa`da namaz kılacağız´´(4) sayıklamalarında bulunuyor. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu, asli yurdumuz ve anavatanımız olan Anadolu`nun büsbütün elimizden çıkması demektir. Lütfen herkes aklını başına alsın. İlk atandığı günlerde gayet aklı başında söylemlerde bulunan Sayın Davutoğlu`nu gerçekten de geleceği parlak ve vizyon sahibi bir insan olarak görmüştük. Ancak geldiğimiz noktada keşke ``Stratejik Derinlik´´ isimli kitabı yazmasaydı ve ``Keşke yazmış olduğu bu kitapta bulunan uçuk-kaçık öngörülerini ülkenin dış politikasının rehberi haline getirmeye çalışmasaydı&8230;´´ diyoruz.

&8230;

Sayın Başbakanım,

Şunu bilin ki; ne Mehmet Akif Ersoy bir peygamberdir, ne de onun sözleri birer hadis metnidir. Onun için ikide bir konuştuğunuz sözlere kuvvet ve inandırıcılık katmak için Mehmet Akif`ten şiirler okumanıza gerek yoktur. Hele hele peşinizden sürüklediğiniz kitleleri Arap dünyasına yönelik politikalarınızın doğruluğuna inandırmak için okuduğunuz söylenen(5) şu Mehmet Akif mısraları tam bir saçmalıktır. Neymiş efendim:



``Türk Arabsız yaşamaz. Kim ki &8216;yaşar` der, delidir!
Arabın, Türk ise hem sağ gözü, hem sağ elidir.´´



Hayır, hiç kimse Türk Milleti`ni Arapların eli-ayağı, gözü ve kulağı yapamaz. Türkler ne Arapların hizmetkârıdır, ne de başka bir milletin. Türk Milleti`ni başka milletlere pazarlayıp, peşkeş çekmeye hiç kimsenin hakkı ve hukuku yoktur. Dolayısıyla Şair Mehmet Akif, bu konuda büyük yanılgı içindedir ve vakti zamanında Arapları tavlamak için ve özellikle savunduğu ``İslamcılık´´ siyaseti uğruna öylesine söylenmiş ve haddini aşan sözlerdir. İşin en ilginç yanı ise bu sözü söyleyen Mehmet Akif`in aslında Arnavut kökenli bir Türk vatandaşı oluşudur. Ayrıca, Mehmet Akif`in bu dizeleri, siyaset icabı ve öylesine söylediği o kadar aşikârdır ki; bahse konu dizeleri yazdığı tarihten(1913) sadece iki yıl sonra (1915) yazmış olduğu ``Çanakkale Şehitlerine´´ isimli şiirinde, ``Bedr`in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi´´ diyerek, Çanakkale`de savaşan Türk askerini Bedir`de savaşan Hz. Peygamber`in askerleri ile denk tutmaktadır. Ayrıca 1918 yılında yazmış olduğu ``Şark´´ isimli şiirinde Arapları şu mısralarla tasvir etmiştir Akif:



``Düşünmez başlar, aldırmaz yürekler, paslı vicdanlar;
Tegallübler, esâretler; tehakkümler,mezelletler;
Riyâlar; türlü iğrenç iptilâlar, türlü illetler;
...´´



İşin en ilginç yanlarından birisi de başbakan olarak sizin, aynı Mehmet Akif`in ``Bedrin Aslanları´´ seviyesinde ``Şanlı´´ olarak tasvir ettiği kahraman bir milleti, yine aynı Akif`in, ``düşüncesizlik, vurdumduymazlık, vicdansızlık, zilleti ve esarete alışmışlık, riyakârlık ve ilkellik gibi bir sürü illete bulanmış bir millete göz-kulak ve el-ayak yapmaya çalışmanızdır. Üstelik Türk milletini el-ayak ve göz-kulak yapmaya çalıştığınız o millet, Kur`an`ın birçok ayetinde yerilmiş, adeta yerden yere vurulmuştur. Dolayısıyla Sayın Başbakan, Türk Milleti hakkındaki bu onur kırıcı düşüncenizi, lütfen bir an önce kafanızdan söküp atınız&8230;



&8230;

