Pandemi ve 2021’de insanlığı bekleyen görevler
Pandemi ve 2021’de insanlığı bekleyen görevler
Çin’in Wuhan kentinde 2019’un Aralık ayı sonunda ortaya çıkan koronavirüs salgını birçok ülkede etkisini artırarak göstermeye devam ediyor.
Koronavirüs salgınının hakim olduğu yıl olması hasebiyle 2020 birçoğumuz için, kasvetli, sıkıntılı ve zorlayıcı geçen bir yıl olarak ifade ediliyor.
Bunun asıl sebebi ise 2020 yılı içinde salgının önlenememesi ve insanlığı tehdit edecek şekilde hızla yayılmasıdır.
Dünya sağlık örgütünün verilerine göre; 22 Aralık 2020 itibarıyla dünyada koronavirüs vaka sayısı 77 milyonu geçti ve Koronavirüsün neden olduğu Covid-19 hastalığı sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı da 1.7 milyonun üzerine çıktı.
Bu olumsuz gidişat önlenemez ise Covid-19, insanlığı çok ciddi anlamda tehdit etmeye ve 2020’nin getirdiği salgın karmaşasının 2021 yılında da devam edeceğinden korkuluyor.
Hatta 2021 yılında koronavirüsün mutasyona uğramış yeni varyantını kontrol altına alabilmek için küresel çapta daha katı önlemler alınması gerekebileceği uyarıları ise endişeleri artırıyor.
Maalesef, hâlâ bu salgın tüm tedbirler ve bilimsel çalışmalara rağmen kontrol altına alınamadı alınamıyor.
Teknolojik keşifler ve bilimsel çalışmaların zirvede olduğu asrımızda “Koronavirüs salgınının yaygınlaşmasını önlemede en etkili çözüm olarak kabul edilen aşı konusunda bilimsel faaliyetler istenilen neticeye ulaşılabilmiş midir?” sorusuna maalesef şimdilik “Hayır!” cevabını vermek zorundayız.
Bu cevap elbette insanlık adına acıdır ancak bir gerçektir.
Çünkü, bilimsel çalışmalar ve alınan önlemler maalesef, yetersiz kaldı ve beklentileri karşılamadığı bir gerçeği ile karşı karşıyayız.
Bu olumsuz ve üzücü gelişmeler karşısında insanlık, bilime olan güvenini kaybetmeye başladı.
•
Eğer, insanlığın sağlık sistemlerini ve ekonomik yapılarını mahveden bu salgına dur denemez ise çok yakın zamanda dünya genelinde yoksulların sağlık hizmetlerine erişimini ve de yaşam koşullarını zorlaştıran yapısal faktörleri de beraberinde getirecektir.
Diğer bir gerçek ise şudur:
Bir tedavi ne kadar etkili, bir aşı ne kadar koruyucu olursa olsun, Covid-19’a saf bir biyo-medikal çözüm arama çabası başarılı olmayacaktır.
Çünkü bunlar, gerekli ancak geçici önlemlerdir. Salgının kaynağını kurutucu kalıcı tedbirler alınmalı.
Unutulmasın ki, insanlığın bundan sonra karşı karşıya geleceği salgınlar açısından da stratejinin değiştirilmesi büyük önem taşıyor.
Bu gerçekten hareketle:
İnsanlığın doğal yaşam ortamlarını hedef alan, kimyasal silahlanmalar, yoksullaştıran saldırı ve işgallere son verilmeli.
İnsanlığın hizmetindeki doğal kaynaklar korunmalı ve iklim değişikliği, seller, depremler ve kuraklık gibi insanlığı olumsuz etkileyen afetlere sebep olacak zarar verici girişimler durdurulmalıdır.
Kısacası; dünya siyasetine yön veren güçler ve ülkeleri yöneten hükümetler, insanlığın içinde kıvrandığı derin eşitsizlikleri, dünya barışı, güven ve huzurunu düzeltecek yeni politikalar geliştirilmelidir.
Aksi halde: insanlığı esir alan bu tür salgınlar sürekli karşımıza çıkacaktır.
Bilinmeli ki: İnsanlığı ve doğayı hedef alan tüm olumsuz girişim, salgınların doğmasına zemin hazırlar.
Anlaşılan o ki; 2020 zor bir yıldı evet, ama eğer tedbirler alınamaz ve yanlış politikalardan vazgeçilmez ise çok daha zorlarını 2021 yılı ve sonrasında da yaşayabiliriz.
Covid-19 salgınına karşı geliştirilen aşıların bazıları 2020’de onaylanıp kullanıma girdi ancak tatmin edici ve güven verici bir sonuç yok.
2021’de ise bilimsel çalışmaların bir sonucu olarak salgının yayılışını önleyecek yeni bir aşı bulunması ve insanlığın hizmetine sunulması en büyük duamız, dileğimiz ve beklentimizdir.
Yüce Allah’tan, yaşanan tüm olumsuzluk ve üzücü girişimlerden dersler çıkarılarak Miladi, 2021’in insanlık adına daha yaşanılabilir bir yıl olmasını diliyorum.
|