Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 16.12.2011 17:52:13

IRAK İŞGALİNİN BİLANÇOSU VE ACI GERÇEKLER..

Irak İşgalinin bilançosu ve acı gerçekler&8230;



Mehmet KOÇAK



ABD`nin, 11 Eylül 2001`de New York`taki Dünya Ticaret Merkezi`ne düzenlenen saldırıyı bahane ederek teröre destek verdiği ve kimyasal silah ürettiği gerekçesiyle 27 Mart 2003 tarihinde başlattığı Irak işgali dün resmen sonra erdi. Irak`ın ABD işgalinden önceki ve işgal bitip ABD`nin Irak`tan çekildiği zamanla karşılaştırılması ile 27 Mart 2003- 15 Aralık 2011 gecen 8 yıllık süreçte yaşananların bir muhasebesini yapacak olursak korkunç bir tablo ile karşılaşıyoruz.

Irak`ta Saddam Hüseyin`in diktatörlüğü vardı ancak onun otoriterliği sayesinde kin ve nefret ile farklılıklar arası bir düşmanlık söz konusu değildi. Ülkede istenen seviyede bir refah seviyesi yoktu ancak halk günlük yaşamında bu günden daha iyi idi. Ülke yakılıp yıkılmamıştı ve milyonlarca insan katledilmemişti. Diktatörlüğü döneminde Saddam iki kritik hata yaptı,;

Bunlardan birincisi İran`a saldırısıyla başlayan savaştı;

Birinci Körfez Savaşı olarak anılan 1980-1988 yılları arasında İran-Irak Savaşı, yaklaşık bir milyon insanın hayatına mal oldu. Savaşın sonucunda İran-Irak sınırı değişmedi. Savaşın etkileri yıllar boyunca hissedildi. Savaş boyunca Irak, kendisini destekleyen devletlerden borç alarak silah satın almıştı. 150 milyar Amerikan Doları maddi hasara, her iki ülkede de ağır yıkımlara yol açtı.

Bu savaş emperyalist güçlerinin oyununa gelen Saddam tarafından başlatılmıştı. Gereksiz ve zafersiz bu savaş sayesinde emperyalist güçleri milyarlarca dolarlık bölge petrollerini acımasızca sömürmüşlerdi.

Saddam`ın ikinci büyük hatası ise Kuveyt`in işgali idi;

İran`a karşı savaşı sürdürme adına aldığı silahlar ve askeri harcamaların getirdiği aşırı borçlanmalar sonucu yaşanan sıkıntılar onu yeni maceralara sürükledi. Saddam, bu borçları ödemekte zorlanması üzerine 1990 başında petrol üretimini azaltması ve petrol fiyatını varil başına 20 dolara çıkarması için Kuveyt`i zorlamaya başladı. Saddam Hüseyin, Kuveyt`in kuzeyindeki topraklar üzerinde hakları bulunduğu iddiasını tekrar gündeme taşıdı 2 Ağustos 1990 günü Irak birlikleri, Kuveyt`i işgal etti. 16 Ocak 1991`de Irak`a karşı Çöl Fırtınası harekatı başlatıldı ve Saddam`ın ordusu yenildi. 26 Şubat 1991`de Irak birlikleri Kuveyt`ten çıkarıldı.

İşte Saddam, emperyalistlerin oyunun sonucu maceradan maceraya sürüklendi ve Irak`ta Baas rejiminin sonunu getirecek şekilde kendi ipini kendisi çekerek kendi sonunu hazırladı.

ABD çekildi, yerine bıraktığı kin, nefret ve düşmanlık devam ediyor

Baskıcı yönetimine son verip, sözde demokrasi ve özgürlükleri iceren yeni bir rejim vaatleriyle ABD Irak`ta yola çıkmıştı. İşgalin başlamasına gerekçe olarak gösterilen kimyasal silahların varlığı ise hiç bir zaman ispatlanamamıştı. ABD`nin o zamanki Başkanı George W. Bush Komik bahane ve akıl almaz zırvaları çok geçmeden anlaşıldı amma ne yazık ki Irak baştanbaşa işgal edildi ve bir ülke yakılıp yıkılmıştı.

ABD askerlerinin sebep olduğu insanlık dışı kepazelikler ve ırak topraklarının kanlı bir arenaya dönüştürülmesi , işgalin başında Amerika`ya destek veren Iraktaki bazı kesimleri bile isyan ettirdi. El kaide ve direnişçi operasyonları adı altında baskınlar, tecavüz, katliam, bombalama gibi kanlı eylemleri beraberinde Amerika ile müttefiklerini şaşırtan beklenmedik bir direniş başladı.

Kısacası ABD ve müttefiklerinin hesapları tutmadı. Artan direnişlere karşı istikrarı sağlama amaçlı takviye birliklere ve yeni maliyetlere ihtiyaç doğdu. Önceleri müttefikler ülkeyi terk etti, şimdi resmen bayrak indirilerek işgale son verildi.

