Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
İklil KURBAN - (Ziyaretci) 20.02.2012 12:42:32

İDEOLOJİLERİN EGEMEN OLDUĞU DEVLET, HUZURSUZ DEVLETTİR

İDEOLOJİLERİN EGEMEN OLDUĞU DEVLET, HUZURSUZ DEVLETTİR



AKP iktidarının ve onun ideolojisinin Türkiye`miz için yaratmış olduğu ve giderek artan huzursuzluklar düşündürücü olduğu kadar kaygı vericidir. Ben bu kaygımı sadece bugün değil, geçmişte de kaleme almıştım. Benim ve soyumun Atatürkçülüğe-Atatürk Cumhuriyeti`ne vefa borcumuz vardır, yazacağım yazmaya da devam edeceğim. Bundan 6 yıl önce şunları yazmıştım:

``Okumamış sıradan insanların gönül huzurunu temin etmek için, bir dini inanca meyil olarak yaşamaları doğal sayılsa bile, din denilen bu Orta Çağ ideolojisinin etkisinden halen kendini kurtaramamış bir partinin-AKP`nin, laik bir cumhuriyetin başına gelişi, bana göre hiç de normal bir gelişme değildi (3 Kasım 2002). Bu olgu, 1979 yılında İran`da baş gösterip, Şah Rıza Pehlevi`nin ailece sürgüne gitmesine neden olan İslami gericilik akınının esintisidir. İntihar olgularıyla genetik bağı olan-terörün esin kaynağı 7.Yüzyıl Arap ideolojisi İslam`ı, bilimin her şeye muktedir olduğu günümüzde bile, kutsal inanç-yaşam biçimi olarak kabul eden kişilerin yönetimde söz sahibi olmaları büyük bir talihsizliktir. AKP hükümeti ve onun başbakanı, laik devlet ile dinci tabanı arasında ikili oynayıp, sürekli tutarsızlık sergilemiştir; yönetimde sürekli zıtlıklar-huzursuzluklar yaşanmıştır. Bilhassa hükümet ile YÖK arasındaki çatışmalar, dinin bilime karşı saldırısını simgeler nitelikte olup, Başbakan Erdoğan YÖK`ü ``kafasız´´ olarak kınamaya da cesaret etmiştir (VATAN Gazetesi, 01.10.2005). Din gibi dogmalar, insan zihninin esnek, verimli ve dürüst çalışmasını engeller, uzağı göremez hale getirir´´ (Kurban 2007, s: 239).

AKP iktidara geleli 9 yıl oldu (3 Kasım 2002). Bu 9 yıl içinde AKP, sadece bir yılını değil, bir ayını bile huzur içinde geçirebilmiş değildir. Bunun sebebi, Türkiye`deki İslam ideolojisinin egemenliğidir. Ben böyle bir huzursuz siyasi durumu ilk kez değil ikinci kez yaşıyorum, onun içindir ki, bu huzursuzluğun kaynağını iyi biliyorum. Ben 1980 yılının Ekim ayından beri Türkiye`deyim, Çin idaresindeki Doğu Türkistan`dan geldim. Doğu Türkistan`da gerçekleşen 1949 yılından 1980 yılına kadar cereyan eden Çin işgalini-genel halde Çin yönetimini yaşayarak öğrenmiş olan bir bireyim. Günümüzün Türkiye`si için de, geçmişte yaşadığım Çin için de, şu kanıyı rahatlıkla söyleyebilirim, ``İdeolojilerin egemen olduğu devlet, huzursuz devlettir´´. Devlet idaresinin en ideal örneği ABD`dir. Çünkü orada devleti ideoloji değil, bilim yönetiyor. Fakat ideal olan bu devleti de, dışarıdan gelen İslam ideolojisi geçici de olsa huzursuz etmeyi başarmıştır&8211;3000 kişinin ölümüne neden olan 11.09.2001 tarihli New York İkiz Kule`sinin yerle bir edilmesi olayı.