Sayın Başbakanım,

Biliyorum ki; başınıza ne geldiyse bu şiir okuma sevdasından geldi. Ancak siz şu anda ne bir İmam-Hatip öğrencisisiniz, ne de konuştuğunuz kürsüler İmam-Hatip Lisesi Tatbikat Camii Minberi veya MTTB`nin konferans kürsüsüdür. Bizler de öğrencilik yıllarında okuduğunuz Mehmet Akif ve Necip Fazıl şiirleriyle coşturduğunuz Akıncı Gençlik hiç değiliz. Bu itibarla; İmam-Hatip öğrenciliği yıllarınızdan kalma bir alışkanlıkla öyle ulu orta şiir okumanıza ve İmam-Hatipli ağzıyla vaaz vermenize gerek yoktur. Ayrıca dini bütün bir Müslüman olarak siz de bilirsiniz ki; Hz. Peygamber`in ``Bütün şairler yalancıdır´´ şeklinde bir hadisi vardır(6). Eğer bu hadis doğru ise o takdirde sizin ikide bir ve olur olmadık yer ve zamanlarda Mehmet Akif`ten ve Necip Fazıl`dan şiirler okumanız ne kadar doğrudur?

&8230;

Sayın Başbakanım,

Size son tavsiyem şudur: Lütfen şu terörü bir an önce bitirin ve şu şehit cenazelerine lütfen bir son verin. Bunun için ne lazım gelirse ve biz vatandaşlara ne düşüyorsa söyleyin yapalım. Örneğin 50 yaşına gelmiş bir insan olarak askere alınmam gerekiyorsa lütfen beni de askere alın. Ben öyle sizin bazı gözdeleriniz gibi abur cubur yiyip sonunda ``eksojen obezite´´ olarak askerlikten yırtan birisi de değilim. İnanın bu yaşımda bile tıpkı 25 yıl öncesinde olduğum üzere çakı gibi asker olurum.



Bana kalırsa MHP Lideri Devlet Bahçeli`ye ve E.Gen. Armağan Kuloğlu gibi bazı terör uzmanlarına kulak veriniz. Terör bölgesinde derhal Olağanüstü Hal Uygulamasına ve gerekirse Sıkıyönetim uygulamasına geçiniz. İdam cezasını terörist başını da kapsayacak şekilde mutlaka geri getiriniz. Gerekirse Irak`a top yekûn savaş açıp Kuzey Irak`ı işgal ediniz. Eğer bütün bunları AB`ye uyum yasaları sebebiyle yapamıyorsanız geçici olarak da olsa derhal bu yasaları askıya alınız. Çünkü ``Mevzubahis olan vatansa, gerisi teferruattır´´ ve bana göre bu teferruatın içine AB üyeliği de dâhildir. Lütfen açıldığı günden beri tam tamına 132 şehidin canına mal olan şu açılım denilen illetten bir an önce kendinizi kurtarınız.



75 milyon dolar harcayarak BM Güvenlik Konseyi`ne girmenin amacı sadece İran`a yönelik yaptırım kararına ``Hayır´´ demek için idiyse yemişim ben böyle Güvenlik Konseyi Üyeliğini. Gazze`ye yardım konvoyuna yapılan İsrail saldırısını bile kınatmaya gücümüz yetmiyorsa, o zaman nemize gerek bizim Güvenlik Konseyi Üyeliği? Boş verin gitsin böyle bir üyelik. Yozgatlı şehit babasının sözlerine ve bu sözlerden etkilendiğini söyleyen TBMM Başkanı M.Ali Şahin`in sözlerine lütfen kulak verin(7). İsrail devletine bakın da lütfen örnek alın! Zira İsrail, milletinin menfaatlerini korumak için kaşa kaş, göze göz bir politika izlemektedir. Eğer bu konuda İsrail`i örnek alabilseydik, inanıyorum ki; İsrail Mavi Marmara Gemisi`ne zor baskın düzenlerdi. İşte caydırıcılık budur. Yozgatlı şehit babası İbrahim Tez demek istiyor ki; siz daha çapulcular tarafından yönetilen bir terör örgütünü bile dize getiremediniz, İsrail ile mücadele etmek sizin neyinize? En tehlikelisi de işte budur: Vatandaşları devletimiz hakkında bu tür düşüncelere sevk etmek, onları gelecek kaygısına sürükleyip, devlet hakkında güvensizlik ve karamsarlığa itmektir. Devleti vatandaşlarımız karşısında acz içinde göstermeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Hele hele sizin hiç yoktur&8230;

Saygılarımla.



20 Haziran 2010

Ömer Sağlam



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.