Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLÂMOĞLU - (Ziyaretci) 28.01.2018 19:46:48

MUĞLA`NIN GERÇEK TARİHİ (3-4)

MUĞLA`NIN
GERÇEK TARİHİ
( 3 )



17. yüzyılın II. yarısında Menteşe bölgesine sürgüne gönderilen bir başka sipahi, Ese Paşa`dır. Ese Paşa, beraberinde Kırım Türklerinden bazı boyları ilimize getirmiştir. Muğla Merkeze bağlı Yerkesik beldesinin köylerinde bu göçün izleri vardır.
Bu nüfus hareketlerinin yanı sıra Bilecik, Bursa ve Kütahya dolaylarından gelen Karakeçili, Bayındır, Baydur ve Kötekli cemaatleri ile Muğla nüfusunun yapısı zenginleşmiştir.
Bilecik dolaylarından Ula, Uyur, Gölcük ve Sandras bölgelerine gelen Karakeçililerden, Prof. Dr. Feyyaz Gölcüklü`yü yetiştiren Ula`nın ve Muğla`nın geniş ailesi Gölcüklüler, Ula`nın ünlü saray muallimi Palabıyık Mehmet Efendi soyu ile Prof. Dr. Ali Rıza Özbek`in bağlı bulunduğu, Muğla`nın okumuş ailesi Hacı Hamzalar meydana gelmiştir.
Bursa Uludağ`ın Bayındır ve Baydur cemaatlerinden, Yerkesik beldesinin okumuş ailesi Ahmet Efendiler oluşmuştur.
Kütahya dolaylarından gelen Türk ailesinden, Yeşilyurt beldesinin Türk Ömer Efendiler ailesi meydana gelmiştir. Aynı beldede, Konya Bozkır`dan gelen ailelerin de önemli payı vardır. Kütahya`nın Kötekli cemaatinden de, Üniversite bölgesindeki Kötekli (Hacıaraplar) Köyü kurulmuştur.
``Giresun´´ soyadını taşıyan ailenin atası, Giresun`dan gelip Terzibaşıoğlu ailesine damat olmuştur.
Dehri Hoca Mehmet Hilmi Efendi ve Balcılar ailesi Akşehir`den gelmedir.
Muğla`nın son dönem yetiştirdiği Paşalardan Mehmet Harput`un dedesi, Harput`tan asker olarak gelmiş ve Bağlamacılar ailesine damat olarak Muğla`da kalmıştır.
Muğla`nın okumuş ailesi Baydurlar, Samsun-Vezirköprü`den Muğla`ya subay olarak gelen ve Karahafızoğulları`na damat olan Tüfekçibaşı Hüseyin Ağa`nın soyudur.
Muğla`da Anadolu dışından gelen aileler de bulunmaktadır.
Halepli Cabbarilerden Derviş Sadettin Efendi, 1838`de Muğla`ya gelerek Aktarlar ailesinin banisi olmuştur.
Mısır-İskenderiye`den gelen bir kol, Muğla`nın alaylı eczacısı Arap Hacı Mehmet Ali Efendi soyunu oluşturmuştur.
Tunus`tan gelen bir kol, Hacıyanıklar ailesinin atasıdır.
Bağdat`tan gelenler aynı adla anılırlar.
Şamlı subay Hacı Hüseyin Efendi`nin soyu ``Şamlılar´´ olarak bilinir.
Mukaveletçi Ömer Efendiler ile Şevketler`in ninesi Mora`dan gelmedir.
Rumeli bozgunuyla Muğla`ya gelen aileler, Serezliler, Filibeliler, Dramalılar, Selanikliler, Arnavutlar, Bosnalılar olarak bilinirler.
Kurtuluş Savaşı`ndan sonra Yunanistan ile yapılan Mübadele (değişim) sonucu, Selanik ve yöresinden gelip Muğla`ya yerleşen yeni hemşehrilerimiz özellikle müzik alanında yaptıkları atılımlarla, yerel kültürümüzün bir kesitine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Kendileri, Atatürk`ün hemşehrisi olmaktan ayrıca gurur duyarlar.