İşgalin Bilançosu ise şöyle;

İşgal; 1 milyon Iraklının ölümüne, 4 bin 500 ABD askerinin de hayatını kaybetmesine mal oldu. 32 bin ABD askeri yaralandı Yapılan resmi açıklamalarda; bu işgal ABD`ye yaklaşım 1 trilyon dolarlık yük bindirdi. 2 milyon Iraklı mülteci, 7 bin Iraklı hapiste ve 16 bin sivil kayıp. 50 bin eğitimli insan yani ülkenin beyin gücü dış ülkelere kaçmış. 2 bin doktor öldürülmüş ve 250`si kaçırılmış. İşsizlik oranı 70 ve 4 milyon Iraklı alcık sınırında. Ülke yakılıp yıkılmış bir virane&8230;Eletrik kesintileri ve şehirlerin alt yapı bozukluğu ile içme suyu sıkıntısı Hat safhasında&8230;

Kuzey Carolina`daki Fort Bragg üssünde konuşan Başkan Obama, konuşmasında zaferden söz edemedi. Çünkü oda biliyor ki; Bu işgal insanlık adına utanç vericidir. Bu işgalin iki kazanan var. Biri; bölge petrollerini kendine bağlayan Amerika`nın kendisi ve ABD yönetimini perde arkasından yönlendiren silah tüccarları oldu. İşgalin tek kaybedeni ise Irak halkı ve Irak devleti oldu&8230;

Bugün Irak`ta bir milli bütünlükten söz edilemez. Artık şehirler, kasabalar, köyler ve hatta mahalleler etnik köken ve mezhepsel olarak ayrılmışlardır. Fitne fesat kol geziyor&8230; Devlet denetim ve otoritesi çok zayıf . Soygunlar, bombalara, kitlesel katliamlar ve suikastlar doludizgin gidiyor.

16 Kasım 2001`de ABD askerlerinin sivilleri hedef alan toplu katliamların yaşandığı Felluce`de çekiliş haberleri üzerine ABD bayrakları yakılarak kutlamalar yapıldı. Birçok bölge yeni çatışmaların yaşanması an meselesidir. Etnik köken ve din tandanslı örgütlerin yeniden kanlı eylemlere başlayacağı kuvvetle muhtemeldir.

Kuzeydeki Kürtler ile merkezi Irak hükümeti arasındaki sorunlu topraklar ve petrol konusundaki anlaşmazlık da bir diğer savaş sonrası sorun olarak görülüyor.

İşte İşgal sonrası Irak`ın içler acısı hali bu&8230;

İnşallah korkulanlar olmaz ve gecen zaman içinde Milli Birlik ve bütünlük sağlanır ve en kısa zaman içinde kalkınarak Irak`ta özlenen huzur sağlanmış olur&8230;













Başbakanın yokluğu ve liderlik...



Mehmet KOÇAK





Yaşananları ibretle izliyorum..

