Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
H.Prof.dr.Nurullah AYDIN - (Ziyaretci) 3.07.2010 12:38:06

KOMPLO VE GERÇEKLER

H. Prof.dr Nurullah AYDIN
3 Temmuz 2010


KOMPLO VE GERÇEKLER!

Milli karakterimiz haline gelmiş olan kavram karmaşası yaratma mekanizması bu süreçte de işlemeye başladı. Ortaya atılan komplo teorileri, sapla samanı ve en kötüsü de yarı doğrular ile yarı yanlışları iç içe geçirdi. Daha önce birçok kez yapılanlar gibi tartışmaları akıl yörüngesinden çıkarıp, komploculuk rehavetine ve konforuna havale ediliyor.

Peki, olan biteni nasıl anlamlandırmak gerekir? İlk elde belirtelim ki gerçek, komplo hastalığına yakalananların göstermek istediklerinden oldukça farklıdır.

TDK`ye göre komploculuk, &8216;bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, gizli düzen` anlamına gelmektedir. ``Komploların olduğu doğrudur; ancak tüm olayları komplo teorileri ile izah etmeye kalkmak son derece yanıltıcıdır. Bu bir komploculuk hastalığıdır. Bu hastalığın ulaşacağı sonuç, kendi sorunlarının suçlusu olarak gördüklerine karşı sürekli kin ve öfke duymak, hırçınlaşmak ve gizliden gizliye çaresiz ve ezik bir ruh haletine bürünmektir.´´

Bu çerçeveden hareketle ülke gündeminde yer alan tartışmaları nasıl değerlendirmeliyiz?

Sürekli gündeme getirilen ve gündemde tutulan Bir dizi gizli plandan bahsediliyor. Darbe planlar! Bu planların 2003 yılında gerçekleştirilmesi düşünülen Sarıkız, Ayışığı Balyoz Harekât Planı içerisinde aranması çabası var. İrtica eylem planı ile başlatılan kozmik oda aramaları, ile devam eden Erzincan başsavcısı, MİT başkanlarını, ordu komutanını için alan bir anafor dalgası sürdürülüyor.

Nitekim özel yetkili savcılıklar ülke genelini kapsayacak şekilde bahse konu planlarını ve en sonda hareket planını incelemeye aldığını, idari bir tahkikat başlattığını açıkladı. Diğer yandan ise yargı, Balyoz Harekat Planı ile ilgili kendine ulaşan bilgi ve belgeleri ciddiye alarak soruşturma başlattı. Güçlü şüphelere ulaşılmış olunmalı ki bir kısım kişilerin evlerinin aranmasına ve yine bazılarının gözaltına alınmasına karar verildi. Bu karar üzerine öyle bir komplo fırtınası estirildi ki işgal güçleri benzetmesinden tutun da Amerika`nın Türk ordusunu yıpratma kampanyasına kadar birçok komplo iddiası ortaya saçıldı.

Ancak, komplolar tamamen gizli planlar ve icralardır; oysaki hukuki yargılamalar alenidir. Biri ne kadar yer altında ve karanlık ise diğeri o kadar saydam ve gözlenebilirdir. Eğer bir yerde komplo var ise orada hukuk ve işleyen bir yargı düzeni yoktur. Bu yüzden, komplolarla karşı karşıya olduğunu düşünenlerin sığınacağı iki korunak vardır; ilki, hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı ve yargıçlar; ikincisi ise saydamlığın hâkim olduğu hak ve özgürlüklerdir.

İşte bu yüzden, gözaltıları komplo ile izah etmeye çalışmak yanıltıcı değildir. Savcı ve hâkimleri suçlayarak yargıyı töhmet altında bırakmak, hatta yurt dışı bağlantıları olduğunu ima etmek sadece çözümsüzlüğe neden olmamakta, aynı zamanda muhtemel komploların araştırılmasını da engellemektedir.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen yaşanan son olaylardan yine de kazanımlar elde edilebilir. İlk olarak, komplo hastalığından kurtulup kendi sorunlarımız ile yüzleşebiliriz. Eğer, bu cesareti gösterebilirsek, şüphesiz çözüm yolları da geliştirebiliriz. İkinci olarak, gizliliğe dayalı komplonun aleni yargılamada olamayacağını içselleştirebiliriz. Üçüncü olarak ise, ancak dokunulmaza dokunan, demokrasiyi savunan ve aydınlığı talep eden bir toplumun komplo tuzaklarından kurtulabileceği fikrinde uzlaşabiliriz.

Konunun özü şudur: Toplumların yaşamında istisna olan komploların ortaya çıkarılabilmesi adil ve bağımsız yargı, işleyen bir hukuk devleti ve güçlü demokrasi ile mümkündür. Yoksa seçilmişlerin yetkilerinin daraltılması, yargı reformunun engellenmesi, atanmışların yüceltilmesi ve de yargıya intikal eden davaların arkasında yurt dışı bağlantıların olduğu imaları hiçbir ülkeyi demokrasi limanına yanaştırmaz.

Eğer, sabredilirse yargılama süreci neyin komplo neyin gerçek olduğunu ortaya çıkaracaktır.

Ancak sormak gerekir; aleni yargılamanın yapıldığı yargıda komplo izi sürenlerin, kozmik odaların bulunduğu, gizliliğin had safhada olduğu birimlerde hiç komplo olmayacağını ispat etmeye çalışmaları tipik bir şark kurnazlığı değil midir?

Ya da tersi, iktidar devlet gücü ile medya desteği ve Arap sermaye desteği ile yürüttüğü yıpratıcı, sindirici uygulamalar büyük bir tezgahın parçaları mı?

Türkiye ve bölge için komplolar bitmez. Önemli olan yapılan planları önceden bilip ona göre tedbirler almak ve kendi planlarımızı yapmaktır. Ama nasıl, ne şekilde, kimlerle, ne zaman?

GüNün SöZü:Aklını canlı tut, oyuna gelmezsin.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.