Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer SAĞLAM - (Ziyaretci) 7.05.2011 19:12:06

KASET CUMHURİYETİ TÜRKİYE

Kaset Cumhuriyeti Türkiye



Uluslar arası saygınlığı olan ve merkezi ABD`de bulunan insan hakları ve özgürlükleri izleme örgütü Freedom House`ın (Özgürlükler Evi) yapmış olduğu sıralamaya göre Türkiye, 2011 yılında basın Özgürlüğü alanında dünyanın 196 ülkesi arasında 112`inci sırada bulunuyor. Bu sıra ile Türkiye, basının yarı özgür olduğu bir ülke sayılıyor. Anne olunacak en ideal ülkeler konusunda yapılan araştırmaya göre ise Türkiye 164 ülke arasında 55`inci sırada yer alıyor. Her iki araştırmanın ortak yanlarından birisi, araştırmaların sonunda yapılan sıralamada ilk sıraları Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinin almasıdır. İşte size yaklaşık 9 yıllık AKP iktidarının Türkiye`yi getirmiş olduğu nokta. Türkiye, gerçekten de utanılacak bir durumdadır ve Türkler olarak bu durumdan gerçekten de utanç duymalıyız&8230;



Kaset İktidarı AKP



Başbakan Erdoğan, yönetim stratejisini özgürlüklerin ve demokrasinin kısıtlanması üzerine kurmuş gibi gözüküyor. Şimdi de aklında tek adam yönetimi olan Başkanlık sistemi var. Başbakan, açıkçası, Abdullah Gül`den sonra Türkiye Cumhuriyeti Başkanı olmak istemektedir. Ancak bize göre, Başbakanın aklındaki Başkanlık, kesinlikle ABD ve Fransa türü başkanlık değildir. Onun aklındaki başkanlık sistemi, daha çok kişisel karizmaya ve otoriteye dayalı olan Latin Amerika veya Orta Doğu`da bulunan başkanlık sistemleridir.



Esasen, Sayın Başbakan istese de ABD ve Fransa türü başkanlık sistemlerini getiremez Türkiye`ye. Çünkü en başta Türkiye`nin toplum yapısı müsait değil bu tür başkanlık sistemlerine. Zira Türk Halkı, ülkemiz adına tam bir utanç tablosu olan yukarıdaki sıralamalara aldırış etmeden, sırf başbakanın delikanlı tavrına hayran olarak yürüyor onun peşinden. Çünkü Türk halkı, Ortak Milli Akıl`dan çok, hala kişisel özellikleriyle ön plana çıkmış liderler peşinde koşan bir halktır. Sürü zihniyetiyle hareket etmek, bu milletin hala bariz özelliklerindendir. Başbakan bu gerçeği bildiği için, hâlâ gerekirse Taksim`e 10.000 genci yığmaktan ve onları Bahçeli`nin Bozkurtlarıyla çatıştırmaktan bahsedebiliyor.



AKP iktidarının, şu anda Türk halkı üzerinde müthiş bir baskı kurduğu yadsınamaz gerçektir. Bunun en büyük göstergesi, yukarıda verdiğimiz Basın Özgürlüğü sıralaması ve kodesi boylayan 70 civarındaki gazeteci ve yazardır. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç`ın, ``Nedim Şener ve Ahmet Şık nereye kaçacaklar?´´ diyerek gazetecilerin tutukluluklarına karşı çıkması bir umut ışığı olur mu bilinmez. Ancak AKP`nin istemediği ve hazzetmediği adamları diskalifiye etme yöntemleri gerçekten de çirkindir. Bu yöntemlerin en çirkinlerinden birisi ise ``Kaset´´ yöntemidir. Bu yöntemde, hedef alınan kişinin ses veya görüntüleri, legal veya illegal yöntemlerle kayda alınmakta, arkasından da dolambaçlı yollarla kamuoyuna yansıtılarak bu kişi halkın ve taraftarlarının gözünden düşürülerek bitirilmektedir.



AKP, bu yöntemi ilk olarak Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok için uyguladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmak için tutturan Turgut Altınok`tan, ancak bu yöntemle kurtuldu AKP. Baktılar bu yöntemle adam bitirmek çok kolay, arkasından aynı yöntemi Deniz Baykal`a, en son da MHP`li iki milletvekiline uyguladılar.