Önce Çin idaresinde yaşadığım-gördüğüm-duyduğum huzursuzluklara kısaca değineyim:

Çin devletine egemen biri birini tamamlayan iki ideoloji vardı, ``Yaşasın Ulu Çin Ulusu!´´ denilen Çin ırkçılığı ve ``Yaşasın Komünleşmiş Komünizm´´ denilen Çin komünizmi. Bu ideolojilerin komutası altında, Karşı Devrimi Bastırma Hareketi, Sürekli Devrim, Stil Düzeltme Hareketi, Kültür Devrimi, Çinli olmayan uluslara karşı katliam gibi sonu gelmeyen olaylar sürdü gitti. Bu olaylar sonucu bir yılını değil, bir ayını bile huzur içinde geçirmek Çin`e nasip olmamıştır. Düşüncesiyle Mao Zedung`a ters düştüğü için, Cumhur Başkanı (1959&8211;1966) Liu Shaoçi`nin (1898-?) başına gelenler tiksindirici olduğu kadar ibret vericidir. Mao Zedung`un intikam alma hırsı çok gaddardır-Liu Shaoçi, Keyfing cezaevinde kendi elbisesini yiyecek kadar aç bırakılmış olarak öldürülmüştür. Ben de bu gaddar Çin rejimi sayesinde 24 yıllık (1955&8211;1979) ömrümü hapishane ve çalışma kamplarında tüketmişimdir

Atatürkçülük-Atatürk Cumhuriyeti, sadece bugünkü bizler için değil, gelecek kuşaklarımız için, Türk ulusunun dünyamızdaki var oluşu için, olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Atatürkçülük-Atatürk Cumhuriyeti, kimsenin keyfine göre var olmuş veya yok olacak bir olgu değildir. Bu olgu, şanlı Türk tarihinin ve acılı Türk yazgısının olmazsa olmaz sonucudur. Bilime-gerçeklere oturtulmuş, ``Laik-Çağdaş Türk Hukuk Devleti´´ denilen bu varlığı tarih yaratmıştır. Kimsenin, cennete girmek-sevap kazanmak uğruna, bu devleti 7.yüzyıl Arap şeriat devleti yapmaya hakkı yoktur, buna gücü de yetmez.

AKP`nin yaptıklarını tanımlamak için öz-uygun ifadeler arıyordum, bu ifadeleri de Ercan YEŞİLYURT`un yazısından buldum. Ercan YEŞİLYURT diyor ki:

``Eskiden paranın satın alamayacağı değerler vardı: sevgi vardı, inanç vardı, güven vardı, söz vardı, ama hepsini yok ettiler. Bu değerlerin yaşayacağı ortamı yok ettiler´´ (Cumhuriyet Gazetesi, GÖRÜŞ, 10.02.2012). Bugün Türkiye`de yaşanan bu ortamı, Devlet Bahçeli şöyle tanımlıyor: ``Türk tarihinin en büyük kalleşliği´´ (Cumhuriyet Gazetesi, 15.02.2012)

AKP`li Hüseyin Çelik, ``Ayet mi bu´´ diyerek, Atatürk`ün Gençliğe Hitabe`sinin kaldırılmasının tartışabileceğini, hiç çekinmeden söylemiştir. Bir de Hüseyin Çelik, ``Atatürk`ü kanunla korumak ne büyük hüsran´´ demiş ve ``Peygamberi koruma yasası bulunmadığını´´ savunup, Atatürk ile Muhammed`i karşılaştırmıştır (Cumhuriyet Gazetesi, 03.02.2012), Bu karşılaştırma ile Hüseyin Çelik, çok sevdiği Peygamberi Muhammed`i zor durumda bıraktığının elbette farkında değildir. Çünkü, evrenin evrimin sonucu olduğu gerçeği çoktan bilimsel olarak kanıtlandığı günümüz dünyasında, gerçekçi Atatürk ile gizemci Muhammed`in bir araya getirilip karşılaştırılması, ilkelliktir.

