SREBRENİCA SOYKIRIMI
Dünya üzerinde homojen bir yapıya sahip tek tip bir toplum veya devletin varlığı söz konusu değildir. Devletler, aynı dil, din, kültür ve ortak tarih gibi değerlere dayandırarak sınırlarını belirleme şansına sahip değildir. Bu gerçekten hareketle dünya üzerinde din, dil, etnik köken ve kültürel farklılıklar nedeniyle demografik açıdan mozaik yapıya sahip ülkeler bulunmaktadır. Tarihten bu güne bu farklılıklar sürekli çatışma halinde olmadığı gibi ortak kültürel değerlerler oluşturularak asırlarca bir arada huzur ve güven içinde yaşanmıştır. Etnik farklılıkların yanında çok kültürlü ve çok dinli mozayık yapıya sahip bölgelerden öne çıkan Balkanlar ve Kafkaslar ile Ortadoğu`da farklılıklara rağmen bir arada yaşamın örnekleri mevcuttur. Ancak Farklılıkları kültürel bir zenginlik olarak görerek farklılıklara rağmen bir arada yaşama kültürünü oluşturamayan toplumlar arasında tarihin belli dönemlerinde maalesef saldırılar, toplu katliamlar soykırımına dönüşmüştür. Milletler camiası İnsanın insanı yok etmeye yönelik eyleminin adı olan SOYKIRIM`ını bir insanlık suçu olarak kabul etmiştir. Beynelmilel hukuk "Bir grubun etnik, ırksal ya da dinsel sebeplerden dolayı sistematik olarak, metodik biçimde yok edilmesini SOYKIRIM olarak tanımlamıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi`ni kuran Roma Statüsü`nün 6. maddesi ile 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi`nin 2.maddesi de, söz konusu suça açıklık getirirken Ceza mahkemelerinin kurulması kararlaştırılmıştır. Yakın tarihin en büyük insanlık faciası olarak tarihe geçen ve Lahey`de kurulan Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi ile Lahey Adalet Divanı tarafından da Srebrenica`da yaşananlar soykırım olarak kabul edilmiştir. Bosna Hersek genelinde olduğu gibi Srebrenica`da suçsuz ve savunmasız insanlara yönelik bir &8216;etnik arındırma` uygulandığı açıktır. Srebrenica ve Balkanlar`da yaşananlar karşısında Uluslar arası kuruluşların beklenen başarıyı gösteremedikleri yönünde dünya kamuoyunda bir kanaat oluşmuştur. Ancak bu üzücü olaydan başta bölge ülkeleri ve uluslararası toplum önemli dersler çıkardığına inanıyorum. Müslüman Boşnak halkına yönelik uygulanan Soykırımı`nın Sırbistan Parlamentosunda kınanmış olması ve Sırbistan devlet politikasının barışa katkı sağlama amaçlı girişimleri bir değişimin en güzel örneğidir. Türkiye olarak bizler Balkanlar`da yaşayan çeşitli milletlere mensup topluluklarla asırlarca bir arada olmuşuz, Huzur ve güven içinde asırlar boyu devam eden o birlikteliğin sonucu olarak ortak tarih, kültür ve aynı inanç mensubiyeti oluşmuştur. Asırlarca beraberliğin ve karma evliliklerin sonucu oluşan akrabalık bağları ile halen ülkemizde balkanlardan göç ederek gelen vatandaşlarımız bulunmaktadır. Tarihin derinliklerinden gelen bu bağlar nedeniyle Türkiye olarak Balkanlara yakın ilgi duymaktayız. Balkanlara yönelik olarak sürdürdüğümüz, &8216;barış, istikrar ve güven` girişimleri politikamızın temelini oluşturmaktadır. Gecen zaman içinde Türkiye`nin iyi niyet ve Uluslararası Toplum ile birlikte yürüttüğümüz bu politikalar Sırbistan ve Bosna Hersek başta olmak üzere tüm Balkan ülkeleri tarafından takdir edilmesi ve desteklenmesi çok önemli bir gelişmedir. Dış İşleri Bakanlar düzeyindeki çalışmalar sonucu İstanbul`da gerçekleşen zirvede Sırbistan , Bosna Hersek ve Türkiye devlet başkanlarının bir araya gelerek Balkanların barışı ve güveni için ortak bir irade belirtmeleri Balkanların geleceği için özel bir önem arz etmektedir. Bu konuda Sırbistan ve Bosna Hersek ile tüm Balkan ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları ile siyasilerini bölgenin istikrarı ve barışı yönündeki girişimlerimize desteğinden dolayı teşekkür etmek isterim. &8216;İnsanlık Tarihinde kara Bir Leke Srebrenica SOYKIRIMI` adlı bu kitap, Yakın tarihte Balkanlar`da ve bilhassa Bosna Hersek ile Srebrenica`da yaşanan insanlık faciasının bilinmeyen yönlerini ortaya koymaktadır. Bölgede yaşanan olayları yerinde inceleyen, tanıklarıyla bir araya gelerek yaşanan vahşetin boyutlarını ortaya konmuştur. Yazarın ifadesiyle bu kitabın yazılış hedefi ve amacı yaşanan olaylar üzerinden kin ve nefret veya intikam duygularını kışkırtmak değildir. ``Yaşananlar unutulmasın ki, tekrar Srebrenica`lar yaşanması, yaşananlardan herkes gerekli dersleri çıkarsın´´ düşüncesinden hareket edilmiştir.
|