SEÇİMLER VE SEÇİMLER
SEÇİMLER VE SEÇİMLER
Ahmet ÖZDEMİR
Maliyeci-İktisatçı
aozdemir2007@hotmail.com
Yurdumuzda, genel milletvekilleri ve genel mahalli idareler seçimleri; Anayasa ve ilgili kanunları icabı, hakim teminatı altında yapılmaktadır.
Henüz, TBMM`de karar altına alınmamakla beraber ve büyük bir ihtimalle de 12 Haziran 2011 Pazar günü milletvekilleri genel seçimleri yapılacaktır.
Gerçekten de, 5-12-19 tarihlerinin tesadüf ettiği Pazar günlerinden birisinde, sözü edilen seçimlerin yapılmasında isabet olsa gerektir.
Değinilen tarihler itibariyle seçim yapılırsa; seçim günlerinin ayni zamanda Regâib Kandili/02 Haziran ile Miraç Kandili/28 Haziran arasına rastlayacağı, Temmuz ayına sarkar ise de Berat Kandiline/15 Temmuz doğru uzanabileceği anlaşılmaktadır. Bu görüntünün ilâhi bir tarafı var desek, yer yerinden oynar, şüphesiz. Biz dememiş olalım. Ancak, bu durumu gören ateistler, kommunüstler, militan sosyalistler; seçimler gelecek sene olsun diyebilirler, deriz. İyi biline!
Zira, belirtilen zamanlarda henüz yaylalara, kıyı turizmine; genel manada gidilmemiş olacak ve herkes çoğunluğu itibariyle nüfus esasına dayalı ikâmetlerinde olacaklardır. İlköğretim, orta eğitim kurumları henüz tatile girmemiş veya girmek üzere olacaklardır. Böylece, seçmen sayısının daha çok sayı ve nispetteki kimseleri seçime iştirak etmiş olacaklardır. Seçmen sayısının ve nispetinin yüksek olması, tecelli edecek milli irade bakımından da faydalı olacaktır.
Diyelim ki 50 milyon seçmen olsun. Bunlardan, 25 milyon kimse oy kullansa, milletin 50`si seçimden kaçınmış olarak gözükür olmaktadır. İktidar partisi, 25 milyonun 15 milyonunu alarak tek başına iktidar olsa, Meclis içi-dışı muhalifler, alimler-ulamalar-ukalalar; başlarlar; dışarıda 85`ler kaldı. Bu seçimin meşruiyeti tartışılır demeye. Bazen de, seçimlere daha çok iştirakin sağlanması bakımından önceden para cezaları getirilir, sonra da iktidar olan irade tarafından af düzenlemesiyle bunlar bertaraf edilir. Aslında, seçime iştirak gayesiyle para cezası uygulamasına gitmekte isabet olamayacaktır, deriz. Çünkü, kişilerin seçimlere hür iradeleriyle ve serbestçe ve hiçbir baskı görmeden iştirak etmeleri ne kadar hukuki bir hak ise, aksine davranışlarla sandıktan kaçınmakta bir hak olmalıdır, herhalde. Asıl olan, genel seçimlere büyük bir çoğunlukla ve nispetle iştirak etmektir. Seçimlere iştirak etmeyenlerin, sonradan seçilenlere sitem hakları zayıf kalır. Sandıkta, seçme iradesi kullanılmalı ki, sonradan tasvip-tenkit yönündeki konuşmalara hak kazanılmış olsun.
İktidar Partisinin TBMM milletvekili sayısı, seçim kararı almaya ve tarihini belirlemeye müsaittir. Buna rağmen, MHP`nin; önce 29 Mayısta seçim olsun beyanlarına karşılık 12 Haziran`da seçim yapılması önergesi verdiği kamu oyuna intikal etmiştir. Bunun esprisi ise, muhtemel seçmen kitlesince anlaşılamamaktadır. Buna karşılık, siyasi iktidar, seçimler 5 veya 12 Haziran`da yapılacak kararı alır ve bunu da Meclis`ten geçirirse, önergeyi verenler bu duruma ne diyebileceklerdir, acaba? Anlaşılıyor ki, aslı astarı olmayan, dandik bir teklifte bulunulmuş olacaktır. Bunun adı; siyasettir-ileri görüşlülüktür,denilebilir mi?, dersiniz. MHP, Milletin ümit kaynağıdır. Mecliste olmasının, milli dengelerin tesisi bakımından faydası vardır. Nitekim; Cumhurbaşkanı seçiminde, kızların başörtüsüyle üniversitede tahsil yapmaları gayretlerinde, TSK`lerimize karşı yanlış yapanlara karşı siyasi tavrında, PKK`ya-bölücülere karşı dik duruşunda&8230;Milletin teveccühüne mahzar olmuştur. Aaah-ah, siyasi üslubu ve davranışları-halleri itibariyle siyasi iktidara karşı daha sevecen olabilseydi. Birilerinin ellerini; tabanına rağmen sıkar iken, en azından usulen de olsa AKP Genel Başkanına da aynı görüntüyü aksettirebilseydi, daha isabetli olurdu şüphesiz.Olmadı ve olmadı.Neyse, olan oldu ve seçim güneşi ufuktan doğdu. Herkes-her parti ve yetkilileri ektiklerini biçecekler. Korkarım, seçimi müteakip üç-altı ay içinde seçim istiyoruz diye haykırmazlar.
