Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer ÖZKAYA - (Ziyaretci) 13.04.2017 23:54:09

Ordunun durumu (1-2)

Ordunun durumu 
Ordu zor bir dönemden geçiyor, Almanya, FETÖ sayesinde bazı kritik bilgilerine sahip olduğu ve en fazla elemanını yerleştirdiği TSK`yla karşı karşıya gelmeye hazırlanıyor. Almanya, istihbaratta ABD`den sonraki en güçlü devlet ve ABD`den daha da iyi olma çabasında. ABD`den intikam peşinde olan İngiltere`den istihbarat desteği alan Almanya, ``ABD Sonrası´´na hazırlanıyor. Türkiye, Almanya ile ABD arasında tercihte zorlanacak. 
ABD, İngiltere`nin yaptıklarından haberdar ve Almanya`yla olan ilişkilerini alakayla takip ediyor. Türkler, İngilizlerle rekabet halinde. İngilizler, Almanları, ABD`nin önüne sürmek istiyor. Peki İngiltere ile ``İngiliz´´ aynı şey mi? Hayır, değil. Her ikisini burada buluşturan şey ise, ``ABD`den intikam´´ alma arzusu. Türk ordusunun Almanya ile karşı karşıya gelmesi durumunda ABD`nin Almanya`ya karşı tavrı ne olur? ABD, İngilizlerle çatışmayı göze alabilir mi? 
Türk Ordusu, 1938`lerden itibaren en çok iç idari ve dış siyasi operasyonlara maruz kalmış bir ordudur. 1944-Milliyetçilik tutuklamaları, DP-Ordu ilişkileri, Talat Aydemir Vakası,  9 ve 12 Mart Olayları, 12 Eylül Darbesi`ne kadar gecen süreç, 12 Eylül sonrası, SSCB`nin dağılması ve 1991 sonrası, 28 Şubat ve nihayet 1999`dan sonra FETÖ operasyonları&8230; Bunlar medyaya yansıyanlar. Eşref Bitlis`in öldürülmesi, Nihat Erim`in ve o süreçte görev yapan birçok emekli üst düzey komutanın öldürülmesi, Ergenekon ve Balyoz kumpasları, peşinden 15 Temmuz Darbesi&8230; 
Bir ordunun bu kadar operasyona uğraması üzerinde neredeyse askeri-stratejik ve istihbâri olarak hiç durulmamıştır. Ayrılıkçı terör ile TSK`ya nasıl bir darbe indirildiği de hiç incelenmemiştir. Oysa TSK`nın duruşu, Almanya, İngiltere, AB, Fransa, İsrail, Rusya, İran, Suud, Suriye, Mısır ve Yunanistan gibi bir dizi ülke için hep hayati önem arz etmiştir. Çünkü TSK, Atatürk ve Kurucular Kurulu denebilecek Fevzi Çakmak, Celal Bayar, İsmet İnönü, Kazım Karabekir gibi o dönemin askeri ve stratejik dehaları tarafından, istihbarat, analiz, strateji geliştirme ve uygulama bakımından ve en az imkânla en ileri sonuçları alma üzerine kurulmuş ve neredeyse çok `` özel bir ordu `` olarak dizayn edilmişti. 
27 Mayıs, 9 ve 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz darbeleri ile TSK içine atılmış birçok modül, sahip oldukları bilgileri İngiltere, Almanya, ABD gibi devletlerle paylaştı. Özellikle Almanya, İngiltere, Fransa, ABD ve NATO, 12 Eylül öncesi ve sonrası süreçte Türkiye`nin etnik, dini, mezhepsel, siyasi, ekonomik, ideolojik tüm sırlarına vakıf oldu. 
Sadece Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde elde edilen ve saçılan bilgilerin 50 milyar Euro ile elde edilemeyeceği Batılı diplomasi ve askeri çevrelerince ifade edilmişti. 15 Temmuz ve öncesi süreçte ise, bahsi gecen bilgilerin ve sonuçların Türkiye`ye zararının 100-125 milyar Euro olduğu hesap edilmektedir. FETÖ`nün devlete zararı kısa vadede budur. 
Bu girizgâh, TSK`nın, yani Türkiye`nin; Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, İsrail, NATO ve AB gibi güçlerin de ``güç´´ durumunu ve bölgesel-küresel etkilerini önemli ölçüde belirlediğini göstermesi açısından yapılmıştır. 
Önceki teori, ``Türk Ordusu`na hükmeden, Avrasya ve Afrika`ya hükmeder´´ idi. Bunun yukarıdaki devletler için gerçek olduğu doğrulandı. ``TSK kontrolden çıkınca´´ imha edilmesi süreci başlatıldı. Türk Ordusu`nun analiz, strateji, tehdit algılama, yeni eğitim süreçlerindeki ağırlık vereceği hususlar, dünyayı ve bölgeyi yeni gelişmeler karşısında okuma teknikleri millileşmiş, TSK fon ve vakıfları sayesinde savunma sanayi alanında ciddi mesafeler alınmıştı. Dış müdahale artık kaçınılmazdı ve 15 Temmuz geldi.

