Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10725
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (980) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
R.K.KURT - (Ziyaretci) 27.03.2009 14:27:39

TRT "ŞEŞ"


TRT "ŞEŞ"



TRT "ŞEŞ" - DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI - EMEKLİ GENERALLER - EMEKLİ DİPLOMATLAR VE AKLINI YİYEN TÜRKİYE

Yüce kitabımız Kur`an`daki akılla alakalı 60 ayetten biri şöyledir: "Allah, azabı akıllarını kullanmayanlara verir." (Yunus suresi, 100)

İngilizlerin ünlü ansiklopedisi Britannica`nın 1875 ile 1911 yılları arasındaki bütün baskılarında "Kürtler Turani bir topluluktur" diye yazarken, 1911 yılından sonraki baskılarında birdenbire "Mezopotamyalı bir kavme" dönüştürülüveriyor.

Osmanlı`dan cumhuriyete Türkiye, 1840`ların başından bu tarafa enerjisinin bir kısmını çoğunlukla Batılılar tarafından kotarılan ve dâhili işbirlikçiler tarafından sahnelenen antropolojik ırkçı-Kürtçülük hareketine harcamaktadır.

Kürt değil, dışarıdan yönetilen Kürtçülük hareketi Türkiye`nin milli güvenliğini tehdit etmektedir. Türkiye`nin bir "Kürt meselesi" yoktur ama "Kürtçülük meselesi" vardır.

1984`ten sonra Türkiye`mizde var olan dış destekli Kürtçü terör, TÜRK DÜŞMANLIĞI temelinde bir Kürt milliyetçiliği inşa etmeyi -belli ölçüde de olsa- başarmıştır. Özellikle Kürt asıllı gençlerin büyük bir kısmı, "başka bir millet" olduğuna inandırılmıştır. Bu genç nesil, Türk düşmanlığını ciddi biçimde içselleştirmiştir.

Kürt asıllı insanların önemli bir kısmı, AYRI BİR MİLLET OLDUKLARINI/OLMAYI O KADAR İÇSELLEŞTİRMİŞTİR Kİ, bu onlarda adeta bir SAPLANTI halini almıştır. Değil pek çok bilimsel verinin Kürtlerin Türk asıllı Turani bir kavim olduğunu ispat etmesi, "gökten ayet gelse" inanacak durumda değiller.

Yapılması gereken temel hareket Kürt asıllı insanlarımızın önemli bir kısmında oluşan "SAPLANTILI ŞOK"tan onları kurtarmak gerekiyor.

Kürtçülük meselesi "demokrasi" zeminine oturtulmaya çalışmaktadır. Kürtçüler güttükleri etnik ırkçılık davası ile Türkiye`de demokrasiyi zehirlemektedirler.

Hâlbuki demokrasi "farklılıklara saygı"yı esas alır, fakat farklılıkları artırmaya çalışmaz. Dünyanın her ülkesinde devletin görevi demokratik nizam içinde etnik farklılıkları derinleştirmek değil, azaltmak, asgariye indirmektir.

Ancak Türkiye`de böyle olmuyor. Türkiye tam bir akıl tutulması yaşıyor.

TRT-6 / ŞEŞ, Türkiye Cumhuriyeti devletinin hükümeti eliyle "Kürt milleti" inşasına taşeronluk yapıyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı Diyarbakır-Ulu Cami`de "Kürtçe mevlid" okutyor. Diyanetin bu tavrı tam anlamıyla "imam-cemaat" meselesidir ve DİB Prof. Bardakoğlu`ndan bunun hesabı mutlaka sorulmalıdır. "Kürtçe mevlid"i alkışlayanlar AKP Diyarbakır milletvekili Osman Aslan, AKP Diyarbakır milletvekili ve Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kutbettin Arzu, TRT 6`nın başında bulunan Sinan İlhan&8230; (Yeni Şafak, 8 Mart 2009)

"Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi"(BİLGESAM) diye bir yer var. Mensuplarının çoğunluğu emekli diplomat, emekli general olan BİLGESAM`da eski Yargıtay Başkanı Prof. Sami Selçuk`ta var. Basında yer alan diğer isimlerden bazıları: İlter Türkmen, Kutlu Aktaş, Atilla Ateş, Salim Dervişoğlu, Aytaç Yalman, Oktar Ataman, Özden Sanberk ve Sönmez Köksal (eski MİT müsteşarı)

"Bilge Adamlar"ın yedi ayda hazırladıkları raporu eski Dışişleri Bakanı olan İlter Türkmen (babası MİT müsteşarı iken Amerika lehine casuslukla suçlandı) İstanbul Sheraton Otel`inde "Türkiye`nin Bugünü ve Yarını" konulu toplantıda kamuoyuna açıkladı. Rapor tam anlamıyla "civciv çıkacak kuş çıkacak" eksantrikliğinde. "Bilge Adamlar" tam bir diplomalı cahillik ve gudubetlik örneği sergiliyor. Bu adamlar anlaşılıyor ki hayat boyu rakı / şarap içip geyik yapmışlar. Haa bazıları da Mozart dinlemiş olabilir. Çünkü bir ülkenin "Bilge Adamları" bu saatten sonra hala "Kürt kimliği tanınsın", "dil yasağı kalksın" diyor ve söylediklerinin geri kalanı da martaval ise&8230;en hafifi ile -bütün iyi niyetimizle- bu adamlar zır cahil demektir.

