Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10211
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2292) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3430)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Prof.Dr. Salih Şimsek - (Ziyaretci) 2.01.2013 16:50:37

SORULARLA ZİHİN EGZERSİZLERİ

SORULARLA ZİHİN EGZERSİZLERİ
Prof. Dr. Salih Şimşek

İnsanın sevmediği, hazzetmediği ve hatta `karşı olduğu ülkelerde` rahat ve `huzurlu` olması ne kadar da kötüdür, hatta züldür! Ne dersiniz?

Fikirde Müslüman, inançta Müslüman, ancak amelde, icraatta, eylemde ve hayatı yaşamada `gâvur gibi` davrananları nasıl tanımlamak gerek?

Davranışları yaşayışları `medenî` olmayanların kimlik kartlarının `medenî hâl` kısmına `bekâr` veya `evli` yazılmasının bir anlamı var mıdır, dersiniz?

`Sinirleri alınmış` insanlara üzülmek gerek.. Onlar robot hükmünde olup, her ne etki yaparsanız yapın, hiç ama hiç tepki vermezler. Ne dersiniz?

`Nimet`e koşanlar, aynı aşk ve heyecanla `külfet`e neden koşmazlar, hatta kaçarlar? Cennet`e talip olanlar, ona giden neden `külfet`e (!) katlanmazlar?

Bir dost soruyor: Bir kurumda yönetici yok, ama işler yürüyorsa, o kurum, ``kurumsallaşmış mıdır?´´ yoksa ``kurumlaşmış mıdır?´´ Ne dersiniz?

Etrafımızda zaman zaman öyle `kabiliyetli` zevat görürüz ki `şeytana parmak ısırtan cinsten` dir? Bu zevatı tek bir kelime ile `tanımlamak` gerekirse ne demek gerek?

Şu fâni dünyada, `varlığına inanmayanlar` dâhil, herkes Cennet`e talip ve oraya gitmek istiyor, ama her ne hikmet ise, hiç kimse ölmek istemiyor. Ne garip, değil mi?

Yarım asırlık dostlar ve dostluklar arasında meydana gelen `sıcaklık`ları, `aşırı soğuklar` mı vurur? `Soğukların aşırı olması`, insanları birbirlerinden `soğutup` uzaklaştırırlar mı?

`Edebiyatçı olmak` demek, `edep` ve `âdap` sahibi olmak demektir. `Edep` ve `âdap`tan yoksun olanlar, her türlü unvan ve mesleğe sahip olabilirler ama yazar-çizer ve sanatçı olabilirler, ama `edebiyatçı` olamazlar. Yanılıyor muyum, dersiniz?

Son yıllarda gerek içeride ve gerekse dışarıda Mevlâna`ya olan yönelişlerin `küresel yeni bir dinin habercisi` olduğu söylenebilir mi? Yakın bir gelecekte Mevlâna, ``o dinin Peygamberi´´ ilân edilirse şaşmamak gerek. Uzaktan bakınca bana öyle görünüyor. Size de öyle görünmüyor mu?

Allah kişilere `taşıyabilecekleri` kadar akıl verir. Ama bazı insanlar bu `realite`nin farkında olmadıklarından kendilerinde `başkalarında olmadığı kadar` akıl olduğunu, kendilerini `kâinatın merkezi` olduklarını düşünürler, sonra da bocalar kalır, şaşkın ördeğe dönerler. Tespitim nasıl?

Eşref Ural diyor ki: ``Siyasi görüşü ne olursa olsun, bir insan, halkın oyuyla geldiği makamı, şahsi emelleri için kirletiyorsa, servetini arttırmak için kullanıyorsa, heveslerini tatmin etmek için işgal ediyorsa, o insan vatan hainidir!´´ Ne dersiniz, doğru söylüyor mu?

`Ahlâkî` olan her şey `hukukî` midir? Ya da tersinden sorulursa, `hukuka uygun` olan her şey, `ahlâka` da uygun mudur? Mesela hırsızlık yapan birisi, bilinmediği ya da yakalanmadığı müddetçe suçsuzdur da, ahlâkî bir davranış içinde midir? Kanunları yanıltarak, boşluklardan faydalanarak, onlardan kaçmak, kanunlara uygun olabilir de ahlâka da uygun olur mu?

