Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10189
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 2.07.2015 14:58:03

GAYSERİ`NİN TARİHÇESİ

Mustafa Mete İSLÂMOĞLU
YAZIYOR
GAYSERİ`NİN
TARİHÇESİ

Öğünmek gibi olmasın amma bende Gayseriliyim. Hemde yidi göbek yillisiyim. Busatırlardan tüm GAYSERİ`LİLERE SELAM OLSUN Aslında bu yazıya okuyan gayserililere ``nörüyon niidiyon gadasını aldığım `` diye başlamak lazım amma literatür gereği uygun olmuyor.
Ve merak edilen ve birçok yönü bilinmeyen Gayseri tarihi. Kayseri çoğu zaman doğrudan Sultanlar tarafından yöneltilen bir şehir olmuştur. Kayseri valilerinin hakim, vali, şihna ve daha çok subaşı ya da yalnızca ``emir´´ unvanı taşıdıkları görülmektedir.
Selçuklular`da ilk idarî bilgileri II.Kılıçarslan`ın ülkeyi 11 oğluna taksim etmesi ile öğreniyoruz. Nitekim Kayseri Nureddin Sultanşah`a düşmüştür.
Saint Quentinli Simon, 13.yüzyılın ortalarında Selçuklu Devletinde 100 şehir bulunduğunu ve her birinin resmî valisi, Camisi, hamamları ve kumaş tüccarları bulunduğunu bildirmektedir . Vilâyet teşkilâtı idarî, malî ve kazaî olarak üçe ayrılıyordu.
Şehirdeki nizâm ve asayişin sağlanmasından ``Subaşı´´ denilen vali sorumlu idi. Subaşı, aynı zamanda bir sefer ilânı sırasında Kayseri`nin serdarı idi ve beylerbeyine bağlı idi. Subaşının iktâsı olmamakla beraber şehrin zabıta vak`alarından ve rüsum`u örfiyesinden mühim gelirlerinin de olduğu tahmin edilebilir. Subaşılar asayişin korunmasında Ahîli gençlerden de istifâde ederlerdi.
C- KAYSERİ VALİLERİ:
Kayseri`de valilik yaptığı bilinen kişileri şöyle sıralayabiliriz:
1- Hasan Bey (Turasan Bey) Danişmendliler zamanında bu görevi yürüten ilk validir.
2- İbnü-l Kemal İlyas Bin Ahmet el Kayserî (Kayseri Muhafızı)
3- Yakup Kabakulak, H/607, (Emir Yakuboğulları Kayseri`de bir aile)
4- Bahaeddin Kutluğca, H/612-M/1215
5- Hokkabazoğlu Seyfeddin, H/616 (Alâeddin Keykubad zamanında)
6- Mecdeddin İsmail, H/620-M/1223
7- Kemalleddin Kamiyar H/632`de (I.Alâeddin Keykubad`in bir menşuru ile Kayseri sübaşılığına tayin edilmiştir.
8- Seraceddin Bedr, H/636-M/1238-39
9- Fahreddin Ayaz (Topal) H/641 (Moğol işgali sırasında)
10- Seyfeddin Türkeri Çeşnigir, H/652
11- Samsameddin Emir-i Arız, H/652
12- Seyfeddin Çalış, H/675 (Baybars tarafından tayin edilmiştir)
13- Caferbey (Kayseri Emiri) III.Alâeddin Keykubad zamanında emirlik yapmıştır.
14- Rükneddin Keyûmers, H/688-M/1289 (II.İzzeddin Keykavus`un beş oğlundan birisi)
15- Hızır Bey, H/767 ve sonra (Samağırlı Beyi)
16-Muzafereddin Şeyh Müeyyed (Kadı Burhaneddin zamanında ) H/799
D- DİĞER GÖREVLER
Sultanın vergilerini naib topluyordu. Baş naib`e (Melik-ün Nivab) karşı sorumlu idi.
Kendisine bu vazifesinde her mahallede bulunan İğdişler ve bunların reisi olan iğdişbaşı yardımcı oluyordu. İğdişlerin esas görevi halk ile hükümet arasındaki ilişkileri düzenlemek suretiyle bugünkü muhtarların yaptığı işe benziyordu. İğdişler ve İğdişbaşların vergi yazmak ve toplamak, gerektiğinde arîzi olarak yaşadıkları şehrin müdafasına milis gücü olarak katılmaları onları büyük şehirlerin ileri gelen zevatı arasına sokuyordu . Kayseri`nin H/641-M/1243 senelerinde en tanınmış iğdişbaşısı, aynı yıllarda şehri kuşatan Moğol kumandanı Baycu`nun huzuruna çıkıp, şehrin zayıf noktalarını o`na anlatarak şehrin düşmesine sebep olmuş olan ``Hajuk oğlu Hüsam´´dır .

