Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10211
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2292) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 30.11.2012 17:47:34

ŞEYTAN ALDI GÖTÜRDÜ

ŞEYTAN ALDI GÖTÜRDÜ



10 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılarak,haklarında "silahlı terör örgütüne yardım etmek"suçundan Türk Ceza ve Terörle Mücadele Kanunları uyarınca soruşturma açılmasına izin verilmesine ilişkin Başbakanlık Tezkeresi TBMM Başkanlığına verildi.
Başbakan Erdoğan bu konuda" Türkiye`de milletvekili olarak dokunulmazlık zırhına bürünmek suretiyle ülkenin refahına,huzuruna kastedenlere,adeta teröre teşvik edenlere,`silahlanın`çağrısında bulunanlara karşı bizim de yapmamız gerekenler vardır,milletimizin de bizden beklentileri vardır"diyor!


Zenginler mütemadiyen kendilerini koruyan ve nesilden nesile geçen hizmetkârlarıyla hep daha fazla kâr sağlamak üzere oluşturdukları değişim-geçicilik-yine değişime dayalı küresel esnek mekanizma giderek devletlerin sosyal yanını tahrip etmektedir,insan karakterleri aşınıyor ve bireylerden toplumlara karşılıklı bağımlılıklar oluşuyor.
Bu kez yine zenginler -suret-i hak`tan görünmek için monarşiden kaçınmak üzere oluşturdukları ve birbirini dengeleyen yasama,yürütme ve yargı alanlarında özel mülkiyet,özel sözleşmeler ve bilumum çıkarlarını teminen ülkelerin anayasalarını zengin azınlığı çoğunluktan korumak ilkesi üzerine kuruyor...


Anayasal "Yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı" zenginin monarşik iktidarlara karşı halkın temsilcilerine ve demokratik gelişime güç katmak için tertipleniyor.
Sorumsuzluk liberal hukuk sistemlerinin hepsinde siyasi yaşamın gerekliliği ve varlığını korumak adına belirlenirken,dokunulmazlık liberalizmin hukuk devleti ilkesi ve demokrasi kültürünün gelişmesine bağlı olarak düzenleniyor.


Osmanlı Devletinde 1876,1908,1918 Kanunu Esasilerinde yasama sorumluluğu ve dokunulmazlık Meclisi Mebusan`da vuku bulacak kabahat ve kabahatten ağır ve cinayetten hafif fiiller ve cinayet suç fiillerinin soruşturması çerçevesinde düzenlenmişti.
1924 Anayasası yasama sorumluluğu ve dokunulmazlığında yine aynı fiiller sınıflandırmasını esas aldı,1926`da suçlar cürüm ve kabahat sınıflandırmasına dönüştürüldü.
TBMM`nin 2 meclisli yapısında 1961 Anayasa`sı milletvekili ve senatörlerin siyasi iktidarlar karşısında baskıdan korunmasını teminen yasama sorumluluğu ve dokunulmazlığını işlevsel olarak korudu,hukuk devleti ve bağımsız yargıya koşut olarak hüküm alınması halinde bu koruyucu yaklaşımı daralttı.
1982 Anayasa`sında yürütmenin yasama aleyhine gücünü arttırıldı ama yasama dokunulmazlığı kamu yararı bakımından gerekli görüldü.
Şimdi haksızlık teşkil eden eylemler suç ve kabahat olarak ayrı ayrı düzenlenmektedir, Kabahatler Kanunu`nda bu çerçevede işlenen fiillere yaptırım uygulanması ceza yargılaması gerektirmediğinden bu fiiller dokunulmazlık kapsamından düşürülmüştür-giderek,yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlıklar Meclisin geniş takdir yetkisine bırakılmış bulunuyor.


Liberalizmle yol alındıkça zengin azınlığı çoğunluktan korumanın mütemadiliği adına birçok suç fiili karşılıklı bağımlılık nedeniyle failin güce yakınlığı oranında suç olmaktan çıkıyor.
Mesela -son zamanda,Türkiye`de -bilhassa, yolsuzluk isnat edilen parlamenterler nedeniyle yasama dokunulmazlığı kurumunun güvenliği ve kapsamı tartışılıyor -üstelik,kimi siyasi parti dokunulmazlığının kaldırılması ya da kapsamının daraltılması konularını gündeme almıştır -fakat,hiçbir siyasi pratiğinin kalmadığı anlaşılıyor.