Erdoğan, ``Osmanlı devletini çok hızlı bir şekilde çöküşe götüren, devlete ve millete çok ama çok bedeller ödeten İttihat ve Terakki zihniyeti, maalesef Cumhuriyete de musallat olmuştur´´; ``Biz dindar bir nesil yetiştirmek istiyoruz´´ diyor. (Cumhuriyet Gazetesi, 09.02.2012). Herhalde bu söylemleriyle Erdoğan, başında bulunduğu laik devlete karşı-bilime karşı suç işlediğinin farkında değil, düşünmeden söylemiştir. Çünkü Erdoğan, ``Sorumluluk getireceği için düşünmekten korkuyor´´.

1839 yılında Tanzimat Fermanı`nın okunmasıyla, o zamanın aydını olan Mustafa Reşit Paşa (1800&8211;1858), Padişaha ve Osmanlı yöneticilerine din ile devleti yönetmenin bittiği mesajını vermiştir. İttihat Terakki zihniyeti bu Tanzimat zihniyetinin devamıdır. İttihat Terakki gökten inmedi, tıpkı Mustafa Reşit Paşa gibi Osmanlı`nın kucağında büyüdü ve Osmanlı`yı kurtarmaya çalıştı. Fakat Osmanlı Avrupalıların dediği gibi ``hasta adamdı´´, iyileşemedi öldü. Bunun sorumlusu ne Mustafa Reşit Paşa, ne de İttihat Terakki`dir. Osmanlı Devleti Orta Çağ din devleti olarak doğdu ve Orta Çağ din devleti olarak öldü; kendisini çağa göre yenileyemedi. Artık çağımız dinsel imparatorlukların çağı değil, bilimsel ulusal devletlerin çağıdır. Osmanlının 600 yıllık tarihi içinde tek bir bilim adamının adına rastlanmaması tesadüf müdür?! Dinsel ortam bilimi boğar-yutar.

İslam, Orta Çağ Arap ideolojisidir ki, dinci Araplara hizmet eder. Herhangi bir ideoloji Allah ile ilişkilendirilse o ideoloji din olur. Herhangi bir dinin Allah ile olan ilişkisi kesilse, o din ideoloji olur. İster din olsun, ister ideoloji olsun devlet düzeninde belirleyici egemen konuma gelecekse, o devlet mutlaka diktatör devlettir. Zamanı gelince, din dahil tüm ideolojiler bitecek, kalıcı olan bilim ve bilime oturtulmuş idealler-ilkelerdir.

``İslam`ın inanç ve prensipleri yaşadığı müddetçe, şartlar uygun olursa, İslam`ın siyasal kimliği de her an kendini göstermeye hazır olacaktır.´´ (Kurban 1995, s: 97)

Milli Eğitim Bakanlığı`nın çalışmalarından belli olduğuna göre, ``Öğrencileri Atatürk ilkeleri doğrultusunda yetiştirmek´´ ifadesinin yerini, ``Milli ve manevi değerler doğrultusunda yetiştirmek´´ ifadesi almıştır. (Cumhuriyet Gazetesi, 13.02.2012). Bu ``Milli ve manevi değerlerin´´ ne olduğu, Erdoğan`ın ``Dindar nesil yetiştirmek´´ sözlerinde saklıdır. Milli Eğitim Bakanlığı`nın ve Erdoğan`ın bu ``manevi´´ gayretleri, İslam`ın siyasal kimliğinin teminatıdır.

KAYNAK:

Cumhuriyet Gazetesi, 03.02.2012, 09.02.2012, 10.02.2012, 13.02.2012, 15.02.2012.

Kurban, İklil, Doğu Türkistan İçin Savaş, 1995 Ankara

Kurban, İklil, Gerçekler Ve Yalanlar, 2007 Ankara

İklil KURBAN



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.