Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLÂMOĞLU - (Ziyaretci) 22.09.2017 20:03:50

MÜSLÜMAN KATLİAMLARI (5-6)

BU YAZI DİZİSİ 5846-YA TABİDİR. KOPYALANAMAZ ALINTI YAPILAMAZ

Mustafa Mete İSLÂMOĞLU
YAZIYOR
MÜSLÜMAN KATLİAMLARI
(5)
Yahudilerin Filistin`de Yaptıkları
Soykırım ve Vahşet:
İsmâil Çolak`ın ``Filistin`de Yamyamlara Şapka Çıkarttıran Haçlı-Siyon Barbarlığı´´ adlı makâlesindeki şu tespitleri, Osmanlı Devleti`nin yıkılışından sonra Arap yarımadasını kan gölüne çeviren yahudi vahşetini özetleyecek mâhiyettedir:
``Haçlı Seferlerinden asırlar sonra Osmanlı hâkimiyetinin sona ermesiyle beraber, bölge ikinci bir şedit/kanlı barbarlık ve soykırım dalgasıyla daha karşılaşacaktı: ``Siyonist Vahşet´´... Osmanlı`nın bıraktığı boşluğu sonuna kadar değerlendiren Siyonistler, İngilizlerin de desteğini arkalarına alarak Filistin`de bir Yahudi Devleti kurabilmek için siyasî arenada sarfedilen mücadeleler kadar Yahudi göçmenlerin Filistin`e yerleşmelerini, toprak sâhibi olmalarını ve nüfus bakımından çoğunluğu ele geçirmelerini de oldukça önemsiyorlardı. Göçmenlere daha fazla yer açabilmek için ne kadar fazla Filistinli katledilirse kâr düşüncesiyle hareket eden Siyonistler, Kudüs ve Filistin`i kana bulamaya şu parolayla ahdetmişlerdi: &8216;Vatansız bir halk için halksız bir vatan!` (Alan R. Taylor, &8216;İsrail`in Doğuşu`, bas.: İstanbul, 1992. s. 1362.)
Kendilerine gönderilen Peygamberleri dahi fütursuzca katleden, yeryüzünün en bozguncu ve lânetlik kavmi olan Yahudiler, Filistinlileri yok ederken (aynen haçlı papazlarının yaptığı gibi) muharref Tevrat`ın şu hâlis barbarlık tavsiyelerini düstur ediniyorlardı: &8216;Rabbin Musa`ya emretmiş olduğu gibi bütün erkekleri öldürdüler, kadınları esir aldılar, bütün şehirleri yaktılar... Bütün erkek çocukları ve bir erkekle karı koca hayatı yaşamış bütün kadınları öldürün. Fakat bütün bâkireleri kendinize saklayın!` (Edward Said, ``Oryantalizm´´, s. 477, trc.: S. Ayaz, bas.: İstanbul, 1989.)
Avrupa`da soykırıma mâruz kalan yahudiler, bu defa aynı yöntemle kendileri Filistin`de soykırımın daniskasına girişmekte bir mahzur görmeyeceklerdi. Bu cümleden olarak, 1900`lerin başında Filistin`deki yahudi nüfus yüzde 10`un altındayken, programlı çalışmalar netîcesinde, 1920`lerde 100 bine, 1930`larda 232 bine, 1947`de de 630 bine çıkaracaklardı.
