MİLLİ REFLEKSLERİMİZE NE OLDU? NEREYE GİDİYORUZ?
MİLLİ REFLEKSLERİMİZE NE OLDU? NEREYE GİDİYORUZ?
Ankara Keçiören`de bir esnafın, büfesinde alkollu içki sattığı gerekçesiyle belediye zabıtaları tarafından sopayla dövüldüğü gazete haberlerinde yer aldı. Herkes bu çirkin olayı konuştu. Haklı olarak bu olayı kınadı. ``Ne oluyor, bu ne biçim bir olay?´´ demeye başladı. Ama bu haberde daha vahim bir şey daha vardı. Aynı gazete haberinde bu dövme olayının ABD Büyükelçiliğince takibe alınacağı yazılıydı. ABD elçiliğinin böyle bir takibe başlayacağını bir siyasi partimizin genel başkan yardımcısı söylüyordu. Bu siyasi, ABD Büyükelçisi ile görüştüğünü, konuyla büyükelçinin ilgilenmesini istediğini ve ABD büyükelçisinin de konunun takipçisi olacağını ve konuyu inceletip Wasington`a bildireceğini söylediğini açıklıyordu. Birincisi, bu sayın genelbaşkan yardımcısı böyle bir konuda nasıl oluyor da büyükelçiden yardım istiyor? İkincisi, bu büyükelçi hangi sıfatla bu konuyu inceleteceğini söylüyor ve yine bu konuyu Wasington`a ileteceğini belirtiyor? Washington bu raporu aldığında hangi pozisyon mevcut ki bir şey yapabilecek? Üçüncüsü, bu konuda hiçbir siyasi partiden, hükümetten ve bir sivil toplum örgütünden tek ses çıkmıyor? Nereye gidiyoruz? Bizim milli reflekslerimize ne oldu? Olay basit ama anlamı kabul edilebilir gibi değil. Ankara`nın bir semtinde bir olay oluyor. Bu olay bir kere bizim iç işlerimiz kapsamında bir olay. Müdahale edecek olan merciler belli. Savcılar var, İçişleri Bakanlığı müfettişleri var. Türkiye Büyük Millet Meclisi var;Gensoru, soru önergesi gibi yollar var. Ve en önemlisi milletimiz var. Ama bu sayın genel başkan yardımcısı ABD elçiliğinden yardım istiyor ve diyemiyor ki ``Bu mesele sizi ilgilendirmez, biz gerekeni yaparız.´´ Yine kimse demiyor ki ``Sayın büyükelçi, bu konu sizi ilgilendirmez.´´ Herkes susu pus olmuş. Tek bir tepki yok. Müstemleke psikolojisi içindemiyiz? Ne oluyo? Nereye gidiyoruz? Milli reflekslerimize ne oldu? Milli duygularımız sadece milli maçlarda bayraklarımızı alıp caddelere sokaklara taşmakla mı sınırlı kaldı? Uyandıralım. Uyanalım. Milliyet Gazetesinin ilk çıktığı yıllarda logosunda şu cümle yazılıydı.Sonra bu söz kaldırıldı. Ama bana göre bu söz artık her yerde olmalı. KALK, UYAN, YOKSA ARDI HİCRANDIR. RIZA MÜFTÜOĞLU
|