Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10189
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Nevruz SINACI - (Ziyaretci) 22.09.2011 13:43:42

SINIR ÖTESİ İÇİN İZİN HA!..

Sınır Ötesi İçin İzin Ha!..

Mustafa Nevruz SINACI

13 Eylül 2011 &8211; Salı günü açıklanan bir ``wikileaks belgesi´´nde, Türk hükümetlerinin; BM anayasası 51. madde () gereği olağan ve doğal bir hak olan meşru müdafaa, sınır ötesi kara ve hava harekâtlarında ABD`den izin aldıklarına dair &8216;utanç verici` bir belge yayınlandı.

HABER:

``Türkiye`nin Irak`ın kuzeyine yapacağı her harekâttan önce Amerika`dan izin almak zorunda kaldığı wikileaks belgeleriyle apaçık ortaya çıktı. Belgelere göre, Türkiye kara ve hava harekâtlarında Amerika`dan belli bir süre önce izin istiyor. Yine belgelerde ortaya çıkan çarpıcı gerçek, AKP Hükümeti yetkililerinin, terörün en şiddetli zamanlarında bile, ABD`ye "biz sınır ötesi operasyon istemiyoruz" güvencesi vermesi.

Wikileaks adlı internet sitesinin yayınladığı Amerikan kripto`ları AKP Hükümeti`nin PKK`yla mücadelede Türkiye`nin elini nasıl bağladığını ortaya koyuyor. Bu belgelere göre: 17 Şubat 2010`da Ankara`dan gönderilen kripto da Türk Silahlı Kuvvetleri yetkilileriyle Irak`taki Amerikan Güçleri Komutanı Odierno arasında geçen bir konuşmaya yer veriliyor.

Türk yetkililer, Amerika`nın, PKK hedeflerine yönelik hava harekâtına çok geç izin verdiklerinden yakınıyor ve bunun Türkiye`ye bir maliyeti olduğunu belirterek; ``1984`te, Saddam Hüseyin`le yapılan güvenlik anlaşmasında elde edilen sınır ötesinde sıcak takip hakkının; (!) ABD`nin 2003`te Irak`ı işgal etmesi sonrası işlemez hale geldiğini söylüyorlar. AKP 2007, 2009 yıllarında Irak`la imzaladığı anlaşmalarda sıcak takip talebinden vazgeçiyor. 15 Ekim 2009 tarihli Amerikan kriptosunda "sıcak takip" hakkından Türkiye`nin vazgeçtiği belirtiliyor. Kriptoya göre Erdoğan, bu istekten vazgeçmiş.

18 Ekim 2007 tarihli diplomatik yazışmada Mesut Barzani ve dönemin ABD Büyük Elçisi Wilson arasındaki görüşme anlatılıyor. Barzani`nin sınır ötesi operasyon konusundaki endişelerini yatıştırmaya çalışan Büyük Elçi Wilson, Ahmet Davutoğlu`ndan aldığı bilgiyi dile getiriyor. Buna göre: Davutoğlu, Amerikan Büyükelçisi`ne "Türkiye, Irak`ın kuzeyine bir harekât yapmayı düşünmüyor" demiş. Ayrıca, Abdullah Gül`ün 2003`de Amerika Dışişleri Bakanı Powell ile yaptığı 2 s. ve 9 maddeden ibaret anlaşmanın bir maddesinde Türkiye`nin, PKK`ya karşı yapacağı her harekâtta Amerika`dan izin alacağı hükme bağlanmaktadır.´´

Korkaklık, sünepelik, vesayet ve dalkavukluk zillettir.

Aydınları (kanaat önderleri, mahalli lider ve milli dinamikleri) korkak olan milletler; Ezilmeye, üzülmeye, horlanmaya, istismar ve suiistimale; Diktatör, despot, cunta ve sultalarca alçakça sömürülmeye, soyulmaya, alenen peşkeş, hicap ve utanca mahkûmdur.

Bakınız, Gazi Mareşal Mustafa Kemâl Atatürk ne diyor:

"Milletler, Milli hâkimiyetlerini (egemenliklerini) geçici bile olsa emanet edecekleri, meclislere gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk ferdi despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar millet hayatına telâfi edilmesi gayri kabil olmayan zararlar verebilir."

Meşru hak, evrensel hukuk ve dayanak:

Eylül ayı başından bu yana, olası bir sınır ötesi kara harekâtından bahsediliyor. En çok bahis konusu eden de; Hiç üstüne vazife olmadığı ve asli vazifesini yapamadığı subut bulmuş içişleri bakanı. Keza savunma ve dışişleri bakanları ile mit başkanı da vazife malul`ü. Zira her şeyi bilen mit`e, birinci dereceden yetkili, resmen görevli ve sorumlu İçişleri, Dışişleri, Adalet ve Savunma bakanlarına;, C. Başkanı, Başbakan ve mezkür bakanlara rağmen terör, tedhiş ve tehdit amansız bir biçimde sürüyor. MİT her şeyi biliyor, güvenlik zaafta, ordu bekliyor! Sınır ötesi harekât ile alâkalı mı bilinmez; Bu en kritik dönemde Recep Usta (!) ABD`ye gidiyor!..