Bu faaliyetler başlangıçta sözde gâyet mâsumâne yöntemlerle icrâ edilirken 1930`lu yıllardan îtibaren İngiliz mandasının da teşvikiyle yerini tamamen terörist metodlara ve toplu katliamlara bırakacaktı. Haganah, Irgun ve Stern gibi Siyonist terör örgütleri, İsrail`in kuruluş sürecinde eylemlerde bulunup, her türlü insanlık dışı yola müracaat etmekten çekinmeyeceklerdi. Soykırımın en âlâsını irtikap ederek Filistin köylerini boşaltıyor, Yahudi göçmenlere yeni yerleşim alanları açıyorlardı. Misâlen, 1947-1948 arasında 500`den fazla kent, kasaba ve köye kanlı baskınlar tertipleyip haritadan silerek, 950 bin olan Filistinli sayısını 138 bine düşürmenin üstesinden gelmeyi becermişlerdi. Terörün amacı apaçık ortadaydı; ya öldürüp yok etmek, ya tedhiş hareketleriyle kaçırtmak ya da hiçbiri olmazsa köleleştirerek yaşamaya mahkûm etmek. Tel Aviv Belediye Başkanlarından General Shlomo Lahat, günümüze uzanan çizgide değişmeyen bahis konusu &8216;Siyonist taktiği` şöyle sloganlaştırmıştı: &8216;Filistinliler bu topraklarda köle olarak yaşamayı kabul edinceye kadar katliamı sürdürmeliyiz!..`
Nitekim dediklerini de yaptılar; 1 Ocak 1948`de Filistin`de 600 bin Yahudi, bunun iki misli Arap yaşarken; 1 Ocak 1950`de Arapların sayısını soykırım ve tehcirle 150 bine indirmeye muvaffak oldular. İsrail`in kuruluşundan Arap-İsrail Savaşı`na değin yurtlarından sürülen Filistinli mültecilerin sayısı 5 milyona ulaşacaktı. Kısacası Filistin, şirretlikte sınır tanımayan Siyonistlerin eliyle, koca bir kan gölüne, kabristana ve ıssızlığa dönüşen talihsiz bir diyar haline getirilecekti. Ve Filistin`i Müslüman`dan arındırma faaliyetleri zincirleme bir surette kesintisiz olarak toplu gösterime sunulan birbirinden kanlı katliamlarla idame edecekti: Kral Davut katliamı, Deir Yasin katliamı, Saf Saf Köyü katliamı, Kibya Köyü katliamı...
Hele Eylül 1982`deki &8216;Sabra ve Şatila Katliamı`, Haçlı Seferleri esnasındaki emsâllerini hiç de aratmayacak türde, dünyayı insanlığından utandıracak ve kanını kelimenin tam anlamıyla donduracak çaptaydı ve emri veren de Savunma Bakanı hüviyetiyle &8216;Beyrut Kasabı`, &8216;Buldozer` nâmıyla müsemmâ, Haganah`ın azılılarından Ariel Şaron idi. İsrail`in Lübnan`ı işgâli sırasında, Filistinli mültecilerin yaşadığı kamplar kuşatılmış ve kundaktaki bebeklerden eli silahsız hareket eden binlerce masum insana dek (çoğu çocuk 2500 kişi) hunharca kurşuna dizilmişlerdi. Sokaklar haçlı seferlerini andırırcasına üst üste yığılan cesetlerle dolmuş ve kan kokusu tahammül edilmez bir hâl almıştı.
Bu ve bundan sonraki katliamların en baş fâillerinden olan Ariel Şaron`un aşağıdaki sözlerinin haçlı seferlerine komuta eden kan içici canavarlardan hiçbir farkı yoktu: &8216;Yemin ederim ki; eğer ben sıradan bir İsrail vatandaşı olsaydım, gördüğüm her Filistinli`yi yakardım, acı çekerek ölmesini sağlardım. Refah`ta 750 Filistinli`yi öldürmüştüm. Arap kızlarına tecavüz etmelerini sağlayarak askerlerimi cesaretlendirmeye çalışıyordum. Filistinli kadınlar yahudilerin ancak kölesi olabilir. Biz onlara istediğimizi yapabiliriz. Kimse bize ne yapmamız gerektiğini söyleyemez. Ama biz herkese ne yapacağını söyleriz!..` Şaron ve diğer Siyonist teröristler, kanlı eylemlerinde daima, İsrail`in kurucusu Ben Gurion`un şu doktrini istikâmetinde hareket ediyorlardı: &8216;Kadın ve çocuklar dâhil savunmasız, mâsum insanları acımasızca vurmak gerekir.`
Şaron ve avânelerinin insanlıktan zerrece nasibini almamış menhûs anlayışı İsrail`in Filistin`lilere bakışı ve muamelesinde de kendisini belli etmiştir. İsrail`in gözünde, kendisine karşı direnen Filistin`liler ya ahmak bir vahşî ya da varlık olarak ciddiye alınmayacak kemiyetten öte bir anlam ifâde etmemiştir. Zirâ yasalara göre, ancak yahudinin tam vatandaşlık hakkı mevcuttur ve muhâcereti hiçbir sûrette tahdîde tâbî değildir. Vatanı gasp edilen toprakların gerçek sâhibi Filistin`lilere ise, &8216;daha az gelişmiş` olduklarından ötürü yahudilerden daha az ve basit haklar tanınmıştır.