Mevlâna, `her kim olursan ol, yine gel` demiş. Ben Mevlâna olmadığıma ve olmaya imkânım da olmadığına göre, ``Adam değilsen, yağcı, rantçı ve çıkarcı isen, adam satan isen, nefsin için adam kullanan isen, burnun havalarda ise, kuyruğun dikse, kendini küçük dağları yaratan sanıyorsan, bana gelme! Bana, ne olursan ol, ama sadece `adam` ol da gel!´´ diyebilir miyim?

Bir zât diyor ki; ``Yalakalık, evet efendimcilik ve gereksiz övgü, dostluğun değil, gizli bir düşmanlığın dışavurumudur. Atalarımız boşuna ``dost acı söyler´´ dememişlerdir. Bir insanı seviyorsak, kızılsa da, o insanın doğrularını övdüğümüz gibi, yanlışlarını da eleştireceğiz. Tıpkı Yavuz Sultan Selim`in bazı yanlışlarına `dur` diyen Şeyhülislam Zembilli Ali Efendi gibi´´ Sizce doğru mu söylüyor?

İnsanoğlu sürekli olarak planlar yapar. Tasavvurlarda bulunur. Kendisi için `iyi` olacağını düşündüğü şeyleri hayal eder. Kendisinin hep hareket tarzı hakkında kurgu üzerin kurgular, plân üzerine plânlar yapar. Plânlar tutmayınca da sükûtu hayale uğrar. Kendisinin dışında &8216;Biri`nin de kendisiyle ilgili plânlarını hiç hesaba katmaz. Neden Yaratıcı`nın kendisine çizdiği rota ve plânı hiç aklına gelmez ki?

Geçtiğimiz günlerde dünyanın sonunun gelmesi beklendi. Sona eren Maya Takvimi, dünyanın gündemini işgal etti. 21 Aralık 2012 günü beklendi.. Beklenen olmadı.. Dünyanın `mutlak` gerçeği ölüm olduğuna göre, İnsanoğlu neden düşünmez, insan öldüğü gün, kendisi için kıyamet gerçekleşmiştir? Sonra `Kıyamet` neden Şirince`de kopmasın ki? Şirince`yi istisna (!) tutan bir uygulama nasıl olur da `kıyamet` olur? `Kıyamet` kavramına yeni bir tanım mı getirildi? Bakın kıyametle ilgili olarak Mevlâna ne demiş: Korkunç bir kurban bayramı olan Kıyamet Günü, inananlara Bayram Günü`dür, öküzlere ölüm günü..
Öte yandan, `şu âlemin garip kulları` bilseler ki; ``Kıyametin bilgisi ancak Yaratıcı`nın katındadır. Onu, vaktinde ancak O, ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. Kıyamet insanoğluna ancak ansızın gelecektir. Onun bilgisi sadece O`nun, Kâinat`ın Yaratıcısı katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar´´ Bu konuda siz ne düşünürsünüz?

Teknolojinin her gün yeni bir uygulamasıyla karşılaşıyoruz. IBAN No, TC Kimlik No, Çipli Pasaport, Dijital Kimlik Kartı, Gmail, Facebook, Twetter ve diğer Sosyal Paylaşım Siteleri, Obese, şehirlerin her yerine kameralar ve Internet.. Derken, dünyamız her gün biraz daha şeffaflaşıyor. Neredeyse &8216;Biri Bizi Gözetliyor` programının evi haline gelindi. Acaba bu `şeffaflaşma` iyi bir şey midir? `İyi` ise kimin için `iyi`, `kötü` ise kimin için `kötü`? İnsanlar acaba bu yolla kontrollü bir şekilde `köleleştiriliyor` mu? Gidilen yol, `kontrollü bir köleliğe` doğru giden bir yol mudur? Uygulamalar, `Yeni Dünya Düzeni`nin gerekleri midir? Sadece kişiler değil, Dünya Hükümetleri de, `Küresel Derin Yapı`nın, yani küresel sermayenin, bu uygulamalarla, elinde birer piyon mu olmaya başlıyor, acaba? Ne dersiniz? Biraz kafa yorulsa?

Hâsılı Vel Kelâm:
Birileri bir zaman şöyle söylemiş:
Sorular yol açar, duvar yıkar, hedefi 12`den vurur.
Sorular, hem silâhımız, hem de kalkanımızdır.
Sorular öğretmendir, çobanı hükümdar yapar, kralı da çıplak..
Soruların, ezilenleri ayağa kaldırdığını da unutmamak gerek!

Benden bu kadar..
Bundan sonrasına siz devam edin, lütfen..


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.