CHP`nin başına, Tunceli`li-Alevi-Kürt bir şahsiyet gelmiştir. Kemal bey; Partinin içindeki korku imparatorluğunu yıktığını, vekillerin parti konuşmalarının daha serbest olacağını, kız öğrencilerin üniversitedeki giyim-kuşam meselelerinin çözüleceğini, herkese iş-aş sağlayacağını&8230; söyleyince, bir nev`i Kara oğlan ümitlerini yeniden yeşertmeye başlamıştı. Ne yazık ki, selefi gibi canhıraş konuşmaları-çamur at izi kalsın havası veren tezleri ile siyasi çevresinden Türk seçmenine kadar sukut-hayal meydana getirir olmuştur. Halbuki, 15-20 milyon oldukları iddia edilen Alevilerin, 10-15 milyon olduğu ileri sürülen Kürtlerin oylarıyla, bunların dışında kalan klasik CHP`li seçmenler desteğiyle tek başına iktidara yürüyebilecekti, diyenler az da değildir. Eh, kendileri bu hesabı yapamamış olmalı ki, siyasi demeçleri zik zak yapar görüntüsündedir. Bakalım, seçim sonuçları; kendisini nerelere taşıyacak ve götürecektir.
Halbuki, şimdiki TBMM çalışma döneminde; Cumhurbaşkanının, Başbakanın, MHP-CHP Genel Başkanlarının akademili-iktisatçı olmaları; milli ve milletler arası ekonomi-Pazar payı itibariyle büyük bir şans idi. Ne yazı ki, hizipler-hakaretler-siyasi uzlaşmazlık; Türk Devleti-Türk Milleti için belirtilen şansın kullanılmasını engellemiştir.Olan, Memleketimize-Milletimize olmaktadır; deriz.
İktidar Partisi, AKP`de; icranın başı olarak çok yönlü olarak siyasi hücumlara muhatap olmak durumunda kalacaktır, şüphesiz.
Geçen dönemlerde olduğu gibi ve bize göre; milletvekillerinin en az üçte biri Meclis dışı kalacaklardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın, deriz.
Şimdi, önümüzdeki günlerde; milletvekili aday adayları belli olacaktır.
Şimdi, muhtemel seçmenlere soralım. Nasıl bir vekil istersiniz.
- Meclis Genel Kurulunda ve komisyonlarında kamera karşısında yaka paça kavga eden, konuşmalarında siyasi üslup takınmaksızın ona buna hakaret eden,
Yoksa;
- Ağır başlı, oturaklı, bilgili-gün görmüş; artı-eksi yöndeki söyleyeceklerini bağırmadan-çağırmadan-itham etmeden ve munis ve esnek bir ses tonuyla ifade eden ve böylece daha etkili olabilen,
Kişileri mi istersiniz. Bunlara sizler oylarınızla ve siyasi irade ve tercihlerinizle karar vereceksiniz.
Her ne kadar meyil yoklaması yapılmakla beraber, milletvekili olabilmek; siyasi parti genel başkanlarının ağırlıklı himmetlerine bağlıdır, ne yazık ki!
Çevrenizde, fakir-fukara-orta halli kişilerden vekil olamaya davet edilen ve çevrenin sevgisini-saygısını kazanmış kimseleri görebildiniz mi?, acaba.
Bizce, seçmenler; TÜRK DEVLETİNE-TÜRK MİLLETİNE, milli ve manevi değerlerimize, Vatanımıza-Bayrağımıza karşı fikren ve/veya hareketen, hal ve hareketlerle hainlik ve bölücülük yapanlara veya bu yönde potansiyel tehlike olanlara asla itibar etmemelidir. Ve öyle de davranacaklarına yürekten inanıyorum ve inanıyoruz.
Hele de, iki-üç dönem milletvekili olarak hizmet şansını ifa etmiş olanlar, bizler bulunmaz Hint kumaşı değiliz, bu kadarı yeter, hizmet şansını başkalarına da tattırmak için bundan sonra aday olmuyorum, diyebilseler. Diyebilseler de, diyebilen olur mu, bilemeyiz; doğrusu.
|