Başbakanın iki haftalık yokluğu siyaset alanında nasıl bir sarsıntıya sebep olduğunu yaşayarak gördük. Bizim toplumumuz başkalarına benzemez. Liderlik, millet olarak toplumsal kabulümüz olan önemli bir unsurdur.
Teşkilatı, doktrin ve lider üçlüsü tarih sürecinde olduğu gibi bugün de hâlâ geçerli olan bir değerler manzumesi olarak geçerliliğini koruyor. Bunu en güzel örneği; Başbakanın iki haftalık yokluğunda yaşanan siyasi istikrarsızlık ve oluşan kaostur.
``Liderlik bitti genel başkanlık dönemi başladı´´ şeklindeki görüşler bazı toplumlar için geçerli olabilir. Ancak, millet ve ülke olarak iddiaları ve idealleriyle öncü olmaya namzet olan her toplumda lider ve liderlik, hükmünü ve gücünü hiçbir dönem kaybetmez.
Çünkü lider zaman ve duruma göre çok çeşitli formları ve uygulamaları tecrübe ve birikimiyle beceri göstererek yöneten ve yönlendiren kişidir. Belirli bir zaman ve durumda olağanüstü başarılı ve etkili görülen bir liderin yokluğunda elbette bazı çatlak seslerin yükselmesine sebep olur. Bizde de öyle oldu.
Bir orkestra düşünün farklı enstrümanların farklı seslerini orkestra şefinin idaresiyle dinlenebilir ve insana huzur veren anlamlı bir müzik sesi oluşur. Eğer orkestra şefi yoksa her enstrümandan çıkan seslerin karışımının oluşturduğu anlamsız, yorucu ve itici bir gürültüden başka bir şey olmaz.
Siyaset farklı parti ve aynı parti içinde olmakla birlikte farklı görüşlerin bir arada olmasına rağmen örgüt ve parti birliği ile karizmatik liderlerin varlığı sayesinde farklılıklara rağmen bir ahenk içinde ülke ve millete hizmete amade eder. Siyaset orkestrasının şefi ise liderdir.
Karşı olduğu halde bunun önemine vurgu yapan MHP lideri Bahçeli, ``Başbakan inşallah kısa sürede sağlığına kavuşup partide herhangi bir çatlama, yarılmaya fırsat vermez. Türkiye`nin bu kadar iç ve dış sorunlar yoğunluğunun arttığı bir dönemde 326 ile tek başına iktidar olmuş bir partideki kargaşa, o partiden ziyade ülkeye büyük zarar verir.
Çünkü böyle bir kaos, alternatif hükümetler kurulmasını bu aşamada mümkün kılmıyor. Hal böyle olunca Suriye`yle gerginliğin, İran tehdidinin, Ortadoğu`da yeniden düzenlenmenin, bölücü terörle ilgili faaliyetlerin, operasyonların yoğun olduğu bir ortamda bir siyasal krizi, iktidar partisinin çatlamasıyla yaratması Türkiye`ye büyük zarar verir. Çünkü istikrarı tekrar kurabilecek bir hükümet çıkartmak kısa dönemde mümkün gözükmüyor´´.
Sadece Bahçeli değil; Habertürk yazarı Serdar Turgut dünkü yazısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın hastalığı sonrası onu eleştiren isimlerin çark edişini kaleme aldı. Turgut yazısında ikiyüzlü ulusalcılar olarak nitelediği kişilerin gizli Erdoğan hayranlığına göndermede bulundu.
İşte Serdar Turgut`un o yazısından sadece bir kesit;
``ONA BİR ŞEY OLURSA AÇ KALIRIZ´´
``Bulundukları her ortamda, ne konuşulursa konuşulsun konuyu zorlayarak AKP iktidarına getirip Başbakan Erdoğan`a duydukları husumeti anlatan insanlar, son bir-iki haftadır ciddi bir kimlik krizi geçiriyorlar. Bazılarının ismini burada açıkça yazsam şaşıracağınız bu insanlar, hastalık sürecinde tanıdıklarına telefon açarak veya bizzat görüşerek Başbakan Erdoğan`ın sıhhatini sordular ve &8216;Çok iyi` cevabını alınca hemen hepsi, &8216;Şükürler olsun, ona bir şey olsa ülkenin durumu ne olur? Hepimiz işlerimizden oluruz, işsiz ve aç kalırız` diye tepki verdiler.
Medya ve iş âlemindeki namlı insanlardan oluşan bu kişilerin kaygıları insani bir nedenden olsaydı, yani kendi siyasi tavırlarını bir an için geri plana itip sadece insani gerekçelerle Başbakan`ın durumunu merak etselerdi onlara saygı duyardım, ama burada müthiş bir ikiyüzlülük var, bir karaktersizlik söz konusu. Eğer sen bir insanın bu ülkeye hayırlı olduğunu, güzel ve başarılı işler yaptığını kabul ediyorsan, onun liderliğinin senin hayatını güvence altına aldığını, senin ve çocuklarının geleceğini koruduğunu biliyorsan o zaman neden ikiyüzlülük yapıp her ağzını açtığında, her yazıya oturduğunda düşmanlık saçıyorsun; hiç utanmıyor musun?´´
Sayın Bahçeli`nin açıklamaları ile Serdar Turgut`un yorumunu okurken ajanslara düşen bir diğer haber ise şu;
``Erdoğan TIME anketinden birinci çıktı´´
Dünyaca ünlü TIME derginin ``Yılın Kişisini´´ belirlemek için açtığı anket için oy verme işlemi sona erdi. Buna göre Erdoğan, 122 bin 931 oy toplayarak birinci oldu. ABD Başkanı Obama ise ancak 11. olabildi.
Time dergisinin internet sitesinde yer alan, ``Time`ın Yılın Kişisi Anketi İçin Halkın Tercihi Recep Tayyip Erdoğan´´ başlıklı yazıda, ``Erdoğan`ın İslami demokrasinin temsilcisi olarak methedildiği, Türkiye`nin dünyanın ikinci en hızlı büyüyen ekonomisi konumuna ulaşmasına katkı sağladığı ve Maryland Üniversitesi`nin anketine göre, Arap olmamasına rağmen, Araplar arasında en fazla hayranlık duyulan dünya lideri olduğu´´ belirtildi.
Ayrıca; ``Beklentileri aşan büyüme´´ başlığıyla ABD`li Wall Street Journal gazetesi, ``Türkiye üçüncü çeyrekteki yüzde 8.2`lik büyüme oranıyla Avrasya`nın kaplanı olduğunu gösterdi´´ değerlendirmesinde bulundu.
İşte bu gerçeklerdendir ki; Başbakanın yokluğunda siyasi dengelerde sarsılmalar oldu. Partisinde olduğu kadar Türk siyasetinde hatta dünya politikasında en çok konuşulan ve görüşlerine itibar edilen bir karizmatik liderin yokluğu elbette büyük bir boşluğu beraberinde getiriyor...
Çok şükür ki iki hafta sonra Sayın Başbakanımız sağlığına kavuştu ve ülke her konuda rahatladı.
Demek ki; ona çok daha ihtiyacımız var. Allah ona sağlık versin...









Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.