Neden?

Kürtçü çevrelerin, "İslamcı" veya liberal dönme-devşirme "aydınların" dillerinden düşürmedikleri söylem: "Türkiye etnik bir mozaiktir."

Başbakan R.T.Erdoğan`ın da kullandığı bu söylem külliyen yanlıştır. Bilime aykırıdır.

Milletlerarası kriterlere göre ve etnik sosyoloji açısından bir ülkenin "mozaik" olarak tanımlanabilmesi açısından, etnik nüfusun toplam nüfus içerisindeki oranının en az yüzde 35 olması zarureti vardır. (Ali Tayyar Önder, Türkiye`nin Etnik Yapısı, s.15 vd, Kripto Kitaplar, Ankara 2008) Hatta bir ülkedeki etnik nüfusun yüzde 35 olması hallerinde bile, hâkim kültür etrafında gönüllü ve tarihi bir birlik oluşmuşsa, o ülkenin mozaik olduğunu söylemek mümkün değildir.

Kürt asıllı Türkleri bir an için "AZINLIK" saysak bile Türkiye`de bugün etnik nüfus oranı yüzde 10`u geçmemektedir.

Türkiye`de bu bağlamda hareket ettiğimizde etnik nüfus 1927`de yüzde 13.60 iken 1967 yılında yüzde 9.88 seviyesine inmiştir.

Turgut Özal, Europa Barometer başta olmak üzere 1992, 1993, 1999, 2001, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında farklı kişi, kurum ve şirketler tarafından yaptırılan / yapılan değişik anketlerin hiç birinde Türkiye`deki toplam etnik nüfus, toplam nüfusun hiçbir zaman yüzde 10`unu geçmemiştir. (Ali Tayyar Önder, Türkiye`nin Etnik Yapısı, s. 31 vd.)

Hâsılı objektif ve ilmi verilere göre Türkiye etnik bir mozaik olmadığı gibi mevcut haliyle bile ülkemiz, dünyanın en homojen ve türdeş 10 ülkesi arasındadır. (Selahattin Çetiner, Sorunlarıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu Gerçeği, s. 35)

Peki diğer ülkelerde durum nedir? İşte bazı verilerle örnekler:

2006 yılında Fransa`nın toplam nüfusu 63.600.000 kişi. Ülkede nüfusu yüz binin üzerinde olan 15`ten fazla etnik grup bulunuyor. Etnik grupların toplam nüfus içindeki oranı yüzde 30 dolayında. Fransa`da bulunan etnik grupların bazılarının nüfusları şöyle: Brötanlar 10 milyon kişi ve Brötanca konuşmaları yasaktır. Basklar 200 bin, Korsikalılar 400 bin kişi ve anadillerinde konuşamaz, eğitim yapamazlar. Katalonlar 250 bin, Flamanlar 350 bin, Almanlar 1.600 bin, İtalyanlar 1.200 bin, Cezayirliler 1.500 bin, Portekizliler 1.000 bin, Faslılar 400 bin, Tunuslular 200 bin, İspanyollar 700 bin, Polonyalılar 400 bin, Ermeniler 250 bin ve Yahudiler 700 bin kişi.

İngiltere`de ise durum şöyle: 2006 verilerine göre nüfusu 59.900.000`dir. İngiltere`deki etnik grupların toplam nüfus içindeki oranı yüzde 19 dolayındadır. İskoçlar 6.5 milyon, Kuzey İrlandalılar 3 milyon, Yahudiler 550 bin, Pakistanlılar 720 bin ve diğerleri, Jamaikalılar, Almanlar, Normanlar, İtalyanlar, Galliler, Çinliler, Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar.

Ve diğerlerinden bazıları; Çin`de 59 farklı soydan etnik gruplar var. Rusya`da 85 etnik grup var. 70 milyon nüfuslu İran`ın ancak yüzde 49`u Farisilerden oluşmaktadır. ABD`yi, Avustralya`yı, yeni Zelanda`yı ve Kanada`yı yazmaya gerek var mı?

Durum böyle iken Türkiye "mozaik" ilan edildi.

