NEO LİBERAL YAYINLAR
NEO Liberal Yayınlar - Hıristiyanlıkta Yedi Ölümcül Günah Ve Sıradaki Romero Korku Klasiğinin Yeni Versiyonları
R.K.KURT
Neo Liberalizmin serbest piyasa ekonomisi, a) Demokrasi adına yapılan işgaller b) Demokrasi adına tertiplenen renkli devrimler. c) Her daim finans sihirbazlarının 90 dolarlık krediye karşılık bir dolarlık sermaye teminatı tutmalarına dayanan mucizevî modelleriyle yürütüldü.
Türkiyemiz serbest piyasa modeline dâhil olacak ekonomik ve siyasi dönüşümü yaşamak için: a) "Ourboy" Kenan Evren Liderliğindeki darbeyi b) Çevik Bir önderliğindeki Batı Çalışma Grubu çetesinin "irticaya geçit yok" madrabazlığını ve iki büyük ekonomik kriz kızılcık şerbetini içmek zorunda kaldı.
Pek çoğumuz seyretmişizdir. 1995 yapımı ve şimdiden kült filmler arasına giren, SEVEN (Yedi) Hıristiyanlıktaki yedi büyük günahı ele alan film. Başrollerde Morgan Freeman, Brad Pitt, Gwynet Paltrow ve Kevin Spacey`nin oynadığı muhteşem film. Hollywood`un ender yüz akı yapımlarından biri.
Seven, biri hala çalışan diğeri ise emekli olmuş iki polisin bir seri katil peşindeki kovalamacasını anlatır. Ölümü hak etmenin kurgusunu Hıristiyanlıktaki yedi ölümcül günaha göre yapan seri katil genç polise de bir sürpriz hazırlamıştır.
Hıristiyanlıktaki yedi ölümcül günah: 1) Anger (Öfke) 2) Avarice (Açgözlülük) 3) Envy (Kıskançlık) 4) Gluttony (Oburluk) 5) Lust (Şehvet) 6) Pride (Gurur) 7) Sloth (Tembellik)
Küresel finans oligarşisi ve onların "ekonomik tetikçi"lerinde yukarıdaki yedi ölümcül günahın tamamı mevcut. Eylül 2008`in son haftasında İngiliz The Times gazetesi "Luxx" adlı bir ilave verdi. İlave dergiye göre dünyada 1200 dolar milyarderi harcıyor, kalanlar kemer sıkıyor. Eski FED başkanı, ABD`de başlayan krizi "yüzyılın en büyük nakit krizi" olarak değerlendiriyor ve "para kendi yolunu bulur, engellemeyin, düzenleme yapmayın, serbest bırakın" diyen finans sihirbazları tarihin çöplüğüne doğru birer ikişer gidiyorlar.
Özellikle Sovyet Bloku`nun çökmesiyle birlikte son 20 yıldır dünyaya, gazete sayfalarından, televizyon ekranlarından IMF, WB, DTÖ, NAFTA ve AB gibi bölgesel ve küresel milletlerarası teşkilatların tetikçi olarak kullanıldığı, sözüm ona STK (Sivil Toplum Kuruluşu) destekli neo liberal yalanlar, ilerleme masalları, büyüdünüz ha, zenginleştiniz ha safsataları bundan sonra çok kolay alıcı bulamaz artık.
Finans klanının banka ve finans kurumlarında, kendini sürekli büyük görme hayali (illusion of grandeur) ile zihnen devşirilmiş business management mastırı yapmış yeni yetme gençler tamamen fiktif bir hayatın içinde tetikçi olarak kullanıldı.
Üretime hiçbir katkısı olmayan bir kısım şirketler oluşturuldu. Bu şirketlerin bilançoları tamamen fiktif rakamlarla şişirilerek yüksek varlıklı gösterildi. Bunların kâğıtları piyasaya sürüldü ve kısa sürede büyük paralar kazanma aracı olarak manipüle edildi.
