KİM NE ANLAR NE ANLAMAZ?
KİM NE ANLAR NE ANLAMAZ?
Mar 31 |18:33
- Zâlim, âlimin ruh halini anlamaz.
- Öküzler, insanlardan anlamazlar.
- Salaklar, salak olduklarını bilmezler.
- Câhiller, câhil olduklarını anlamazlar.
- Akılsızlar, `akılsız` olduklarını bilmezler.
- Tok, ancak aç kalarak, açların halini anlar.
- Mikroplar, `mikrop` olduklarını anlamazlar. -Zekât vermeyen, verenin ruh halini anlamaz.
-Balıklar, su içinde yaşadıklarını anlamazlar.
-İnanmayanlar, inanmadıklarına inanmazlar.
- İnekler, sineklerin halinden hiç anlamazlar.
-Öküzler, insanlardan ve insanlıktan anlamazlar.
- Diktatörler, diktatör olduklarını anlamazlar.
- Nankörler, sadakatin ne olduğunu bilmezler.
-Zengin, fakirin halini, ancak oruç tutarak anlar.
- Zekât`a inanmayanlar, zekât verenleri anlamazlar.
- Perhiz yapmayan, perhiz yapanın haline anlamaz.
- Sürekli `yok`larını sayanlar, `var`larını anlayamazlar.
-Berrak olan `acı su` da, `tatlı su` da bakarak anlaşılmaz.
-İnekler, sinekleri; sinekler de mikropları anlamazlar.
- Mânen Zehirlenmiş olanlar zehirlendiklerini bilmezler.
-Kelebekler yanmak için güneşe uçtuklarını anlamazlar.
-Sürekli hayal dünyasında yaşayanlar realiteyi anlamazlar.
-İnanmayanlar, inanların nasıl inandıklarını anlamazlar.
-Sürekli leş kokusu koklayanlar, gül kokusunu hissetmezler.
-Hasta olmayanlar, hastanelerde yatanların halini anlamaz.
-`Sanal` dünyanın varlıkları, `reel` dünyanın varlıklarını anlamazlar.
- Sigara içenler, etraflarına verdikleri rahatsızlıkları anlayamazlar.
- Montofonlar, holştaynları; halştaynlar da logorinleri anlamaz.
-Güz Zehirlenmesi`ne maruz kalanlar, zehirlendiklerini bilmezler.
- Sürekli `ÇET` diliyle anlaşanlar, edebi yazılardan bir şey anlamazlar.
- Doymak bilmeyen `maymun iştahlılar`, perhiz yapanları anlamazlar.
-Sürekli `yok`larını sayanlar, yavaş yavaş köleleştiklerini fark etmezler.
- Özel arabası olan, olmayanının hâlini, ancak dolmuşa bindiğinde anlar.
-Öğrenciler, öğretmen olmadıkları sürece, öğretmenliği anlayamazlar.
-Umumi tuvaletlerin görevlileri, bulundukları yerin kokusunu anlamazlar.
-Hiçbir ciddi iş yapmayanlar hiçbir zaman ve yerden hiç hata yapmazlar.
- Okuma alışkanlığı olmayanlar, okumanın ciddi bir iş olduğunu anlamazlar.
-Özel arabası olanlar, araçları tamirde olduğunda araçsızlığın ne olduğunu anlarlar.
-Huzursuz olanlar `huzur` ararlar, ama huzurlu olanlar `huzurlu` olduklarını anlamazlar.
-Kendisiyle ciddî hiç bir konu konuşulamayanlarla, ancak havadan ve sudan konuşulur.
-Internet kullanma alışkanlığı olanlar; olmayanları, ancak bilgisayarları bozulduğunda anlar.
-Arabasının sigara tablasında izmarit toplayıp, araçlarının içini kirletmeyenler, bunu caddenin ortasına boşaltırlar da caddeyi ve çevreyi kirlettiklerini, başka insanlara hakaret ettiklerini anlamazlar.
Hâsılı vel kelâm:
Öyle zaman olur ki:
Anlayanlar anladıklarını,
Anlamayanlar da anlamadıklarını anlamazlar..
Bazıları anlamaz,
Bazıları anlar..
Bazıları anlar,
Bazıları anlamaz..
Amma;
Biline ki: ``Gölge ne mübarek şeydir, daima secdededir, daima sahibinin emrinde, izinde ve peşindedir. Güneş tepede ise, gizlenir batın olur. Güneşin tepede olduğu, gölgenin tümüyle gizlendiği an, Saadet Yüzyılı`na benzer. Görünen O`dur, Araya hiç gölge girmez´..
Böyle gelmiş bu dünya, Böyle gider mi? Ne dersiniz?
|