Buraya kadar zikrini ettiğimiz gerçekleri, istisnaî bir vicdan ehli hakikatperest ve &8216;onlardan birisi` olarak İsrailli muhalif yazar İsrael Şamir`in şu muhteşem itiraf tespitleri adeta taçlandırmaktadır: &8216;Yahudi ordumuz sivilleri öldürüyor, evleri yıkıyor, milyonları açlığa mahkûm ediyor ve Filistin köylerini ablukaya alıyor; işlediğimiz suçlar Çeçenistan ve Afganistan`daki Rus zulmünü, Vietnam`daki Amerikan zulmünü, Bosna`daki Sırp zulmünü geçti. Alman Nazilerinin sevmediğimiz yanı nedir; ırkçılıkları mı? Bizim ırkçılığımız daha az ve daha az zehirsiz değil! Biz ırkçılığa başkası öyle olduğunda karşıyız. Biz ölüm mangalarına ve gizli operasyonlara bize karşı yapıldığı sürece karşıyız. Kendi kâtillerimiz, yahudi özel kuvvetleri bizim övünç kaynağımız. Yahudi devleti, yasal olarak cinayet mangaları bulunduran, katliam politikası güden, Ortaçağ işkenceleri uygulayan dünyadaki tek yerdir!..` (İsrael Şamir, &8216;Kaybedilen Ateş İmtihanı`, trc.: A. Ünaltay, Yarın Dergisi, Mayıs - 2002.)
İsrail bildik terörist taktik ve usûlleri, şiddeti ve toplu kıyım ölçeği daha da büyütülmüş bir vaziyette bugün de bütün hızıyla sürdürmektedir. Geride bıraktığımız yıl İsrail, güyâ terörle mücadele yalanını kalkan yaparak Filistin topraklarını yine kana ve jenoside boğmaya muvaffak oldu. Binlerce insan tanklardan ve uçaklardan atılan tonlarca bombanın altınca can verdi ve feryad ü figanları yere göğe sığmadı. Bu defa ki katliamların tarihteki emsâllerinden tek farkı, telekomünikasyon imkânlarının altın çağında yaşayan sözüm ona medenî dünyanın gözü önünde canlı yayın eşliğinde yapılmasıydı. Yüz binlerce Filistinlinin hayatı ve geleceği, sınıfta kalması bir kez daha tescillenen yahudi medeniyetinin insafsızlık ve azgınlığı altında mükerreren karardı. hıristiyanlar bahis konusu olduğunda kıyametler kopartan ve hümanizm edebiyatında mangalda kül bırakmayan sözde çağdaş Batı her zamanki alışkanlığıyla bunlara da sağır sultan kesilmeyi tercih etmişti.
Tüm dünyanın kahredici duyarsızlığı sayesinde Siyonist vahşet ve soykırım olanca şirretliğiyle maalesef rutinleşmiş ve kanıksanmış bir hâlde devam etmektedir. Dünya kamuoyu, Bosna ve Kosova`da patlak veren Sırp katliamına gösterdiği duyarlı ve caydırıcı tepkiyi, Filistin`de yıllardır süre giden İsrail barbarlığına karşı aynı ölçüde göstermekten imtinâ etmemelidir. İslâm Dünyası`nın göbeğindeki bu zulüm ve fitne odağının etkisiz hâle getirilmesi Müslümanların ve tüm medenî dünyanın insanlık ve boyun borcudur. Şaron ve hempalarının tıpkı Miloşeviç gibi savaş suçlusu sıfatıyla yargılanmaması; daha da mühimi Batı ve işbirlikçisi İsrail`e, tarihten bugüne irtikap ettikleri katliamların hesabının sorulmaması insanlık âlemi için en âlâ bir kara leke ve ayıp olarak yeter de artar bile. Şurası katî bir gerçek ki, haçlılar ve Siyonistler, Kudüs ve Filistin`de hep terör estirdiler, kan ve gözyaşına doymak bilmediler; o hâlde bölgenin aradığı ideal barış ve saâdeti, geçmişte olduğu gibi bugün de, yine İslâm`ın insancıl, âdil, müsâmahakâr ve kuşatıcı inanç ve yönetim anlayışı hakiki mânâda tesis edebilecektir.