E- KADILIK KURUMU
Vilâyetin Kazaî yetkisi ise ``Kadılık´´ müessesesinde idi. Bu müessese şer`i ve adlî bir vasıta idi. Kadılar bulundukları vilâyetlere sultan tarafından tayin olunuyor ve o`nun mümessili sıfatı ile yetkilerini kullanıyorlardı. Mesela; II. Gıyasedden Keyhüsrev Halep hükümdarı Melik-ül Nasır ile İşbirliği ve dostluk kurmak maksatların güderek Tokat kadısı İzzeddin`i Haleb`e göndererek hükümdarın kızkardeşi Gaziye Hatun ile evlenme ve buna karşılık kendi kız kardeşini ona verme teklifinde bulundu. Teklifin kabul edilmesi üzerine Selçuklu sultanı adına Tokat kadısının hazır bulunduğunu bir törenle nikah kıyıldı. Aynı tören Kayseri Keykubadiye sarayında da tekrarlandı. Bu defadaki törende Kayseri kadısı hazır bulundu . Bu olaylardan anlaşılıyor ki kadıların büyük yetki ve itibarları vardı. Civardaki kasaba ve köylerin hukukî meselelerini de şehir kadısı hallederdi. Ünvanı ``Kayseri Kadı`ül kazad=Kadıların başı´´ idi. Şehirde bulunan ``Şeyh-ül İslâm´´ kadının dinî konularda müşaviri idi. Şeyh-ül İslâm`ın asli görevi ise medresede müderrislik idi. Kadının emrinde ``Muhtesib´´ isimli bir görevli bulunurdu. Muhtesib; Kamu ahlâkı, gayri müslümlerin denetimi ve ticaretin gelişmesi ile ilgilenirdi. Muhtesib`in emrinde ``arif, emin, reis´´ isimleri ile anılan yardımcıları vardı . Kayseri`nin tanınmış kadıları:
1. 608/ de Celâleddin Kaysar
2. 641/1243` de Celâleddin Habib
3. Hüsameddin Hüseyin
4. Siraceddin Süleyman-Eretna zamanı
5. Şemseddin Mehmed-Eretna zamanı
6. Kadı Burhaneddin (Kendi devletini kuran devlet adamı)
F- TİCARÎ HAYAT
Bizans döneminde ekonomik olarak çökmüş bulunan Anadolu, Oğuz Türklerinin gelmesi ile iktisadî ve sosyal canlılığa kavuşmuş oldu. Türk-İslâm kurumlarının sür`atle kurularak fonksiyona kavuşturulmaları ile Bizans`ın harap şehirleri yeniden canlanıp taze bir ruhla imar edildi. bu îmâr hamlesinden Kayseri de nasibini aldı .
Şehirleri mamur eden cami, medrese, şifahane, kervansaray ve bunların edebiyen yaşamalarını sağlayacak vakıflar oluşturulması çok ileri bir medeniyet hamlesinin görünüşü idi. O devirde belediyeler bulunmadığından amme hizmetleri devlet adamları ve vakıflar vasıtasıyla ifa ediliyordu. Şehrin imarı ise, yine devlet büyükleri, vakıflar ve zenginler tarafından yapılıyordu.
Yerli Bizans halkı san`at ve ticaretteki önemlerini muhafaza etmekle beraber, Türklerde iktisadî hayatın her safhasına hemen nüfuz ediyorlardı. Mesela; Bizanslılar`ın meşhur pamuklu dokumaları Türkler`in gelmesi ile beraber el değiştirmiş ve hatta inkişaf etmiş idi. Türk zenaatkârlarının ahîlik gibi organizasyonlarla derhal teşkilâtlanmaları sanat güçlerini çok daha artırıyordu.
Selçuklu Türkiyesi`nde alış veriş vasıtası önceleri Bizans ve diğer İslâm memleketlerine ait sikkeler idi. Selçuklu Devletinin oturması ve iktisadî yükselişine paralel olarak yüksek ayarda altın ve gümüş sikkeler darbedildi. Bu paralar yabancı memleketlerde bile itibar gördü .
Kayseri`de Sivas Meliki Melikşah, II.Rükneddin Süleyman Şah, I.Gıyaseddin Keyhüsrev, I.İzzeddin Keykavus, I. Alâeddin Keykubad, II. Gıyaseddin Keyhüsrev(Kayseri`de darbedilmiş yalnız bir bakır sikkesi bilinmektedir. ) IV.Rükneddin Kılıçarslan ile II. Alâeddin Keykubad`ın müşterek paraları ile üç kardeşin müşterek paraları, IV. Rükneddin Kılıçarslan, II.İzzeddin Keykavus ve III. Gıyaseddin Keyhüsrev, II. Mesud`un sikkeleri darbedilmiştir. II. İzzeddin Keykavus`un Develu baskılı (H/651) gümüş sikkesi dikkat çekicidir. Kayseri darphanesinin yeri ise bugün için meçhûldür.