Ordunun durumu (2) 
Türk Ordusu`yla müttefik olan ya da onun üzerinde etkin olan, yani Türkiye ile sağlam ve eşit statüde bir ilişki gerçekleştirebilen ülkeler, küresel ligdeki konumlarını her zaman güçlendirmişlerdir. Bu sebeple de Türk Ordusu ve Türkiye üzerinde Alman, İngiliz, Fransız, Amerikan ve nihayet İsrail etkisi ve rekabeti daima tartışma konusu olmuştur. Türkiye, müttefikliği aranan bir devlettir. 
Aynı durum Rusya için de geçerlidir. Özellikle 2. Dünya Savaşı`ndan sonra Asya ve Avrupa`da Rusya`ya rağmen bir şey yapmak neredeyse imkansız hale gelmiş, Moskova`nın belirleyiciliği artmıştır. 
Türk-İngiliz işbirliği ve çatışması gibi Rus-Alman çatışması ve işbirliği de hep tartışma konusu olmuştur. Rus-Alman işbirliğinin derinliği çok da sır değildir. 1. Dünya Savaşı`yla gelişen bu işbirliği, 2. Dünya Savaşı`nda Hitler`le savaşıp Almanlar`ı koruma şeklinde tezahür etmiş, savaş sonrasında Alman bilimadamlarının desteğiyle Rusya, uzay teknolojilerinde ciddi mesafeler katetmiştir. Dolayısıyla Rusya, gelişmekte olan ülkelerle beraber gelişmiş ülkelerin de müttefik olmak istediği ve bu konuda yarıştıkları bir devlettir. 
Rusya üzerinde etkin olma veya onunla müttefik olma konusunda İngiltere kadar çaba sarfetmiş bir başka devlet daha yoktur. Rusya`nın kararlarına tesir edebilmek için İngiltere kadar başka hiçbir ülke mesai harcamamış ve İngiltere kadar da başarısız olmamıştır. İngiltere`nin Osmanlı ve Türkiye macerası için de aynı şey söylenebilir. 
Türkiye`yi hep İngiliz hakimiyet sahasına yerleştiren düşüncenin kaynağı Kamu`dur ve bir gerçeği ortaya koymaktan ziyade bir tehlikeye dikkat çekmek amaçlıdır, maksat bir rekabet alanı açmak olabilir. 
Türk Ordusu, 27 Mayıs, 12 Mart ve özellikle 12 Eylül sonrası keskin tercihlere zorlanmış, en büyük zorlama da Kürt konusunda Batı tezlerine yakın durması noktasında olmuştur. Bu zorlama TSK komuta kademelerini de bloke etmiş, sonunda FETÖ operasyonlarıyla TSK tümüyle işlevsiz hale getirilmeye çalışılmıştır. 
TSK üzerindeki en nitelikli operasyonlar 27 Mayıs sonrası kurulan Milli Birlik Komitesi eliyle yapılmıştır. 27 Mayıs sonrası yapılan sürgünler ve bunların TSK içinde sebep olduğu hizipleşmeler mercek altına alınsa, Fuat Doğu Paşa zamanı yeniden incelenip analiz edilse ve Muhsin Batur`un biyografisi tekrar incelemeye alınsa, Madanoğlu Cuntası üzerindeki irdelemeler derinleştirilse, SSCB`nin ve Yugoslavya`nın dağılması sonucu İran Devrimi, Afganistan`ın işgali ve en önemlisi bölücülük konusunun TSK`nın komuta kademesini şekillendirme bağlantıları dikkatli kurulabilse, Türkiye`nin ve Türk Ordusu`nun bugünü daha iyi anlaşılabilir. 
Yarın devam edelim


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.