19. yüzyılın Kafkas bozgununda Anadolu`ya kaçan ailelerden bir bölümü, Köyceğiz Ovası`na yerleşerek Döğüşbelen Köyü`nü kurmuşlardır.
Giritli Ali Molla, Girit kırımından kaçarak 1313`te (1897) Muğla`ya gelmiş ve Pisi bölgesine yerleşmiştir.
Mağribli (Arabistan) Şeyh Ali oğlu Hafız Hacı Ömer Efendi, ``Camkıran´´ lakabıyla bilinmekte olup, Şeyh Camii`nde uzun yıllar imam-hatiplik yapmıştır.
Muğla`nın eski ailelerinden Şeyh Aliler ile Cezayirlilerin de Kuzey Afrika`dan (Fas-Tunus-Cezayir) Muğla`ya geldikleri bilinmektedir.
Yalnız erkek nüfusun sayımının yapıldığı 1831 Nüfus Sayımı`na göre, Menteşe sancağının toplam nüfusu, 52.000 dolaylarındadır. Bu nüfusun 50.000`e yakını İslam, 2.000`den çoğu Hrıstiyandır. Hrıstiyan nüfusun, 2.294`ü Rum, 52`si Ermeni, 36`sı Yahudidir. Muğla Merkez Rumluğu`nun çıkardığı en önemli şahsiyet, 19. yüzyılın II. Yarısı ile 20. yüzyılın başlarında yaşamış olan Sir Basil Zaharof`tur. Zaharof, dünya silah ticaretini Londra`da elinde toplamıştır. Bodrum Rumluğu`nun çıkardığı en önemli şahsiyet, hukukçu Pulluoğlu İstimat Zihni Özdamar`dır. Özdamar, Papa I. Eftim Erenerol ile Kayseri-Zincidere`de I. Türk-Ortodoks Kurultayı`nı toplamış ve bu kurultaydan Ulusal Kurtuluş Savaşı`na destek kararı çıkartmıştır. Kayseri`de yayınladığı Sada-i Hak Gazetesi ile ulusal kurtuluşu savunmuştur. Muğla Yahudi cemaatinin en önemli şahsiyeti Bodrumlu Prof. Dr. Avram Galanti`dir. Kendisi Jön Türk`tür. Atatürk`ün davasına sonuna kadar bağlıdır.
17. yüzyılın ikinci yarısında Menteşe`nin nüfusu 29 kazada toplanmıştır. Bu kazalar şunlardır: Muğla, Yerkesiği, Ula, Gökabat, Gereme, Bozoyük, Eskihisar, Mesevli, Makri, Üzümlü, Eşen, Pırnaz, Perakende, Beçin, Çine, Agritos, Düver, Saravalos, Sarıç, Dadia, Darahia, Feslikan, Karaova, Keranes, Davas, Köyceğiz, Mazın, Göküyük, Mandelyat.
Türk Egemenliğinde Muğla
Menteşe Beyliği Dönemi
1220 yıllarından beri devam eden Moğol istilası, Türk cemaatlerini ve muharip kitlelerini Mavera-ün-nehir`den Küçük Asya`ya (Anadolu`ya) doğru hareket ettiriyordu.
Anadolu`da kurulmuş olan Selçuklu Devleti, doğudan gelen Moğol istilaları ile alttan alta oyuldu. 1260`lı yıllardan itibaren Menteşe`nin eski sahibi Bizanslılar, Karya ülkesine yeni gelmeye başlayan İslam-Türk unsurlarla tanışmaya başladılar. Özellikle Denizli-Fethiye arasında uzayan geniş yaylak ve otlaklar, Menteşe Bey`den önce gelip, yöreyi yurt edinen gezgin Türkmen obaları ile doldu, taştı.
Menteşe Bey, 1284 yılında Aydın-Güzelhisar`da Taralleis Savaşı olarak bilinen gaza olayı ile Karya topraklarına girdi.
Menteşe Bey Karya`nın içlerine uzandıkça, Bizans nüfusunun önemli bölümünün kıyılara ya da adalara kaçtığını gördü. Karşılaştığı Bizans nüfusunu Türkleştirip İslamlaştırdıktan sonra, Batı Anadolu`nun en büyük oymak reisi Germiyan Bey`e mektup yazdı. Yeni fethedilen ve nüfustan büyük ölçüde eksilen Karya topraklarına Germiyan boylarından cemaatler istedi.
