İtalya’ya fetih harekâtı (28 Temmuz 1480)
İtalya’ya fetih harekâtı (28 Temmuz 1480) 31 Temmuz 2021
Halit Kanak
Arnavutluk kıyısındaki Türk Deniz Üssünden hareket eden Türk Donanması 72 kilometrelik Otranto Boğazını geçerek İtalya kıyılarına vardığında, kendisine Kaptân-ı Deryâ’lıkta verilen Vezir Gedik Ahmed Paşa, vakit kaybetmeden 28 Temmuz 1480’de 18.000 bin askeri aynı anda karaya çıkartarak harekâtı başlatmıştı.
Bu harekâta sebep ise, Fâtih Sultân Mehmed Hân’ın daha İstanbul’u almadan Bizans surları önündeyken Roma İmparatorluğunu fethetme düşüncesiydi. Bunu Fâtih’in yanındakiler bile idrak edememiş (günümüzde olduğu gibi), hatta İstanbul’un fethine bile karşı çıkanlar olmuşken, 1454 Ocak Ayında İstanbul’dan İtalya’ya gelen Nicola Sagundino Fâtih Sultân Mehmed Hân’ın Roma ve İtalya’nın efendisi olmak İçin şimdiden çok ciddi planlar hazırladığını söylemişti.
Sagundino’nun bu beyânı üzerine telaşlanan Vatikan Fâtihi izlemeye aldı. Türk Hâkânı, 1461’de Trabzon Rûm İmparatorluğunuda tarihe gömerek, Roma’nın kalbine bir an önce inmek için fetihlerine aralıksız devam etti. Bunun için; Ege Adalarına, Kırım’a, Karaman’a, Bosna-Hersek’e, Arnavutluk ve Romanya’ya seferler düzenledi. Buralarda elde ettiği kesin zaferler Avrupa’yı ve Papa’yı telaşlandırdı.
Haçlılar; yaptıkları Akkoyunlu, Memlûk, Gürcistan ittifakına bütün Avrupa devletlerini dâhil ettiler. Böylece 25 devletle 16 yıl boyunca savaşan Türk Hâkânı hepsinin üstesinden geldi ve 25 devletide yenmeyi başardı.
Fâtih, Roma hedefine iyice yaklaşmıştı. Sadece Adriyatik ile Akdeniz arasında yer alan İyonya adalarının fethedilmesi kalmıştı. Onlarıda bir bir fethettikten sonra Gedik Ahmet Paşa’yı 140 parça gemiyle gönderdiği Napoli topraklarında fütûhatı başlatmıştı.
Gedik Ahmed Paşa, İtalya’da Napoli Krallığı topraklarına ayak bastıktan sonra, karşısına çıkan Napoli Krallığı Veliaht Prens ve Kalabriya Dukası olan Alfonso’nun ordusunu fenâ bir şekilde bozdu. Ardından kendisine 14 gün boyunca şiddetle direnen Otranto Kalesini, kaleyi savunan 22.000 askerin yarısından fazlasını kılıçtan geçirerek fethetti.
Sonra, İtalyanca ve Rumca bilen Hayreddin Mustafa Paşa’yı kendisine 6.500 asker ile 500 atlı bırakarak Otranto’ya Sancakbey’i tayin etti. Fütûhata devam etmek için ise ikiye ayırdığı ordusuyla kuzey ve kuzey batıya doğru hareket etti. Hedefinde Napoli Kralı vardı, üzerine yürüdü. Papa ve diğer devletlerden yardım isteyen Kral korkudan daha kuzeye Vatikan sınırına çekildi, saldırmaya asla cesaret edemiyordu.
Gedik Ahmed Paşa Kral’a, Birindisi, Lecce ve Taranto’nun teslimini ve Pulya bölgesinin yâni İyalya’nın topuğunun boşaltılmasını istediğini belirten elçiler gönderdi ve Napoli Kralı nezdinde bütün İtalya’yı tehdit etmekten kaçınmadı.
Kasım ayına gelindiğinde ise, kral Ferrante’ye elden gönderdiği bir mektubunda şunları söylemişti. “Şimdi güz mevsimindeyiz fakat bir kaç ay sonra bahar gelecek. İşte o zaman Sultân Mehmed Hân 200.000 kişilik ordusuyla gelecek ve İtalya’yı başınıza geçirecek, Vatikan’ı yerle bir edecek.”
Bu mektup etkisini çabuk gösterdi. Papa, Türkleri durdurmak için gayret gösteren herkesin cennete gireceğini ilân ettikten sonra, Türklerle mücâdele için ağır vergiler koydu. Zâten Napoli Kralı’nın kendi sınırlarına kaçıp gelmesinden sonra korkmuş, Gedik Ahmed Paşa’nın geleceği korkusuyla Roma’nın etrafına hendekler kazıtmıştı. Yetmemiş, daha güvenli gördüğü Fransa’nın güneyindeki Avignon Şehrine geçmeye hazırlanıyordu.
Kasım ayı sonlarıydı. Gedik Ahmed Paşa’nın bu ayın başında gönderdiği mektubun etkisi tamda bütün İtalya’yı sardığı günlerde beklenmedik bir şey oldu. Sefer için Arnavutluk’ta bulunan Türk Hâkân’ı Fâtih Sultân Mehmed Hân, yüzbin kişilik ordusuyla geldiği Arnavutluk kıyılarından elinde kılıcı olduğu halde atını denize sürerek İtalya’ya doğru büyük bir kararlılıkla boğaz hançerini yırtarcasına “Bekle beni Roma geliyorum” diye haykırdı.
İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Fâtih’in, Vatikan dâhil bütün İtalya’yı fethedeceğini dağdaki çobanlar bile konuşmaya başladı. Kimi asilzâdeler adaletine sonsuz güvendikleri Sultân Mehmed’i dört gözle beklerken şimdiden O’nun adına da madalyonlar bastırmayı ihmal etmediler. Muhteşem Lorenzo başta olmak üzere pek çok etkili insanların yaptırdığı madalyonların en güzeli yine Napoli Krallığı ahalisinden geldi. Bir yüzünde; “Svltani Mohammeth Octhomani vgvli Bizantli Imperatoris 1481/ Svltanus”, diğer yüzünde; “Mohammeth Othomanvs Tvrcorvm Imperator” yâni; “Türklerin ve Doğu Roma’nın İmparatoru Osmanoğlu Sultân Mehmed” yazan madalyonlar 1481 yılında bekledikleri Türk Hâkânı için bastırılmıştı.
Bütün bu olup bitenleri büyük bir endişeyle takip eden Papa, bir türlü güçlerinin yetmediği bu tehlikeyi bertaraf edecek formüller arıyordu. Önce gönderdiği özel elçisiyle Sultân Fâtih’e şu teklifi yaptı; “Eğer Hristiyan olursanız Roma İmparatorluk tâcını kendi ellerimle başınıza takmaya hazırım.”
Ancak Fâtih’in gülümseyerek bu teklifi geri çevirmesi üzerine yine bildik formüle başvuruldu. Bu formül ise defalarca denendiği halde başarılamayan suikast girişimiydi.
Evet, tam 14 sefer suikast girişimi yapılmış, ancak hiçbirinde muvaffak olunamamıştı. Papa derhal Kardinallerini toplantıya çağırdı ve Sultân Mehmed’in ne pahasına olursa olsun öldürülmesi emrini verdi. Bunun için bütün yolların denenmesini isteyerek akla hayale gelmeyecek hazineler vermeye hazır olduğunu söyledi. Süreç başlamıştı..(Papa’nın verdiği ölüm emri bugünde geçerlidir. Çocuklar için yapılan çeşitli dijital savaş oyunlarında Hristiyan çocukları hâlâ yeteneklerini kullanarak Sultân Fâtihi öldürmeye çalışırlar.)
Bu arada baharın gelmesiyle birlikte Sultân Fâtih; Gedik Ahmed Paşa’nın İtalya harekâtının olgunlaşmasını ve İtalya Devletlerinin durumunu izlemek için kışı geçirmek üzere geldiği İstanbul’dan harekete geçti. Hedefinde “ROMA” vardı. İtalya’ya başlattığı harekâttan yaklaşık 9 ay sonra şimdi tam sırası diye düşündüğü İtalya seferine çıktı.
25 Nisan 1481’de Topkapı’dan Üsküdar’a geçti. Maltepe Gebze arasında bulunan Sultân Çayırında ordugâh kurulmuş, başkomutan bekleniyordu. Çağ açıp, çağ kapatan Türk Hâkânı çok sevdiği askerleriyle buluştuğunda onlarla son kez birarada olduğundan habersizdi.
Ege’den deniz yoluyla geçeceği İtalya seferine çıkmak için geldiği ordugâhında, Vatikan’da kurulan hâin tuzakla 3 Mayıs 1481 perşembe günü saat 16.00’da henüz 49 yaşını 1 ay, 5 gün geçiyordu ki; tonlarca altın karşılığı satın alınan esas adı Maestro Iacopo olan Venedik Yahudisi Yakup Paşa tarafından Vatikan’ın gönderdiği zehirle ciğerleri parça parça edilmek sûretiyle şehid edildi. Durumu farkeden askerleri tarafından Yakup Paşa parçalara ayırıldıysada Fâtih Sultân Mehmed Hân geri döndürülemedi.
İstanbul’dan yola çıkan Venedik Büyükelçisinin özel kuryesi, “La Grande Aquila e Morta” yâni “Büyük Kartal öldü” yazılı mektubu Vatikan’a ulaştırdığında, bütün İtalya günlerce top atarak eğlenceler düzenledi.
İtalya seferi sekteye uğramıştı. Sadrazâm İshak Paşa derhal damadı Gedik Ahmet Paşa’yı bulunduğu İtalya’dan İstanbul’a çağırdı. İtalya’da 8.000 bin asker ve az sayıda gemi bırakan Gedik Ahmed Paşa donanmayla İstanbul’a döndü.
Napoli Kralı bunu fırsat bilerek İspanya, Macaristan ve Venedik’in desteği ile Otranto’da Hayreddin Paşa’yı muhasara altına aldı. Hayreddin Paşa, artık kendisine yardım gelmeyeceğini bildiği için askerlerini yok yere fedâ edemezdi. Bütün ağırlıklarıyla birlikte çekilirse şehri teslim edebileceğini bildirdi.
Paşa, 8.000 askerinin yanında İtalya’da bulunan bütün Müslüman esirleride alarak 10 Eylül 1481 yılında İtalya’dan ayrıldı ve Arnavutluk’ta Türk topraklarına çıktı. Böylece 13 ay sonra terkedilen bölge, hedefi Vatikan olacak yeni Fâtihlerin yetişeceği güne kadar boşaltılmış oldu. Bakalım Mevlâm neyler..
|