Yetmedi "Türkiyelilik" diye bir şey uyduruldu.

Türkiye`yi "salata kasesi"ne dönüştürmek işgüzarlığı içindeki "NEO-ENDERUN" takımı aydınlar pekâlâ "Fransız, İngiliz, Amerikan" gibi telaffuzları kullanırken dağarcıklarında "Amerikalılık, İngilterelilik, Fransalılık" yoktur.

Türk milletinin Neo-Enderun kliğinin veya "Bilge Adamlar" ve benzerlerinin meşum emellerine izin vermesi mümkün değildir. Çünkü Hakkari`den Edirne`ye, Trabzon`dan Antalya`ya bir bütünüz ve "Türk, mukaddes soyumuzun ebedi adıdır." (Prof. Mehmet Eröz, Atatürk, Milliyetçilik ve Doğu Anadolu, s.108-109)

Ne yapmalı?

1. Toplumsal rehabilitasyonu esas alan bir psikolojik hareket merkezi kurulmalıdır.

2. "Kürtçe sözlükler" de yer alan kelimelerin kaynağına inilmeli, dil açısından Kürtçenin Türkçe, Farsça, Arapça kökenlerine inilen çalışmalar yapılmalıdır. 8800 kelimelik toplam Kürtçe kelimeler üzerine 1860-1879 yılları arasında çalışma yapan Rus dilbilimciler August Jaba ve Ferdinand Justi`nin tespitlerine göre oluşturulan ilk Kürtçe sözlüğü inceleyen V. Minorsky, bu sözlükte bulunan kelimelerin kökenlerini incelemiş ve elde ettiği verilere göre Kürtçe kelimelerin 3080`i Türkçe, 2640 kelimesi Farsça ve 2000 kelimesi Arapça`dan oluşmaktadır.

Prof. Orhan Türkdoğan, Ali Tayyar Önder, A. Velidi Togan, Bahattin Ögel, Ali Rıza Özdemir, M.Fahrettin Kırzıoğlu, Hayri Başbuğ, M. Abdulhaluk Çay, M. Şerif Fırat, Mahmut Rişvanoğlu, Mehmet Eröz, Muazzez İlmiye Çığ, Selahattin Çetiner, Tuncer Baykara, Tuncer Gülensoy gibi uzmanların yaptığı kapsamlı çalışmalar bize gösteriyor ki, KÜRTLERİN KÜLTÜR VE DİL OLARAK BİR BİRLİĞİ MEVCUT DEĞİLİDİR.

Kürt aşiretlerin birinde olan bir adet, gelenek bir başka aşirette yok. Nerede ise her Kürt aşireti kendine özgü bir "Kürtçe" konuşuyor. Ama Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan R.T.Erdoğan TRT-6`ya Kurmançi lehçesi ile yayın yaptırarak Kürt kimliği ve Kürt dili inşasını Cumhuriyet Türkiye`sine yaptırıyorlar.

Artık Türkiye`de mesele "Kürtlerin kendini Türk olarak görmemeleri" değil, Türkiye`nin hemen her yerinde Türklerin, "Kürtleri Türk olarak kabul etmemeleri" noktasına gelinmiştir. Ve yüksek sesle şunlar konuşuluyor:

"Eğer Kürtler gerçekten Türk soylu bir topluluk ise buna göre davransınlar. Yok, eğer kendilerini Türk soylu değil etnik bir grup olarak görüyorlarsa Türkiye Cumhuriyeti onlara azınlık muamelesi yapsın. Ve elbette hakları da azınlıklar ile sınırlansın. Antalya, İstanbul, Mersin, hâsılı Ege, Akdeniz ve diğer bölgelere yerleşen Kürtler geldikleri yerlere geri gitsinler. Eğer ben Hakkâri ve Diyarbakır`a gidemiyorsam, orada iş güç sahibi olamıyorsam, Kürtlerin de buralara yerleşmemesi gerekir."

İşte böyle bir psikolojik ortama rağmen bunu gıdıklamayan bir MHP ve lideri Devlet Bahçeli var. Fazla değil Devlet Bey bu psikolojiyi üstü kapalı tahrik eden üç konuşma yapsın yüzde 70 ile iktidar partisi olur.

Ama o, şairin "şey dedi yutkundu hâkim bey" misali Türkiye`nin milli bekası için sabırla yutkunurken&8230; RTE "şeş-beş" Kürtçe yayın istismarı ile meşgul. Diyanet, emekli diplomat, emekli general&8230; Bilge Adamlar"&8230; Hâsılı aklını yiyen yiyene.

Türkiye etnik tabanlı siyasal "İslamcı" bir tehdit altında olup, liberaller, solcusu, sağcısı, godoşu ile bu değirmenin hizmetçisi.

Ramazan Kağan Kurt



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.