Bu isteği uygun bulan Germiyan Bey, yeni fethedilen Karya topraklarına çok sayıda tirler ve cemaatler göndermeye başladı. Böylece, yörenin ilk nüfusu Germiyan Türklerinden oluştu. Karya adı bırakıldı; yöreye fatihinin adı olan ``Menteşe´´ verildi.
Menteşe Beyliği, Osmanlılar tarafından ilk zapt tarihi olan 1290`lara kadar müreffeh ve sakin yaşadı. Kuzey limanı Balat`tan ve güney limanı Gökova`dan Menteşe dışına buğday, safran, susam, bal, balmumu, palamut, zibebe, şap, maroken, deri, halı, köle ve cariye ihraç etti. Frenk tüccarların gemileri Balat ve Gökova limanlarından Rodos ve Kıbrıs gibi adalara, güneyde Mısır`a, batıda Avrupa ülkelerine bu ihraç ürünlerini götürdüler. Buna karşılık aynı limanlardan Menteşe`ye, devrin önemli ithalat maddelerinden kumaş, sabun, kalay, kurşun v.b. mallar getirilerek, hem Menteşe`nin ihtiyaçları karşılandı hem de daha iç bölgelere giden deve kervanları ile, ticaretin alanı Anadolu`nun diğer illerine doğru taştı.
Menteşe, diğer Türkmen beylikleri içinde birden gelişen Osmanlı Beyliği karşısında fazla dayanamazdı. Bütün Türk beyliklerini tek çatı altında toplama politikası güden ve giderek cihan imparatorluğuna yönelen Osmanlı Devleti, Yıldırım Bayezid zamanında Menteşe Beyliği`ni Osmanlı topraklarına kattı. Son Menteşe Beyi Mehmet Bey, beyliğini terk ederek Sinop Beyi`ne sığındı. Bu sıralarda doğudan Anadolu`ya gelmekte olan ve Osmanlıyı bitirme politikası güden Moğol İmparatoru Timur, Osmanlının fethettiği topraklardan kaçan tüm Türk beylerinin sığınma merkezi durumuna geldi. Mehmet Bey de Timur`a giderek O`na sığındı. 1402 Çubuk Savaşı`nda Timur`un yanında oldu; Menteşe`den gelen eski askerlerini Timur`un yanına çekti. Savaşı kazanan Timur`dan icazet alan Mehmet Bey, tekrar Menteşe`ye gelerek beyliğin başına geçti.
Menteşe, Timur`un Çubuk Zaferi`nden sonra 22 yıl daha bağımsız kaldı; 1424 yılında Fatih Sultan Mehmet`in babası II. Murat tarafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı.
( 4 )


Osmanlı Dönemi
1424`te Menteşe`nin Osmanlı sancağı oluşunu izleyen yıllarda, ilimizi Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman ziyaret etti. Rodos adasını almak üzere 16 Haziran 1522 tarihinde İstanbul`dan yüz bin kişilik ordu ile Menteşe iline hareket eden Kanuni, 23 Temmuz 1522 günü Muğla`ya geldi. Karabağ`da otağ kurdu.
Muğla`nın ileri gelenleri ile yaptığı konuşmada, kendisine takdim edilen kişilerin ve tarif edilen yerlerin ``Kara İmam, Kara Mehmet, Kara Molla, Kara Hafız, Karabağlar, Karaçayır, Karadağ ve Karaağaç´´ olarak sıralandığını duyunca eşrafın sözünü keserek, ``Karaları bırakın, bu ilin adı bundan böyle Ganibağ olsun´´ dedi. Böylece şehrimiz ve yaylamız Karabağlar, Sultan methiyesini kazanmış oldu.
28 Temmuz 1522`de Rodos`a ulaşan Kanuni, aynı yılın Ekim ayında Rodos`u aldı. Dönüş yolunda da aynı güzergahı takip etti. 8 Kasım 1522 günü Muğla`ya geldi, 1 gün mola verip otağ kurdu. O güne kadar alınamayan Bodrum Kalesi`nin fethini Palas Mustafa Paşa`ya emretti. Tamamlanan bu fetih ile beraber ilimizin bugünkü sınırları çizildi.
