OLAYLAR HER AN TOPLU KATLİAMLARA DÖNÜŞEBİLİR.
Olaylar her an toplu katliamlara dönüşebilir, çünkü Kaddafi kontrolden çıkmıştır
Mehmet KOÇAK
www.timeturk.com
,
Önce Tunus, sonra Mısır ve şimdi de Libya...
Mağrip olarak bilinen Kuzey Afrika`ya isyan ateşi dalga dalga yayılıyor.
Nerede başladığı belli ancak nerede son bulacağı belli olmayan bu hak arayışı ezilen, dışlanan ve horlanan sessiz kitlelerin bir uyanışıdır. Tunus ve Mısır`da hedefine ulaşan bu özgürlük ve hak arayışı şimdi Libya`da deneniyor. Libya kapalı bir kutu. Ulaşmak kadar haber almak da çok zor. Zalim diktatör 1969`dan bu güne demir yumrukla yönettiği bu ülkede şimdi devlet terörü uyguluyor. Libya`da yaşananlar kelimenin tam anlamıyla bir katliamdır.
Kaddafi`nin uzlaşma arayışı ve haklı taleplerin ele alınıp görüşmeler yoluyla halli konusunda muhalifleri masaya çağırma yerine saldırı ve yok etme yoluna gitmesi sonucu protestolar kanlı savaşa dönüşmüştür. Libya`nın Bingazi kentinde başlayan protesto gösterilerine havadan ve karadan bombalama ile müdahale emrini veren Kaddafi`nin, taraftarı olan aşiret ve kabilelere silahlanıp sokaklara dökülmeleri çağrısında bulunmasıyla Libya önlenmesi çok zor bir iç savaşa sürüklenmiştir.
Araplara göre &8216;mecnun`, Batılılara göre aptal, siyaset bilimcilere göre dengesiz olarak sıfatlandırılan Kaddafi, gelinen noktada kontrolden çıkmıştır. Daha önceki konuşmasında olayların arkasında Amerika ve Batılı ülkelerin olduğunu iddia eden Kaddafi, son konuşmasında bu iddiasından vazgeçerek ``Olayların arkasında El Qaide var. Usame bin Ladin var´´ diyerek şaşkınlığını gizleyememektedir.
Kaddafi, kimi ve hangi ülkeleri suçlarsa suçlasın, protestoların başlamasının olduğu kadar, olayların kanlı bir iç savaşa dönüşmesinin de tek sorumlusudur. Aşiret ve kabilecilik yapısını tanıyanlar veya araştıranlar çok iyi bilirler ki bu iç savaşın sonu bir kan davasına dönüşmesi demektir. Dışarıdan bir müdahale edilmezse taraflardan biri diğerini yok etmedikçe bu savaş bitmez.
Batılıların ikiyüzlülüğü
Mağrip ülkelerindeki değişim hareketleri ve son olarak Libya`da yaşananlar konusunda BM, NATO ve AB ile bunları yönlendiren &8216;Uluslararası Toplum`un neden harekete geçmediği merak konusudur. Halbuki bu güçler Kaddafî`nin kendi halkının üzerine bomba yağdırdığını çok iyi biliyor ve ekranlardan seyrediyor. Libya`da insanlığa karşı savaş suçu işlendiği halde ``İnsancıl Müdahale´´ kararını almak için daha büyük bir insanlık faciasının olmasını mı bekliyorlar?
İşin doğrusu ise şudur: Bu güçler bildik tutum ve tavırlarını yine sergilemeye devam ediyorlar. Çünkü kendi çıkar ve menfaatleri söz konusu olduğunda insan hakları ve evrensel değerlerin onlar için hiçbir önemi yok. Yani onlar için öncelik ``evrensel değerler değil, evrensel ticari ilişkiler´´dir.
Libya konusunda gecikmeleri ve alttan almalarının bir diğer sebebi ise şudur: 1969-2000 yılları arasında Amerika ve Batıya karşı bir kampanya sürdüren ve yaklaşık 200 milyar dolar harcayan Kaddafi, Irak işgali sonrası bir &8216;U dönüşü` yaparak ABD ve Batılı ülkelerin kucağına oturdu. Hiç beklenmedik bir zamanda devlet televizyonundan eski düşmanlarına ``Terörle mücadele konusunda sizinle beraber hareket etmeye hazırım. Kimyasal silah projelerinden vazgeçiyorum ve kapılarımı batılılara açıyorum. Gelin araştırın, kimyasal bir üretime rastlarsanız söküp götürün. Her türlü ticari ve siyasi işbirliğine de hazırım´´ çağrısında bulunmuştu. O günden bugüne Kaddafi diktatörü koltuğunu koruma uğruna korkusundan Amerika ve Batılı ülkelere tavizler üstüne tavizler veriyordu. Onun sayesinde Amerika ve Batılı ülkeler Libya`yı insafsızca sömürmeye devam ediyorlar.
Tek çare &8216;İslam Barış Gücü`
Libya`da olaylar her an toplu katliamlara dönüşebilir, çünkü Kaddafi kontrolden çıkmıştır. Bir insanlık faciasına doğru ilerleyen bu gidişi durdurmanın tek bir şansı var. Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinden alınacak askerlerle oluşturulacak bir &8216;İslam Barış Gücü` acilen Libya`ya konuşlandırılmalıdır. Aksi halde bu kan durmaz ve bu iç savaş bitmez...
&8216;İslam Barış Gücü` BM, Nato ve AB ile uluslararası toplum tarafından da desteklenmelidir. Çünkü BM öncülüğünde oluşturulacak ve ülkeye gönderilecek bir &8216;BM Barış Gücü` bölge insanının inanç ve kültür ile aile yapısını tanımadığı için etkili olamaz. Bu ancak halkın Barış Gücü`nü kendisine yakın bulmasıyla mümkün olabilir. &8216;İslam Barış Gücü` bir karşı güç olarak algılanmamalı. Bölgenin barışa kavuşması ve gönderilen gücün barışı uygulama konusunda muktedir olması için böyle bir gücün oluşturulup gönderilmesi daha doğru olacaktır.
NOT: Tüm dünyanın büyük bir hayranlıkla izlediği ve tarihin en büyük tahliye operasyonu olarak kabul edilen girişimleri, ayrıca Libya`da yaşananlar konusunda dengeli ve itidalli yaklaşımları ile Erdoğan başbakanlığındaki Türk hükümeti tüm dünyada büyük takdir toplamıştır. Türkiye`nin kudretini, bölgesindeki etkisini ve dünya siyasetindeki gücünü gösterme konusunda Türk hükümetinin başarılarını milletçe kutluyor ve devamını diliyoruz
|