Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10283
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (516) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Nurullah AYDIN - (Ziyaretci) 25.11.2010 11:12:06

NATO SAVUNMA MI YOKSA SALDIRI GÜCÜ MÜ?

Nurullah AYDIN
25 Kasım 2010

NATO SAVUNMA MI YOKSA SALDIRI GÜCÜ MÜ?

Herkesin dilinde NATO savunma gücü ifadesi. Gerçekten öyle mi? Soğuk savaş döneminde ABD öncülüğünde batı Avrupa ülkelerince Sovyetler Birliği yayılmacılığına karşı kurulan NATO savunma gücü olarak ifade edilse de gerçekte saldırı gücüdür.

Hemen her NATO ülkesinde oluşturulan GLADİO`larla Sovyet yanlısı ülkelerde, üçüncü dünya ülkelerinde ve üye ülkelerde komünist avına çıkan, ülkelerde askeri darbeler yaptırtan NATO en iyi savunma saldırıdır ilkesine göre hareket etmiştir. Örnekleri çoktur.

Lizbon`da 28 NATO üyesi ülkenin aldığı füze kalkanı kararı, öncelikle Türkiye ve Ortadoğu ülkelerini ilgilendiriyor. Amerikan icazetli yöneticilere sahip Türkiye, öğretmenlerinin sözünden çıkmadı ve füze kalkanına okey dedi.

Rusya, İran, Suriye ve pek çok diğer Arap ülkesiyle sıfır sorun hatta işbirliği politikasının sonu demek olan füze kalkanı, yandaş-mandaş medyamız tarafından balistik kılıfa sokulup büyük bir başarı olarak allanıp pullandı!.

Türkiye, van minut, mavi marmara, kurtlar vadisi filan derken, etik-tetik itirazlarını bırakıp İsrail`in savunmasında aktif rol almayı resmen kabul etmiş oldu.

Yeniden NATO`nun ileri karakolu ya da Batı`nın Asya`daki mızrakbaşı olma misyonunu hevesle kabul eden AKP yönetimi şaşırtmadı!.

İlk kez bir NATO Zirvesi`ne katılan Rus Lider Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev, ayıp olmasın diye zirvede yaramazlık yapmadı.

Ancak; Nasıl ki Seul`deki G-20 Zirvesi`nde "Kalkanın tetiği bizde olmalı" diyen Tayyip Erdoğan Lizbon`da yoksa, 2008`de Doğu Avrupa`daki kalkana, "Ne İran`ı kardeşim bu resmen bize tehdit" diyerek Kaliningrad`a İskender füzesi koyarım diyen Vladimir Putin de, ne Lizbon`da, ne de Moskova`da bulunamadı.

"Turuncu Devrimler" ülkesi Ukrayna`yı Rusya ilgi alanına terk eden ABD, Bush`tan kalma Savunma Bakanı Robert Gates`in ağzından da "artık hiçbir yerde savaşmayacağız, olsa olsa Yemen`e askeri destek veririz" türünden yumuşak mesajlarla Moskova`nın gönlünü aldı..

Karadeniz`de NATO/ABD füze gemileri nasıl dolaşacak? Bu konu da bir muamma...

Rusya`nın asıl beklentisi, ABD ile nükleer yarışı bitirecek Yeni START anlaşmasının kendi istekleri doğrultusunda imzalanmasıdır. Bu anlaşma ile Rusya`yı tek tehdit olmaktan çıkaracak ve Batı dünyasıyla yeni işbirliklerinin yolunu açacak. Bunun için Afganistan`da bile NATO`ya lojistik destek veriyor..

Çin sessizce izliyor!
Avrupa`daki tüm itirazlara rağmen Rusya`yı da NATO`ya ortak etme çabalarında hiç adı geçmeyen ve sesi çıkmayan dev ülke ise Çin!.

Yani artık NEO-NATO, küresel platformda, Batı ve ortaklarının güvenliği yanında doğrudan Çin`i hedef alan bir anlayışla hareket edecektir.

ABD ve AB; Kuzey Kore, İran, Suriye, Sudan diyorlar ama asıl Çin hedeftedir!...Yükselişi önlenemeyen yeni dev Çin; ABD`yi AB ve Rusya`yı bir araya getirebiliyor.

Komünist Çin, "Ahlaki varlığımızın tüm dünya düzeniyle uyum içinde olma noktasına erişmesi insanın ulaşabileceği en büyük amaçtır" diyen, "Uyum, denge ve iç huzura erişmenin yolu eğitimden geçer" felsefesinin sahibi Konfüçyus`un mirasına sahip çıkıyor.

Hegemonyaya karşı olmanın yeni bir hegemonya yaratmamaktan geçtiğini iyi bilen Çin; Şanghay İşbirliği Örgütü`nü toplayıp, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan`a "Sizin ŞİÖ`nün gözlemci üyesi olan İran`a ve kurucusu bana karşı bir organizasyonda ne işiniz var kardeşim?" diye sormuyor bile...

ABD himayesindeki AB ise yeni NATO konseptine evet diyor..

Yunanistan ve İrlanda`nın ardından Portekiz`in de kurtarılması hesapları yapan bir AB`nin ise küresel düzende söyleyecek fazla bir sözü yok..

Ya Türkiye`nin söz söyleme ve uygulama gücü var mı? Maalesef yok. Dış güvenliğini NATO`ya, ekonomisini İMF ve dünya bankasına, siyasi karar alma refleksini AB`ne endekslemiş Türkiye iradesi felce uğramış durumda!

Türk Milleti`nin duyarlı unsurlarını harekete geçirmesi gereken gerçeklik de budur.

Günün Sözü: Dostluklar ortak değerler veya çıkarlarla yürür.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.