PİR-İ FÂNİ AKSAKALLARDAN
PİR-İ FÂNİ AKSAKALLARDAN
Prof. Dr. Salih Şimşek
İnsan sarrafı bir AKSAKAL şöyle bir tespitte bulunmuş: İnsanlar, doğuştan ‘insan’ olarak doğarlar ve öyle olurlar ama bazıları ölünceye kadar, hiçbir zaman ‘adam’ olamaz.
Sosyal olayları dikkatle takip eden bir AKSAKAL şöyle mırıldanmış: Keşke bizdeki solcular, `gerçek solcu` ve sosyal demokratlar da `gerçek sosyal demokrat’ olsalardı…
Psikolog bir AKSAKAL, uzun uzun düşündükten sonra şöyle demiş: Ne acı… Bir zamanlar tanıdığım pek çok kişi, kendilerini ‘Tanrı’ sanıyorlardı... Şimdi herkesin üzerine bastığı ‘paspas’ bile değiller...
Sosyal hayatta iyi bir gözlemci olan bir AKSAKAL şöyle demiş Hani diyorum; Sevmediğin, hatta nefret ettiğin birileri de, bozuk saat misali, bir gün güzel bir söz söyleyebilir, bir tespitte bulunabilir…
Gariban ve Fakir bir AKSAKAL şöyle bir tespitte bulunmuş: Nankörlük para ile değil ki... Para ve servet, çok kişinin dünyasını değiştirip, kudurtuyor. Kudurmaktansa, ‘fakir kalmak’ daha iyi… Ben bilmem de… Kim bilir belki de doğru söylemiştir.
‘Yaratılmışı sevin Yaratan’dan ötürü’ diyen birilerine, bir zamanlar sinirli bir AKSAKAL şöyle cevap vermiş: Hayır efendim hayır... Sevemem, mümkün değil sevmem... Yaratan’ına küfreden her kim olursa olsun, onu sevemem. O türleri başkaları sevsin.
Sosyolog bir AKSAKAL demiş ki: Toplumumuzda belli bir kesim vardır ki; bu zümre için kendilerinin dışında hiçbir iyi ve güzel yoktur. Yapılan hiçbir iş veya eylem faydalı değildir, yanlıştır. Tek doğru olan kendileridir. Kargadan başka kuş tanımazlar.
Akademisyen bir AKSAKAL diyor ki: Neymiş efendim neymiş? Akademisyen bir adam ‘politik’ yazı yazıp `yandaş` olamazmış. Onun böyle bir hakkı yokmuş ama hiç bir vasfı olmayan, eğitimi bulunmaya bir sıradan vatandaşımız bu tür haklara sahipmiş... Yazarsa da `yandaş` olmazmış. Bilmiyorum ne olur? Sevsinler seni olur mu?
Unvansız bir AKSAKAL demiş ki; Hayır, hayır... Boş yere zamanınızı kaybetmeyin. Müzmin, hastalıklı ve kronik muhalifleri hiç bir zaman ikna edemezsiniz. Onların inandıkları `Doğru`nun `Yanlış` olduğunu katiyen anlatamazsınız. Onlar, `benim dediğim dedik, çaldığım düdük` derler ve başka bir şey demeden öteler âlemine, `ışıklı âlem`e göç ederler.
Ekonomist ve sosyolog bir AKSAKAL, yarım asır süren araştırmaları sonucunda şu gerçeğe ulaşmış: Türkiye’de 1071 yılından beri ne kadar kalıcı eser meydana getirildiyse, güzel iş veya eylemler yapılmışsa, bunlar sadece ve sadece, Karaoğlan lakaplı, dürüst (!) siyasetçi Bülent Ecevit tarafından yapılmıştır. Var mı buna itirazı olan? Bir itiraz edin de göreyim sizin ne kadar ‘yandaş’ olduğunuzu…
İktisatçı bir AKSAKAL’dan bir tespit: Ülkelerin iktisadi hayatları aynen insan hayatı gibidir. Nasıl ki insan doğumundan ölümüne kadar çok çeşitli hastalıklar geçirebilir, komaya girebilirler. Tedavi edilip çok iyi olabilirler, moralleri çok iyi veya çok kötü olabilir. Ülkelerin de iktisadi hayatı böyledir. Burada da monotonluk yoktur. Ülke ekonomisinin çok canlı, talebin yüksek, üretimin yüksek olduğu, dönemler olduğu gibi, talebin kısıldığı, üretim seviyesinin düştüğü, işsizliğin arttığı ve durgunluğun hâkim olduğu zaman dilimleri olabilir. Bu durum tüm ülkeler için de geçerlidir. Demek istiyorum ki; olup bitenler ‘iktisat bilimi’ açısından gayet normal bir durumdur.
|