İmalat sürecinin tamamen dışında, fiktif değerlenmiş varlıklarla balon ekonomi kurgulandı. Hayali kâğıtların değer ve getirilerine bilimsel şablonlar geçirip pazarlandı. Bunların reklamı için televizyon kanalları, web siteleri kuruldu. Mastır ve doktora tezlerine konu oldu, lisansüstü üniversite programlarının dersleri arasına sokuldu.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Amerikan üniversitelerindeki pre - MBA ve MBA programlarının büyük çoğunluğu bu temelde boş muhtevalara sahiptir.
Sonuçta "aşağı köyde bir yalan söyledim yukarı köyde kendim de inandım" misali kendi söyledikleri yalanlara inanan 25 - 35 yaşları arasındaki gençlerden oluşan yeni bir zengin güruh ortaya çıktı. Manhatten`da iki odalı evler 50 - 60 milyon dolara alıcı bulmaya başladı. "Haydan gelen huya gidiyordu."
Ve sonra bizdeki yerli dizilerin asıl orjinali konumundaki, bu grubun hayatı gerçeğin kendisiymiş gibi televizyon dizileri yapıldı. Sadece onların hayatını anlatan bol resimli gösterişli dergiler yayımlandı.
Bu gruptakilerin çoğu doğru dürüst ne iktisat bilir ne de ekonomi tarihi.
Sadece finans matematiği ve iyi bilgisayar bilen bu Wall Street fırlamaları ve ekonomi muhabirleri el ele ABD ekonomisini vurdu. Hem Amerikan halkına hem de başta Türkiye olmak üzere insanlık Romero korku klasiğinin yeni versiyonlarına şahitlik edecek.
ABD merkezli mevcut ekonomik kriz hızla siyasi krize dönüşerek Berlin Duvarı`nın yıkılışından bu tarafa insanlığın maruz kaldığı hayâsız - ahlaksız ideolojik saldırı ve çarpıtmaların sonunu da getirecek.
Kendi içindeki çarpıklığa rağmen serbest piyasa adlı ideolojik mekanizma problemleriyle birlikte çalıştırılıyordu. Ama bu kez küresel finans oligarşisinin tam merkezinde çok büyük arıza çıktı. Onların ifadesiyle "yüzyılın krizi" her şeyin rengini değiştireceğe benziyor.
YENİDEN YENİ DÜNYA DÜZENİ VE TÜRKİYE
Serbest piyasanın reel ayağı kârlılıkta 1970`lerden bu yana ivme kaybetmekteydi. Kayıpları telafi etmek ve daha çok getiri sağlamak için finans sektörü üzerinden sanal kurgular ve vaatler pazarlandı. Vaatlerin getiri ayağı ne kadar fiktif ve hayali ise faiz ve maliyet ayağı da o kadar gerçekti ve ABD`deki seçkinler zümresinin en tepesindeki birkaç bin kişinin işine yarıyordu sadece. Zaten oyunun en baba tarafı da aslında yaklaşık 200 bin kişi tarafından Amerikan orta gelir grubuna pas edildi. Son on yıldır Amerika ve dünyada yaşandığı iddia edilen "bolluk ortamı" sayesinde akıllara durgunluk veren bir biçimde zenginleşen serbest piyasanın küresel finans klanının sebep olduğu çöküşü sosyal devletin son kalıntıları, başta 138 milyon Amerikalı vergi mükellefleri ve Türkiye gibi "Entegre olmamış Boşluk" ülkeleri olarak tanımlanan "Sınır Devletleri" ödeyecektir.
Wall Street`e yapılan büyük kamu müdahalesi yeni bir strateji hamlesinin geliştirilmesine, ardından gelecek yeni düzenlemeler başta Amerikan halkı olmak üzere bütün dünyada ezilenler ve fakirler için bir iyileşmeden ziyade daha acıtıcı sonuçların doğmasına vesile olacaktır.
Amerika`nın kendi içinde ve dünyanın pek çok yerinde 21. yüzyılın "Hiksos" toplumları ortaya çıkacaktır.