() ``Meşru Müdafaa Hakkı´´ kuvvet kullanımının en önemli istisnalarından biri olup;, BM Şartının 51. maddesi bu hakkı şu şekilde muhafaza eder: ``Bu Antlaşmanın hiçbir hükmü, BM üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya maruz kalması halinde, Güvenlik Konseyi uluslar arası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan &8216;bireysel ya da ortak ``meşru´´ savunma hakkına` halel getirmez. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyi`ne bildirilir ve Konsey`in işbu Antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez´´

Sonuç:

1. Hükümet, ``hüküm, ilim, adalet ve hikmet`le idare ve sadece millete dayanan özgür, bağımsız, hukuk-u düvel`e nazaran (diğer dünya devletleri karşısında) tarafsız, nevi-i şahsına münhasır (objektif ve orijinal) irade´´ demektir. Gelenek, İslâmi-insani gerçek, ahlâki usul ve evrensel hukukun emri budur. Meşru hak ve evrensel hukuka nazaran; Yukarda isnat ve iftira olunan ağır suç &8216;biat ve izin` (maazallah doğruysa eğer) vatana ihanettir..

Çünkü hiçbir ``namuslu, dürüst, milli ve demokrat´´ hükümet başka bir hükümetin izin ve iradesini, tasallut ve iktisabını kabul etmez, edemez. Karşılıklı, eşit, adil ve mütekabiliyete dayalı ittifak ve iştirak (ortaklık) antlaşmaları olmadıkça; Bilgi vermek dahi vatana ihanettir.

2. Deşifre olan ve internet ortamına düşen ``tedhiş örgütü & mit yetkilileri´´ görüşme kaseti tam bir skandal. Öncelikle orada, menfur melânetlere ``sayın´´ diye hitap edecek kadar alçalma durumu var. Bu acuzelerin derhal ``devletten def-i hacet edilmesi´´ şarttır. Ayrıca, madem ki mit her şeyi bilmektedir!... neden? müdahil olunmamakta ve tedbir alınmamaktadır. Bu bilgiye nazaran, başta iktidar partisi olmak üzere, hükümetin bütün aktör ve argümanları şaibe, şüphe ve töhmet altındadır. Vatandaş, ``yoksa terör örgütü hükümeti emir, tasallut ve hizmeti altına mı aldı?!.. acaba hükümet şantaja boyun mu eğiyor?..´´ diye düşünebilir&8230;

Birde, bahse konu tartışmalarda öne çıkan &8216;Devlet-hükümet` polemiği utanç verici bir cehalet eseri. Zira devlet izafi bir kavram olup, her hususta uzuv (fail) hükümettir. Hükümet, devleti fiilen temsil, izam ve idame ettiren unsurdur. Karar, hüküm ve hikmet hükümete aittir. Yani, devlette olup biten her hususun tek ve yegâne sorumlusu, muhatabı hükümettir.

3. Umur-u devlet sahibi; hakiki devlet adamlarının hâkim olduğu bir hükümet ``güneş´´ gibidir. Ülkeyi daima aydınlatır, ısıtır, sağlık-huzur, bolluk ve bereket unsurudur. Işıklarıyla barış; Adaletiyle eşitlik; Sıcaklığıyla emniyet, güvenlik, mutluluk verir, mikropları yok eder. Güneşin ışıklarının erdiği yerde kene, kanser, habis ur, hırsız-yolsuz ve vampir barınamaz!..

Siyaset fazilet olmaya mecbur ve mahkûmdur:

Siyaset bilgi, basiret, fazilet, adalet ve deha üzerine kaim olmak zorundadır.

Siyasette gizlilik olmaz. Gizlilik, kirlilik ve melânettir. Karanlık vampirler içindir.

Adalet, hüküm ve hikmet (hükümet) mutlak açıklık ve şeffaflığı zorunlu kılar.

UNUTMAYIN!...

Ceddimiz Osmanlı ``hakkaniyet, adalet, eşitlik ve meşruiyet´´ den asla taviz vermezdi.

Üstelik Osmanlı ``İslâmi ve insani anlamda´´ lâik`ti. Zira Osmanlı Türk-İslâm Devleti; Cumhuriyet, Lâiklik ve Demokrasi`nin ((``cumhur`a itaat;, millet iradesinin devlet idaresinde hâkim olması´´, ``şûra;, halkın en akil ve en ileri gelenleri arasından, halk tarafından seçilmiş meclis´´ ve akaitte ``senin dinin sana, benim dinim bana / lekum dînikum veliye din´´ (Kâfirûn Suresi; Sure 109, Ayet 6) kuralı)) çok iyi bilinir ve fiilen yaşatılırdı...

İşte mesele bu...

Yani: Devlet izafi hükümet sahi&8230;

Eğer bir ülkede ``hükümet´´ gerçekten ve ``hüküm-hikmet´´ üzere varsa; Orada anarşi, terör, tedhiş olmaz. Adaletsizlik, haksızlık ve hukuksuzluk yaşanmaz. Hırsızlık, hortumculuk, sahtekârlık, görevi kötüye kullanma, istismar, suiistimal ve yolsuzluk bilinmez. Yukarıdaki 3. maddede beyan edildiği veçhile güvenlik, emniyet ve esenlik, refah, zenginlik ve mutluluk, hak, hukuk, adalet ve eşitlik vardır. Buyurun, mevcudu bu miyar muvacehesinde muaheze ve mütalâa edin lütfen. Bakalım sonuçta ne çıkacak?...


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.