Halbuki terör ve terör suçları zenginliğin güvenliği,istikrarı ve büyümesi önünde en büyük engeli oluşturuyor.
Hem teröristin bulunduğu alanda hakimiyet kurulmalı,etkisiz hale getirilmelidir hem de o hareketin mücadelesini siyasi alanda ve yasal çerçevede yapılmasına olanak verilmesi gerekiyor.
Bu noktada ise Erdoğan iktidarı ve hukuku BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi hükümleri olan her vatandaşın makul olmayan kısıtlamalara bağlı olmaksızın,
Doğrudan doğruya ya da özgürce seçilmiş temsilciler aracılığıyla kamu yönetimine katılma,
Genel,eşit ve gizli oyla belirli dönemlerde yapılan, seçmenlerin iradesini özgürce ortaya koymalarını garanti eden gerçek seçimlerde oy kullanma,seçilme hak ve fırsatlarına sahip olmak hükümlerine muhatap oluyor,eleştiriliyor - ki,bu hükümleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de benimsiyor.


Uzun süredir Erdoğan iktidarı ve yargı tutuklu milletvekillerine uyguladığı sınırlamalarla BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin hükümlerinde bildirilen hakların özünü boşaltmak,meşru bir amacı gözetmemek,sınırlamada başvurulan araçlarla halkın serbestçe seçtiği kendi temsilcilerinin temsil hakkını engellemekle itham ediliyor.
Ergenekon Davasında savcıların 13 Aralık`ta mütalaa vermelerinin ardından tutuklulara son savunmaları için sürenin verileceği ve bahar aylarında nihai kararın çıkacağı sürece girilmiştir.
Keza KCK davasından tutuklu milletvekilleri içinde yargının evrensel hukukun belirlediği milletvekillerini seçen halkın egemenlik hakkını ihlal ettiği hükmünden sıyrılması -tüm bu durumları çözmek için, Dördüncü Yargı Paketinin bu meşru beklentiyi karşılaması gerekiyor.


Dördüncü Yargı Paketi bekleye-dursun, terörle mücadele Erdoğan`ın en önemli misyonudur -bu çerçevede, PKK hareketiyle müzakerelerin sürdüğü biliniyor.
Müzakerelerde PKK`nın şartlarından KCK tutuklularının salıverilmesi,Terörle Mücadele Yasasının değiştirilmesi talepleri de görüşülüyor.
Türk halkının çok canı yanmıştır -işte, tam bu sırada BDP`li milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasıyla topluma bir milliyetçilik cakasının basılması Erdoğan iktidarına çok cazip geliyor.
Üstelik, dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilleri varlığı müzakerelerde Erdoğan iktidarının pazarlık elini güçlendiriyor.
Bu suretle Ergenekon Davasının sonucunun alınmasına az kala Erdoğan, Dördüncü Yargı Paketi vasıtasıyla hem BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hükümleriyle hem zemin olmaya gidiyor,hem de PKK ile müzakerelerde istediği sonuclara yakınlaşmayı hedefliyor.


Öte yanda TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu anayasanın yasama bölümü çalışmalarına başlamıştır,AKP`nin sunduğu ana hatları belli "Türk tipi başkanlık sistemi"ne CHP ve MHP karşı çıkıyor ve parlamenter sistemde ısrar ediliyor.
Ne ki dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilleriyle köşeye sıkıştırılacak BDP`nin, Erdoğan`ı başkanlığa taşıyacak anayasanın referanduma götürülmesi yolunu açma ihtimali ise hâlâ yürüyor.


O da ne? Bir başka Başkan adayı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke düzenlenmesine ilişkin,"Yakın siyasi tarihimizde bu olup bitenlerden örnekler var.Dolayısıyla kendimizi çıkmaz sokaklara itmememiz lazım.Bu açıdan bu konuları herkesin çok büyük bir sorumluluk içinde götürmesi gerekir"diyor...


30.11.2012







Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.