Kanuni`nin Muğla`dan ayrılmasını izleyen yıllarda, ilimiz Celali isyanlarının bir bölümüyle hayli meşgul oldu.
Muğla`da, 16. yüzyılın ikinci yarısıyla 17. yüzyılın başlarında ``suhte´´ler ayaklandı. Suhteler, lise düzeyinde öğrenim gören öğrencilerdir. Yüksek icazet veren İstanbul ``Sahn´´ Medreselerine gitmek için, başarılı suhteler üç yıllık danişmentlik eğitiminden geçer. Suhtelerin itirazları ve isyanı uygulamada bu kuralın dışına çıkıldığı ve yolsuzluklar yapıldığı noktasındadır.
Sultan III. Murat`ın tahta geçişinin ilk yılında (1576) Muğla`da, Kara Sadık adındaki suhte başbuğu, kayıtsız-şartsız ve sanki hükümran olarak dolaşmaktadır. Bu isyana halkın desteği vardır. Bu nedenle kadılar, müderrisler, müftüler, imamlar, hatipler, suhtelerle iyi geçinmektedir.
Suhte isyanlarının giderek genişlediğini ve halktan destek gördüğünü fark eden Padişah, 1582 yılında yayınladığı Nişan-ı Hümayun ile ``Liva-i Menteşe Sancağı beyine ve liva-i mazburda vaki olan kadılara´´ yumuşatıcı bir takım esaslar önerir; suhte cürümleri affedilir. Ehli örf ve kadılara da suhtelerin itiraz ettikleri yolsuzluklara karışmamaları emri verilir.
İlimizi 17. yüzyılın ikinci yarısında ziyaret eden Evliya Çelebi, 1670`ler Muğla`sında Karabağlar`a hayran kalır. ``Benzeri ancak Malatya`da Aspuz ve Konya`da Meram bağları vardır.´´ diyerek Karabağlar`ın zengin ağaç ve meyve dokusuna işaret eden Çelebi, Muğla`nın insanlarını temiz, okumuş, bilgili kimseler olarak tanımlar.
O yıllarda Muğla, medreselerin bol olduğu İmparatorluk sancaklarındandır. Ev düvenlerinde dokunan giyimlik bezler, sadakor gömleklikler, ipek çarşaflar, keçe hırkalar, harmaniyeler ve başlıklar, dış satıma da sunulan üretim malları arasındadır.
Osmanlının mir`i toprakları arasındaki Menteşe Sancağı, 1740`lardan itibaren yörenin nüfuzlu ailelerine kiraya verilmeye başlandı. Bu aileler mir`i toprakların kiralanacağı günlerde İstanbul`da Saray`a gittiler; açık arttırma ile kiraya çıkan toprakları, zaman zaman birbirlerini dışlayarak kiraladılar. Adlarına ``mütesellim´´ denilen bu aileler, kira süreleri devam ederken Menteşe Sancağı`nın adli, idari, mali ve askeri işlerinin tümünü kendi ayanları, hazinedarları, kadıları ve müftüleriyle yönettiler.
1864 İdari Islahatı`na kadar süren yaklaşık yüz yıllık sürede, Köyceğizli Hasan Çavuşoğulları, Milaslı Abdülaziz Ağaoğulları ve Kaleli Tavaslıoğulları Menteşe Sancağı`nın hükümranı oldular.
Kurtuluş Savaşında Muğla
İtalya`nın Menteşe`yi İşgali
Birinci Dünya Savaşı`ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu yenik devletler arasında sayıldı. Yenik devlet olarak imzaladığı Sevr anlaşmasıyla, İmparatorluk toprakları galip Avrupa devletlerinin fiili istilasına uğradı. Bu anlaşmaya göre Menteşe, İtalya`nın işgaline uğradı. (11.05.1919)
İtalya`nın Menteşe`deki işgalinde, Yunanistan`ın silahlı mezalimi görülmez. İtalya, Menteşe`ye ``Hululü Muslihane Politikası (ılımlı, barışçıl politika)´´ güderek çıkarma yaptı.