Şimdi denilecektir ki; ``bu konuda AKP`nin hiçbir etkisi ve yönlendirmesi yoktur. Bu sebeple kaset skandallarından AKP sorumlu tutulamaz´´. Ancak hayır. Sayın Başbakan`ın, Emniyeti bu tür skandalları aydınlatmak için seferber edeceği yerde seçim meydanlarında bu tür kaset skandallarını kendisine malzeme yapması, bu işte hükümetin parmağı olduğunu göstermektedir. Bilindiği gibi Başbakan, en büyük siyasi rakibi olarak gördüğü Kemal Kılıçdaroğlu`nu ``Kasetle gelen lider´´, Deniz Baykal`ı da ``Kasetle giden lider´´ olarak nitelendirmekte ve Kılıçdaroğlu`nu ``Kasetle gelen kasetle gider´´ veya ``bir kasetlik ömrün var´´ gibi laflarla açıkça tehdit etmektedir. Bahçeli`ye göre ise kaset skandallarının yönlendiricisi Okyanus Ötesi`ndedir. ``Okyanus Ötesi´´ tabirinin ise kim veya kimler için kullanıldığını bu ülkede sanırım bilmeyen yoktur.



İnsanların gizlisini ve ayıplarını araştırmak, hukuken suç olmaktan öte, toplumsal açıdan çok çirkin ve ayıp bir davranıştır. En başta da İslam`a aykırıdır. Çünkü bizzat Allah, Kur`an`da insanların gizli ve ayıplarının araştırılmasının günah olduğunu, bırakın onların ayıplarının araştırılmasını, dedikodularının yapılmasını dahi ``Ölü kardeşinin etini yemek´´ şeklinde tarif etmektedir. Konuya ilişkin Kur`an ayetlerinden birisi şöyledir:



``Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah`a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.´´(Hucurât/12).



İmam-Hatipli olmakla, her konuşması adeta birer hutbe veya vaaz olan Başbakan ve asıl mesleği vaizlik olan Okyanus Ötesindeki Zat, bu İslami gerçeği bildikleri halde, neden acaba insanların ayıplarını araştırmak veya ortaya çıkan ayıpları kamuoyuna afişe etmek için uğraşırlar bilemiyorum. Ancak bizzat Başbakan tarafından sık sık dile getirilen bir Arap atasözü der ki; ``Men dakkan dukka´´. ``Çalma kapıyı, çalarlar kapını´´ demektir bu söz. Bu sözün yorumu şudur; ``Başkalarını kasetlemek için uğraşıp durma, bir gün gelir birileri de seni kasetler. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner&8230;´´



Diyeceksiniz ki; kasetlere yansıyan görüntüler suçtur, bunları görmezden mi geleceğiz? Hayır, kasetlere yansıyan görüntüler suç değildir. Çünkü AKP, zinayı suç olmaktan çıkaralı yıllar oldu. Eğer suç olsaydı, görüntülerin kahramanları hakkında dava açılırdı değil mi? Ancak bildiğim kadarıyla bu konuda açılan herhangi bir dava yoktur. Bununla birlikte, görüntülere yansıyan eylemlerin ayıp, çirkin ve günah olduğu kesindir. AKP ve Okyanus Ötesi, işte suç olmaktan çıkarılan, ancak ayıp, çirkin ve günah olduğu kesin olan bir eylemden dolayı, muarızlarını tuzağa düşürerek kendilerine menfaat ve istikbal sağlama derdine düşmüş bulunuyorlar. Başbakanın, muhtemelen yönetmiş olduğu devletin imkânlarıyla kasete alınan muarızlarını ikide bir Hacı Bektaş-ı Veli`den alıntı yapmak suretiyle ``Eline, beline ve diline hâkim olacaksın&8230;´´ şeklinde uyarması, sizce de anlamlı, ancak yanlış ve çirkin değil midir?



Doğrusu herkes gibi ben de merak ediyorum; 8.5 yıllık iktidarları boyunca acaba hiçbir AKP`li kasetlik bir olaya bulaşmadı mı? ``Bulaşsaydı ortaya çıkardı´´ mı diyorsunuz? Kim bilir belki de gerçekten öyledir!



6.5.2011

Ömer Sağlam




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.