Çünkü aksi takdirde sınırsız paranın kaynağı, zenginlik ve siyasi iktidarın devasa kitlelerce sorgulanma tehlikesi mevcuttur. Bu yeni hamle muhtemelen şimdiye değin "bedava dağıtılan" ve ortalığı ve geleceği güllük gülistanlık gösteren "demokrasi ve serbest piyasa" gibi ideolojik gözlüklerden oluşan destekleyici unsurlardan da mahrum olacak.
Demokrasi ve serbest pazarcıların "şayet bu durumu sürdüremez isek hayat tarzımız tehlikeye girer" argümanı gereği kendini bataktan kurtarmaya çalışan kapitalizmin, geçen iki yüz yıldır göğüs göğüse çarpışmalarla elde edilen bütün demokratik ve insan hakları kazanımlarına karşı Yeni Dünya Düzeni adına nihai bir saldırıya geçmesi ihtimali bir hayli yüksektir.
Wall Street merkezli küresel finans klanının Kuzey Amerika ve Batı Avrupa`dan üflediği "insanlığın iyiliği ve güzelliği için duyarlılık ve demokrasi" melteminin yerini "winter of discontent"e bırakması ve ardından serbest piyasanın dünyada geride kalan bütün kaynak ve zenginliklere daha büyük bir hırsla saldırması ihtimali mevcuttur.
Mesihi formatlı Yeni Dünya Düzeni, "Tanrı İmparatorluğu" kurma histerisi içindeki bir avuç güç ve iktidar sahibi "seçilmiş ırk" klanı Dead Kennedys grubunun "Kill the poor" (Fakiri öldür) şarkısını fon müziği olarak kullanıp nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlarında kullanım envanterine dâhil edildiği ÜÇÜNCÜ DÜNYA HARBİ çıkarabilirler.
İkinci Dünya Savaşı 1929 yılında yine Wall Street`te yaşanan bir "Kara Perşembe"den sonra, önce Amerika ve Avrupa`ya sonra bütün dünyaya dalga dalga yayılan ekonomik kaostan sonra çıkmıştı.
Türkiye`yi yönetenlerin kendine çeki düzen vermesinin zamanı geldi, geçmek üzere.
Üretici milli sermayenin ve milli bankaların önemi bundan sonra daha da hayati bir önem arz edecek. Türkiye`yi yaşanan ve yaşanacak süreçten en az zararla çıkaracak olan yegâne şans budur.
Türkiye`de tarım sektörünün artık sadece adı var. Ülke 2002`den bu tarafa "büyüyoruz" masallarıyla üretim sürecinden kopma noktasına getirildi. İnsanlar "düşük kur - yüksek faiz" sarmalında yaratılan hipnotize olmuş, bir başka Anadolu deyimi ile "Erez yemiş tavuklar gibi" gözlerini sadece İstanbul borsasına, döviz piyasalarına, faiz oranlarına dikmiş oturup duruyorlar.
1978 Kemal Derviş - Shelma Robinson imzalı Dünya Bankası raporuna bağlı dayatmalar, 24 Ocak 1980 kararları, 12 Eylül 1980 "Our boys" darbesi ve Turgut Özal iktidarı Türkiye`nin en önemli iktisadi - siyasi kurumlarından biri olan Devlet Planlama Teşkilatı`nı (DPT) işlevsiz hale getirmişti. Türkiye DPT`yi yeni bir milli misyonla yeniden aktif hale getirerek planlı programlı ekonomi önceliğine ağırlık vermelidir.
Serbest piyasa fetişizmi öldü. Ekonomi yönetimi çok başlılıktan ve koordinasyonsuzluktan kurtarılmalı. Aksi takdirde küresel kriz Türkiye`ye telafisi imkânsız zararlar verebilir.
Türkiye`nin en büyük avantajı krizlerle mücadele konusunda dünyanın en tecrübeli teknokratlarına sahip olmasıdır. Bu avantajın siyasi irade ile harekete geçirilmesi alınacak tedbirlerin ilk adımıdır.
Bir başka avantajı da, dünyanın en iyi ordularından birine sahip olmasıdır. Yeniden Yeni Dünya Düzeni histerisinde bu husus çok önemli.
|