İtalyan işgali üzerine Muğla`da kuvvacı filizlenme başladı. Muğla`ya çıktığından beri İtalya, Muğla kuvvacıları ile iyi geçinmeye çalıştı. Yunanistan`ın 15 Mayıs 1919 günü İzmir`e silahlı çatışmayla çıkması ve bu çatışmada gazeteci Hasan Tahsin`in şehit edilmesi üzerine aynı günün akşamı, direniş cephesini kurma kararını alan Muğla kuvvacıları Muğla Belediye Salonu`nda toplandılar. Muğla Belediye Başkanı Zorbazzade Ragıp Beyi, Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti`nin başına geçirdiler. Tam bağımsızlığa giden Ulusal Mücadele`nin Muğla`daki sıçrama noktasını yaratan seçkin öncüler şunlardır: Zorbazzade Ragıp Bey (Belediye Başkanı), Dr. Cemil Şerif Baydur (Hastane Operatörü), Hacıkadızade Hafız Sabri Bey-Aksoy (Muğla Sandık Emini), Zorbazzade Emin Kamili Bey-Ereörnek (Çiftçi), Sinanzade M.Cemal Bey-Artuç (Dava Vekili), Serezlizade Memiş Efendi-Serez (Belediye Meclisi Üyesi), Selimzade İsmail Efendi-Ünal (Molla-İmam), Mestan Efendi (Kereste Tüccarı), Serficeli Reşit Bey (Mutasarrıf Hilmi Bey kardeşi), Bozüyüklü Hacı Süleyman Efendi (İl Genel Meclisi Üyesi), Mehmet Cemal Karamuğla (Orman Mühendisi), Dr. Hüseyin Avni Ercan-Topaloğlu (Hastane Doktoru), İskender Alper (Mekteb-i Hukuk öğrencisi), İbrahim Bey (Muğla Jandarma Mülazımı), Gölcüklüzade Şevket Bey (Çiftçi), Tokuçzade Ömer Azmi Bey (İstatistik memuru), Türidizade Kamil Bey-Türer (Tüccar), Karamollazade Ethem Efendi-Karaturhan, Ayaydın (Çiftçi), Osman Bey (Eczacı), Şekerzade H.İbrahim Efendi (Usta, Taşeron), Mehmet Bey (Muğla Hapishane Müdürü).
Bu Cemiyet önce Muğla Kuva-i Milliye Komitesi adını alır. Anadolu ve Rumeli Müdaafa-i Hukuk Cemiyeti`ni oluşturur. Cumhuriyet`in ilk partisi, Halk Fırkası`nın temeli bu cemiyettir. Bu cemiyete, Ragıp Bey`den sonra Hazma Bey, Ağır Ceza Reisi Erzurumlu Gemalmazoğlu Cemal Bey ara ara başkanlık yapmışlarsa da, Cemiyet`in fırkaya dönüşümündeki son başkanı, Zorbazzade Ragıp Bey`dir. 21 kişilik ilk listeye ilerleyen yıllarda Muğla`nın seçkin evlatları üye olmuşlardır.
Bu Cemiyetin silahlı milis çetesini şu efeler oluşturmuştur: Ejderhaoğlu Muhammet Efe, Topaloğlu Mehmet efe, Topaloğlu Ahmet Efe, Hacıgeçioğlu Hüseyin Efe, Damgalıoğlu Tahir Efe, Gıvılattı H.İbrahim Efe, Sakaloğlu Efe, Tahsildar Feyzullah Efe, Aşçı Abdurrahmanoğlu Mehmet Rıfkı Efe, Aşçı Abdurrahmanoğlu Mehmet Emin Efe, Mutasarrıf Hilmi oğlu Rüştü Efe, Çavuş İbrahim Efe, Hacıiligoğlu Mehmet Efe, Helvacıların M.Ali Efe, Düverekli Cücümün Ali Efe, Çakıcı Mehmet Efe, Kısa Hasanoğlu Ali Rıza Efe, Kirişçi Yörük Mehmet Efe.