Zulüm ile âbâd olanın âhiri mutlaka berbat olacaktır.´´
KAYNAKLAR:. .. . (İsmail Çolak, ``Yeni Dünya Düzeninde Osmanlı`yı Aramak´´, s. 37, bas.: İstanbul, 2000.) (Funck Brentano, ``Les Croisades´´, s. 76-78, bas.: Paris, 1934.) . Türk ve islam Alemine İhanetler. Mustafa Mete İslamoğlu 2007 ist.´´ (Felix Valyi, ``Revolutions in İslâm´´, s. 48-49. bas.: London, 1925.) İslam dünyasına saaldırılar. Mustafa Mete İslamoğlu. 2005. ist. (Mesaj) İslam alemine vahşet Hasan Yazıcı. 2. bas. 2012 İst. Felix Valyi London. 7 (İsmâil Çolak, ``Filistin`de Yamyamlara Şapka Çıkarttıran Haçlı-Siyon Barbarlığı´´, Vuslat Dergisi / 10. 01. 2006, sayı: 55.). (Z. Serdar - M. W. Davies, ``Batı Irkçılığının Kaynakları´´, s. 39-40. ) !´´ (Gustave le Bon, ``Civilasition des Arabes´´, s. 129, 160.) Modern Düşüncenin Doğuşu, İspanyol Altın Çağı, Cemal Bali Akal, sh. 134-138)
17-Mart-2016
KAYSERİ
batıda Bitmeyen Vahşet,
Eksilmeyen Soykırımcı Niyet!
Batı, sadece müslümanlara karşı değil, bütün insanlığa benzer soykırım ve vahşetler yapmıştır.
Amerika`da Yerli Soykırımı:
``1492`de Hispaniola diye adlandırdığı adalara ayak bastığında, ilk kez gördükleri beyaz insanları dostça karşılayan yerlileri, Colon şöyle tanımlayacaktır: &8216;Hemcinslerini kendileri kadar seviyorlar. Sevimli ve yumuşak bir konuşma tarzları var. Hep gülümsüyorlar.` Las Casas da Colon`a katılarak, bu dünya cennetinin sakinleri hakkında şunları söyler: &8216;Ne hırs, ne gurur, ne küfür, ne de adlarını bile bilmedikleri başka birçok kötü huydan haberleri var.`
Sömürgeci, art niyetli, ihtiyatlı, silâhlı ve köpeklidir. Yalnızca Amerika`nın değil, köpeklerle insan avlama yönteminin de Colon tarafından keşfedildiği söylenir. .... yerlilerle savaşırken aldıkları yaralarla ün kazanan Becerillo, oğlu Leoncillo, Amadis, Calisto, Amigo... adlı köpeklerden övgüyle sözedilir. ... İnsanları parçalatmak üzere köpek yetiştiren sömürgecilerle yerliler arasındaki anlayış farkı, farklı uygarlıkların yokedilmesine yol açan unsurlardandır.
Colon gerçek niyetini şu sözcüklerle açığa vuracaktır: &8216;Dünyada varolan en değerli şey altındır. Ona sahip olan, her istediğini yapar. Ruhları cennete bile koyar.`
Toribio de Benavente Motolinia, yerlilerin sinekler gibi ölmesine yol açan koşulları ... olarak sunsa da, şunları eklemekten kendini alamayacaktır: &8216;Böylesine bir felaketin nedeni sorulacak olursa, bunun açgözlülük olduğunu, kasaya bir kaç altın külçesi daha atma hırsı olduğunu söylerim.`
... tüm Avrupa`ya, yılda ortalama iki yüz elli ton gümüş ve beş buçuk ton altın, köle işgücünün madenlerde yokolması sayılmazsa, neredeyse karşılıksız akmaya başlayacaktır.
... Kendilerine hıristiyan diyen bu insanlar, onları izliyen, sakin ve savunmasız yerlilerin karşısında, birden içlerine şeytan girmiş gibi kılıçlarına sarılır ve nedensizce, bir köy halkını yokederler. Kadın ve çocukların ırzına geçmek, bebekleri analarının kucağından alıp, onların gözleri önünde köpeklere parçalattırmak ya da bacaklarından tutup kayalara vurarak öldürmek, dil, burun, meme, kol, bacak kesmek, insanları canlı canlı yakmak ya da aç bırakarak ölüme göndermek yaygın sömürge eğlencelerindendir. Zevk için öldürülmedikleri zaman da, yerlilerin içinde bulundukları zorla çalıştırılma koşulları öylesine tüketicidir ki, kadın ve erkeklerin üremeye yönelik etkinlikleri sıfırlanmış, nüfus çoğalmaz olmuştur. Tek tük rastlanan hamileliklerde, analar, ümitsizlikten, çocuklarını düşürmek için her yönteme başvurur, bunu yapamazlarsa bebekleri boğarlar. Kaldı ki, sütten kesilmiş olduklarından, onları öldürmeseler bile, çocuklarının yaşaması yine de mümkün değildir. .... yetişkin yerlilerin çoğu, beyazların eline düşmektense, kurtuluşu kendilerini öldürmekte bulurlar.