G- HANLAR-KERVANSARAYLAR
Anadolu, Müslüman ve Hıristiyan kavimler arasında, bir köprü vazifesi görüyordu. Daha XII. Asırda İstanbul-Konya-Tebriz arasında bir ticaret yolu güven ve emniyetle işliyordu. Devlet, kervan kafilelerinin başına ``Kervansalar´´ ismiyle bir idareci ve bir muhafız kıtası tayin etmek suretiyle ticari hareketin emniyeti sağlıyordu. Her mezilde inşa edilen kervansaraylarda yolcular, hayvanları ile beraber kalıyor, yemek yiyor, hastalar tedavi oluyor ve hatta fakir yolculara ayakkabı dahi veriliyordu. Sultanlar ve vezirler tarafından yaptırılan ve zengin vakıfları bulunan kervansaraylarda zengin, fakir, köle, Müslüman, farkı gözetilmeden muamele yapılması temel prensipler idi . Ayrıca han çevresinde kurulan pazarlar ticaretin gelişmesine yardımcı oluyordu.
Kayseri civarındaki bilinen hanlar şunlardır:
1- İspile Hanı(23 km), 2- Mengücek Hanı (30 km), 3- Sarı Han (Kepez Köyünde), 4- Karatay Kervansarayı (40 km), 5- Sultan Hanı (40 km), 6- İncesu Kervansarayı (35 km), 7- Erkilet Hanı, 8- Cevizli Hanı, 9-Yörük Han, 10- Tepe Han (Eski Yozgat yolunda), 11- Yavaş Hanı, 12- Karahisar Hanı, 13- Kayırhan
Bunlardan Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad tarafından yaptırılan Sultan Hanı ile Selçuklu veziri Celâleddin Karatay tarafından yaptırılan Karatay Hanı birer san`at şaheseridir. Anadolu`nun ve özellikle Kayseri`nin stratejik mevkii bu bölgenin milletlerarası bir pazar şeklinde gelişmesine yol açtı. Şehirden uzakta ve daha ziyade yabancıların geldiği bu pazarlara ``Yabanlu Pazarı´´ deniliyordu. Kayseri-Elbistan yolu üzerinde takriben Pazarören havalisinde kurulan Pazar çok meşhur idi. Burası Zamantı kalesinin korunmasında ve Suriye ile Irak kervanlarının batıdan gelenlerle kesiştiği mevkide idi. Bu pazarda Türk, Rum, Köle ve cariyeleri, güzel atlar, katırlar, kürkler, çeşitli kumaşlar, ipekler, halılar satılırdı.
H- İLİM HAYATI:
İlim hayatı, Konya başta olmak üzere Kayseri ve Sivas`da gayet canlı idi. Zamanın en önemli Darüşşifaları olan Kayseri, Sivas ve Amasya`da hem hasta tedavi ediliyor ve hem de tıp tahsili yapılıyordu. Bu üç mektepten Kayseri Şifaiyesi , Türkler`in ilk tıp fakültesidir. Ayrıca, Kayseri, Sivas, Konya, Tokat ve Kastamonu`da lepralılar (cüzzamlılar) için leproziler tesis edilmiştir. Kayseri``deki bu cüzzamhanenin yeri meçhul olmakla beraber Salguma köyünde olama ihtimali kuvvetlidir. Dulgadıroğlu Hasanbey, bu meczunin zeviyesi için Salguma (Gürpınar) köyünün yarısını vakfetmiştir.
a- Kayseri Şifaiyesi
Kayseri Şifaiyesi, I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında H/602-M/1206 senelerinde yaptırılmıştır. Sultanın hemşiresi Gevher Nesibe, ağabeyinin ikinci saltanatı esnasında Kayseri`de bir hastahane yapılmasını ister, kendisi de 26-27 yaşlarında veremden ölür. Keyhüsrev kardeşinin ölümünden sonra zatî mücevherlerini harcayarak bu hastaneyi yaptırır. Yanına bir de medrese ekleyerek Kayseri Gevher Nesibe Şifaiyesi ve Tıp Medresesi, (Çifteler) vücûda getirilmiş olur.
Bugün Gevher Nesibe Şifaiyesi diye anılan bu tesis, zaman içinde Şifaiye, Şifa Hatun Medresesi, Gıyasiye, Kayseri Maristanı, Darüşşifa Medresesi, Çifteler, Çifte Medreseler isimleri ile anılmıştır.
Kayseri Şifaiyesinin teşkilâtı ve orada çalışan hekimler hakkında eski kaynaklarda bilgiler az olmakla beraber, şifaiyenin ilk kadrosu biri b


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.