Bu milisler Erbeyli Baskını`nı gerçekleştirecek olan Muğla Serdengeçtiler Müfrezesi`nin çekirdeğini oluştururlar.
Menteşe ilinin tüm kazaları Ragıp Bey`i izleyerek Müdafaa-i Vatan cemiyetlerini kurdular.
Aynı tarihlerde, Menderes cephesinde Yunan işgaline karşı Milli Aydın Alayı`nı kurmuş olan Yörük Ali Efe, Muğla`ya geldi. Muğla Kuva-i Milliyecileri ile beraber Çine`ye, Aydın`a giderek, Kurtuluş Savaşı`nın düzenli ordudan önceki gerilla savaşlarını yapmış oldu. Muğla, Kurtuluş Savaşı öncesindeki toparlanmasında il içinde üç kongre yaparken, il dışındaki iki kongreye de delegeleri ile katıldı.
Kongre Hareketleri
1 Haziran 1919 Kongresi : Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti ile Muğla`nın ileri gelenleri, Menteşe Mutasarrıfı Serficeli Hilmi Bey`in başkanlığında toplanırlar. Toplantı yeri, Şeyh Camii`nin avlusundaki kütüphanedir. ``Memleketin selameti hakkında bir fikir edinmek ve icabı halinde Yunan işgaline karşı milli ve mahalli teşebbüsata dair İtalya hükümetinin nokta-i nazarını anlamak´´ maksadıyla bir araya gelen Dava Vekili Fevzi, Muğla Sandık Emini Hacı Kadızade Hafız Sabri, İl Genel Meclisi Üyesi Datçalı Nurullah ve Hürriyet ve İtilaf Fırkası Muğla Reisi Müftüzade Sadettin Efendiler bu kongrenin murahhas üyeleridir.
5 Haziran 1919 Kongresi : 120 kişinin Muğla Belediye Salonu`nda yaptığı kongre, Mutasarrıf Serficeli Hilmi Bey`in başkanlığında müzakerelere başlar. Bu kongrede, olası Yunan işgaline karşı İtalya ile aranan ittifak tedbirleri oylanarak kabul edilir. İzmir`in işgalinin ertesi günü, Muğla Belediye Başkanı Ragıp Bey`in başkanlığında gizli olarak kurulan Menteşeliler Müdafaa-i Vatan Cemiyeti`nin gizliliği kaldırılır. Muğla Kuvvacılarının bu cemiyetin öncülüğünde toplanması ve çalışması kararlaştırılır.
8 Ağustos 1919-I. Nazilli Kongresi : Aydın ili adına Nazilli, Denizli ve Muğla delegelerinin katılımlarıyla toplanan kongrede, illerin Kuva-i Milliye örgütlenmesine bir sistem kazandırılır. Muğla livası, Güneybatı Anadolu cephesinin ``deposu´´ olarak görevlendirilir. Muğla Kuva-i Milliyesinin; 1-Maliye, 2-İnşaat, 3-İstihbarat, 4-Gönüllü Silah ve Asker Toplama, 5-Fedakaran ve Muhacirine Yardım, 6-Ulaştırma, 7-Alım-satım, 8-Sağlık şubesi halinde etkin ve yaygın bir çalışma yapması kararlaştırılır.
I. Nazilli Kongresi`nde Muğla`yı, Hacı Kadızade Hafız Sabri Aksoy, Müftüzade Sadettin Özsan ile Muğla Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Hüsnü Bey temsil ettiler.
19 Eylül 1919-II. Nazilli Kongresi : Bu kongrede, Harekat-ı Milliye, Redd-i İlhak Aydın ve Havalisi Heyeti Merkeziyyesi kurulur. Karara göre bu ``heyet-i merkeziyye´´, Aydın, Muğla, Denizli, Isparta, Burdur ve Antalya livaları ile bu livalara bağlı ilçe ve bucaklar Kuva-i Milliye komitelerinin yollayacakları birer üyeden oluşacaktır. Bu delegeler sürekli Nazilli`de kalacaklar ve ayda 50 lirayı geçmemek üzere aylık alacaklardır.
DEVAMI 5. BÖLÜMDE





Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.