HALLERİNİZ YA DA HALLERİMİZ?
HALLERİNİZ YA DA HALLERİMİZ? Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
Ölü fareden korkanlar, Çıkardan yana tavır alanlar, Ona buna kuyruk-sallayanlar, `Maşa` olmaktan zevk duyanlar, Ne olacak sizin bu halleriniz?
Gölgesinden şüphelenenler, Câhil ve dahi cühelâ olanlar, Vurgun yemiş varlıklardan ürkenler, Deveden düşüp `düşmedim` diyenler, Ne olacak sizin bu halleriniz?
Aydınlıktan korkan yarasalar, Kafalarını kuma sokan devekuşları, Nesli tükenmekte olan kelaynak kuşları Nankör kedi davranışı sergileyen yaratıklar Ne olacak sizin bu halleriniz?
Her olup bitene `evet, efendim` diyenler, Hiçbir zaman kendisi, `kendisi` olmayanlar, `Haklısın` deyip `haksız`ın yanında yer alanlar, `Nokta` kadar çıkar için, `virgül` rükûa gidenler, Ne olacak sizin bu halleriniz?
Hayatları danışıklı dövüş içinde geçenler, Kendilerinden `üstün insan` tanımayanlar, `Höt` diyenlere, anında mâkul cevap verenler, Kuşlardan sadece kargaları muhatap edinenler, Ne olacak sizin bu halleriniz?
İnsanın, `insan` olduğunu anlamayanlar, Yüzüne karşı gülüp, arkandan alay edenler, Asırlarca yaşayacakmış gibi `av peşinde` olanlar, Küçücük çıkar uğruna dostunun ayağını kaydıranlar, Ne olacak sizin bu halleriniz?
Küçücük bir rant için şaklabanlık yapanlar, `Ahlâklı` görünüp her türlü ahlâksızlığı yapanlar, İnsanları, `makamların` `insan` yaptığına inananlar, `Yok` hükmünde olduklarını bir türlü idrak edemeyenler, Ne olacak sizin bu halleriniz?
`Zor` yerine, hep `kolay` ve `basit`i tercih edenler, Birilerinin `yellenme`sinde bile hikmet arayanlar, Yüzlerine tükürüldüğünde `yağmur yağıyor` sananlar, Hep, zamana ve mekâna uyan idare-i maslahatçılar, Ne olacak sizin bu halleriniz?
Hiç ölmeyecekmiş gibi sürekli piyonluk yapanlar, Rızıkların, `kul` tarafından temin edildiğine inanlar, `İş` ile `aşı`, `dost` ile `dost görünenleri` karıştıranlar, Her şeyi iyi gören, ancak `mezarlardan` ders almayanlar, Ne olacak sizin bu halleriniz?
Kendileri kaybederken, bulundukları makamdan güç alanlar, Ötelere inandığını söyleyip, inanmaz görüntüler sergileyenler, Okumayıp, yazmayıp; `okuyana`, `düşünene` ve `yazana` kızanlar, İnsanların büyüklüğünü, kapılarında `asılı levhalara` bağlayanlar, Ne olacak sizin bu halleriniz?
Karınları aç olduğu halde, kuyruklarını hep dik tutanlar, Birilerini mutlu etmek için, olmadık şaklabanlıklar yapanlar, Yaşadıkları yerlerde, çalıştıkları mekânlarda `yavaş yavaş ölenler`, Bir metre ileriyi görmedikleri halde, 1000 km. uzaklığı işaret edenler, Ne olacak sizin bu halleriniz?
Birilerinin `emrinde` ve `dümen suyunda` olmaktan gurur duyanlar, `Zamanı değiştirmek mümkün değil, kendimizi değiştirelim` diyenler, Yola çıktıklarını, yolda buldukları ile değiştirip bundan mutlu olanlar, `Tûl`ü emel eylemeyiniz!` deyip, kendilerini bu nasihatin dışında tutanlar, Ne olacak sizin bu halleriniz?
Zâlim`in her türlü zulmüne rıza gösterip, mazlûmlardan yüz çevirenler, Her dalda dans edip, `on parmağında on marifet` diye gururla öğünenler, Ömürleri boyunca bir baltaya `sap` olmayıp hep sap ile samanı karıştıranlar, Bilginin doğruluğunu sorgulamadan, onu kim `sızdırdı?` diye suçlu arayanlar, Ne olacak sizin bu halleriniz?
Evet, evet.. Ne olacak sizlerin bu halleri?
``Haksızlık karşısında susan Şeytan`dır´´ deyip, bunun gereğini yapmayan ve susmayı tercih edenler, susmada da hikmet arayanlar,
Başkalarını hep `yolunacak kaz` kabul edip, hep o bakış açısıyla yaşayan zavallılar,
Davulu birinin, zurnayı başka birinin eline vererek, davul-zurna çaldığını sanan gafiller,
Gittikleri yerlerde kendilerini pohpohlayacak figürler bulamayınca, eski yerlerine, pohpohlayıcılarını ziyarete gidenler,
Sürekli sayıklayanlar, halüsinasyonlar içinde kıvrananlar, `yarın ne yazacak yine bu adam? Nereye toslayacak?` diye uykuları kaçanlar
Gecelerine ay doğmayanlar, penceresine gün ışığı vurmayanlar, ama suçu hep ay ve güneşte arayanlar,
Ne olacak bu halleriniz?
|