Ne var ki, Las Casas`ın örneklerini verdiği bu akıl almaz gaddarlığı, yoketme tutkusunu, sömürgecilerin bu et ve kan sarhoşluğunu yalnızca para hırsıyla açıklamak mümkün değildir. Avrupa`nın toplam nüfusunun aşağı yukarı elli milyon ... İngiltere`nin dört milyon olduğu bir dönemde, 1500`den 1650`ye, Meksika`nın yerli nüfusunu yirmi beş milyondan bir milyona, yeni kıtanın yerli nüfusunu seksen milyondan 10 milyona indirerek, yüz elli yılda insanlığın hemen hemen beşte birini ... ortadan kaldıran felâketin nedenleri daha derinde yatar´´ (Modern Düşüncenin Doğuşu, İspanyol Altın Çağı, Cemal Bali Akal, sh. 134-138)
Bütün Avrupa En Az
İspanyollar Kadar Soykırımcıdır:
``&8216;İsponyollar` dönemin diğer Avrupalılarından &8216;ne daha az ne de daha çok insandılar ve ne daha az ne de daha çok insancıldılar.` Bu görüşü savunanlar için, İngilizlerin ve sonra Amerikalıların davranışları özel bir ilgi konusudur.
... İspanyolların kanlı yağmalarında yalnız olmadığı -Avrupa soyundan gelen başkalarının da mizacen aynı ölçüde soykırıma yatkın oldukları- yönündeki daha ciddi iddia, göreceğimiz gibi, hem daha güvenilir hem de daha doğrudur.´´ (Amerika`nın Soykırım Tarihi, David E. Stannard, sh. 164)
``...on altıncı yüzyılın ikinci yarısında ... İngilizler de İrlandalıları etkisiz hale getirmekle uğraşıyordu. ...İngiliz toplumu, insanlarının üçte birinin ölmeyecek kadar geçimlik sınırında yaşadığı bir toplumdu ve burada sağlık ve hıfzısıhha koşulları öyle dehşet verici bir durumdaydı ki bir kişinin otuzlu yaşlarının ortalarına dek yaşaması çok nadir görülüyordu. ... on altıncı yüzyılın son yıllarında Essex Vilayet mahkemeleri, cadılıkla ilgili 1500`den fazla suça ilişkin 650 civarında davayı karara bağlamıştı. Yine de Britanya halkı kendisini yeryüzünün en uygar toplumu olarak görüyordu ve çok geçmeden Oliver Cromwell Tanrı`nın İngiliz olduğunu ilan ettiğinde tasvipkâr bir şekilde kafa sallayacaktı. Bundan dolayı bu döneme ait İngiliz risalelerinin ve resmi kayıtlarının, &8216;vahşi İrlandalılar`ı ... Kısacası İrlandalılar &8216;akıl almaz hayvanlar`dı.´´ (Amerika`nın Soykırım Tarihi, David E. Stannard, sh. 166)
KAYNAKLAR:. .. .(R. C. Financane, ``Soldiers of the Faith: Crusaders and Muslims at War´´, s. 39. bas.: London, 1983.) .(Thomas Fuller - Holywar ``Kutsal Savaş veya Haçlı Seferleri Tarihi´´, c. 1, Bölüm 24.) (``Batı`nın Doğu Politikasının Ahlâken İflâsı´´, trc.: Ziyad Ebuzziyâ, Ankara, 1988, s. 100, 105.) .(Funck Brentano, ``Les Croisades´´, Paris 1934, s. 57) .´´ (Âl-i imrân: 118) .´´ (T. G. Djuvara, ``Türkiye`yi Parçalamak İçin 100 Plân´´, s. 37, bas.: İstanbul, 1979.)´´ (İsmail Çolak, ``Yeni Dünya Düzeninde Osmanlı`yı Aramak´´, s. 37, bas.: İstanbul, 2000.) (Funck Brentano, ``Les Croisades´´, s. 76-78, bas.: Paris, 1934.) . Türk ve islam Alemine İhanetler. Mustafa Mete İslamoğlu 2007 ist.´´ (Felix Valyi, ``Revolutions in İslâm´´, s. 48-49. bas.: London, 1925.) İslam dünyasına saaldırılar. Mustafa Mete İslamoğlu. 2005. ist. (Mesaj) İslam alemine vahşet
17-Mart-2016
KAYSERİ
DEVAMI 7. BÖLÜMDE MUTLAKA OKUYUN


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.